Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Taksimat

Kısmetin Tarifi

Lugatta kısmet, birşeyi taksim etmek, parçalara ayırmak anlamına gelir. Kısmetin şeriat ıstılahındaki mânâsı ise payların bazısını bazısından ayırmaktır ki bu da ortakların maslahatına uygun olarak özel şartlarına ve keyfiyetlerine mutabık olarak yapılır.

Taksim´in (Kısmet´in) Meşruiyeti

Taksim, Kur´an ve Sünnet´in nassı, İctihad ve nazarın deliliyle meşru kılınmıştır. Taksimin meşruiyetine dair şu ayeti zikredebiliriz:

Taksimde akraba, yetim ve fakirler hazır bulunurlarsa, terekeden onlara da birşeyler verin ve onlara güzel söz söyleyin.

(Nisa/8)

GÜZEL AHLAKIN VE EDEBİN KAYNAĞI NEDİR?

Soru: "Günümüzde ahlak ve edeb anlayışı, insandan insana değişen bir mahiyete bürünmüştür. Bunun sebebi rölativizm (izafiyet) teorisidir. Bu felsefi teori "Ahlaki değerlerin bize, ölçülerimize ve duygularımıza göre izafi olduğu, mutlak ahlaka ulaşılamıyacağı" tezine dayanır. Bu teoriyi savunanlar sadece ahlakın degil, siyasetin ve hukukun da izafi değerler olduğunu kabul etmektedirler. (..) Türkiye'de çevre kültürüne göre şekillenen, garip bir ahlak anlayışı vardır. İslam şeriatını reddedenler dahi Peygamberimizin ahlakından veya Hz. Ömer'in adaletinden bahsetmektedirler. (..) İslam şeriatının reddedildiği ve resmi ideolojinin esas alındığı toplumlarda, rölatif (izafi) ahlak telakkisi musibetlere sebeb olmaktadır. Tevhidi Müs

MEŞRU MÛDAFA VE CİNAYET NEDİR?

1313 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kim malını koruma uğrunda öldürülürse şehiddir. Kim Allah'ın dinine yardım ve onu muhafaza uğrunda öldürülürse şehiddir. Kim canını (nefsini) müdafaa uğrunda öldürülürse şehiddir ve kim ehlini koruma uğrunda öldürülürse şehiddir"(163) buyurduğu bilinmektedir. Hanefi fûkahası: "Cana, mala, dine, ırz ve namusa yapılan haksız tecavüzlere karşı, meşru müdafanın caiz olduğu hususunda" ittifak etmiştir.(164) Ancak meşru müdafaa için şu şartların bulunması esastır.

  A) Haksız bir tecavüz bulunmalı ve bu tecavüzü başka yollarla (Ulû'lemr'e, Muhtesibe, Kadı'ya vs. şikâyetle) defetme imkânı bulunmamalıdır.

  B) Meşru müdafaa, tecavüzün sınırını aşmamalıdır.

Hacr

Hacr´ın Tarifi

Lugatta hacr, menetmek anlamına gelir. Hacr´m şeriat ıstılahındaki mânâsı ise malî tasarrufu şer´an haleldar eden bir sebepten ötürü kişinin malî tasarruflardan menedilmesidir.

Tilâvet secdesi

Bu terkip, şeyin sebebine izafetidir ki ,tilâvet sebebiyle olan sücud demektir. Maksut, Kur'ânı kerimdeki, secde âyetlerinden birinin okun ması sebebiyle, vâcip olan secdedir.

İşitmek dahi, tilâvet gibi, secdeyi mucip ise de, secde sebebinin ancak, tilâvet olduğunu muhtar olduğuna, ve bir de işitmenin dahi sebebi, tilâvet olacağına mebni, onun zikri - min vechin - sem'in zikrini dahi müştemil olmakla, onunla iktifa olunmuştur (3).

Tilâvet, okumak demek olduğu gibi, sem' dahi işitmektir. Okuyana tâli ve işidene, sâmî diyeceğiz.

Tilâvet secdesinin, şartı, rüknü, hükmü, sıfatı, sebebi, keyfiyeti vardır.

Şartı: Tahrîme ve tâyin niyyeti, müstesna olmak üzere, salâtın şartlarıdır (4).

