Gasb

Gasb´ın Tarifi

Lugatta gasb, birşeyi zulmen almak mânâsına gelir. Gasb´ın şer´î mânâsı ise başkasının hakkını zulmen .istila etmektir. Başkasının hak­kından maksat ya ev ve benzeri gibi bir mal veya evde oturmak gibi bir menfaat veya av köpeği gibi bir ihtisas veya içme hakkı gibi bir haktır. Zulmen istila etmekten maksat da zulüm ve saldırganlık cihetiyle başkasının hakkını -sahibinin rızası olmaksızın- istila etmektir.

Eğer biri, sahibi kendisine mubah kılmadığı halde onun yemeğini yerse, bu gasb sayılır. Kişi, sahibinin rızası olmaksızın onun evinde oturursa -kirasını verse bile- gâsıb sayılır. Kişi, sahibinin rızası olmaksızın onun yatağının üzerine oturursa yine gâsıb sayılır.

Günümüzde birçok insanın yaptığı şu hususa dikkatleri çekmek is­tiyoruz. Bu insanlar sahiplerinin rızası olmadığı halde ücretini vererek onların evlerinde veya dükkanlarında oturmaktadırlar ki bu gasbdır. Gasb´ın hem dünyevî nemde uhrevî tüm hükümleri bunların-üzerine teretlüb eder. Bu kişiler her ne kadar ´Biz kira1 veriyoruz´ deseler de gerçekte gâsıbdırlar.

Gasb´ın Haram Olması

Gasb, şer´an haramdır ve büyük günahlardandır. Çünkü Kur´an ve Sünnet başkasının malını haksız yere almayı yasaklamış ve böyle yapanları tehdit etmiştir:

(Ey insanlar!) Sakın mallarınızı aranızda (kumar, hırsızlık, gasb gibi) batıl bir şekilde yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını (yalancı şahitlik, yalan yemin, rüşvet gibi) haram yoldan yemek için, o mallan idarecilere (hâkimlere) götürmeyin. (Bakara/188)

Şüphesiz ki yetimlerin mallarını haksız olarak yiyenler, karınlarına ancak ateş doldururlar ve gelecekte alevli bir ateşe girerler. (Nisa/10)

Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur:

Kanlarınız, mallarınız ve namuslarınız (birbirinize) haramdır (her türlü taarruzdan masundur).[1]

Bir müslümanın malı diğerine ancak onun rızasıyla helâl olur.[2]

Her kim arzdan zalimlikle bir karış yer koparıp alırsa, Allah kıyamet gününde yedi kat yerden itibaren o arazi parçasını o zâlim kişinin boynuna (halka yapıp) geçirir.[3]

Müslümanlar da tüm asırlarda gasb´ın her çeşidinin haram olduğu hususunda icma etmişlerdir.

Gasb´ın Hükümleri

Gasb´ın üzerine hem dünyevî, hem de uhrevî hükümlerin tümü terettüb eder. Gasb´m uhrevî hükmü, günah olmasıdır. Dolayısıyla gâsıb, kıymet günü cezalandırılır. Çünkü gasb, büyük bir masiyettir, masiyet de Allah katında -eğer tevbe edilmemişse- muahaze edilmeyi gerektirir.

Gasb´ın dünyevî hükümleri ise şunlardır:

1. Hâkim, Gâsıbı Cezalandırır

Yanı hâkim, gâsibı gasb´dan caydıracak bir cezaya çarptırır ki dövmek, hapsetmek ve benzeri cezalar olabilir. Malı gasbedilen kişi gâsıbı affetse dahi, hâkim gâsıbı cezalandırmalıdır. Çünkü bu, hiç kim­senin affetme hakkının olmadığı Allah´ın haklarındandır. Ayrıca gâsıbin cezalandırılması, şerrin kapısını kapatmak, zulüm ve saldırganlığın ka­pısına kilit vurmaktır.

