Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Nikâh ve talâk hakkında umumî bilgi

Hamden lillâhi teâlâ, Nimet-i İslâmın ikinci kısmını teşkil eden ibadat nevileri, hitama ermiş olduğundan, sıra münakehata gelmiştir.

Bu bab'a başlangıç olacak, kitab-un-nikâh (el-vücûhül-milâh fî füsûlün-nikâh) namiyle ayrılıp (1), — Talâk mesaili ile beraber, cümlesi bu kitaba üçüncü kısım teşkil etmiştir.

Kitabın bu kısmı da; nikâh, talâk ve rida olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır.

Nafaka mesaili, kitabı nikâhın iddet mesailinin sonuna münasibi veçhile, derc ve tefrik edilmiştir. Kitabı eymân dahi, telhis edilmekle, bâbı îlâya basamak olmuştur.. Kitabı ridadan evvel, daî «oğulluk» dan ve lâkit (bırakılmış çocuk) tan bahsolunmuştur.

SULH'UN SAHİH OLMASININ ŞARTLARI

1880  İslâm toplumunda "Sulh" önemli bir hadisedir. Fukaha sulhun câiz olması için bazı şartların bulunması gerektiği hususunda ittifak etmiştir. Bunlar:
1. Sulh yapan kimsenin (Musâlihin) akıllı olması gerekir. Aklı ermeyen çocuğun ve mecnunun sulh yapması câiz olmaz.(250) Sulh için çocuğun bulûğa ermiş olması şart değildir. Temyiz kudreti varsa ve sulh kendisi için faydalı ise, mesele yoktur. Sarhoşun yaptığı sulh câizdir.(251)
2. Sulh talebinde bulunan kimsenin mürted olmaması gerekir. Bu şart İmam-ı Azâm Ebû Hanife (rha) tarafından ileri sürülmüştür. Hürriyet sulh için şart değildir.(252)

YEMİN

Ömer b. Hattab´ın (r.a.) naklettiğine göre:

Hz. Peygamber (a.s.): "Aziz ve Celil olan Allah babalarınız üzerine yemin etmenizi yasaklıyor" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 3104

Ebu Hureyre´nin (r.a.) anlattığına göre:

Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: Bir kimse "lat hakkı için" diyerek yemin ederse hemen "La İlahe İllallah" desin. Yine bir kimse de arkadaşına: "Gel kumar oynayalım derse sadaka versin."
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 3107

Ebu Musa Eşarî (r.a.) şöyle anlatır:

İ'tikadda hak mezheb

Mezhebler Mezheb Mezheb, büyük din müctehidlerinin edille-i şer'iyye'den çıkardıkları mes'eleler ve hükümler topluluğudur. Mezheb iki kısımdır: İ'tikadda mezhep, Amelde mezhep. İ'tikadda hak mezheb İ'tikadda hak mezheb, Ehl-i sünnet ve Cemâat mezhebi'dir. Bu da Peygamber Efendimizin ve Ashâbının i'tikad (inanç) ve ameli üzere olanların mezhebidir. Ehl-i sünnet ve cemâat mezhebinin i'tikatta imamları: İmam Ebû Mansûr Mâtüridî İmam Ebü'l Hasen Eş'ârî. Biz Müslüman Türkler'in umûmiyetle İ'tikatta imamı, İmam Ebû Mansûr Mâturidî hazretleridir. İmam Ebû Mansûr Muhammed Mâturidî, hicrî 280 (M.894) tarihinde Türkistan'da, Semerkant şehrinin Mâturid köyünde doğmuş ve 333 (M.945) tarihinde Semerkant'ta vefat etmiştir. İ

Allah (c.c.) Hepimizin Yaratıcısıdır

İnsanların konuşurken içinde Allah kelimesi geçen cümleler kullandıklarını duyarsınız. Bunlar genellikle "Allah korusun", "Allah kısmet ederse", "İnşallah", "Allah bağışlasın", "Allah kabul etsin" gibi cümlelerdir.

6. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

(1) İslâm Ansiklopedisi - İst: 1964, M.E.B. Yayını, C: 9, Sh: 408.
(2) İbn-i Abidin - Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar - İst: 1983, C: 4, Sh: 228. Ayrıca Molla Hüsrev - Dürerû'l Hükkam fi şerhû Gureri'l Ahkam - İst: 1307 C: 1, Sh: 196, İslâm Ansiklopedisi - "Oruç" maddesi, C: 9, Sh: 408.
(3) Şeyh Nizamüddin ve bir heyet - El Feteva-ı Hindiyye - Beyrut: 1400, C: 1, Sh: 194.
(4) İbn-i Hümam - Fethû'l Kadir - Beyrut : 1315 D. Sadr Mtb. C: 2, Sh: 85.
(5) El Bakara Sûresi: 183.
(6) Mecmûat'u't Tefasir İst: 1970, Çağrı Yay. C: 1, Sh: 257, (Haazin böl.). Ayrıca İbn-i Kesir - Tefsirû'l Kur'an'il Azim - Beyrut: 1969, D. Marife C: 1, Sh: 213.
(7) İmam-ı Merginani - El Hidaye şerhû Bidayetü'l Mübtedi - Kahire: 1965, C: 1, Sh: 118.

DEVLETİN TARİFİ VE MÂHİYETİ

1798 İnsanların ortak ihtiyaçlarının karşılanması ve insanlığa faydalı olan işlerin yapılması; devletin "varlık sebebi" olarak kabul edilmiştir. Mesele bu açıdan ele alındığı zaman "İnsana Hizmet" hadisesi gündeme girer. Dolayısıyla devleti şu şekilde tarif etmek mümkündür: "İnsanların ortak ihtiyaçlarından doğan, birbirleriyle olan ilişkilerini sosyal sözleşme esaslarına göre düzenleyen; bir ülke üzerindeki siyasi ve hukuki iktidarın, müessese mahiyetindeki görünümüne devlet denilir"(25) tariften de anlaşılacağı üzere; devlet, müşahhas ve mücerred bir-çok unsurun bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkar. Herşeyden önce; sınırları mâlum olan bir toprak parçası (ülke) ve o ülke üzerine yerleşmiş, insan cemaatine ihtiyaç

DARÛ'L HARBİN, DARÛ'L İSLÂMA DÖNÜŞMESİ

739 Darû'l Harb, bir şartla Darû'l İslâm olur. Bu şart da; o yerde, İslâm ahkâmının uygulanmasıdır.(75) Bu hususta müctehidler arasında ittifak vardır.

Kabir Suâli

Kabir Suâli İnsan öldükten sonra kabre konulunca ona iki melek gelip; rabbinden, dininden, peygamberinden, kitabından, suâl sorarlar. Îman, itaât ve iyi amel sahiplerine Cenâb-ı Hakk orada meleklerin suâline cevap verecek bir kudret verir. Böylece meleklerin suâllerini cevaplandırmaya muktedir olurlar. Fakat kâfirler ve isyan ehli, Münker ve Nekir adlı suâl meleklerini görünce, heybetlerinden korkarak tutulup kalırlar, cevap veremezler. Melekler, suâllerine cevap verebilen mü'minleri cennetle müjdeler ve o andan itibaren bu mü'mine ilâhi ihsan ve mükâfatlar başlar. Cevap veremeyen kâfirlere ve günahkârlara ise: "Vah, yazıklar olsun sana" derler. Ve o kimsenin vücûduna cehennemden derhal mânevi bir hat bağlanır. Artık kabrinde sıkıntı içinde â

Vukuf (Arafat, Mina, Müzdelife)

Ayakta gitmeyip, durmak demek olan Vukuf, menâsik istılahında arefe günü, arafatta bulunmak mânasınadır. Gününe izâfetle, ona Arefe Vukufu dahi denir.

Bir de, Müzdefile vukufu vardır ki, nahr günü sabahı Müzdelife de Meş'ari Haram denilen yerin yakınında bulunmaktadır.

Evvelki, haccın rüknü âzamidir. İkincisi, haccın vâciplerindendir.

Arafat: Mekkei Mükerremenin şarki cenûbisinde, altı saat mesafe dedir.

Müzdelife: Minâ ile Arafat arasındadır. Aralarındaki mesafeler, ikişer saattir. Arafat yolu üzerinde, mekkeden iki saat sonra Minâ ve ondan iki saat sonra, Müzdelife ve ondan iki saat sonra Arafattır.

