ZİRAATLE MEŞGUL OLMAK

1497 Rızk elde etme yollarından birisi de ziraatle meşgul olmaktır.(233) Kur'an-ı Kerim'de: "Allah gökleri ve yeri yaratandır. Üstten (bulutlardan) su indirip, onunla size rızk olarak türlü mahsuller, meyvalar çıkarandır. Emr ve izni ile gemileri denizden yürümek için size râm edendir. Akarsuları da yine, sizin (faydanıza) müsehhar kılandır. Güneşi, ayı adetlerinde daim (ve hizmetlerinize kaim) olarak size teshiyr eden O, geceyi, gündüzü sizin (faydanıza) tahsis eyleyen O'dur. Allah, size istediğiniz şeylerin hepsinden verdi. Eğer (Allahû Teâla'nın) ni'metini birer birer saymak isterseniz (ne mümkün?) siz (nimetleri) icmal sûretiyle bile sayamazsınız. Hakikat insan çok zulümkâr, çok nankördür"(234) hükmü beyan buyurulmuştur.

 1498 Burada "Ve âtâkum min külli mâ se'eltumûh" hükmünün (yani "size istediğiniz şeylerin hepsinden verdi") mahiyeti oldukça önemlidir. Müfessirler buradaki "Min" harf-i cerri'nin teb'iz manası ile: "Hem size istediğiniz her şeyden verdi", beyaniyle: "Hem size istediğiniz şeylerin hepsini verdi" şeklinde ele alınabileceği üzerinde durmuşlardır.(235) Dolayısıyla insanın ihtiyaç duyacağı herşey yaratılmıştır. Nitekim bir başka Ayet-i Kerime'de: "Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkı Allahû Teâla'ya ait olmasın"(236) buyrulmuştur. İmam-ı Şafii (rha) bu Ayet-i Kerime'deki hükmün umumi olduğunu, yani her canlının rızkının Allahû Teâla (cc) tarafından yaratıldığını zikretmektedir.(237) Sonuç olarak; Allahû Teâla (cc) insanların istediği herşeyi bizzat yaratarak depo etmiştir. İnsana düşen, meşru yollarla  bu rızkı temin etmektir.

1499 Kapitalizme ve modern (!) siyasi ekonomi doktrinine göre: "İnsanın ihtiyaçları sonsuz, fakat bu ihtiyaçları karşılaycak olan mal ve hizmet miktarı sınırlıdır. Dolayısıyla kaynakların kullanımında bir seçim yapmak ve hangi malların nasıl ve ne miktarda üretilip, kimlere dağıtılacağı hakkında bir karara varmak gerekmektedir."(238) Buna "Nedret Teorisi" (rerity) denilir. Kat'i nasslar göstermektedir ki; bu teori bir vehimdir.

1500 "Hakikat insan çok zulümkâr, çok nankördür" Ayet-i Kerime'sinin tefsirinde İmam-ı Kurtubi, "Zulm" ve "Nankörlüğü" şu şekilde izah etmektedir. Yeryüzünde saklı olan nimetleri elde etme yolunda çalışmamak, gayret sarfetmemek, kısaca üzerine düşeni yapmamak suretiyle hem kendini, hem başkalarını mahrum etmek "Zulüm"dür. (Üretim düşüklüğü, sırtüstü yatmak) nankörlük ise; elde edilen nimetleri hak sahiplerine meşru bir biçimde dağıtmamak, hile yapmaktır.(239)

 1501 Malum olduğu üzere insanın gücü sınırlıdır. Tabiatta bulunsa bile; istediği her şeyi elde edebilecek güçte değildir. Nitekim teknolojinin hızla ilerlemesi, bu eksikliği giderme ihtiyacındandır. Bu arada "Az çalışıp, çok kazanma" hırsı, insanlar arasında yaygın olan bir hastalıktır. Bu sebeble; insan, sınırlı olan gücünün bir kısmını kullanmaz, nazlanır. Bütün bunlar dikkate alındığı zaman; kısmi bir "Nedret'in" ortaya çıkabileceğini kabul edebiliriz. Ancak bu, insanın; tabiat  karşısındaki, tavrı ve tembellliği ile alakalıdır.

1502 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kıyamet koparken sizden birinizin elinde bir hurma dalı bulunur da, bunu kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse, muhakkak onu diksin, bırakmasın"(240) buyurduğu bilinmektedir. Kıyametin mahiyeti dikkate alınırsa; Resûlullah (sav)'in bu tavsiyesinin, insanın bütün imkânlarını titizlikle kullanması ile ilgili olduğu kavranır. Nitekim tarıma elverişli olmayan ölü toprakların (Mevât arazinin) ihyası; ziraate ne kadar önem verildiğinin, en güzel örneğidir. Şimdi bu konu üzerinde duralım.

geovisit();