2. Gasb´dan Derhal Vazgeçmek

Gasb´dan vazgeçmek ise gasbedilen şey bir mal ise ve mevcut ise onu sahibine geri vermekle olur. Daha önce de belirttiğimiz gibi gasb, bir masiyettir ve masiyeti terketmek de mümkün olduğu kadar çabuk olmalıdır Zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

. Sakın sizden biriniz ister şaka, ister ciddi olarak kardeşinin eşyasını almasın. Kim kardeşinin asasını alırsa kendisine iade etsin.[4]

Gasbedilen mal, gasbedildiği yere götürülüp sahibine teslim edil­melidir. Oraya götürüp teslim etmenin masrafı gâsıba aittir. Çünkü onu geri götürüp vermek, gâsıbın üzerine vacibdir. Çünkü vacibin tamam­lanmasında rol oynayan şey de vacibdir. Gasb´dan vazgeçmek, gasbe­dilen malı sahibine iade etmekle tamamlanır. Gâsıb, gasbettiği malı teslim ettiğinde tazminattan kurtulur.

3. Gasbedilen Malın Gâsıb´ın Elinde Telef Olması

Gasbedilen mal gâsıb´ın elinde telef olmuşsa, gâsıb zâmin olur.. Malın kendiliğinden veya başkası tarafından veya semavî bir afetle telef olması durumu değiştirmez. Çünkü mal gasbeden kişinin hükmü altındadır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Ödeyinceye kadar aldığını korumak ele vacibdir.[5]

Bu hadîs, gâsıb´ın gasbettiği maldan -sahibine iade edinceye kadar-sorumlu olduğuna delâlet etmektedir. Eğer mal telef olursa gâsıb zâmin olur; onun mislini, veya bedelini ödemesi gerekir.

Gasbedilen Malın Tazminatının Keyfiyeti

Gasbedilen mal gâsıb´ın elinde telef olursa, gâsıb o malın mislini ve­ya bedelini malın sahibine ödemek zorundadır. Gasbedilen mal, misli olan mallardansa mislini, gasbedilen mal, kıymete göre değerlendirilen mallardansa kıymetini vermek gerekir. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

Eğer ceza verecekseniz, size yapılanın misliyle ceza verin. (Nahl/126)

Malların (Aynların) Misli

Malların misli, pazarlarda o malın bir farkının olmamasıdır. Günü­müzde misli olan eşyalar çoktur. Özellikle fabrikalarda imal edilen eşya­lar -bir aletle ve aynı anda imal edildikleri için- birbirlerinin hemen hemen aynısıdır. Zeytinyağı gibi ölçekle satılan mallar da, sirke ve benzer­leri gibi tartı ile satılan mallar da, yumurta, ceviz ve benzerleri gibi sayı ile satılan mallar da, metre veya belli bir ölçü ile satılan elbise ve benzeri şeyler de -eğer bir çeşit iseler-.misli olan mallardan sayılırlar.

Gasbedilen mal, misli olan mallardan değil de kıymetine göre takdir edilen mallardan ise, veya yukarıda belirtildiği gibi bir misli yoksa veya misli olan mallardan olmakla beraber mislini bulmak çok zor ise, o malın kıymeti (bedeli) sahibine ödenmelidir.

Hayvanlar, kıymetine göre .değerlendirilen mallardan sayılır. Bu bakımdan hayvanların herbiri, kıymet bakımından diğerinden ayrı olur. Çünkü onlardan birini diğerlerinden ayıran özellikler farklıdır. Arabalar; evler ve benzeri eşyaların da özellikleri değişik olduğundan kıymetine göre takdir edilir. Değişik özellik ve vasıflara sahip olan tüm eşyalar da böyledir.

Gasbedilen malın misli çarşı ve pazarlarda bulunmazsa veya bu­lunduğu halde fiyatı benzerlerinden yüksek olursa, gâsıb malın mislini satın alıp mal sahibine teslim etmesi için zorlanamaz. Bu durumda gâ-sıb´ın üzerine.vacib olan, malın bedelini vermektir.

Geri Verilmesi Vacib Olan Kıymet

Gâsıb, gasbettiği malın bedelini (kıymetini) ödemekle mükellef ki-lınırsa, malın kıymeti nasıl takdir edilir?

