Keffaret Orucu
1307 - Ali Efendi Fetvalarından: "Oruç keffareti tutanın, birkaç günü Ramazan'a tesadüf etse, o keffareti baştan itibaren tutmak gerekir" (H.Ec. c. 1/23)
Açıklama: Ramazan ayında oruçlu bulunan bir kimse, hiçbir mazereti bulunmadığı halde ve kasten orucunu bozsa kaza ile birlikte keffaret lazım gelir. Keffaret şu esas ve sıraya göre ifa edilir:
a) Köle azat etmek
b) Buna gücü yetmezse ara vermeksizin iki ay oruç tutmak
c) Buna da takat yetiremezse altmış fakire sabah ve akşam birer öğün yemek yedirmek.
Keffareti oruçla ifa edecek kimse, iki aylık orucu, hiç ara vermeden tutmak zorundadır. Mazeretli veya özürsüz olarak oruç tutmaya ara verse, keffareti yeni baştan tutması gerekir. Bu sebeple, keffaret orucu tutulurken Ramazan-ı şerif girse baştan tekrarlamak lazım gelir. Bu hüküm muvacehesinde, üzerinde keffaret borcu olan bir mü'min, onu edaya başlamazdan önce hesabını iyi yapıp sonra bağışlamalıdır.
1308 - Ali Efendi Fetvalarından: "Ramazan günü oruçlu iken, rızası ile kasten şarap içmiş olsa, kaza ve keffaretle birlikte şarap içme cezası ve tazir lazım gelir" (H.Ec. c. 1/23)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen suç için birbirinden ayrı cezalar terettüp etmektedir. Şöyle ki: Kasten oruç bozması sebebiyle kaza ve keffaret, şarap içmekten dolayı içki içmenin haddi şer'isi ve Ramazan günü alenen oruç yemesi sebebiyle de tazir lazım gelmektedir.
1309 - Behce Fetvalarından: "Keffaret için oruç tutan Hind, adet kanı görse, keffarete yeniden başlaması gerekmez ise de, temizlenince aralıksız olarak tamamlaması icap eder" (H.Ec. c. 1/23)
1310 - Soru: Keffaret orucuna kalben niyet edip dil ile söylemeyi unutsam veya kasten terk etsem ne lazım gelir?
Cevap: Her türlü niyetin mahalli kalptir. Dil ile söylemek ise müstehabtır. Bu itibarla, kalben niyet etmiş olup da dil ile niyet etmeyi unutan veya terkedenin kalbi niyeti ile orucu sahih olur.
1311 - Ali Efendi Fetvalarından: "Sıtma nöbetine tutulan bir kimse, nöbetinin olduğu günde Ramazan ayı girip sıtma nöbeti tutmamış iken zeval vaktinde iftar etse kaza ve keffaret lazım gelir" (h.Ec. c. 1/22)
Açıklama: Henüz nöbet başlamamış iken, hastalığın geleceğini düşünerek oruç bozmak, zanna dayalı bir karar olur. İslam dini, kesin olan durumlara göre hareket etmeyi esas olarak almış bulunmaktadır. Zan veya vehim ile bir vazife terk veya tehir edilemez.
1312 - Abdürrahim Fetvalarından: "Ramazan'da birkaç gün kasten oruç bozan kimse, (bayramdan) sonra keffaret (orucu) tutmak murat etse, her oruç bozmak için ayrı bir keffaret lazım olmayıp hepsine bir keffaret kafi gelir" (H.Ec. 1/23)
Açıklama: Keffaretlerde tedahül cereyan etmektedir. Yani hepsine bir keffaret kafi gelir. Bir namaz içinde sehiv secdesini gerektiren birkaç hatayı işlemiş olana bir tek sehiv secdesinin kafi geldiği gibi.
1313 - Soru: Bir kimse yemin etmiş. Yemininden dolayı da keffaret yapması gerekiyor. Bu kimse fakir ve aynı zamanda da ihtiyar. Fakirliği sebebiyle oruç tutması gerekeceğini biliyoruz. Fakat çok yaşlı olması dolayısıyla bu kimse üç günlük oruç yerine üç fîdye-i savam verebilir mi?
