"AHIR-I ZUHUR" MESELESI

645 Imam-i Serahsi: "Cum'a namazi sehirde edâ edilebilir, köylerde sahih olmaz. Ancak Hadis-i Serifte sehir mutlak olarak zikredilmistir, sehirde tek yerde kilinma hususu tasrih olunmamistir"(525) hükmünü zikrediyor. Imam-i Azam Ebû Hanife (rha)'dan gelen zahir rivayeye göre, sehirde ancak tek bir camide edâ edilebilir.(526) Imam-i Yusuf (rha)'in kavline göre; bir sehrin ortasindan nehir geçiyorsa ve ulasim güçlügü sözkonusu ise, iki yerde edâ edilmesi caizdir.(527) Imam-i Muhammed (rha) ve Imam-i Azam (rha)'dan gelen bir kavle göre de; sehirde müteaddid yerlerde Cum'a Namazi edâ edilebilir. Bu da sahih olan bir kavildir"(528) Iste ahir-i zuhur (Zuhr-i Ahire) bu ihtilafa dayanan bir meseledir. Eger bir sehirde birkaç yerde Cum'a Namazini edâ etmek sahih olmazsa (ki olma ihtimali de vardir), mükellefin üzerinde ögle namazi da borç olarak kalmistir. Dolayisiyle hem Cum'a Namazini, hem ögle namazini kilmak suretiyle, bu tereddüd giderilebilir" diyen ûlema bulundugu gibi; aksi görüste ûlema da vardir. Bunlar da; "Ya Cum'a Namazi, ya ögle namazi farzdir. Eger "ahir-i zuhur" (Ögle namazi) kilinmasi taleb edilirse, mükellef "Cum'a farz degildir" zannina kapilabilir. Dolayisiyle iki delilin kuvvetli olaniyla amel edilir" hükmünü zikretmislerdir. Esasen Imam-i Safii (rha) bir sehirde birde fazla yerde Cum'a Namazi'nin kilinamiyacagini, iki yerde kilinirsa ikisinin de fasid olacagini esas almistir.(529) Resûl-i Ekrem (sav) ve Hülafa-i Rasidiyn dönemlerinde, her sehirde tek bir camide edâ edildigi de bilinmektedir.

 646 "Tenvirû'l Ebsar" ve "Dürri'l Muhtar"da: "Binaenaleyh Cum'a Namazindan sonra ahir zuhur kilar. Bunlarin hepsi mezhebin hilafinadir. Itimada sayan degildir" hükmü zikredilmistir. Ibn-i Abidin bu metni serhederken sunlari kaydeder: "Ben derim ki; bu ifade söz götürür. Belki itiyat olan onu kilmaktir. Bu, mes'uliyetten yüzde yüz çikmak manasina gelir. Zira müteaddid yerlerde kilmanin caiz olmasi delil itibariyle daha kuvvetli olsa da, bunda kuvvetli bir süphe vardir. Çünkü Ebû Hanife'den hilafi da rivayet edilmis; bu rivayeti Tahavi, Timurtasi ve Muhtar sahibi tercih etmislerdir. Attabi ise onu (bir sehirde tek bir yerde kilmayi) daha zahir bulmustur. Imam-i Safii'nin mezhebi bu oldugu gibi, Imam-i Malik'in meshur olan kavli ve Imam-i Ahmed'den rivayet edilen iki kavilden biri de budur. Nitekim Makdisi bunu "Nuru's Sem'a fi Zuhurul Cum'a" adli eserinde zikretmistir. Hatta Safii'lerden Subki ekser ûlemanin kavli bu oldugunu, müteaddit yerlerde Cum'a Namazi kilmanin caiz oldugunu hiçbir sahabi ve tabiinden nakledilmedigini söylemistir. Biliyorsun ki Bedai'de "Zahir rivayet budur" denilmistir. Münye serhinde "Cevamiû'l Fikih"tan naklen; "Bu kavil Imam-i Azam'dan gelen iki rivayetin en zahir olanidir" denilmistir. Nehir ile El Havi'l Kudsi'de "Fetva bunun üzerinedir" denilmektedir. Razi'nin tekmilesinde de: "Biz bununla amel ederiz" ibaresi vardir. Su halde bu kavil (Sehir de tek bir camide edâ etme) mezhepte itimad edilen bir kavildir. Zaif bir kavil degildir."(530)

 647 Darû'l Islâm'da; Cum'a Namazi'nin sehirde "tek bir camide mi, yoksa müteaddit camilerde mi kilinacagi" hususunda muhtelif kaviller vardir.. Ancak bir sehirde; tek bir camide edâ edildigi zaman, Ehl-i Sünnet'in bütün müctehidlerine göre Cum'a Namazi sahihtir. Ayrica ahir-i zuhuru (son ögle namazini) kilmaya gerek yoktur. Esasen Cum'a Namazi'nin, ögle namazindan daha faziletli oldugu da bilinmektedir.(531) Islâm ahkâminin tatbik edilmedigi beldelerde, müslümanlarin kendi içlerinden vali, kadi ve Cum'a imami seçebilecekleri de beyan buyurulmustur. Bu Cum'a imaminin arkasinda Cum'a Namazlarini ruhsaten edâ edebilirler.(532) Eger her sehirde; tek bir camide toplanabilirlerse, "Cemaatin dagilmasi" endisesi bir yana, büyük cemaatler ortaya çikabilir. Esasen bir sehirde müteaddit yerlerde Cum'a kilinmasinin caiz oldugunu beyan eden ûlema tek bir camide toplanmada mevcut olan "Zorluk ve mesakkat"i illet göstermistir. Halbuki günümüzde; her türlü düsünce ve akaid sahipleri, güçlerini gösterebilmek için "Miting"ler tertip etmekle mesguldürler. Dikkat edilirse Ibn-i Abidin: "Hatta Safiilerden Subki; ekser ûlemanin kavli bu oldugunu, müteaddit yerlerde Cum'a kilmanin caiz oldugunu hiçbir Sahabi ve tabi'inden nakledilmedigini söylemistir" hükmünü hassaten zikrediyor. Imam-i Azam Ebû Hanife (rha)'dan gelen iki kavilden kuvvetlisinin de, "Bir sehirde tek bir camide Cum'a Namazi'nin edâ edilmesi" oldugu da malûmdur. Ibn-i Abidin: "Ulema, ibadetlerde fetvanin mutlak surette Imam-i Azam (rha)'in kavline göre verilecegini söylemistir"(533) hükmünü beyan etmektedir. Cum'a Namazi'nin bir ibadet oldugu dikkate alinirsa, mesele kavranir.

 648 Cum'a Namazi'nin; edâsinin sartlarina riayet edilerek kilinmasi "Azimettir" Mü'minler; Resûl-i Ekrem (sav)'den gelen haberlere dayanan bu sartlari dikkate almak durumundadirlar. Hanefi Fûkahasi; Cum'a Namazi'nin edâsi konusunda "Ruhsat"in ne oldugunu da izah etmistir!.. Hem azimet, hem ruhsati terkederek; yeni akli sartlar koymak, hiç kimsenin yetkisinde degildir. Evet Islâm'da zorluk yoktur; ama "uydurma kolayliklar" da yoktur.