Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Salât-ül-Havf (korku namazı)

Korku ve tehlike halinde, - toplu olarak - edâ olunacak namazın, edâsı suretini beyan için, akdolunan baptır ki, maksut,

$

âyeti kerîmesinde emir buyurulan, edâ keyfiyyetidir.

İCMALİ VE TAFSİLİ İMAN

129 Resûl-i Ekrem (sav)'in tebliğ ettiği İslâmî esasların tamamına, hiçbir tafsilat gözetmeden inanmaya "İcmali iman" denir. Bu da Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet'te ifadesini bulmuştur. "Lâ ilâhe (ilah yoktur),  İllâ'llah (Yalnız Allah (cc) vardır) Muhammedü'r-Resûlullah (Muhammed (sav) onun resûlüdür) diyen ve bunu kalbi ile tasdik eden her mükellef, müslümandır. Akil ve baliğ olan her insana; Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet'te ifadesini bulan icmali imana sahip olmak farzdır.

 130 Allahû Teâla (cc)'ya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kadere, bunların mahiyetlerini bilerek kat'i olarak iman etmeye "Tafsili iman" denilir.

geovisit();

DAVALARA NEREDE BAKILIR?

1844 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Mescidler ancak Allahû Teâla (cc)'nın zikredilmesi ve hüküm vermek için binâ edilmişlerdir" Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası: "Resûl-i Ekrem (sav) davalara; mescid'de, herkese açık olarak bakıyordu. Hülefâ-i Râşidiyn döneminde de; mescidler, bu gâye ile kullanılmıştır."(147) hükmünde ittifak etmiştir. İmam-ı Şafi (rha) "Kazâ için mescidde oturum yapmak mekruh olur. Zira müşriklerin necis olduğu nas(s.a.v.)âbittir. Eğer muhakeme için mescidde oturum yapılırsa, girmelerine mâni olunamaz. Ayrıca hayız hâlindeki kadınların mescide girmeleri de nâssla yasaklanmıştır"(148) hükmünü beyan etmiştir. İmam-ı Şafi (rha)'nin bu kavline, Hanefi fûkahası şu şekilde cevap vermiştir: "Müşriklerin necis

7. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

(1) İmam-ı Serahsi - El Mebsut - Beyrut: ty D. Marife Neşri, C: 2, Sh: 149. Ayrıca Abdülgani El Meydani - El Lübab fi Şerhi'l Kitab - Beyrut: 1400, C: 1, Sh: 136.
(2) İbn-i Abidin - Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar - İst: 1983, C: 2, Sh: 7.
(3) Şeyh Nizamüddin ve bir heyet - El Feteva-ı Hindiyye - Beyrut: 1400, C: 1, Sh: 170.
(4) Bakınız!.. El Bakara Sûseri: 43, 83, 110. En-Nisâ Sûresi: 162. Et-Tevbe Sûresi: 11. El Mücadele Sûresi: 13.
(5) İmam-ı Serahsi - A.g.e. C: 2, Sh: 149. Ayrıca İmam-ı Kasani - El Bedaiû's Senai - Beyrut: 1974, C: 2, Sh: 2 - Sahih-i Buhari - İst: 1401, Çağrı Yay. C: 1, Sh: 8, Sahih-i Müslim - C: 1, Sh: 45, K. İman: 5 Had. No. 20, Sünen-i Nesai - K. İman: 13.

KADI'LARIN TARAFSIZLIĞI (KADI KİMLERİN DAVASINA BAKAMAZ?)

1838 Kadı (Hâkim); şahsî hislerinin tesiriyle, kendilerine karşı tarafsız davranması şüpheli sayılan şahısların davalarının mahkemeye getirilmesi halinde derhal "Görevsizlik" kararı alır ve davaya başkasının bakmasını sağlar. Esasen Kadı; bu gibi durumlarda kendisi görevsizlik kararı vermese bile; taraflardan biri hâkimi (Kadı'yı) reddedebilir. Kadı; kendisini ilgilendiren konularda hüküm veremediği gibi, Usûl (Anne, Baba, Dede, Nene, vs..) ve Furû (oğlu, kızı, torunları vs..) hakkında da hüküm veremez. Zirâ hislerinin etkisi altında kalabilir. Karısının, iş ve mülk ortağının taraf olduğu davalara da bakamaz. Dolayısıyla (âdil bile olsa) haklarında şâhitlik yapamayacağı (şâhitliğinin kabul edilmeyeceği) şâhısların daval

Akika (nesike) kurbanı

Akîka ki islâmî adı (nesîke) dir. Doğan çocuğun, yedinci günü, başı tiraş edilerek, kesilen kurbandır. Doğan çocuğun başındaki ana tüyü demek olan, akika o kurbana isim olmuştur.

