Fıkıh Sayfası
Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları
HAYIZ
Aişe (r.ah.) şöyle anlattı:
İçimizden (müminlerin annelerinden) birisi hayızlı olduğu zaman Allah Resulü (a.s.) ona emrederdi. O da bir izar (fûta) bağlardı. Sonra kendisi kadınla mübaşeret ederdi.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 440
Meymune (r.ah.) şöyle anlattı:
Allah Resulü (a.s.), kadınlar hayızlı bulundukları zaman onlarla izar üstünden mübaşeret ederdi.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 442
Müminlerin annesi Ümmü Seleme (r.ah.) şöyle anlattı:
İmamete ehak ve elyak olan
Bir kavm yâni, rical topluluğu (1), ictima edip de, içlerinde hane sahibi (2), yahut vazife sahibi (3), veyahut memleket emîri ve kadı gibi, velâyeti-âmme sahibi bulunmadıkta (4), imamlığa, ulûmun hayırlısında mütebahhir olmasa bile, zâhiri fevahişten (ahlâk ve edebe mugayir hallerden), çekinir olmak şartiyle, namaz hükümlerini —hakkiyle— bilir (5) ve mesnûn olan kıraeti hâfız olan (6), ehaktır.
Memleket emîri, kadı, hane sahibi, bir yerde bulunduklarında, memleket emîri mukaddem olup, ondan sonra kadı ve ondan sonra da hane sahibi, imamete ehak olur (7). Kadı dahi, mahalle imamına takdim olunur (8).
Bazı meseleler ve hal tarzları
Nasrânî Hindin zevci, müslim Zeyd vefat etse. Hinde iddet lâzım mı? Cevabı: Lâzımdır.
Vefat iddeti (yahut talâk iddeti), vefat vukuu (yahut talâk vukuu), vâki olduğu anından mı, ve yahut vefat veya talâk haberinin vâsıl olduğu zamandan mı, itibar olunur? Cevabı: Vefat (veya talâk) ın vukuu zamanından itibar olunur.
Hindin zevci Zeyd, başka diyarda iken, Amr Hindi — her nasıl ise bilmeyerek (1) — tezevvüç edip dahil olduktan sonra, Zeyd gelip Hindi Amrdan tefrik ettirse, Hinde Amrdan iddet lâzım olur mu? Cevabı: olur.
TEYEMMÜMÜ BOZAN ŞEYLER
357 İmam-ı Merginani: "Abdesti bozan her şey teyemmümü de bozar. Zira teyemmüm abdestin halefidir. Bu durumda teyemmüm'de onun (Abdest'in) hükmünü alır"(226) hükmünü beyan ediyor. Abdesti bozan şeyleri 310'dan, 318'nci maddeye kadar olan kısımda izah etmiştik!..
ZEKÂT VERMENİN CÂİZ OLMADIĞI YERLER
891 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Zengin olan bir kimseye zekât malı helâl olmaz"(77) buyurduğu bilinmektedir. Hanefi fûkahası, bu hadis-i şerifi esas alarak: "Zekât'ın, zengin olan kimseye verilmesi caiz değildir. Ayrıca zengin olan mü'minin; kölesine ve akıl-baliğ olmamış çocuğuna da zekât verilmez. Çünkü kölenin malı efendisinin olduğu gibi, bülûğa ermemiş çocuğun da nafakası babasına aittir. Zengin olan kimsenin karısına da, nafaka ve menfaat yönünden şüphe bulunduğu için vermemek esastır"(78) hükmünde ittifak etmiştir. Ancak köle "Mükateb" duruma geçer ve çocuk da bülûğa ererse; zekât vermekte beis yoktur. Ayrıca zengin olan kimsenin; karısı çok fakirse ve mal ayrılığına riayet olunuyorsa zekât verilebilir.