Fâsid nikâh ve hükümleri

Nikâh akdinin fesadı, şartlarını câmi olmaması iledir. Meselâ, şahitsiz olan, yahut bir şahit huzurunda akdolunan ve yahut yalnız, akde vekil olanların (kendi fiilleri demek olan akde, şehadetleri makbul olmamakla) yalnız onların huzurunda edilen nikâh, fâsid olduğu gibi, muharremat faslında zikrolunan tahrim sebeplerinden biri - ki, mânîi şer'îdir - mevcut iken olunan akid dahi, fâsiddir (1): Neseben veya rıdaan yakın mahremini almak, zevceynin biri diğerine malik olmak, hürre üzerine başkasının memlûkesini nikâhlamak, menkuhası üzerine onun hemşiresi veya halası misilli yakınını tezevvüç etmek, gayrin iddetlisini ve dört zevcesi olana göre, onların birini boşama iddetinde, beşinci bir kadını nikâhlamak gibi.

KÜRTAJ MESELESİ

Soru: "-Bazı televizyon kanallarında, nüfus planlaması ile ilgili programlar yapılmaktadır. Bu programlarda; evli olan insanlara, istedikleri zaman çocuk sahibi olabilecekleri telkin edilmektedir. (..) Evliliğimin ilk yılında hamile kaldım. Bunu kocamdan gizledim. İstediğim zaman çocuk sahibi olabileceğime inandığım için, düşük yaptım. Bu hadiseden sonra, vicdanen rahatsız oldum. Seneler sonra; ilk çocuğumuzu düşürdüğümü, eşime söyledim. (..) Bazı hocaefendiler; yüzyirmigünden önce ceninin canlı olmadığını söylediler. Bunu bir hadis-i şerif'le izah ettiler.(..) Bazıları da ceninin hakları olduğunu ve benim, kocama diyet vermemin gerekli olduğunu söylediler. Size yazmaya karar verdim. Ne yapmamı tavsiye edersiniz?"

TEYEMMÜM'ÜN RÜKÜNLERİ

353 Ayet-i Kerime'de geçen "Said-i Tayyib" ibaresini esas alan Hanefi Fûkahası "Teyemmüm toprak cinsinden olan temiz şeylerle yapılır"(218) hükmünde ittifak etmiştir. Dolayısıyla teyemmüm'ün birinci rüknü: Temiz topraktır. Toprak cinsinden olan, kum, çakıl, kireç, tozlu taş, tuğla ve kiremit gibi maddelerle de teyemmüm caizdir. Yumuşatılıp eritilebilen demir, bakır, tunç, cam, altın, gümüş ve benzeri maddeler toprak cinsinden değildir. Bedai'de de böyledir. Bunlarla teyemmüm caiz olmaz.(219) Ayrıca yanınca kül olan odun, ot ve benzeri şeylerle de teyemmüm yapılamaz.

Taharri (temiz suyu araştırma)

(Şüpheli sular, arasında temizi araştırma)

Taharri, araştırma demektir. İki veya daha ziyade sıvının, bir kapta karışmasına, (ihtilâtı mümâzece) ve müteaddid su kaplarının karışmasına (ihtilâtı mücâvere) denir.

İhtilâtı mümâzeceden ve hükmünden mai mukayyed bahsinde malûmat vardır. Şimdi, ihtilâtı mücavereden bahsedeceğiz ve mücavereten muhtelit olan suların, araştırmasının, lüzum ve ademi lüzumunu bildireceğiz.

Bu bapta taharri; temizi temiz olmayandan ayırmak için iktidar ve cehid sarfında bulunmaktır ki, (reyi galip ile) daha münasibini istemek demektir.

Namazın erkân ve şartları

Şûrut, şartın ve erkân, rüknün cem'idir.

Şart, fil-asıl bir hususta, bir şeyi âhara ilzam veya nefsinde iltizam mânâsına olup, bir şeyin bünyesinin dışında olan mütaâllikine isim olmuştur.

Rükün, fil-asıl canibi akva mânâsına olup, şeyin bünyesini teşkil eden dahilî mütallikine denir (1).

Namaz, kendisiyle sahih olabilecek şeylere, dikkat hâsıl olmak için, şûrut ile erkân cem edilmiştir. Onlar, hep namazın farzlarıdır (2) ve on ikiye münhasır değildir.