Buna şu şekilde cevap verilir: Gasbedilen mal, misli bulunan mal-lardansa, gasbedildiği günden ödenme gününe kadar ki en yüksek fiyatı ne ise o fiyattan ödenir. Malın telef olduğu zamanda telef olan malın misli bulunamazsa gasbedildiği günden telef olduğu güne kadar ki en yüksek fiyatı ne ise o fiyattan ödenir.

Gasbedilen mal, kıymetine göre değerlendirilen mallardansa gas­bedildiği vakitten telef olduğu vakte kadarki en yüksek kıymeti ne ise, gâsıb´in o fiyattan ödemesi gerekir. Eğer malın kıymeti gasbedildiği anda 1000 dirhem ise sonra kıymeti düşmüşse veya malın kıymeti gasbedildiği anda 500 dirhem ise birgün sonra 1000 dirheme yükselmiş, sonra da 700 dirheme inmişse, gâsıb, her iki durumda da 1000 dirhem vermek zorundadır.

En yüksek bedelin verilmesinin sebebi, gâsıbın o malı kıymetinin yüksek olduğu vakiLte almasıdır. Dolayısıyla gasbettiği vakitteki kıymetini tazmin etmek zorundadır.

Gasbedilen Malın Tazminatı ile İlgili Hükümler

Gasbedilen malın tazminatı, mal sahibine verildiğinde o tazminat üzerine şu hükümler terettüb eder:

a. Malı gasbedilen kişiye verilen bedel onun mülkü olur.

Kişinin aldığı bedelle yaptığı tasarruflar sahih olur. Kişi aldığı bedeli isterse hibe,eder, isterse satar, isterse de kiraya verir.

b. Gâsıb, tazminattan ötürü gasbettiği malı mülk edinemez.

Gâsıb, gasbettiği malı kaybederse veya o mal çahnırsa, zâmin olur; o malın bedelini mal sahibine ödemek mecburiyetindedir. Çünkü gâsıb, kişi ile malının arasında bir perde olmuştur. Gâsıb´ın gasbettiği mal kaybolur da tekrar bulunursa, gâsıb, malın tazminatını ödediği için malı mülk edinemez, malı götürüp sahibine teslim etmelidir. Çünkü aslolan malın bizzat kendisinin teslim edilmesinin vacib olmasıdır. Malın bizzat kendisini sahibine teslim etmek mümkün olmadığında onun bedelini vermeye sıra gelir. Mahn bizzat kendisinin verilmesi mümkün olduğunda, malın mislinin veya bedelinin verilmesi sahih olmaz. Malın bizzat ken-.dişinin verilmesi vacibdir. Böylece malın tazminatını verse dahi gâsıb´m gasbettiği malı mülk edinemeyeceği tebeyyün etmiştir. Gâsıb, gasbettiği malı, sahibine iade ettiğinde mal sahibi daha önce aldığı bedeli gâsıb´a geri vermek mecburiyetindedir. Gâsıb, gasbettiği mala karşılık bir´hayvan vermişse o hayvan da beslenip etienmişse, gâsıb gasbettiği malı mal sahibine teslim etliğinde mal sahibi aldığı bedeli (hayvanı) artışıyla birlikte gâsıba vermek mecburiyetindedir. Gâsıb, gasbettiği mala karşılık bir bedel vermişse o bedel de kendisinden ayrı bir artış göstermişse -meselâ yavrulamışsa veya ücretle çalıştırıp para kazanmışsa- gâsıb, gasbettiği malı mal sahibine iade ettiğinde mal sahibi aldığı bedeli gâsıba vermek zorundadır. Ancak aldığı bedelin, bedelden ayrı olan artışını gâsıba vermek mecburiyetinde değildir. Çünkü o artış, malı gasbedilen kişinin mülkünde meydana gelmiştir ve onun hakkıdır.