Cevap: Bahsi geçen kimsenin keffaret orucu yerine fidye vermesi caiz olmaz. Zira buradaki oruç, doğrudan doğruya yeminin keffareti değildir. On fakiri giyindirmek veya on fakiri sabahlı akşamlı iki öğün yedirmek işinin bedeli olmaktadır. Bedel olan bir şeyin bedeli olamaz. Bu sebeple, bahsi geçen kimse, yemin keffareti olan oruç yerine üç fidye veremez. Yaşlılık sebebiyle tutamadığı bu oruçları kış aylarında tutmaya çalışsın. Buna da muvaffak olamaz ise, vefatından sonra üç fidyenin verilmesini vasiyet etsin. (Nuru'l-İzah, s. 136)
1314 - Soru: Bir kimse, Ramazan günü, oruca niyet ettikten sonra sefere çıksa ve yolculuk sırasında orucu bozulacak olsa keffaret lazım gelir mi?
Cevap: Ramazan orucuna niyet etmiş bulunan bir mü'min, o günün orucuna devam etmelidir. Mabud-ı kerimine saygısı sebebiyle orucunu bozmamalıdır. Zira oruca niyet etmiş bulunduğu için, yolculuğun ilk gününde fazla yorgunluğu da bulunmayacağından, iftar etmeyi zaruri hale getiren durum doğmamaktadır. Bu hükümlere rağmen orucu bozacak olursa keffaret lazım gelmez. (Büyük İslam İlmihali, Oruç bahsi, madde: 160/1)
1315 - Soru: Oruçlu bir kimse, çiğ et yese orucunun bozulacağı malum. Fakat keffaret gerekir mi?
Cevap: Evet, hem kaza hem de keffaret lazım gelir. (Nimetü'l-İslam, 2. kısım, s. 57)
Açıklama: Ramazan ayında oruçlu bulunan bir kimse, hiçbir mazereti bulunmadığı halde ve kasten orucunu bozsa kaza ile birlikte keffaret lazım gelir. Keffaret şu esas ve sıraya göre ifa edilir:
a) Köle azat etmek
b) Buna gücü yetmezse ara vermeksizin iki ay oruç tutmak
c) Buna da takat yetiremezse altmış fakire sabah ve akşam birer öğün yemek yedirmek.
Keffareti oruçla ifa edecek kimse, iki aylık orucu, hiç ara vermeden tutmak zorundadır. Mazeretli veya özürsüz olarak oruç tutmaya ara verse, keffareti yeni baştan tutması gerekir. Bu sebeple, keffaret orucu tutulurken Ramazan-ı şerif girse baştan tekrarlamak lazım gelir. Bu hüküm muvacehesinde, üzerinde keffaret borcu olan bir mü'min, onu edaya başlamazdan önce hesabını iyi yapıp sonra bağışlamalıdır.
1308 - Ali Efendi Fetvalarından: "Ramazan günü oruçlu iken, rızası ile kasten şarap içmiş olsa, kaza ve keffaretle birlikte şarap içme cezası ve tazir lazım gelir" (H.Ec. c. 1/23)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen suç için birbirinden ayrı cezalar terettüp etmektedir. Şöyle ki: Kasten oruç bozması sebebiyle kaza ve keffaret, şarap içmekten dolayı içki içmenin haddi şer'isi ve Ramazan günü alenen oruç yemesi sebebiyle de tazir lazım gelmektedir.
1309 - Behce Fetvalarından: "Keffaret için oruç tutan Hind, adet kanı görse, keffarete yeniden başlaması gerekmez ise de, temizlenince aralıksız olarak tamamlaması icap eder" (H.Ec. c. 1/23)
1310 - Soru: Keffaret orucuna kalben niyet edip dil ile söylemeyi unutsam veya kasten terk etsem ne lazım gelir?
Cevap: Her türlü niyetin mahalli kalptir. Dil ile söylemek ise müstehabtır. Bu itibarla, kalben niyet etmiş olup da dil ile niyet etmeyi unutan veya terkedenin kalbi niyeti ile orucu sahih olur.
1311 - Ali Efendi Fetvalarından: "Sıtma nöbetine tutulan bir kimse, nöbetinin olduğu günde Ramazan ayı girip sıtma nöbeti tutmamış iken zeval vaktinde iftar etse kaza ve keffaret lazım gelir" (h.Ec. c. 1/22)
Açıklama: Henüz nöbet başlamamış iken, hastalığın geleceğini düşünerek oruç bozmak, zanna dayalı bir karar olur. İslam dini, kesin olan durumlara göre hareket etmeyi esas olarak almış bulunmaktadır. Zan veya vehim ile bir vazife terk veya tehir edilemez.
