Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

VEKÂLET'İN ÖNEMİ VE MÂHİYETİ

2047 Vekâlet; lûgat yönünden muhafaza etmek, korumak manasınadır. Allahû Teâla (cc)'nın güzel isimlerinden birisi olan "Vekil" de; bu mâhiyettedir. Bu sebeble: "- Seni malıma vekil ettim" diyen kimse hakkında biz; "- Ancak o kimse, muhafaza etmeye mâlik olur" deriz. Ba'zıları: "Vekâletin tertibi; tefviz ve i'timâd manasına delâlet eder" demişlerdir. Tevekkül de; bu mâhiyettedir. Nitekim: "Allah (cc)'a tevekkül ettik" denir. Yani "Biz işlerimizi Allahû Teâla (cc)'ya tefviz ve teslim eyledik" manasınadır. Tefviz; bir işin idâresini birine vermek veya işleri birine ısmarlamaktır. Bu sebeble; tevkil (Vekil kılma); lugat yönünden, işi başkasına tevfiz etmek, ısmarlamak demektir.(180) İslâmi ıstılâhta: "Bir kimsenin, başka bir kimseyi; kendi yerine

ŞİİR SANATIYLA İLGİLİ MUHTELİF HADİSLER

Soru: "Emaneti yüklenen insanoğlu, yeryüzünde Allah'ın halifesidir. Bazı mütefekkirler, insanın düşünme ve konuşma kaabiliyeti ile diğer canlılardan ayrıldığını iddia etmişlerdir. Düşüncelerini fasih ve beliğ bir uslup ile ifade eden kimseler, muhataplarını ikna edebilirler. Edebiyat hafife alınamayacak bir sanattır. Roman, hikaye, şiir ve diğer edebiyat türleri, tebliğ için bir vasıta olamaz mı? (..) Ben roman ve hikaye kitaplarını okumayı çok seviyorum. Her fırsatta rahmetli M.Akif'in ve Necip Fazıl'ın şiirlerini okuyorum. Şiir yazmaya gayret ediyorum (..) Mısır'da okuyan bir arkadaşım ile sohbet ederken, konu şiire geldi. Bu arkadaş, şiir yazmanın haram olduğunu iddia ediyor. Bu iddiasının delili, Hz. Ebu Said Hudri (ra)'den r

Korkulu Bir Rüya Görünce Yapılacak Duâ

Bazı Dualar Sabahleyin evden çıkarken okunur: بِسْمِ ٱللهِ تَوَكَّلْتُ عَلَى ٱللهِ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِٱللهِ ٱلْعَلِىِّ ٱلْعَظِيمِ

"Bismillâhi tevekkeltü alellâah lâa havle velâa kuvvete illâa billâahil aliyyil azıym." Sabahları, bilhassa çarşı ve pazarda okunur: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ ٱللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ ٱلْمُلْكُ وَلَهُ ٱلْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ ٱلْخَيْرُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

BEYTÜ'L-MAL

1962  Mûrisin (ölen kimsenin) hiçbir vârisi yoksa veya vârislerden bir kısmı hissesini aldıktan sonra, geriye kalan malın sâhibsiz olması durumunda "Beytü'l Mal" gündeme girer!.. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Mevlâsı olmayanın mevlâsı Allah ve Resûlüdür. Vârisi olmayanın mirasçısı dayısıdır"(109) buyurduğu bilinmektedir. Hadis-i şerifteki birinci hüküm; bazı hallerde mirâsın Beytü'lmal'e kalabileceğinin delilidir. Ancak Terike Beytü'lmal'e; irs sûretiyle değil "sâhipsiz mal hükmünde" olarak konulur.(110) Farzedelim ki Cafer efendi vefat etti!.. Geriye sadece karısı kaldı!.. (Yâni farz sahiplerinden, asabeden ve Zevi'l-erham'dan hiç kimse yok) Mesele şöyle olur. Techiz ve tekfin masrafları karşılanır. Varsa borçları ödenir ve vâsiy

ORUÇ TUTMAMAYI MÜBAH KILAN ÖZÜRLER

Soru: "Türkiye'de; 28 Şubat süreci ile birlikte, Arap ve Türk Müslümanlığı ayırımı ön plana çıkarıldı.Türkiye Müslümanlığının sevgiye, Arapların din anlayışının ise korkuya dayandığı iddia ediliyor. (...) Bir televizyon programında, oruç tutmamayı mübah kılan haller konusunda, bugüne kadar duymadığımız bazı görüşler ortaya atıldı. Bu ibadetin edasına engel olan özürler nass ile sabit midir? (...) Bir feminist kadın; İslam'ın akıl dini olduğunu ileri sürdü ve hayız halinin oruç tutmaya engel olmadığını iddia etti. Hayız ve nifas hali, oruç tutmaya engel midir, değil midir?"