4. Gâsıb´ın Gasbettiği Malda Tasarruf Etmesi

Gâsıb, gasbettiği malda tasarruf ederse -meselâ satarsa veya hibe ederse veya kiraya verirse ´veya ariye olarak verirse veya vedia ederse-bu tasarruf batıldır. Onun üzerine hiçbir şer´î hüküm terettüb etmez. Gasbedilen mal kime intikal ederse gasb hükmü ona sirayet eder, o kişi gasbedilen malın -tıpkı gâsıb gibi- zâmini olur. Çünkü onların herbiri -sahibinin izni olmadan- elini başkasının mülkü üzerine koymuştur. Gasbedilen malın gâsıb´dan kendisine intikal eden kişi o mahn gasbedildiğini bilmese dahi hüküm değişmez; zira bilmemek (cehalet) günahı düşürürse de tazminatı iskat etmez. Meselâ kişi kasden veya . kasid olmaksızın başkasının malını telef ederse, her ne kadar günah ol­masa da telef ettiği malı ödemek "mecburiyetindedir. Bu bakımdan gasbe-dilen mal telef olduğunda, mal sahibi onu isterse gâsıbdan, isterse de malın intikal ettiği kişiden tazmin edebilir. Eğer mal sahibi, malını gâsıbdan değil de malın intikal ettiği kişiden tazmin ederse, o kişi ödediği tazminatı bilahere gâsıbdan alır. Malın intikal ettiği kişi onun gasbe-dildiğini bilmiyorsa, onun mal üzerindeki durumu, emanetçinin durumu gibidir. Asılda onun eli eman eli ise de âriye yoluyla veya borç ya da benzeri surette malı alan kişiler (müstair), verdiklerini geri alamazlar. Çünkü onlar gâsıbla, kendilerinin zâmin olduklarını bilerek muamelede bulunmuşlardır ve gâsıb da onları aldatmış değildir. Kişi karşısındakinin gâsıb olduğunu bildiği halde muamelede bulunursa gâsıbdan o malı geri alamaz. Çünkü gâsıb onu aldatmamış, o bile bile alışveriş yapmıştır.

5. Gasbedilen Malın Gâsib´ın Elindeyken Tagayyuru

Gasbedilen mal, gâsıb´m elindeyken bozulursa/değişirse -meselâ gasbedilen yumurtadan civciv çıkarsa veya gasbedilen ekin olgunlaşır da dane haline gelirse- mal sahibi onu geri alma yetkisine sahiptir. Çünkü o mal değişmesine rağmen, gasbedilen malın bizzat kendisidir. Gasbedilen mal bozulur, değişikliğe uğrar da kıymeti azalırsa, mal sahibi malını . aldıktan sonra kıymet düşüklüğünün de bedelini gâsıb´dan isteyebilir. Çünkü bu eksiklik gâsıb´ın elindeyken meydana gelmiştir. Gasbedilen malın kıymeti artmışsa, o artış da mal sahibine ait olur. Çünkü bu artış malın artışıdır ve mala tabidir.

Gasbedilen maldaki değişiklik mâlın bir vasfıyla meydana gelmişse, meselâ gâsıb1 in çalışması nedeniyle artış olmuş da mal üzerine herhan-gibir şey ilave edilmemişse, meselâ bir elbise gasbediîip temizlenmişse veya gasbedilen iplik örülmüşse veya gasbedilen ağaç kapı yapılmışsa, o mal sahibine iade edilir. Çünkü mal değişikliğe uğramakla birlikte gasbedilen malın bizzat kendisidir. Öâsıb, emeğinin karşılığını isteme hakkına sahip değildir. Bu emek ne kadar çok olursa olsun, malın kıy-. metini ne kadar artınrsa artırsın durum değişmez. Gâsıb, emeğini teberru etmiş sayılır.