HACCIN EDASININ SAHİH OLMASININ ŞARTLARI
959 İbn-i Abidin "Haccın şartlarını" izah ederken; "Üçüncü nevi, edânın sahih olmasının şartlarıdır ki, dokuzdur: İslâm, ihram, zaman, mekân, temyiz, akıl, özür hali müstesna olmak üzere fiilleri kendi yapması, cinsi münasabette bulunmaması ve haccı ihrama girdiği yıl edâ etmesi!.. Dördüncü nevi; haccın farz namına olmasının şartlarıdır. Bunlar da dokuzdur: İslâm, İslâm'ın ölünceye kadar devamı, akıl, hürriyet, bülûğ, kudreti varsa bizzat edâ etmesi, nafileye niyyet etmemiş olması, haccı bozmamak ve başkası namına niyetlenmiş olmamak"(55) hükmünü beyan etmektedir. Feteva-ı Hindiyye'de: "Haccın sahih bir şekilde edâ edilmiş olması için; üç şart vardır. Bunlar ihram, zaman, mekân'dır. Siracü'l Vehhac'ta da böyl
Kasame
Kasame´nin Mânâsı
Kasame, maktulün velîlerine taksim edilen yeminin adıdır. Kasame, kasem kökünden gelir ve yemin mânâsını ifade eder. Bazılarının görüşüne göre kasame´den maksat, maktulün velîleridir. Burada kasame ile elli yemin kasdedilmektedir ki bu yeminler maktulün velîlerine taksim edilir. Meselâ bir cemaat, bir kişiyi kendi yakınlarından birini öldürmekle itham etse, onların doğru söylediklerini gösteren bir karine de bulunsa, bu ´ yemini yaparlar veya ithamlarını takviye edecek bir karine olmadığında davalının yaptığı yeminlerin adına kasame denir.
Öğle Namazı
Beş Vakit Namaz Sabah Namazı Sabah namazı 2'si sünnet, 2'si farz olmak üzere 4 rek'attir. İlk önce sünnet, sonra farz kılınır. Namaz kılmak isteyen kimse, abdestli olarak Kıble'ye döner ve ayakta olduğu halde, kalbinden "sabah namazının sünnetini kılmaya" niyet edip, "Allâhü Ekber" diye tekbir alır ve aynen "Namaz nasıl kılınır?" bölümünde tarif edildiği gibi 2 rek'at namaz kılar. Böylece sabah namazının sünnetini kılmış olur. Sabah namazının farzı da tıpkı sünneti gibi kılınır. Farza başlarken kaamet getirir ve kalbinden "Bugünkü sabah namazının farzına" diye niyet eder. (Kadınlar hiçbir namazda kaamet getirmezler.) Bilenlerin sabah namazının farzında uzun sûre okumaları sünnettir. İki rek'at bitip selâm verdikte
HANGİ HAYVANLAR KURBAN OLARAK KESİLEBİLİR?
1071 Kurbanlık hayvanlar şunlardır: Deve, sığır, manda, koyun ve keçi!.. Molla Hüsrev: "Kurban, her mükellef için bir koyundur. Bir mükellef için, bir koyundan daha azı ile caiz olmaz. Yine bir kişiden, yedi kişiye kadar bir deve veya bir sığırdır. Kıyâs; bütün kurbanlık hayvanların ancak bir kişiden caiz olması noktasındadır. Zira kan akıtmak, bir tek kurbet (İbadet) hükmündedir. Bu ise cüzlere ayrılmayı kabul etmez. Ancak biz kıyası, Sahabe-i Kiram'dan gelen kaville (Eser'le) terkediyoruz. Bu eser Hz. Cabir (ra)'den rivayet edilmiştir. Hz. Cabir (ra): ""Resûl-i Ekrem (sav) ile beraber bir sığırı yedi kişi; bir deveyi de, yine yedi kişi için kurban ederdik" buyurmuştur. Koyun hakkında nass bulunmadığı için, kıyasın aslı üzere kalmı
YERYÜZÜNDE ALLAH (CC)'IN HALİFESİ: İNSAN
Allahû Teâla (cc) gerek kendi hukuku, gerek yaratmış olduğu canlıların hukukunu muhafaza etmek üzere, insanı yaratmıştır. İnsanın yeryüzünde Allahû Teâla (cc)'nın emirlerini tebliğ ve infaza memur kılındığı bilinmektedir. Ayrıca kat'i nass'la sabittir ki; insan yeryüzünde Allahû Teâla (cc)'nın halifesidir.(5) Meselenin daha iyi kavranabilmesi işin, "Ruhlar Aleminde" gerşekleşen misak olayını dikkate almak mecburiyetindeyiz. Kur'an-ı Kerim'de: "Hatırla ki Rabbin, adem oğullarının sülbünden zurriyetlerini şıkarıp, kendilerini nefislerine şahid tutmuş; Onlar da "Evet Rabbimizsin, şahid olduk" demişlerdi. (İşte bu şahidlendirme) Kıyamet günü: "Bizim bundan haberimiz yoktu" dememeniz işindir. Yahûd: "Daha evvel atalarımız (Allah'a) şi
D) KOMŞULUK MÜNÂSEBETLERİNİN ÖNEMİ VE MAHİYETİ
1712 Günümüzde; İslâmî eğitimin zaafa uğraması sonucu "Komşuluk Hukuku" unutulmuştur. Bilhassa büyük yerleşim merkezlerinde; aynı apartmanda oturan kimseler dahi, birbirini tanımaz duruma gelmiştir. Halbuki Resûl-i Ekrem (sav): "Komşusu aç olduğu halde, kendi karnını doyuran (onun ızdırabını hissetmeyen) kimse mü'min değildir" buyurmuştur. Dolayısıyla komşuların; birbirlerinin hallerini sormaları (imkan dahilinde yardımcı olmaları) esastır. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Cebrail bana komşuyu o kadar tavsiye etti ki; komşunun komşuya varis kılınacağını zannettim"(175) Hadis-i Şerifi; konunun ne kadar hassas olduğunu ortaya koymaktadır.
