Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (4)

Bu mes'ut gecelerde ALLAH Teâlâ'nın bütün inanan kullarına va'di var. Tevhîd safındaki ümmetine Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin şefaati var. Bu gecelerde gönüller îmân feyziyle dolarak Hakikat-i Muhammediyye mihrabına yönelmiş olurlar. Bu mihraba yönelenlere karşı, ALLAH Teâlâ'nın mağfireti sınırsız, merhameti sonsuz, acıması bitmez, rahmeti asla tükenmez. Bu mübarek gecelerde mü'min ve muhlis kullar ALLAH Teâlâ'ya yönelip saf tutarlar. Ve tek ağızdan ve tek kalpten:

"İyyâke ne'büdü ve iyyâke neste'în. İhdines-sırâte'l-müstakîm. Sırâtallezîne en'amte aleyhim ğayri'l-mağdûbi aleyhim ve leddâllîn.= Rabbimiz sadece, yalnız ve ancak Sana ibadet, kulluk ederiz. Ve bütün işlerimizde yalnız, sadece ve ancak Sen'den yardım isteriz, medet bekleriz. Bizi bütün işlerde dosdoğru, sana doğru varan yola hidayet eyle, eriştir, yönelt. Kendilerine nimet verdiğin; ihsanda, lütuf ve ikramda bulunduğun o mesut bahtiyar kimselerin Peygamberlerin, salihlerin yoluna. Ne o kötü amelleri sebebi ile senin tarafından kendilerine gazap olunmuş, kızılmış ve ne de haktan yüz çevirerek yolunu sapıtmış dalalete düşmüşlerin yoluna değil.4 Âmin, kabul et ya Rabbi" diye dua ederler.

Bu mübarek geceler afv ü atâ kapısının çalınacak, nasib alınacak vakitleridir. İhlasımızı tazelemeliyiz, imanımıza ibadetlerin hazzını katmalıyız, üstümüzden gafleti atmalıyız.

Bu gecelerde az isteyene çok verilir. Gönül kaplarımızı iman ve irfanla dolduralım. Bu gecelerin ilâhi havasında bahtiyar olalım.

Bu geceler; kararmış kalplerin ağaracağı, lûtuf ve ihsanın son hadde varacağı, rahmet ve mağfiret kapılarının kapanmamak üzere açılacağı, iman safında bulunanlara irfan armağanlarının saçılacağı, ilâhî feyzin sağnak halinde yağacağı İslâm Dini'nin büyüklüğüne, üstünlüğüne, derinliğine, enginliğine, değişmezliğine candan inanmış olanların "mücerred ruhlar" halinde öbek öbek kibriyâ fezâsına uçacağı gecelerdir.

Gerçekten bu mübarek üç aylarda ardı ardına gelen "Regaib, Mîrac, Berat ve Kadir" geceleri, bin yıllık kızgın, yakıp kavuran hayat çölünde susuzluktan ölmek üzere olan insanların kana kana su içtiği ilâhi rahmet pınarlarıdır. Bütün bu geceler bir bakıma çöllerde yer yer rastlanan vahalara benzerler. Kızgın güneş altında ve kum fırtınaları arasında seyahat eden çöl yolcuları bu vahalarda nasıl dinlenmek, yollarına devam edebilmek için güçlerini yenileme imkanı bulurlarsa, biz inanmış hayat yolcuları da bu mübarek gecelerde bunalan ruhlarımızı ferahlandırmış, kalplerimizi, vicdanlarımızı kaplayan gam-kasavet paslarını, kirlerini silmiş; bir senelik hayatımızın muhasebesini yapmak, günahlarımıza tevbe etmek imkânını elde etmiş oluruz. Yeter ki bu idrake ve bu şuura ermiş olalım.

Ayrıca; birbiri ardınca gelen mübarek gün ve geceler hayat yolculuğumuz üzerinde konulmuş birer ikaz levhasıdır. Nasıl ki bir şehirden diğer bir şehire giderken yol üzerinde çeşitli levhalar ve ikaz lambaları vardır. Bunların görevi yolculuğun salimen seyretmesi içindir. Bu işaretlere riayet eden canını ve malını korumuş olur. İşaretlere riayet etmeyenler ciddi rahatsızlıklara uğrarlar. İşte üç aylar, diğer mübarek gün gece ve saatleri ayrı bir anlatımla değerlendirmeliyiz. Bu anlar bizim kendimize gelmemize ve günahlarımızdan temizlenmemize vesile olmalıdır. Yaratanımızın bize verdiği fırsatları çok iyi değerlendirmemiz lazımdır.