Din, nasihat üzere kaimdir

Peygamber efendimizin arkadaşları olan Ashab-ı Kiram, yeni nazil olmuş ayetleri, tekrar tekrar birbirlerine anlatırlardı. O kadar ki, efendimizin huzurunda hep birlikte bulunurlar. Oradan ayrıldıklarında, az önce peygamberden beraber öğrendiklerini, yine birbirlerine anlatırlardı. Sıkılmadan, bıkmadan sürekli herkesin bildiğini kardeşlerine telkin ederlerdi. Zira efendimiz buyurdular ki; "Din nasihat üzere kaimdir"

Buhari'de geçen bir hadiste, Cerir İbn Abdullah (ra) diyor ki:

"Resulullah (sav)'a; Namazı tam kılmak, zekâtı vermek ve her Müslüman'a nasihat etmek şartı ile biat ettim"

Nasihat'ten Ashab-ı Kiram ne anlardı?

Din kardeşinin dünyası ve ahreti ile ilgili menfaatini göstermeyi,

Kardeşinden sıkıntıyı gidermeyi,

Bilmediğini öğrenmesine yardım etmeyi,

Sırlarını saklamayı, ayıplarını gizlemeyi,

İyiliği teşvik, kötülüğü engellemeyi,

Büyüğe saygı, küçüğe şefkatin gerçekleşmesini,

Allah'a kulluğu tam yapabilmesine yardımı, anlardı.

Din Nasihattir

Herkesin bir bedel ödemeden, kahır görmeden, vakit harcamadan yapabileceği bir görevdir. Kaçamağın ciddi hiçbir özrü yoktur. Nasihat bir fantezilik değildir. Bilakis dindir imandır. Davadır. Yüreğine bir insanlığın tümünü sıkıştırmaktır. Peygamber efendimiz buyurdular ki: "Sizden biriniz kendisi için arzu ettiğini kardeşi için de arzu etmedikçe iman etmiş olmaz"

Buna göre insanların özel hallerine karışmamak gibi bir gerekçe nasihatten alıkoyamaz.

Nasihat eden neye dikkat etmeli

Nasihat edecek olan kişi; yaptığını sadece Allah için yapmaya, sözü ile yaptıkları arasında çelişkili görülmemeye, din ve ibadet konularında tahmini konuşmamaya, kesin bildiklerini anlatmaya, konuşması için uygun zaman dilimini seçmeye, insanların özel durumlarına özen göstermeye, sır kalması gereken hususlarda emin olmaya, nasihatin tartışmaya dönüşmemesine dikkat etmelidir.

Dikkat etmek gerekir ki Nasihat; tartışma, eleştirme ve bilmişlik gösterisi yapmak değildir.

Nasihat için incelik şart!

Söz ve üslubun en güzelini seçmelisiniz. Her şeyin iyisi ve adisi olduğu gibi, sözün de iyisi ve adisi vardır. İnsanları mesela Kuran'a davet edecekseniz, Kur'an üslubuna uygun bir dil ve metot kullanmalısınız. Kırıp dökmekten kimseye fayda gelmez. İnsanları Allah'a davet ederken, Allah'ın yarattığı en önemli hücreyi kırmamaya dikkat etmek gerekir. İnsan kalbi, Kâbe'den daha muhteremdir.

Nasihat ederken, karşınızdakinin nefsini azdırmayın

Ortak konular varken, tartışmalı ve nefisleri azdıracak konulardan başlamayınız. Kolaydan zora doğru bir liste ile başlayınız. Kolay anlaşabileceğiniz konuları aranızda köprü yapın.

Muhakkak bir danışma halkanız olsun. El elden üstündür.

Nasihat, yerinde ve zamanında yapılmalı

Yerli yerinde ve zamanında konuşmak gerekir. Kendi kendine konuşan bir insanla, uygunsuz yer ve zamanda konuşanın ortak noktaları, söz ve enerji israfıdır. İnsanlar çocuk bile olsalar senin önünde durmak zorunda olabilirler ama kalp kulaklarını sana açmazlar.

Nasihat eden, dinleyenlerin dikkatlerini sınırsız bir vakitle ele geçirdiğini zannetmemelidir; Fırsatı en verimli şekilde kullanmanın yollarını denemeli. Mesela; En önemlileri, en öncelikli olanları, iki zarardan birini tercih gerektiğinde en hafif olanını tercih etme gibi prensiplerden taviz vermemeli.

Eleştirilmekten korkma!

Tenkit edilmekten korkma, tenkit edene teşekkür et. Nefsinle baş başa kaldığında kendini değerlendir. Hz. Ömer diyor ki: "Bana ayıplarımı hediye edenden, Allah razı olsun"

Sabır, eğitimin ilk basamağıdır

Muhatapların arasında ayırım yapmamak gerekir. Büyüğe de çocuğa da aynı ciddiyetle ama seviyelerine göre konuşmak en etkili yoldur. Her konuşmanın ardından bir değişim beklemek yersizdir. Öncelikle yapılması gereken, sözlerin anlaşılıp anlaşılmadığını araştırmaktır. Dünyada bütün problemler, ilk insan kadar eski ve köklüdür. Hiçbir problem anında hallolmaz. Söz eğer, bir tohum gibi öz ihtiva ediyorsa beklemek gerekir. O bir gün yeşerir. Sabırsız insanlar kendi ektikleri fidanları bile fark etmeden ezebilirler.