Gasbedilen maldaki değişiklik, ona bir ayn ekleyerek meydana gel­mişse, meselâ gasbediîen elbise boyanmışsa veya gasbedilen ev sıvanıp boyanmışsa ve malın kıymeti de bunlarla artmamışsa, mal sahibi o malı olduğu gibi alır, gâsıb´a herhangibir ücret vermez. Çünkü gasbedilen mal, gâsıb´ın ona eklediği şeylerle kıymet kazanmamıştır. Gâsıb´ın gasbettiği mala eklediği şeyler malın kıymetini azaltmışsa, gâsıb, mal ile beraber kıymet düşüklüğünün de bedelini vermek zorundadır. Çünkü malın kıymetinin azalması, onun fiiliyle meydana gelişmiştir. Eğer gasbedilen mala gâsıb tarafından birtakım aynlar eklenmiş de malın kıymeti artmışsa ve bu artış da malın kıymetine denk ise mal sahibi ile gâsıb mala ortak olur. Gasbedilen malın kıymeti, meselâ 100 dirhem ise mala eklenen aynlar ile malın kıymeti 150 dirheme çıkmışsa, malın kıymeti, ikisi mal sahibine biri de gâsıb´a ait.olmak üzere üçe taksim edilir. Eğer ikisinin kıymeti aynı ise, aralarında yarı yarıya pay edilir. Gasbedilen mal, kendisine eklenen malın kıymetine denk değilse, meselâ gasbedilen ma! 100 dirhem, eklenen mal da 100 dirhem olduğu halde ikisi birden 150 dirhem ediyorsa, mülkünün kıymeti (yani 100 dirhem) malı´ gasbedilen kişiye, 50 dirhem de gâsıba verilir. Kıymet artışındaki fark, onun fiiliyle ve ona izafe edilmesiyle alâkalıdır.

Kıymet artışı gasbedilen mal ile kendisine eklenen malın kıymetinden fazla olursa, -daha önceki örnekte de olduğu gibi 300 dirhemlik bir artış sözkonusu ise- herbirine mülküne izafetle ve malının kıymetine nisbetle pay vardır. Herbirinİn mülkü 100 dirhem olduğunda, artış aralarında eşit olur. Eğer birisinin kıymeti diğerinin kıymetinden az olursa, artış aralarında üçlü olarak 2/3´si birine, 1/3´i diğerine olmak üzere pay edilir.

Gasbedilen maldaki değişiklik, malın zatında ve isminde bir fiilden ötürü meydana gelmişse, meselâ gasbedilen buğday öğütülmüşse veya gasbedilen koyun kesilmişse, mal sahibi onu geri alabilir. Öğütülme veya kesmeden ötürü malın kıymeti eksilmişse, bu eksilmenin bedelini gâsıbdan isteme hakkına sahiptir. Çünkü bu eksiklik, gâsıb´m elinde ve onun fiiliyle meydana gelmiştir. Dolayısıyla onu tazmin etmek gâsıb´ın üzerine vacibdir. Mal sahibi, maldaki değişiklik nedeniyle malın bedelini isteme yetkisine sahip değildir, zira malın bizzat kendisi ortadadır.

6. Gasbedilen Malın Eksilmesi

Gasbedilen malda bazen maddî, bazen de manevî bir eksilme ölür. Malda maddî bir eksilme olursa, meselâ malın bir parçası eksilirse, onun tazminatı gâsıb´m üzerine olur. Hatta malın bir parçası eksildiğinde malın kıymeti azaimasa bile, gâsıb onun tazminatını ödemek zorundadır. Meselâ misli olan mallar gasbedilir de bazıları telef olursa, buna rağmen geri kalanların kıymeti gasbedilen malların tümünün kıymetine eşit olursa veya bir koyun gasbedilir de gözü kör olursa ve buna rağmen kıymeti azalmazsa gâsıb, ya gasbettiği malın mislini verir, ya da gasbettiği mal ile beraber eksilen kısmın bedelini verir. Gasbedilen malda hissî bir noksanlık olursa, hissî noksanlık için takdir edilmiş bir bedel olmadı­ğından, malın kıymeti dikkate alınır. Meselâ etli bir koyun gasbedilir de koyun zayıflarsa, bu zayıflıktan ötürü de kıymeti azalmışsa, o eksilmenin bedeli ödenir. Eğer zayıflıktan ölürü koyunun kıymeti eksilmemişse, gasıb´ın malı iade ettikten sonra herhangibir bedel ödemesi gerekmez.