BU HUSUSLARLA İLGİLİ Dİ ER MESELELER:
1105 Mut'a nikâhı batıldır.(56) Evlenilmesi meşru olan bir kadına: "Şu mal karşılığında, senin kadınlık yönlerinden bir ay süreyle faydalanayım" gibi bir teklifle ve karşı taraftan da müsbet cevapla teşekkül eden bu nikâh, ehl-i sünet ve'l cemaatin müçtehid imamları indinde batıldır. Resûl-i Ekrem (sav) mut'ayı haram kılarak şöyle buyurmuştur. "Ey insanlar, size mut'a nikâhı için izin vermiştim. Dikkat ediniz, şüphesiz Allahû Teâla (cc) mut'a nikâhını kıyamet gününe kadar haram kılmıştır."(57) İmam-ı Malik (Rh.a)'in Hz. Ali (ra)'den sağlam bir senedle rivayet ettiğine göre, Hz. Ali (ra): "Resûl-i Ekrem (sav) kadınlarla mut'a nikâhı yapmayı ve ehl-i eşek etini yemeyi yasakladı"(58) buyurmuştur. Esasen mut'a nikâhı; he
Sarf
Sarfın Mânâsı
Sarf birçok mânâya gelir. Onlardan biri fazlalıktır, bundan ötürü de nafile namaza sarf denilmiştir, çünkü o farzın üzerine bir fazlalıktır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Müslümanların zimmeti birdir (bir müslümanin, kafire verdiği ahd ve eman bütün müslümanlarca sahih ve muteberdir). O zimmeti müslümanların mertebece ednası bile üzerine alıp muhafazasına ve gereğine çalışır. Kim babasından başkasına nisbet idda eder yahut kendi hamilerinden başkasına mensubiyet davasında bulunursa, Allah´ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Kıyamet gününde Allah o kimseden hiçbir adi ve hiçbir sarf kabul buyurmaz.[1]
Kaza Namazları
Kaza Namazları Erkek ve kadın her akıllı müslüman bâliğ olduktan sonra, diğer dinî vazifelerle beraber beş vakit namazı hiç geçirmeden edâ etmek mecburiyetindedir. Kat'iyyen geçirmemeye gayret etmelidir. Kur'ân-ı Kerîm'de Cenâb-ı Hakk ellibeş yerde her müslümana namazla emretmektedir. Ayrıca otuzüç yerde namaz zekâtla beraber emrolunmaktadır. Hülâsa, Kur'ân-ı Kerîm'de, namaz emri yüzden fazla âyetle sâbittir. Namaz hakkında emrin bu kadar çok tekrar edilmesi, namazın fazilet ve sevabının büyüklüğüne işârettir. Terk edenler için de, cezasının çok ağır olacağına delâlet eder. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde "Kıyâmet gününde kulun en evvel sorguya çekileceği şey, namazdır" buyurmuşlardır. Bu hadisi şer
İYİLİK, SILA VE EDEPLER
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatır:
Allah Resulü´ne bir kimse geldi ve: Benim güzel hizmet ve ülfet etmeme insanlar içinde en layık ve en haklı olan kimdir? diye sordu. Allah Resulü: Anandır buyurdu. Sonra kimdir? dedi. Allah Resulü: Sonra anandır buyurdu. Sonra kimdir? dedi. Allah Resulü: Sonra anandır buyurdu. Sonra kimdir? deyince Allah Resulü: Sonra babandır, buyurdu.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 4621
Abdullah b. Amr b. As (r.a.) şöyle dedi:
Bir adam cihada gitmek hususunda izin istemek için Peygamber´e (a.s.) geldi. Peygamber: Anan baban sağ mıdırlar? diye sordu. Evet, dedi. Peygamber: Şu halde sen (evvela) onlar için çalış buyurdu.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 4623
Ebu Hureyre´nin (r.a.) anlattığına göre: