HAVALE'NİN TARİFİ VE MÂHİYETİ

2023 Önce kelime üzerinde duralım. Havale; lûgat yönünden ihâle manasına isimdir ve mutlak sûrette "nakletmek" manasına gelir.(116) İslâmi ıstılâhta: "Borcun, bir kimseden, diğer bir kimseye nakledilmesine havale denilir"(117) tarifi esas alınmıştır. Havale; sadece borçlarla ilgili bir anlaşmadır. Şöyle ki; borçlu olan kimse, alacaklıyı kendisinden uzaklaştırıyor ve kendisinin alacaklı olduğu başka bir borçluya onu havale ediyor. Istılâhta ise; mutlak manada bir nakil değil, borcun nakledilmesinden ibârettir. Çünkü havale eden demek; "Borcu nakleden" demektir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Varlıklı (Zengin ve muktedir) olan kimse; kendisine havale olunan kimseye tâbi olsun"(118) buyurduğu bilinmektedir. Buradaki tâbi olsundan maksad; havaleyi kabul etsin demektir.
2024 Havale'nin rüknü: Tarafların rızasını beyan eden icâb ve kabûldür. İcab; havale edenin teklifidir. Yani borçlunun alacaklıya: "- Seni ben filânın üzerine, alacağım şeyle havale ettim" demesidir. Kabul ise; alacaklı üzerine havale yapılan kimselerin her birinin ayrı ayrı "Kabûl ettim", veya "Râzı oldum" demesiyle gerçekleşir.(119) Havalenin hükmü şudur: Muhil (Havale eden kimse) borcundan kurtulmuş olur. Eğer o borçla ilgili kefili varsa, o da kefâlet'den beraat eder. Havaleyi kabul eden kimse; borçlu duruma geçer.(120)
2025 Havalenin sahih olması için; çeşitli şartlar aranır. Bu şartların bazısı borcu havale eden kimsede (Muhilde), bazısı havaleyi kabul eden kimsede (Muhtâlun leh'de), bazısı havale eden kimsenin borcunu ödemesi gerekende (Muhtâlûn Aleyh'de) ve bazısı da havale olunan borçta aranır.(121) Havalenin sahih olmasının ilk şartı; bunların tamamının rızasıdır. İbn-i Abidin bu hususta şunları zikretmektedir: "Havalenin sahih olmasının şartı ilh.." Nehir'de şöyle denmiştir. Havale edenle ilgili olarak havalenin sahih olmasının şartı akıldır. Dolayısıyla deli olanın havalesi, henüz meseleyi idrak edemeyen, mümeyyiz olmayan çocuğun havalesi de sahih olmaz. Onun için ikinci şart rızâdır. İkrah edilen (Zorlanan, tehdit edilen) kimsenin havalesi de sahih değildir. Baliğ olmaya gelince; bu sıhhatinin değil nefâzının şartıdır. Çünkü akil olup, baliğ olmayan mümeyyiz çocuğun havalesi, velisinin icâzetine mütevakkıf olarak sahihtir. Hürriyet şartlardan değildir. Çünkü mutlak olarak kölenin havalesi sahihtir. Ancak kendisine ticaretle izin verilen mezûn dediğimiz kölenin havalesinde borç hemen taleb edilir. Sıhhatli olma şartı da yoktur. Çünkü hasta olan kişiden havale sahihtir. Alacaklı olan ve lehinde havale yapılan kişi hakkında ise bu şartlar; akıl ve rızâ şartıdır. Hür ve baliğ olma şartı bunda da nefâzının şartıdır. Küçük ve mümeyyiz olan çocuğun alacağının başka birine havale edilmesi, onun da bu havaleyi kabul etmesi (velisinin icâzetine mütevakkıf olduğu gibi) havaleyi üstlenen ikinci borçlunun, birinciden daha zengin, borcu ödeyebilir durumunda olması şartına da bağlıdır. Yetimin malıyla ilgili olarak borçlusunun havale kabul etmesi de, aynen buna benzemektedir. Havalenin sahih olmasının şartlarından birisi de meclistir. Haniye'de bu konuda şöyle denmektedir: "Burada şart olan yalnız alacağı havale edilen kişinin mecliste bulunmasıdır. Bulunmadığı takdirde onun lehine yapılan o havale sahih olmaz. Ancak bu durumda onun yerine havaleyi kabul edecek başka bir kişi, yani vekili (nâibi) varsa o zaman sahih olur. Havaleyi kabul eden; yani borcu yeniden üstlenen kişinin mecliste olmaması, havalenin sahih olmasına mâni teşkil etmez. Buna göre kendisine havale yapıldığını duysa ve kabul etse sahihtir. Bezzaziye'de de bu açıkça ifâde edilmiştir. Tabii ki bu kabulde rızâ'nın olması muhakkaktır. Çünkü kabule zorlanan kişinin, kabulü sahih olmayacağından havale de sahih olmaz. Havalenin sahih olmasının şartlarından biri de; havale edilen nesnenin ödenmesi lâzım gelen bir borç olmasıdır. Kefâlette olduğu gibi burada da kitâbet bedeli olan borçta havale sahih olmaz. Hepsinin rızâsı şarttır. Havale edenin rızâsı şarttır. Çünkü kişiliği olan insanlar, borçlarının başkaları tarafından üstlenilmesine tahammül etmezler, rızâ göstermezler. Onun için açıktan râzı olması şart koşulmuştur. Alacağı olan kişinin de rızâsı şarttır. Çünkü bu havalede ona âid bir hakkın, bir zimmetten, diğer bir zimmete intikâli sözkonusudur. Zimmetler değişiktir. Onun için, onun rızâsı da şart koşulmuştur. Borcu üstlenen; havaleyi kabul eden, üçüncü kişinin de rızâsı şarttır. Zira havale borç ile bir kimseyi ilzâm etmektedir. Kendisi böyle bir borcu iltizâm etmediği takdirde, borçla ilzam etmek mümkün değildir. İltizâm etmesi de rızâsına bağlıdır"(122)
2026 Havale; mutlak ve mukayyed olmak üzere ikiye ayrılır.(123) Havale-i mutlak'da kendi arasında; "Mutlaka-i Hal" ve "Mutlaka-i Müeccel" olmak üzere tasnif olunur. Fûkaha; bu tasnifi, borcun mâhiyetini esas alarak yapmıştır. Günümüzde; "Müşteri Senetlerinin" birbirine verilmesi sûretiyle, havale yapılmaktadır. Ancak havalenin sıhhat şartlarına riayet edilmediği için; birçok mesele çıkmakta, ihtilâflar mü'minlerin kardeşliğine zarar vermektedir. Ticaretle meşgul olan mü'minler; gerek kefâlet, gerek havale hususunda titiz olmak zorundadırlar.