Manevî eksilme ise ayn eksilmediği halde kıymetinin azalmasıdır ki bu da fiyatların düşmesi nedeniyle olur. Gâsıb, bu durumda malı sahibine İade ettikten sonra, meydana gelen manevî eksiklik nedeniyle zâmin olmaz. Çünkü gasbedilen mal, olduğu gibi durmaktadır. Eğer mal telef olursa veya bir parçası telef olursa, gâsıb malın kıymetini veya telef olan kısmın kıymetini en yüksek fiyattan ödemeye mahkum edilir. Bunu daha Önce de belirtmiştik.

7. Gasbedilen Malın Artması

Gasbedilen mal, gasbeden kişinin elinde artarsa, bu artış malın sahibine ait oiur. Çünkü o artış, malın artışıdır. O artış da aslı gibi gas­beden kişinin üzerinde tazminatlıdır. Vücubda tâbi olan hükümde de tâbi olur. Bu artışın gasbedilen malla bitişik olup olmaması arasında fark yoktur, artışın hef türlüsü malın sahibine aittir. Maldan ayrı olan artış gasbeden kişinin elinde telef olursa, gasbedenin onu ödemesi gerekir. Mala bitişik olan artışa gelince, meselâ besili bir hayvan zayıflarsa, gâsıb, besili olduğu zamanki kıymeti ile zayıfladığı zamanki kıymeti arasındaki farkı öder.

8. Gasbedilen Malın Menfaati

Gasbedilen malın bir menfaati varsa, meselâ gasbedilen evde oturmak, gasbedilen araba veya hayvana binmek gibi .menfaatler, gâ- . sıb´ın tazminatındadir. Gasbedilen maldan ister gâsıb faydalansın, ister başkası faydalansın hüküm değişmez. Gâsıb, malı sahibine teslim ettiği güne kadarki en yüksek ücretten ödemeyi yapmalıdır ve bu, örf ve âdete göre ücret gerektiren bir süre olmalıdır. Gasıb´ın, malın menfaatinin karşılığını da tazmin etmesinin nedeni şudur: Malın birtakım menfaatleri vardır, gâsıb ise malı gasbederek mal sahibinin maldan menfaatini de gasbetmiş sayılır. Bu nedenle de malın menfaatinin karşılığını da ödemek zorundadır. Bu da gasıb´ın saldırganlığından ölürü ücret-i misilin en yüksek derecesinden ödetilir; zira gâsıb, mal sahibini malından ve malının menfaatinden mahrum bırakmıştır. Gasbedilen mal, gasbedenin elinde telef olursa, onun tazminatını da menfaatiyle birlikte ödemek mecburiyetindedir.

9. Gasbedilen Arazinin Üzerine Bina Yapmak, Ağaç Dikmek veya Ekin Ekmek

Bir araziyi gasbedip onun üzerine bina yapan veya ağaç diken kişi, yaptığı binayı veya diktiği ağacı kaldırmakla mükellef kılınır. Bunlardan

ötürü arazinin kıymeti düşmüşse, gâsıb o kıymeti tazmin etmek durumundadır. Araziye yapılan bina veya araziye ekilen ekin, örf ve âdete göre ücret gerektirecek bir müddet kalmışsa, arazi sahibine ücret verilmesi gerekir. Çünkü bunları yapmakla saldırganlık etmiştir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Zâlim bir damarın hiçbir hakkı yoktur.[6]

Mal sahibi, arazisinin´ üzerine yapılan binayı veya dikilen ağaçları kıymetini ödeyerek almak isterse, gâsıb´ı buna zorlayamaz. Ancak onun rızasıyla, alabilir. Çünkü bina veya ağaçlar gâsıb´ın mülküdür. Onun rızası olmadan onlar kendisinden alınmaz. Araziye dikilen ağaçlar veya yapılan bina arazinin kıymetini düşürmüşse gâsıb, bu kıymet düşüklüğü­nü tazmin etmek mecburiyetindedir. Araziyi gasbeden kişi, araziye to­hum saçmışsa, arazi sahibi gâsıb´ı, tohumu çıkarıp araziyi tesviye etmeye zorlayabilir. Bundan ötürü arazinin kıymetinde bir eksilme, olmuşsa, onu da gâsıb´tan alabilir. Arazi sahibi, tohumun para karşılığı arazisinde kal­masına izin verirse, gâsıbin onu çıkarması yasaktır; zira çoğunlukla . onunla menfaat temin edilmez.