«Onlardan biri kız çocuğu ile müjdelenince yüzü gölgelenir, utanır ve üzülür.» (Nakl:,58) âyeti kerimesi, delîl olduğu üzere, cahiliyye arapları kız çocuğu istemedikleri, ve hattâ bâzıları - onları diri olarak - gömdükleri için, akîkayı erkek çocuğa yaparlar ve çocuğun başını, tıraş edip, akîkanın kanını, çocuğun başına sürerlerdi.

Hadâne

Hadâne: (Kucağa almak ve kuluçka olmak, demektir ki) besleyip büyütmek üzere, yanında bulundurmak mânâsını, tezammun etmektedir. Sahibine (hâdine) tâbir olunur ki, valideye ve sâir ehli hadâneye, şâmildir.

Çocuğun nafakası — valideyni arasında, zevciyyet gerek kaim olsun, gerek olmasın — babaya ve hadânesi anaya âittir.

Evlâdın, mâlî menafiine, baba daha kaadir olduğu için, çocukların mâlî işleri ricale — (babalara) ve bedenî menafii — bu işe valide daha iyi bakabildiği için, — onların bedenî işleri, nisâya — analara âit ve muhtastır.

Pederler, infaka mecbur, ve valideler, hadâneye gayri mecburdur.

Götürü satış

2560 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Günde şu kadar süt vermek üzere inek satışı sahih olmaz" (H.Ec. 2/7)
Açıklama: Satışlarda, alım satım işi kesinlikle ifade etmelidir. Bir satışın şarta bağlanması, satış muamelesinin kesinlik kazanmasına engel teşkil eder. Bu sebeple, hangi malın satışında olursa olsun, mübayaa bir şarta bağlanacak olsa, satış muamelesi sahih olmaz. Meselâ, "Falan işim yoluna girerse, bana şu kadar para ödünç verirsen, şu şeyi bana bağışlarsan veya falan evini bana kiraya verirsen" gibi şartlardan birine dayamak suretiyle satış yapılması gibi.

YEMİN-İ MÜN'AKİDE

2004 : Âyet-i Kerîme'de: ".. Fakat kalblerinizin azmettiği (Akid yaptığınız) yeminler yüzünden (sizi) muaheze eder" hükmü beyan buyurulmuştur. Fûkaha: "Gerek yapmak, gerek yapmamak hususunda olsun, gelecekteki bir mesele üzerine yemin etmeye "Yemin-i Mün'akide" (Akid yapılmış yemin) denilir"(66) tarifini esas almıştır. Yemin-i Mün'akide; mâhiyeti itibâriyle dört kısıma ayrılır. Birincisi: İyiliği tamamlamak üzere yapılan yemindir. Emredilen bir ibâdeti yapmak veya haram kılınan birşeyi yapmamak üzere yapılan yemindir. Esasen yemin etmese de; mükellef bu hususta mes'ûldür. Yeminle nefsini, daha da mes'ûl duruma sokmuştur. İkincisi: Yapılması câiz olmayan şeyi yapmak veya ibâdeti terk etmek üzere yapılan yemindir. Böyle bir yemin (haramı

Kalb ve istihale ile temizlenme

Kalbi ayn ki, istihale dahi denir. Bir mahiyyetin başka bir mahiyyete münkalib olmasıdır (3). Lâşe ve hattâ hınzır, tuzlada kalıp (4) tuz olmak ve gübre, toprak kesilmek ve tezek yanıp kül olmak ve şarap sirkeye dönmek ve misk âhûsunun kam, misk olmak gibi.

(Zatın tahavvülü, ona müretteb olan vasfın dahi zevâlini istilzam eder: Nutfe necistir, alâka olur yine necis kalır. Mudga oldukta tahir olur. Kuyuya düşen ters, kuyu çamuru olup kalmak ve yere gömülen ters, toprak olmak dahi böyledir) (5).

Üzüm usaresi, şıra halinde iken temiz ve şarap olmakla necis olup, sirkeye dönmekle tekrar temiz olur.

Pis olan zeytin yağı dahi, sabun olmakla, temiz olur. Nitekim (galy) kaynamada bahsedilecektir.

------------------

HACC VASİYYET ETMEK

1051 Hacc ibadetinin vücûbunun ve edâsının bütün şartlarını üzerinde bulunduran mükellef; haccı edâ etmeden veya vasiyyet etmeden ölürse, günahkâr olur. Bu hususta hiçbir ihtilâf yoktur. Vasiyyet etmeden ölen kimsenin varisleri dilerlerse, o şahsın yerine (bel olarak) hacc yaptırırlar. Bunun Allahû Teâla (cc) indinde caiz olacağı ümit edilir. İmam-ı Azam Ebû Hanife (rh.a) "Bu durumdaki bir kimse, vasiyyet etmeden ölürse, hacc borcu üzerinden düşmez" buyurmuştur. Dolayısıyle "Vasiyyet" etmek oldukça önemlidir. Kat'iyyen ihmal edilmemelidir. Hacc; vasiyyet eden kimsenin malının üçte birinden harcanarak edâ edilir.(298) Hacca o kimsenin öldüğü yerden (Vatan-ı Asli'sinden) başlanır. Eğer birkaç vatanı mevcut ise; Mekke-i Mükerreme'ye e

NİŞANIN BOZULMASI VE MEHİR HUSUSU

Soru: "Zihnime takılan bir meseleyi öğrenmek istiyorum. Geçtiğimiz yıl ailemin münasip gördüğü bir kızla nişanlandım. (...) Nişan sırasında imam nikahı kıyıldı, fakat mehir belirlenmedi. Mehri belirlenmeyen bu nikah sahih midir? (...) Aileler arasındaki ihtilaf sebebiyle nişan bozuldu ve bain talakla boşanma gerçekleşti. Nişan sırasında kıza verdiğimiz elbiseleri hediye olarak bırakmamız gerekir mi?"

Farz olmayan gusül

Bilâ mûcip, şu dört şey için gusül etmek sünnettir:

(Guslü icap eden hallerde, gusül etmek farzdır).

1 — Cuma namazı için (1).

2 — Bayram namazları için.

3 — Hac ve umre için (ihrama girerken).

(Bu igtisal, tathir değil tanzif için olmakla, kadınlar hayız ve nifâs hallerinin devamında dahi bu guslü yapabilirler. Su bulunmaz ise, bu sebeple teyemmümün yeri yoktur).

4— Hacıya göre, arefe günü zevâl vaktinden sonra, Arafatta.

Şunlar için, gusül etmek mendup ve müstahaptır.

1— Tâhir olduğu halde ihtidâ eden (Müslüman olan).

NİKÂHLANMASI HARAM OLAN KADINLAR

1095 Kur'an-ı Kerim'de: "Babalarınızla evlenmiş olan kadınlarla evlenmeyin. Ancak (cahiliye devrinde geçen) geçmiştir. Şüphe yok ki o bir hayasızlıktır. (Allah'ın en büyük) hışmına bir sebepti. O ne kötü bir yoldu. Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, birader kızları, hemşire kızları, sizi emziren (süt) analarınız, süt hemşireleriniz (süt kardeşleriniz), karılarınızın anaları, kendileriyle (zifafa) girdiğiniz karılarınızdan olup, himayenizde bulunan üvey kızlarınız(la evlenmeniz) size haram edildi. Eğer onlarla (üvey kızlarınızın analarıyla) zifafa girmemişseniz (onlarla evlenmenizde) size bir beis yok. Kendi sülbünüzden gelmiş  oğullarınızın karıları (ile evlenmeniz)  ve iki

MÜBAHLARIN EN SEVİMSİZİ: TALÂK

Soru: "Bundan beş yıl önce, görücü usûlü ile evlendim. Aracı olanlar, hanımım olacak kızın çok dindar olduğunu söylemişlerdi. Sonradan öğrendim ki, bizim talip olduğumuz günlerde örtünmüş ve namaz kılmaya başlamış. (...) Biri oğlan, biri kız olmak üzere iki çocuğum oldu. Şimdi hanımımla ve ailesiyle anlaşamıyoruz. Tartışmalarımızın özeti şudur. (...) İtimad ettiğim hocaefendilere, 'Müslüman olduğunu söyleyen, geleneksel biçimde örtünen ve bazı farzları edâ hususunda zaaf gösteren kadını boşamak gerekir mi? Eğer boşamaz ise günâhkâr olur mu?' sualini soruyorum. Çoğu zaman fetva yerine nasihat alıyorum. Kimisi 'günahkâr olur' diyor. Bazı hocaefendiler ise, 'Mübahların en sevimsizi talâktır. Aile reisinin nasih