Nâbi:

Arefe sûret-i meydân-ı nüşûr Rûz-u divân-ı hudâvend-i gafûr

Cenâze Namazı

Cenâze Namazı Cenâze namazı, vefat eden din kardeşlerimiz hakkında duâ olmak üzere bir farz-ı kifâyedir. Cenâze namazının kılınması için aranan şartlar şunlardır: Ölenin müslüman olması. Müslüman olduğu bilinmeyen, bu hususta hâli gizli olan kimsenin cenâze namazı kılınmaz. Ölenin müslüman olduğuna muteber şâhid ve delil lâzımdır . Ölünün yıkanarak temiz kefene sarılmış olması. Ölünün, imam ve cemaatin önünde olması. Ölünün tamamının veya bedeninin çoğunun mevcut olması. Eğer bedeninin çoğu gitmiş veya başsız olarak yarısı varsa namazı kılınmaz, yıkanmaz. Bir beze sarılarak gömülür. Cenâze Namazının Kılınışı Cenâze namazı dört tekbir ve kıyâmla edâ edilir. Bu namazda secde ve rükû yoktur. İmam,

Nafaka

1860 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Hind, kendisini boşayan kocasından hamile olduğunu ifade edip, gebelik nafakası iddia ve talep etse, koca da hamileliliği inkar etse Hind sözünde tasdik olunur" (H.Ec. 1/51)
Açıklama: Kadın ister fakir isterse zengin olsun, ister Müslüman isterse ehl-i kitaptan bulunsun, nafakası mutlaka kocasının üzerinde olacaktır. Nafaka, kadının kendi nefsini kocasının evinde ve onun itaati dairesinde bulundurmasının karşılığıdır. Kadının nafakası, yemek, giyim ve meskenden ibaret olmak üzere üç çeşittir.
Nafakasının yiyecek sınıfları ekmek veya un, tuz, yağ, sabun, odun ve her ihtiyaçta kullanılmak üzere lazım olan su ve benzeri şeylerdir.

Ateş ile temizleme

Nâr ki, ateştir. Bâzı eşya hakkında (2) pisliği izale, ve temizleme, yoludur. Meselâ, boğazlanan hayvanın kellesindeki kanlar yanmakla zail ve kelle tahir olur.

Tezek, yanıp kül olmakla tahir olur. Bu küllerin ekmeğe bulaşması zarar vermez. Tezekli fırınlara ve tandırlara göre, onlardaki necis yaşlığı (3), ekmeği fırına salmadan ve tandıra yapıştırmadan, onun yakılmasiyle tahir olur.

Müteneccis çamurdan yapılan, tabak, testi, bardak, ateşte pişirilmekle ve piştikten sonra, necaset eseri, onda zahir olmamakla tahir olur.

Yıkama ile temizlik bahsinde geçen temvih meselesi dahi, ateşle temizleme meselelerindendir.

15. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

(1) El Maide Sûresi: 3.
(2) İmam-ı Serahsi-El Mebsut-Beyrut: ty C: 12 Sh: 2. Ayrıca İmam-ı Merginani-El Hidaye Şerhû Bidayetü'l Mübtedi-Kahire: 1965 C: 4, Sh: 62, İbn-i Hümam-Fethû'l Kadir-Beyrut: 1318 C: 8, Sh: 52.
(3) Şeyh Muhammed b. Süleyman-Mecmuaû'l Enhûr (Şerhû Damad) İst: 1316 Bsk. ofset Beyrut: ty C: 2, Sh: 507. Ayrıca Molla Hüsrev-Dürerû'l Hükkam fi Şerhi Gureri'l Ahkam-İst: 1307 C: 1, Sh: 276
(4) Şeyh Nizamüddin ve Heyet-El Feteva-ı Hindiyye-Beyrut: 1400 C: 5, Sh: 285.
(5) İbn-i Hümam-A.g.e. C: 8, Sh: 57.Ayrıca Molla Hüsrev-A.g.e. C: 1, Sh: 277.
(6) İmam-ı Merginani-A.g.e. C: 4, Sh: 64. Ayrıca İbn-i Hümam-A.g.e. C: 8, Sh: 57.

Münadıla

Münadıla´nın Tarifi
´ -

Münadıla, atmak anlamına gelen nedl kökünden gelmektedir. Mükâfaha ve mukâveme kelimeleri de aynı anlamdadır. Ok ve silahlarla münadıla yapmaktan maksat, bu aletlerle savaşta kullanıldığı şe kilde eğitim yapmaktır. Münadıla´mn şer´î mânâsı, iki veya daha fazla kişinin, ortaya konulan belli bir mükâfat için silahlarla atış yapmasıdır.

Münadıla´nın Hükmü ve Delili