ABD hapishanelerinde 93 kişinin hidayetine vesile oldu

Bilgin Erdoğan, 10 yıldır ABD’de yaşıyor. Amerika’da Devlet hapishanelerinde dini-rehber (Chaplain) olarak çalışıyor. Bu sure içinde Allah’ın lütfüyle, 93 kişinin hidayetine vesile oldu.

Bilgin Erdoğan, 10 yıldır ABD’de yaşıyor. Amerika’da Devlet hapishanelerinde dini-rehber (Chaplain) olarak çalışıyor. Bu sure içinde Allah’ın lütfüyle, 93 kişinin hidayetine vesile oldu. Kendisiyle bir röportaj gerçekleştirdik…

Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz? ABD'de yaptığınız çalışmalar hakkında kısa başlıklar halinde bilgi alabilir miyiz?

Evvela size ve tanışmamıza vesile olan Kurani Hayat dergisine teşekkür ederim. Çanakkale-Biga doğumluyum. İlk-orta ve lise tahsilimi Antalya’da yaptım. Lisansımı Kıbrıs’ta İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesine bağlı Uluslararası İlişkiler bölümünde, yüksek lisansımı ise İstanbul Fatih Üniversitesinde tamamladım. Yüksek lisanstan hemen bir iki sene sonra Amerika’ya yerleştim. On senedir Amerika’da yaşıyorum.

ABD yaptığınız iş hakkında kısa bilgi alabilir miyiz?

Yaklaşık dokuz senedir Amerika’da Devlet hapishanelerinde dini-rehber (Chaplain) olarak çalışmaktayım. Bu sure içinde Rabbim nasip etti, 93 kişinin hidayetine vesile oldum. Amerika’da en fazla Müslüman olma oranı hapishanelerde olduğu için, bu işi yapmayı tercih ettim. Zaten bu topraklara gelirken ki duam ve niyetimde o idi. Rabbim! Herkesin türlü türlü gayelerle gittiği Amerika’ya, dinimi anlatmak için gidiyorum sen bana nasip et diye dua etmiştim. Kısa bir sure sonra Rabbim çok kimseye açmadığı kapıları açtı ve kendimi hapishanede insanlara dinimi anlatırken buldum. Doktora yapmayı da hedefliyordum ancak yoğunluktan ve işlerin zor olmasından dolayı şimdilik vazgeçtim. Simdi bir hapishane imamı olarak mahkûmlara yardımcı olmaya çalışıyorum.

MAHKÛMLARLA İÇİ İÇE GEÇEN BİR HAYAT

Sadece hapishanede değil göreviniz sanırım, değil mi?

Amerika' da hapishane içi hizmetlerimin yanında bulunduğum şehirde Penn State Üniversitesinde Müslüman Talebeler Birliği (MSA) üniversite öğrencilerine seminerler vermeye çalışıyorum. Bunun dışında Wisdom Net (Hikmet Ağı) isimli çoğu akademisyenden oluşan bir vakfın mütevelli heyetindeyim. Ayrıca yeni kurduğumuz Uphill Foundation(Akabe) isimli vakfın yönetimindeyim. Müslümanlar arası diyalog çalışmalarımız var. Amerika’dan Müslüman olmuş ve İslami hayatin içinde aktif olan kimseleri Türkiye’ye ziyarete götürüyoruz. Oradaki vakıflar ve İslami oluşumlarla tanıştırarak Müslümanlar arası diyalogun gelişmesine katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Bu meselenin de en az diğer inanç sistemleriyle olan diyalog kadar ehemmiyetli olduğuna inanıyorum. Ancak benim vaktim en çok hapishanelerde Müslüman mahkumlarla beraber geçiyor

Yaptığınız işi tanımlar mısınız?

Yaptığım isin İngilizcesi “Chaplain” olarak geçiyor. Literatürde resmi kurumlarda din hizmeti olarak tanımlayabiliriz. Hapishanelerde, hastanelerde, polis teşkilatlarında itfaiyelerde ve orduda çeşitli dinlerden manevi liderlere ihtiyaç oluyor. O kurumda bulunan kimselere yardımcı oluyorlar.

Sizin gibi başka bu işi yapan veya yapanlar var mı orada?

Bu konuda bir iki Türkiyeli kardeşimiz daha bu ise talip oldular. Şu an Pennsylvania'nın başka hapishanelerindeki mahkûmlara sahip çıkmaya çalışıyorlar. Güzel haberler alıyorum. Değişmeyen tek şey değişim. Said Nursi’nin dediği gibi : “ İstikbal inkılabatı içinde en yüksek ve en gür sada İslam’ın sadasi olacak” Buna bende inanıyorum. Dünyanın bir ucunda Arapçayı tamamen hapishanede öğrenmiş ve bir Arapça metni okuyup anında İngilizceye tercüme eden mahkûmlar tanıyorum. İllerde daha bir hızla Islama yöneliş olacak bizim hazırlıklı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Âlimler kitaplar neşretmeli ve önderler nesiller yetiştirmeye devam etmeli. Buna ihtiyaç var.

TEBLİĞ DİLİ ÇOK ÖNEMLİ

Tebliğ dili ve üslubu konusunda neler söylenebilir

Tebliğ dilimiz öncelikle hal dilimiz olmalıdır. Halimiz insanlara sirayet ettiği nispette başarılı olabiliriz. Söz hatibin neresinden çıkarsa muhatabın orasına isabet ediyor gerçekten. Üslup olarak nebevi üslubun ruhunu muhafaza etmekle mükellefiz. Ancak hayatın şartları da göz önünde bulundurulmalı. O günkü şartlarda hapishane yoktu. Hayat böyle islemiyordu. Mühim olan su soruyu sorabilmek? Efendimiz (sav) bizim yasadığımız şartlarda yasasaydı ashabını ne yapmaya ve nelerle meşgul olmaya çağırırdı.

Sanırım Allah resulü(sav) dünyanın bir başka ucunda mahpushanede insanların Kur’an okuduklarını ve gürül gürül Müslüman olduklarını duysaydı çok sevinirdi. Gayemiz ve ümniyemiz Allah’ın rızası yani ihlâs olmalı. Tabii ki meşru olmayan yollarla hizmet etmekte mümkün değil. Yaptığımız işte niyetimiz ne kadar mühimse o işin Kur’an ve sünnetten onay olması da o kadar önemlidir.

Söylediklerinizden Hz. Peygamber’i örnek aldığınız görülüyor.