Vakıf



İslâm dini, insanlığın hayrını, dünya ve ahiret saadetini hedef almış bulunmaktadır. Bu sebeple, dünya için çalışırken ahireti unutmamayı, ahiret için mesai sarf ederken dünyayı ihmal etmemeyi istemiştir.
Hür, akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış bir kimse kendisinden faydalanılan ve helâlden elde edilmiş bir malı, vakıf tesisinde kullanılan bir lâfız veya onun yerine kaim olacak bir işaretle hayra bağışlayabilir. Fakat sadece vakfa niyet etmek ve gönlünden geçirmekle vasıf yapılmış olmaz.
Vakıf kurmanın sebebi, Cenab-ı Hakk'ın rızasına yaklaşmak ve rahmetle anılmaya vesile olacak bir övgüye mazhar olmaktır. Bu itibarla, vakıfların faziletçe en üstünü ve en çok devam edecek olanı, İslâmi bakımdan en faydalı bulunan ve insanların şiddetle ihtiyaç duydukları şeydir.
İslâm ulemasının vakıf hükümleriyle ilgili fetvalarından bazı örnekler arzederek siz okuyucularımıza faydalı olmak isteriz.
2852 - Behce Fetvalarından: "Ma'tûhun vakfı sahih olmaz" (H.Ec. 1/120)
Açıklama: Ateh getirmiş bunak kimse, mahcur duruma düşeceğinden, malıyla ilgili tasarrufta bulunamaz. Bu sebeple, yapacağı vakıf da geçerli değildir.
2853 - Ali Efendi Fetvalarından: "Küçük çocuğun vakfı batıl olur" (H.Ec. 1/125)
Açıklama: Rüşd çağına erişmemiş küçük bir çocuğun vakfı geçerli olmaz. Zira çocuk malın değerini bilmekte akli kemâle erişmiş değildir. Bu sebeple yapacağı vakıf batıl olur.
2854 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Borçlunun vakfı sahih olur" (H.Ec. 1/124)
Açıklama: Kişinin borçlu oluşu ve bunu ödemekle mükellef bulunuşu, diğer hususlardaki tasarrufunu engellemez. Bu cümleden olarak bir vakıf tesis edebilir. Yapacağı işlerin tercih sıralaması ayrı bir iş, akdinin geçerli sayılması ayrı bir husustur.
2855 - Abdürrahim Fetvalarından: "Ahres (dilsiz)in belirli işaretiyle (yapacağı) vakıf sahih olur" (H.Ec. 1/122) Açıklama: Dilsiz bir kimse, gerek nikâh ve boşanma akitlerini gerekse alım ve satım işlerini işaretle yapabilir. Bu cümleden olarak bir malını vakıf olmak üzere bağışlayabilir.
2856 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, Mescid-i Şerifin avlusuna bir ağaç dikse mescidin olur" (H.Ec. 1/123)
Açıklama: Fidan, diken şahsa göre değil; dikilecek yerin hükmüne tabi olur. "Bunu ben dikmiştim" diyerek ona sahiplik iddiasında bulunmak, İslâm fıkhına aykırıdır.
2857 - Ali Efendi Fetvalarından: "Vakıf bulunan bir mescidin istibdali caiz olmaz" (H.Ec. 1/137)
Açıklama: Mescid olmak üzere yaptırılıp vakfedilen bir bina, gayesinin dışında kullanılamaz. Ne başka bir işe tahsis edilebilir, ne de yıkıp "yeşil saha" haline getirilebilir. Vakıf, satılamaz; (satan olsa bile) alınmaz ve rehin olarak bırakılmaz. Vakfın şartı, şâri'in nassı gibidir. Asla bir değişikliğe uğratılamaz.
2858 - Behce Fetvalarından: "Cemaati çok ve dar olan bir mescidin yanında Zeyd'in arsası olsa, genişletmek için semen-i misli ile alınır. Vermediği takdirde zorla alınır" (H.Ec. 1/130)
Açıklama: Bu fetvanın, ferdin mülkiyetini ihlâl mahiyeti taşıdığı söylenemez. Caminin çok dar olması, genişletmeyi zaruri hale koymaktadır. Şahsın arsası ona bitişik olduğu ve satın alınmasından gayri bir çare de kalmadığı için, istimlâki cihetine gidilmesi hükme bağlanmıştır. Böyle bir istimlâke, emsali bulunan arsaların değeri üzerinden kıymet takdirine gidilir.