1312 - Abdürrahim Fetvalarından: "Ramazan'da birkaç gün kasten oruç bozan kimse, (bayramdan) sonra keffaret (orucu) tutmak murat etse, her oruç bozmak için ayrı bir keffaret lazım olmayıp hepsine bir keffaret kafi gelir" (H.Ec. 1/23)
Açıklama: Keffaretlerde tedahül cereyan etmektedir. Yani hepsine bir keffaret kafi gelir. Bir namaz içinde sehiv secdesini gerektiren birkaç hatayı işlemiş olana bir tek sehiv secdesinin kafi geldiği gibi.
1313 - Soru: Bir kimse yemin etmiş. Yemininden dolayı da keffaret yapması gerekiyor. Bu kimse fakir ve aynı zamanda da ihtiyar. Fakirliği sebebiyle oruç tutması gerekeceğini biliyoruz. Fakat çok yaşlı olması dolayısıyla bu kimse üç günlük oruç yerine üç fîdye-i savam verebilir mi?
Cevap: Bahsi geçen kimsenin keffaret orucu yerine fidye vermesi caiz olmaz. Zira buradaki oruç, doğrudan doğruya yeminin keffareti değildir. On fakiri giyindirmek veya on fakiri sabahlı akşamlı iki öğün yedirmek işinin bedeli olmaktadır. Bedel olan bir şeyin bedeli olamaz. Bu sebeple, bahsi geçen kimse, yemin keffareti olan oruç yerine üç fidye veremez. Yaşlılık sebebiyle tutamadığı bu oruçları kış aylarında tutmaya çalışsın. Buna da muvaffak olamaz ise, vefatından sonra üç fidyenin verilmesini vasiyet etsin. (Nuru'l-İzah, s. 136)
1314 - Soru: Bir kimse, Ramazan günü, oruca niyet ettikten sonra sefere çıksa ve yolculuk sırasında orucu bozulacak olsa keffaret lazım gelir mi?
Cevap: Ramazan orucuna niyet etmiş bulunan bir mü'min, o günün orucuna devam etmelidir. Mabud-ı kerimine saygısı sebebiyle orucunu bozmamalıdır. Zira oruca niyet etmiş bulunduğu için, yolculuğun ilk gününde fazla yorgunluğu da bulunmayacağından, iftar etmeyi zaruri hale getiren durum doğmamaktadır. Bu hükümlere rağmen orucu bozacak olursa keffaret lazım gelmez. (Büyük İslam İlmihali, Oruç bahsi, madde: 160/1)
1315 - Soru: Oruçlu bir kimse, çiğ et yese orucunun bozulacağı malum. Fakat keffaret gerekir mi?
Cevap: Evet, hem kaza hem de keffaret lazım gelir. (Nimetü'l-İslam, 2. kısım, s. 57)
Konular
- Zaman Anlayışımız ve Ramazan
- Biraz Açlık, Daha Çok Takva: Oruç
- Efendimiz (s.a.v.)'in hicreti
- Mahremiyet ve Tesettür
- Kul Hakkı Kimin Hakkı?
- Din, nasihat üzere kaimdir
- İnsan Olmaya Doğru
- Hayat âhiret hayatıdır
- Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar
- Mübarek Üç Aylar'ı Nasıl Değerlendirmeliyiz?
- Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (2)
- Üç aylar ve faziletleri
- Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (3)
- Mübarek Üç Ayların Fazileti
- Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (4)
- Berat gecesinde yapılan ibadetin fazileti büyüktür
- Camide “Tevrat dersi vereceğim” diyen imam
- Ramazan ayına adım adım yaklaşıyoruz
- Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (5)
- Mümin, iyi ve değerli kabul ettiği şeyleri infak etmeli!
- ‘İnsanları cehenneme sürükleyen yalnızca dilleridir’
- Helal çizgisinde hayat
- Kazançta helal duyarlılığına sahip olabilmek
- KUR'ÂN: EN MUHTEŞEM, EN MÜKEMMEL KİTAP
- BATI, MEDENİYETİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ
- ABD hapishanelerinde 93 kişinin hidayetine vesile oldu
- gitanes brunes filter cheap cigarettes online, buy one pack cigarettes online qq
- nat sherman naturals original discount cigarettes online, buy additive free cigarettes online nx
- 20 yıllık papaz Müslüman oldu ülke karıştı
- Kur'an'ı Bulgarca'ya çevirirken Müslüman oldu