Altısı, haricî şartlar ve altısı dahilî erkân olmak üzere, namazın farzlarının mecmuunu, on ikiye kasr edenler, öğrenciye bellemeyi kolaylaştırmak istemişlerdir. Ve illâ, müsâllî, bizim anlatıp sayacağımız şeylere ziyadesiyle muhtaçtır.

Yemenin helâl olması

Avın yenmesinin halâl olması için on beş şart vardır: Onun beşi avcıya, beşi ava, diğer beşi de av âletine aittir.

Avcıya âit olan beş şart şunlardır: Avı, zekât ehli yani boğazlama usulüne vâkıf olmak, tesmiyeyi terk etmemek, av âleti, kendi tarafından gönderilmek, gönderme ile alma arasında, başka bir şeyle iştigal etmemek, âletin irsalinde, kendisine av haram olan kimse (ihramlı gibi) ortak olmamaktır.

Ava âit olan şartlar, şunlardır: Eti yenen hayvanlardan olmak, insandan kaçan yabanî hayvan olmak, haşerattan olmamak, su mahlûku olduğuna göre balık cinsinden olmak, boğazlanmasına yetişilemeyerek avlanmak ile ölmüş bulunmak.

SAHUR YEMEĞİ SONRASI İHTİLAM

Soru: "Sahur yemeğini yiyen, oruca niyet eden ve yeniden uyuyan bir kimse, uykusunda iken ihtilam olursa orucu bozulur mu? (...) Ramazan-ı Şerif orucu bozan bir kimse; bazı hallerde sadece gününe gün kaza, bazı hallerde ise hem kaza, hem keffaret ile karşı karşıyadır. Bununla ilgili genel bir kaide var mıdır?"

Cinayetler ve Cezaları

Cinayet´in Tarifi

Cinayât cinayet´in cem´idir; ´günah işledi, başkasına kötülük yaptı14 anlamına gelir. Aynı zamanda bedene, mala ve namusa saldırmaya da cinayet denir. Cinayetin ıstılahı mânâsı ise kısas veya diyet gerektirecek şekilde bedene saldırmak demektir. Bu bakımdan cinayet, fakihlerin ıstılahında lügat mânâsından daha özel bir mânâya ıtlak olunmuştur.

Cinayetin Şer´î Hükmü ve Delili

Bedenî cinayetler haram ve yasaktır. Bu bakımdan hiçbir bedene saldırmak caiz değildir. Müslümanlar tüm asırlarda cinayetin, haksız yere insan öldürmenin haram olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu hususta hiç kimse muhalefet etmemiştir.

Cinayetin haram olduğu Kur´an, Sünnet ve İcma ile sabittir:

Özür Sahipleri ve İbadetleri

348 - Soru: Kendisinde devamlı yellenme mazereti bulunan bir kimse, özür sahibi sayılır mı? Sahibi özür olan bir kimse, aldığı bir abdestle sadece bir vakit mi namaz kılabilir?
Cevap: Evet, özür sahibi olur. Özürlü olan bir kimse, vakit girdikten sonra aldığı abdest ile hem o vaktin namazını kılar ve hem de o vakit çıkasıya kadar kaza ve nafile olarak dilediği kadar namaz kılabilir ve Kur'an okuyabilir. (Büyük İslam İlmihali, madde 97-99)
349 - Soru: Özür sahibi olan bir kimse, her vakit ayrı bir abdest alacak. Bu abdesti ile namaz kıldırabilir mi?
Cevap: Kıldıramaz. Çünkü imamlığın altı şartından biri de özürlerden salim olmaktır. Ancak kendisi gibi özürlü olanlara namaz kıldırabilir.

Teyemmüm

Teyemmüm, bu ümmetin hasâısından olan, bir tahârettir ki, su yokluğunda veya suyun kullanılmasında kudretin yokluğunda, (tâhir olan toprak ile, hadesi izale etmektir). Ruhsat olarak meşrû kılınmıştır.

Ruhsat, hem âlet haysiyyetiyledir ki, arzın, pâk cinsinin sathı zâhiriyle iktifa olunmuştur. Hem de, mahal haysiyyetiyledir ki, onda abdest âzasının yarısına iktisar edilmiştir.

Teyemmüm, lûgatte teymim gibi, mutlak kasttır. (Teymim, birine teyemmüm ettirmek mânâsındadır).

Şer'an teyemmüm, temiz yer ile, yüzü ve elleri (dirseklerine kadar kollar ile beraber) mesihten ibarettir.