2859 - Behce Fetvalarından: "Mütevelli, geniş bulunan caminin içinde odalar yapıp bazı kimseleri oturtmaya kadir olmaz" (H.Ec. 1/127)
Açıklama: Ma'bed ancak ibadet için inşa edilmiş bulunmaktadır. Mütevelli, kendinde bulunmayan bir salâhiyetle, mescid içinde ev veya dükkân yapıp kiraya veremez.
2860 - Ali Efendi Fetvalarından: "Bir camide kıraeti şart olan cüzleri başka bir yerde nakil caiz olmaz" (H.Ec. 1/128)
Açıklama: Kur'an-ı Kerim cüzlerini vakfeden kimse, muayyen bir camide okunmasını şart koşar ise, başka bir camiye nakli caiz olmaz.
2861 - Netice Fetvalarından: "Ölüm hastalığı sırasında yapılan vakıf muteber olup, lâkin vasiyet gibi, malın üçte birinden geçerli olur" (H.Ec. 1/124)
Açıklama: Bir insanın malında geniş mânâda tasarruf edebilmesi, can tende ve irade elinde iken mümkün olmaktadır. Fakat ölüm hastalığı sırasında mülkiyet hakkının üçte ikisi ondan çıkmakta ve varislere geçmektedir.
2862 - Behce Fetvalarından: "Ölü gömmek için hazırlanmış arsayı, mütevellisi icara vermeye kadir olmaz" (H.Ec. 1/131)
Açıklama: Mal sahibi tarafından kabristan olmak üzere vakfedilen bir tarla, sahibinin mülkiyetinden çıkıp Allah Teala'nın mülkü haline gelmektedir. Bu sebeple, vakfedilen o tarlayı, ne mütevekli ne de vakfı yapan kimse kiraya veremez ve herhangi bir tasarrufta bulunamaz.
2863 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Gayrimüslim bulunan Zeyd, mülkü olan evini vakf ve gelirinin Müslüman fakirlere verilmesini şart eylese, sahih olur" (H.Ec. 1/124)
Açıklama: Bu fetvanın ilgi çekici bir yönü bulunmaktadır. Müslüman olmayan bir kimse, vakıf yapabilir ve onun iradını Müslümanların istifadesine tahsis edebilir. Müslümanların da ondan faydalanması caiz olur.
2864 - Behce Fetvalarından: "Orta keçisi, minder, bakır kap, harbe gidecekler için kılıç vakfı sahih olur" (H.Ec. 16121)
Açıklama: Vakıf, sadece tarla ve gelir getiren binalar ile sınırlı değildir. Ev eşyası, hayır cemiyetlerinde kullanılan kazan ve kap-kacak, kitap ve kılıç gibi şeylerin vakfı da caizdir.
2865 - Ali Efendi Fetvalarından: "Kitap vakfı sahih olur" (H.EC. 1/121)
Açıklama: Kütüphanelerimizde halkın istifadesine sunulmuş bulunan kitaplar, hem hayra gönül vermiş ecdadımızın içtimai yardım fikrinin, hem de dinimizin okuma ve okutmaya verdiği ehemmiyetin şahitleri olmaktadır.
2866 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, vakfının galisini (varidatını) akrabasının fakirlerine verilmesini şart eylese, zengin olan akrabasına sarfı caiz olmaz" (H.Ec. 1/125)
2867 - Soru: Vakıf olan bir binanın pazarlığı (satışı) caiz mi?
Cevap: Vakıf olan bir şey, -tarla olsun, ev veya başka bir akar olsun- asla satışı caiz değildir, vakfın alışı da satışı da hatta rehin bırakılması da caiz görülmemektedir.
2868 - Soru: Vakfedilmiş bir kabristan, tarla haline getirilip istifade edilir mi?
Cevap: Böyle bir hareket asla caiz değildir. İsterse o kabire cenaze defni yapılmaz olsun. Zira buranın vakıf oluşu kuvvet kazanmış ve bu kabristana gömülmüş bulunan ölülerin hakları geçmiş olmaktadır.