Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Musakat Muzaraa ve Muhabara

Musâkat (Sulama)

Musâkat kelimesi, sulama anlamına gelen sakyi kökünden gelmek­tedir. Musâkat´ın ıstılahı anlamı, meyvesini paylaşmak üzere bağ veya hurma ağaçlarını sulayıp hizmet etmek için bir işçiye vermek üzere yapı­lan akiddir. Buna sulama mânâsına gelen musâkat isminin verilmesinin nedeni, bu muamelede sulamanın çok önemli olmasıdır. Çünkü ağaçlar herşeyden daha çok suya muhtaçtırlar, sulama yapmak ise diğer çalışma­lardan çok daha zordur. Buna aynı zamanda muamele adı da verilir. Fakat musâkat ismi -belirtilen nedenlerden ötürü- daha uygundur.

Musâkat´ın Meşruiyeti

Musâkat´ın meşruiyetine hem Sünnet, hem de İcma delâlet etmek­tedir.

ORUÇ

Ebu Hureyre´nin (r.a.) naklettiğine göre:

Allah Resulü (a.s.): "Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 1793

İbn Ömer (r.a.) şöyle anlatır:

Hz. Peygamber (a.s.) Ramazandan bahisle: "Hilali görmedikçe oruç tutmayınız. Ve yine hilali görmedikçe iftar etmeyiniz (bayram yapmayınız). Eğer hilal size karşı bulutla örtülürse, hilal için takdir (yani hesap) yapınız" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 1795

Ebu Hureyre´nin (r.a.) naklettiğine göre:

KADER

Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle anlatır:

Meleklere İmân

Hak Teâlânın, ulvî ve nûrânî (Ecsâmı lâtife) üzere mahlûk ve bunun için (göze görünmez) ve fakat istedikleri şekil ve hey'ette görünmeğe kaabiliyetli bir takım (Mahlûk-u Mükerremi) olduğuna inanmaktır ki, onlar, erkek ve dişi olmak, yorulmak ve usanmak gibi hâllerden âri ve kendilerinin vazifeleri daimâ tâat-ı Bârî ile iştigal olup, beşer tâkatinin üstünde işler görürler.

Hidat' veya ihdat

Hidad veya İhdad (if'al babından):

Tezeyyün ve tetayyüp (süslenip koku sürünmek) ten içtinaptır.

Zevci vefat eden, yahut talâkı bâin ile, zevcinden mutallâka olan, muteddeye, müslime ve mükellefe olmak şartiyle, hidad vâciptir.

Hidadın vücubünde, nikâhın sıhhati dahi şart olup, gayri müslime ve gayri mükellefe olan, muteddeye hidad lâzım olmadığı gibi, nikâhı fâsid bulunan muteddeye dahi, hidad lâzım değildir.

Başkasının memlûkesi olup, sahih nikâh ile menkuha, iken, zikrolunduğu üzere, mutedde olan cariye dahi, nikâh nimetinin kendisinden zevaline mebni, vücuben ihdad eder:

IMAMET" ILE ILGILI DIGER MESELELER

498 Simdi "Mezheb farki cemaat olmaya mani midir?" sualine cevab ariyalim. Mesela: Amelde Safii mezhebini taklid eden bir imama, Hanefi mezhebiyle amel eden bir mü'min iktida edebilir mi? Feteva-i Hindiyye'de: "Safii mezhebinden olan bir imama uymak muhakkak ki sahihtir. Ancak arkasinda Hanefi mezhebini taklid eden kimselerin de namaz kilmasi muhtemel olan Safii Imam; ihtilâfli hususlara riayet etmelidir. Mesela: Bir yerinden kan çikinca abdest almali, kible istikametinden fazla dönmemeli ve bunlar gibi ihtilafli hususlara dikkat etmelidir. Nihaye'de ve Kifaye'nin vitr babinda da böyle zikredilmistir"(238) denilmektedir. Ibn-i Abidin bu konudaki ihtilaflari zikrettikten sonra:"Kalbin meylettigi taraf sudur ki; farzlara riayetsizlik göstermedikçe muhalif mezhebin imamina uymakta kera