Namazı terkedenin hükmü

Namazın farziyyetini ikrar ile beraber, onu tembelliğinden dolayı terk eden, fasıktır (1). Diğer mezheplerde olduğu gibi, hadden yahut küfren. katl olunmayıp, sadece darp ve haps olunur. Ve mühmel bırakılmıyarak, icabına göre nush, yahut unf edilir. Ya musâllî olur ve yahut hapiste ölür.

Suyütî'nin Câmi-i Sağirinde kütübü-sitte ashabından, imam Buhâri ile imam Neseîden mâdâsının remziyle mezkûr, hazreti Câbirden mervi hadiste: «Küfür ve şirk ile insan arasında sadece namaz vardır.» buyurulmuştur. Yani insan onu terkederse aradaki fark ortadan kalkmış olur.

İyazen billâhi teâlâ, namazı inkâren veya istihfafen, terk eden mürted muamelesi görür.

---------

DİNDE ZORLAMA YOKTUR

Kur'an-ı Kerim'de: "Dinde zorlama yoktur. Hakikat; iman ile küfür apaşık meydana şıkmıştır. Artık kim Tağut'u tanımayıp da, Allahû Teâla (cc)'ya iman ederse, o (kimse) muhakkak ki, kopması mümkün olmayan en sağlam kulpa yapışmıştır. Allah hakkı ile işitici (Her şeyi) kemâli ile bilicidir"(El Bakara Sûresi: 256) hükmü beyan buyurulmuştur. Bu ayet-i kerime'de hem imanın ve küfrün mahiyetinin apaşık meydana şıktığı, hem insanların tercihlerinin bulunduğu haber verilmiştir. Yine bir başka Ayet-i Kerime'de : "Eğer rabbin dileseydi yeryüzündeki kimselerin (insanların) hepsi iman ederlerdi. Böyle iken sen hepsi mü'min olsunlar diye insanları zorlayıp duracak mısın?" (Yunus Sûresi: 99) hükmü beyan buyurulmuştur. Başta Fahrüddin-i Razi

Abdestin vasıfları

Sıfatı şer'iyye itibariyle, abdestte üç kısım vardır: Farz, vacip, mendup. (Gösterilen adet, hasri ifade etmez. Çünkü, abdestte mekruh ve haram olanı dahi vardır. Meselâ: Meclis değişmeden veya alınan abdest ile, abdestsiz edası sahih olmayan bir taat eda edilmeyen abdestin üzerine, abdest almak mekruhtur. Bunu vakıf ve medrese sularından yapmak haramdır).

Abdesti olmayan, namaz kılmak için abdest almak farzdır. Kılacağı, velevki, nafile veya cenaze namazı olsun, çünkü, cenaze namazı dahi, her ne kadar salâtı kâmile değil ise de, yine namazdır. Abdestsiz namaz ise, makbul olmamak, hadis-i şerif gereğincedir. Çünkü Peygamber efendimiz, «Muhakkak ki Allahu teâlâ temizliksiz kılınan namazı kabul etmez» buyurmuştur.

CUM'A NAMAZI

628 Bütün muteber fikih kitaplarinda "Cum'a Namazi Babi"; nafile namazlardan sonraya birakilmistir. Bu hiçbir zaman "Cum'a Namazi'nin" kadr-ü kiymetini bilmediklerinden degildir. Buradaki incelik sudur: Cum'a Namazi; diger namazlardan farkli olarak, bazi sartlarla edâ edilebilen bir ibadettir. Bir mükellef; bes vakit namaz da dahil, bütün sünnet ve nafile namazlari evinde ferdi olarak edâ edebilir. Fakat Cum'a namazini, ferdi olarak edâ edemez. Zira Cum'a Namazi için cemaat farzdir. Diger namazlar; hür olan erkek ve kadin üzerine farz oldugu gibi, müslüman olan cariye, köle ve esir üzerine de farzdir. Fakat Cum'a Namazi sadece hür olan erkeklere farzdir. Bu kisa giristen sonra konuya geçelim.

AİLE İÇERİSİNDEKİ İHTİLAFLARIN ÇÖZÜMÜ VE TALAK

Soru: "-Yürürlükteki medeni hukuku savunan profesörler; İslam aile hukukunda, kadına fazla değer verilmediği iddia etmektedirler. Son yıllarda bazı islamcı yazarlar da aynı iddiayı seslendirmeye başlamışlardır. Bir islamcı yazar, "erkeksi fıkıh" tabirini kullanmaktadır. (..) İslam fıkhında, kadına fazla değer verilmemiş midir?(..)İslam dini erkeğe, karısını keyfine göre boşama hakkı vermiş midir? Aile içerisindeki ihtilaf nasıl çözülür? İhtilafı bilen müslümanların, kadını kocasına karşı kışkırtmaları caiz midir? Meşru boşama sebebleri nelerdir?"

KUDRET:

154 Kur'an-ı Kerim'de birçok Ayet-i Kerime'de: "Şüphesiz ki Allah her şeye hakkı ile kadirdir"(81) hükmü yer alır. Kudret'in zıddı, acizliktir. Allahû Teâla (cc) bütün noksan sıfatlardan beri olduğu gibi, aciz olmaktan da beridir. Her şeye hakkı ile kadirdir.

geovisit();

HERHANGİ BİRŞEY BULUNDUĞU ZAMAN NE YAPILMALIDIR? (LUKÂTA)

2038 Önce "Lukâta" kelimesi üzerinde duralım. Lugatta; yerden alınıp kaldırılan mala verilen isimdir. Kaybedilmiş, düşürülmüş bir mala da; genellikle yerden kaldırıldığı için bu isim verilmiştir. Sokağa bırakılmış çocuğa "Lâkit" denilir. İnâye'de: "Lâkit ile lukâta; lâfız ve mana itibariyle birbirine yakındır. Lâkit; fakirlikten veya zinâ töhmetinden korkularak hamam kapısına veya yol üzerine bırakılan çocuktur. Lukâta ise; sâhibi bilinmeyen ve yerde bulunan maldır" denilmektedir. İslâmi ıstılahta da: "Herhangi bir yerde bulunan ve sahibi bilinmeyen mala lukâta denilir" tarifi esas alınmıştır. Kelime manasıyla, ıstılâhi manası arasında fark yoktur.(156) Yerde bulunan birşeyin; alınıp-alınmaması hususunda ûlema ihtilâf

Vasiyet

2026 - Soru: Çocukları olmayan bir ailenin erkeği, karısına hitaben, "Ben senden evvel ölürsem, bütün mallarım ve evim senin; sen de ölürsen malların hem senin hem de benim vereselerim arasında taksim olunsun" diye vasiyet etse şer'an caiz midir?
Cevap: "Varise vesayet yoktur" mealindeki Hadis-i Şerif gereğince karı ve kocanın birbiri lehine vasiyette bulunmaları sünnete aykırıdır.
2027 - Soru: Mirasçı olarak şahıslar lehine vasiyette bulunulmayacağını biliyoruz. Acaba bundaki hikmet nedir?
Cevap: Böyle bir tercih, mirasçılar arasında kırgınlığa yol açar. Bu zarara "Varisler için vasiyet yoktur" Hadis-i Şerifi ile set çekilmiş olmaktadır.

KİTAB-UN-NİKÂH (EVLENME)

.

Nikâh (evlenme)

Nikâhta vekâlet ve fuzuli müdahilin akdi

Muharremat (1) (Nikâh düşmeyenler)

Muvakkat nikâh

Vilâyet ve vesayet

Bülûğ ve azatlık muhayyerliği

Kefâret (küfüv)

Mehir

Mehri misil ve müsemma

Mehri muaccel ve müeccel

Duhul ve halvet

Mehirde muvazaa, tasarruf ve tekrar

Fâsid nikâh ve hükümleri

Rakîkin nikâhı

Nikahı küffar (Kâfirlerin nikâhı)

Kasm

Zevcenin hukuku

Tesettür ve kadın

İDDET BEKLEYEN KADININ EVİNDE OTURMASI ESASTIR

1228 Talaktan (Boşanmadan) dolayı iddet bekleyen kadın; (Gerek Talak-ı Bain, gerek Talak-ı Ric'i olsun) gece gündüz evinden çıkamaz.(316) Zira iddet müddeti içerisinde nafakası, kendisini boşayan kimse üzerine vaciptir.