10. Gasbedilen Malın Başka Bir Mala Karışması

Gasbedilen mal, başka bir mala karışmış veya karıştırılmışsa ve onu ayırmak mümkünse -zor olsa dahi- ayırmak gerekir; yani gâsıb´ın onu ayırıp sahibine vermesi gerekir.

Eğer gasbediicn mai, başka bir malla karışır da birbirinden ayrılması mümkün olmazsa, o mal telef olmuş sayılır. Mal sahibi o malın mislini veya bedelini gâsıb´tari alır. Gâsıb -karıştırılan mal benzer veya daha iyi ise- içine karıştırılmış maldan da mal sahibine verebilir. Ancak .daha kalitesiz bir malla kanştırmışsa, gâsıb -mal sahibi razı olmadığı takdirde-gasb malını veremez, ücret-i misil öder.

11. Gâsıb, Gasbettiği Malı Sahibine İade Etmekle Zarara Uğrasa Dahi Malı Sahibine İade Etmekle Mükellef Kılınır

Gâsıb´ın, gasbettiği malı derhal sahibine iade etmesinin vacib ol­duğunu söylemiştik. Gâsıb´ın günah ve tazminattan kurtulması, ancak malı sahibine iade etmesiyle mümkün olur. Gâsıb, gasbettiği malı sa­hibine iade etmekle büyük bir zarara uğrasa dahi onu sahibine iade etmekle yükümlü kılınır. Onun zararına bakılmaz. Çünkü o zâlimdir ve malı gasbetmek suretiyle saldırganlık etmiştir. Meselâ kişi bir ağaç gas-bedip o ağacı bina veya gemi yapımında kullansa, bina yıkılacak, gemi batacak olsa dahi o ağacın çıkarılıp sahibine iade edilmesi gerekir. Ayrıca gasbedilen maldaki eksikliği de gâsıb´ın Ödemesi gerekir. Bina veya geminin sahibi gâsıb değilse, ağacın gasbedilmesinde gâsıb ile ortak hareket etmemişlerse, gâsıb´ın onlara da ücret-i misil ödemesi gerekir. Ancak gasbedilen ve bina veya gemi yapımında kullanılan ağacı çıkarır­ken bir insanın helak olması veya şer´an öldürülmesi mubah olmayan veya eve alınması caiz olan bir hayvanın telef olması veya bir müslü-manın veya bir zımmînin malının telef olması sözkonusu ise, o ağacın iade edilmesi vacib olmaz, onun mislini veya bedelini vermek gerekir.

12. Gâsıb ile Mal Sahibinin İhtilaf Etmesi

Gâsıb ile mal sahibi arasında ihtilaf çıkması mümkün olan hususları şöyle sıralayabiliriz:

a. Gasbedilen malın telef olup olmadığı ile ilgili ihtilaf

Gâsıb, gasbettiği malın telef olduğunu iddia ederse, mal sahibi de telef olmadığını iddia ederse, yeminle beraber gâsıb´ın sözüne itibar edilir. Çünkü onun doğru söyleme ihtimali vardır ve doğru söylediğine dair delil getiimesi de zordur. Çünkü esas olan, telef olan malın telef olduğunu isbat etmek değildir. Eğer gâsıb´ın sözüne itibar edilmezse, onun sürekli hapsedilmesi gerekir. Gâsıb, malın telef olduğuna dair yemin ederse, sözüne itibar edilir ve malın mislini veya bedelini öde­mekle mükellef* kılınır. En sahih görüş budur.

b. Gasbediien malın kıymetinde ihtilaf edilmesi

Gâsıb ile mal sahibi, malın telef olduğunda ittifak ederler de kıy­metinde ihtilaf ederlerse, meselâ mal sahibi ´Malımın kıymeti 1000 lira´ dese, gâsıb da ´Malın kıymeti 800 lira´ dese, yeminle beraber gâsıb´ın sözüne itibar edilir. Çünkü mal sahibi, gâsıb ile ittifak ettikleri 800 liradan sonra 200 lira için iddia etmektedir. Onlar 800- lirada ittifak etmiş, fazlalıkta ihtilaf etmişlerdir. Mal sahibi bunu iddia edebilir, gasbeden de inkâr edebilir. Aslolan gâsıb´ın zimmetinin o,fazlalıktan beri olmasıdır. Bu bakımdan yeminle beraber gâsıb´ın sözüne itibar edilir. Ancak mal sahibi, malının kıymetinin gâsıb´ın söylediğinden daha fazla olduğuna dair delil getirirse, mal sahibinin sözüne itibar edilir ve o fazlalık gâsıb´dan alınır. Bu, delilin daha fazlasına yol açamayacağı bir sınırdır. Çünkü mal sahibinin iddia ettiği fazlalığın -tıpkı delilin daha az veya daha fazla olması ihtimaliyle birlikte malın 900 veya 1000 lira olduğunu ifade etmesi gibi- doğru olması da olmaması da mümkündür.

c. Gasbedilen malın vasfı veya miktarı hususunda ihtilaf edilmesi

Meselâ evi gasbedilen kişi evinin sıvalı olduğunu iddia etse, gâsıb da evin sıvasiz olduğunu iddia etse veya mal sahibi ´Falan kişi benim 20 batman buğdayımı gasbetti´ dese, gâsıb da ´Ben ondan 10 batmari buğday gasbettim´ dese, yeminle beraber gâsıb´m sözüne itibar edilir. Çünkü ödeyecek olan odur ve aslolan onun zimmetinin beraatidir. Gâsıb, inkar edici olduğundan yeminle beraber onun sözü tasdik edilir.

Gâsıb ile mal sahibinin malda bir kusur olduğu hususunda ihtilaf etmesi, eksik bir vasıfta ihtilafa düşmektir. Meselâ mal sahibi ´Malım gas-bedildiği zaman kusursuzdu´ dese, gâsıb da ´kusurluydu´ dese, en sahih görüşe göre yeminle beraber mal sahibinin sözüne itibar edilir. Çünkü aslolan hayvanın ayıptan salim olmasıdır. Kim asi´a yapışırsa onun sözü kabul edilmeye daha layıktır. Gasbedilen mal gâsıb´ın elinde ise onu mal sahibine iade eder ve malın kusurlu olduğu hakkındaki sözü yeminle beraber tasdik edilir. Çünkü aslolan onun zimmetinin o vasıftan fazla olan tazminattan beri olmasıdır.

d. Gasbedilen malın iade edilip ediimediğiyle ilgili ihtilaf

Gâsıb, gasbettiği malı sahibine iade ettiğini iddia etse, mal sahibi de bunu inkâr etse, yeminle beraber mal sahibinin sözüne itibar edilir; zira gasbedilen malın iade edilmemiş olma ihtimali vardır, çünkü mal gasbeden kişinin elinde bulunmaktaydı. Burada aslolan malın iade edilmemesidir. Asl´a yapışan kişinin sözünün tasdik edilmesi, gerekir ki burada asl´a yapışan mal sahibidir. Bu bakımdan gâsıb, gasbettiği malı veya onun bedelini mal sahibine ödemek zorundadır.

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buharî/67, Müslim/1679

[2] Darekutnî, Hadîs no; 91, III/26

[3] Buharî/3026, Müslim/1610

[4] Tirmizî/2l6l, Ebu Dâvud/5003

[5] Tirmizi.î/1265, Ebu Dâvud/356l, İbn Mâce/2400

[6] Ebu Dâvud/3073, Tirmizî/1378