DİYETİN MAHİYETİ

1335 Kur'an-ı Kerim'de: "Bir mü'minin, diğer bir mü'mini yanlışlık eseri olmayarak  (kasden) öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü'mini yanlışlıkla (hataen) öldürürse, mü'min bir köleyi azad etmesi ve (ölenin) ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi lazımdır. Meğer ki onlar (o diyeti) sadaka olarak bağışlamış olsunlar. Eğer (öldürülen) mü'min olmakla beraber, size düşman bir kavimden (Darû'l Harb ahalisinden) ise, o zaman öldürenin mü'min bir köle azad etmesi lazımdır. Şayet kendileriyle aranızda anlaşma olan kavimden (Darû'l Musalaha ahalisinden) ise; o vakit mirasçılarına bir diyet vermek ve bir de mü'min köle azad etmek gerekir. Kim (bunları) bulamazsa, Allah'tan tevbesinin kabulü için, birbiri ardınca iki ay oruç tutması icab e

Teyemmüm Nasıl Yapılır

Teyemmüm Teyemmüm, Abdest almak veya gusletmek için suyun bulunmaması veya kullanılamaması hâlinde, hangi maksatla teyemmüm edeceğine niyet edip ellerini toprak cinsinden bir şeye iki defa vurarak, birincide yüzünü, ikincide dirseklerine kadar ellerini meshetmektir. Teyemmümün Farzları Teyemmümün farzı ikidir: Niyet, İki darp (vurmak) ve mesh. Teyemmüm Nasıl Yapılır Bir müslüman gusletmek, yahut abdest almak için su bulamazsa veya bulduğu suyu kullanmasına hastalığının şiddetlenmesi, düşman tehlikesi vesâire gibi ciddî bir mâni mevcutsa, niyet ederek toprak cinsinden bir şeyle teyemmüm eder. Şöyle ki; Niyet edip Eûzü -Besmele çekerek bir defa ellerini toprak veya toprak cinsinden bir şeye vurup ileri-geri sürter. Onunla yüzünü mesheder. İ

İMAN VE İSLAM KAVRAMLARININ KEYFİYETİ

Soru: "Türkiye'de çağdaş uygarlığı savunan ve İslam hukukunu reddeden insanlara, hangi dinden olduklarını sorsanız, Müslüman olduklarını söylerler. Bu insanlar, Allah'a ve ahiret gününe inandıklarını da iddia edebilirler. Bunlara mü'min vasfı verilebilir mi? (..) Türkiye'nin yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu doğru mudur ? Bir mecliste bu konu açıldı. Değişik görüşler ileri sürüldü. Bir kardeşimiz, bedeviler ile ilgili ayeti (Hucurat Suresi:14) okudu ve İslam ile imanın aynı şeyler olmadığını söyledi.(..) İman ile İslam veya mü'min ile Müslüman, farklı mahiyetleri ifade eden kavramlar mıdır ? Her Müslümana, mü'min diyebilir miyiz? Türkiye'de bedevi Müslümanlığının yaygın, fakat gerçek mü'minlerin az olduğu

Namazın Farzları

Otuziki Farz İmânın şartları Altı İslâmın şartları Beş Abdestin farzları Dört Guslün farzları Üç Teyemmümün farzları İki Namazın farzları Oniki Yekûn: Otuz iki İmânın Şartları Allâh'ın varlığına ve birliğine inanmak, Allâh'ın meleklerine inanmak, Allâh'ın kitaplarına inanmak, Allâh'ın peygamberlerine inanmak, Âhiret gününe inanmak, Kadere, hayır ve şerrin yaratıcısının Allâh (Celle Celâlühû) olduğuna inanmak. İslâmın Şartları Kelime-i şehâdet getirmek, Namaz kılmak Zekât vermek, Oruç tutmak, Haccetmek. Abdestin Farzları Yüzünü yıkamak, Kollarını (dirsekleriyle beraber) yıkamak, Başının dörtte birini meshetmek, Ayaklarını (topuklarıyla beraber) yıkamak. Guslün Farzları Ağzına su vermek, Burnuna su ver

Urûzun zekâtı

Uruz - ki, arazın cem'idir - nukut ve sevaimin gayri olan mallar mânâsınadır. Ticaret niyyetiyle edinilmiş olduğuna göre, onların dahi, havlî nisabı için, sene be sene, kıymetinin kırkta biri verilir.

Tacirin malı: Gerek keylî (ölçülen) veya vezni (tartılan) yahut ziraî veya sınaî, adedî (sayılan) ve gayri adedî (sayılmayan) mislî veya kıyemî (1), cinsten olsun.

Nukut ile sevaimin gayriye, zekât taallûk etmemek asıl olduğundan, ticaret için olmayan uruzun, zekâtı olmaz. Binaenaleyh, cevahir ve inciye zekât terettüp etmez (2).

Meğer ki, tâcir onları da, ticaret niyyetiyle temellûk etmiş ola.

4. KIYAS-I FUKAHA

48 Kıyas; Arapça bir kelime olup "K-Y-S" kökünden  (kâyese'nin) dili geçmiş masdarıdır. Lugatta "iki şeyi birbiri ile ölçmek, mukayese atmak ve iki şey arasındaki benzerlikleri tesbit etmek " anlamına gelir. (71) Fıkıh usûlü kitaplarında; "kitap, sünnet ve icma ile sabit olan bir hükmün; illet ve sebeplerini dikkate alarak, hakkında nass bulunmayan (fakat aynı illetlere sahip olan) meselenin hükmünü ortaya koymaya kıyas denilir" (72)  tarifi yapılmıştır. Hz. Ömer (ra)'in  Ebû Musa El Eş'ari'ye: "Birbirine benzeyen şeyleri iyi kavra, illet ve sebeblerini çok hassas olarak tahlil et ve daha sonra kıyas yap"(73) tavsiyesinde, aynı unsurlar görülmektedir.

VAHYİN MANASI VE MAHİYETİ

190 Peygamberler tarafından tebliğ edilmeyen ve vahy'e dayanmayan hiçbir kitab; "İlahi kitab" vasfını taşımaz. Arapça mütehassıslarına göre "Vahiy" kelimesi; "ani, süratli ve gizli bir telkin, gizli bir söz, işaret ve ilham" gibi manalara gelir.(141) İslâmi ıstılâhta: "Allahû Teâla (cc)'nın; resûl ve nebilerine, dilediği bilgileri kelâm ve mana olarak, kesin ve yakin bir bilgi ifade edecek şekilde bildirmesidir.(142) Vahiy; resûl ve nebi'lerin hepsi için, Allahû Teâla (cc)'dan hüküm ve haberleri alma vasıtasıdır.

DELİLLERİN TEARUZU VEYA MUHTELİF HADİSLER

Soru: "Afganistan'daki iç savaş her Müslümanı üzmektedir. Okul arkadaşlarımız ile konuyu müzakere ederken; bir kardeşimiz, Peygamberimiz (sav)'in, 'İki Müslüman birbirine kılıç çektiği zaman, öldüren de öldürülen de cehennemdedir' buyurduğunu söyledi. Bu hadis-i şerifin kaynağını da gösterdi. (...) Bazı kardeşlerimiz ise; hadislerin Kur'an-ı Kerim ile test edilmesi gerektiğini söylediler. Kur'an-ı Kerim'de yer alan, 'Eğer Müslümanlardan iki taife birbirlerine savaş açarlarsa, hemen aralarını bulunuz. Şayet biri diğerine tecavüze devam ederse, Allah'ın emrine dönünceye kadar o mütecavizlerle savaşın' (Hucurat Suresi: 9) ayeti ile bu hadisi test ettiler. Test sonucunda, hadisin mevzu olduğuna karar verdiler. (...) Müslümanlar

Namazın Sünnetleri

Namazın Sünnetleri Ezan okumak, Namaza başlarken, ilk tekbirde erkeklerin ellerini kulakları hizâsına kadar kaldırması, Tekbirden hemen sonra el bağlamak. (Kadınlar; göğsü üzerinde sağ eli sol eli üzerine koyar. Erkekler ise, sağ ellerinin baş ve serçe parmakları ile sol bileğine halka yaparak göbek altına bağlar.) Sübhâneke okumak, Eûzü ve besmele okumak, Her rek'atta Fâtiha'dan önce besmele okumak, Fâtiha'dan sonra "Âmîn" demek, Rükû'a ve secdeye iner ve kalkarken tekbir almak, Rükû'da üç kere tesbih okumak, Erkekler, rükû'da ellerinin parmaklarını açık olarak dizleri üstüne koyup başları ile sırtlarını bir hizada tutmak. (Kadınlar başları ile sırtlarını düz yapmazlar) Kadınlar, parmaklarını birbirinden ayırmaksızın