Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

KAZÂ (KADI'LIK) KARŞISINDA İNSANLARIN DURUMU

1819 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "İdâresi altında bulunan müslümanlardan; daha ehliyetlisi bulunduğu halde, bir başkasına vazife veren hakikaten Allah'a, O'nun Resûlüne ve İslâm Milletine ihânet (hâinlik) etmiş olur"(88) buyurduğu bilinmektedir. İslâm uleması: "Müslümanların en kuvvetlisi, en bilgilisi, en sabırlısı ve en muttakisi kadılık görevine getirilmelidir" hükmünde ittifak etmiştir. Elbette bu göreve de insanlar tâlip olacaktır. Hanefi Fûkahası: "Kadılık görevi bakımından insanları beş kısımda mütâlâa etmek mümkündür.

  Birincisi: Bir kimsenin; Kazâ'ya (Kadılığa) kendisinden daha ehil birisi bulunmadığı zaman, onun kazâ (Kadılık) vazifesini ifâ etmesi farzdır.

Vadeli satış

Soru: Zamanımızda yaygın bir hale gelen vadeli satışta fiyat farkı dinimize göre caiz midir? Bu usulde yapılan satışın fasid olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi, farkın faiz olacağını iddia edenler de bulunmaktadır. Bu hususu açıklar mısınız?
Cevap: İslam dini, veresiye mal satmaya müsaade etmiş bulunmaktadır. Peygamber (sav) Efendimiz de hayati bir zaruret sebebiyle, zırhını rehin bırakmak suretiyle, bir Yahudi'den veresiye yiyecek almıştır.

ÖNSÖZ

Yirminci yüzyılın başlarında; İslâm topraklarının, emperyalist kafirlerin istilâsına uğradığı bilinmektedir. Şirke ve zulme dayanan ideolojik hareketler; yapılarının gereği olarak "Cahiliye" hayatını gündeme sokmuşlardır. Dikkat edilirse; insanların heva ve heveslerinden kaynaklanan, itikadi ve ameli teoriler, hayata hakim olma mücadelesi vermektedirler. Her ideoloji kupkuru bir zan'dır, "Hakikatle" hişbir ilgisi yoktur. Şöyle ki; insanların kavrama ve öğrenme kabiliyetleri birbirinden farklıdır. Bir insanın aklı ile tesbit ettiği ve "Tek kurtuluş yolu" olarak sunduğu teorileri, diğer bir insan tamamen "Saşma" olarak nitelendirebilir. Hatta insanın akli melekelerini işletmeyip, hakikati bulmada, iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırt etmede, gafl

12. BÖLÜM: KERÂHİYAT VE İSTİHSAN (ADAB-I MUAŞERET BAHSİ)

12. BÖLÜM: KERÂHİYAT VE İSTİHSAN (ADAB-I MUAŞERET BAHSİ)

Tedavi

2159- Soru: Haram olan bir şey ilaç olarak kullanılabilir mi? Mesela, içinde alkol bulunan bir ilaç ile tedavi caiz midir?

İcare (kira)

2869 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, harap değirmenini yıkıp yeniden yapmak üzere marangoz Amr'ı ücretle tutsa, o da yıkıp başka bir diyara giderek değirmen bir müddet muattal kalsa, Zeyd, Amr'dan "Battâliye kirası" adıyla bir şey almaya güçlü olmaz" (H.Ec. 2/123)
2870 - Behce Fetvalarından: "Küçük yaştaki Hind'i velisinden izinsiz bir müddet çalıştırıp, ücretine karşılık ecr-i misline müsavi elbiseler yapıverse, Hind ergenlik çağına ulaştığında ücret istemeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/123)
2871 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, Amr'dan kiraladığı değirmene, Amr'ın emri ile şu kadar lira sarf edip tamir etse, masrafını kiraya hesap etmeye güçlü olur" (H.Ec. 2/124)

Mariz (hasta) namazı

Hastaya, marîz ve mukabiline, sahih denildiği gibi, hastalığa maraz ve mukabiline, sıhhat tâbir olunur. Marîzin cemî, merza ve sahihin cemi esihhâ gelir. Hastalık bedenin, tabiî olarak devam eden halinden, hariç olan haletidir.İstilka arka üzeri yatmaktır.İzticâ, yan üzeri yatmaktır. Arka üzeri yatana, müstelkî ve yan üstü yatana muztacî diyeceğiz. İhtiba, dizlerini dikerek, kollariyle kuşaklayıp, kaynakları üzerine, oturmaktır. İmâ. namazda rükû-ve sücudda, işaret olmak üzere baş eğmektir. İhtiba edene, muhtebî denildiği gibi, îmâ edene dahi, mûmî denir. İğma, bayılmaktır. Bayılana da mugmâ - aleyh denir.

HİBE VE DİĞER BAĞIŞLAR

Ömer b. Hattab (r.a.) şöyle anlatır:

Allah yolunda cihat için iyi cins bir atımı bir kimseye bağışlamıştım. Bu kişi ata iyi bakamadı ve onun kıymetini bilemedi. Daha sonra bu kişinin atı ucuz fiyata satacağını anladım ve Allah Resulü´ne bu atı satın alma konusunu sordum? Hz. Peygamber (a.s.): "O atı satın alma ve bağışladığın şeyi geriye alma. Çünkü bağışladığı şeyi geriye alan, kustuğunu yiyen köpek gibidir" buyurdu.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 3044

İbn Ömer´in (r.a.) anlattığına göre:

Müslüman hasreti çekilen insandır

* Müslüman demek, hasreti çekilen insan demektir. Bir kimsenin hasreti çekilmiyorsa, son nefeste imanı tehlikededir.

* Bir müslüman, bir müslümanın yanına, herhangi bir iş için, rahat gidemiyorsa, çekinerek gidiyorsa, o kendisinden çekinilen müslümanın son nefesinden korkulur.

* Güzel ahlak, kimseye yük olmamak, fakat herkesin yükünü çekmektir.

Müslüman hasreti çekilen insandır

* Müslüman demek, hasreti çekilen insan demektir. Bir kimsenin hasreti çekilmiyorsa, son nefeste imanı tehlikededir.

* Bir müslüman, bir müslümanın yanına, herhangi bir iş için, rahat gidemiyorsa, çekinerek gidiyorsa, o kendisinden çekinilen müslümanın son nefesinden korkulur.

SİYASAL İSLAM VEYA İSLAMİ HAREKETİN KEYFİYETİ

Soru: "Türkiye'de yaşanan 28 Şubat süreci, değişik tartışmaları beraberinde getirmiştir. Haftalık (...) dergisinde, sivil İslam'ı savunduğunu söyleyen (...) isimli yazar 'İslamcılık iflas etmiştir. İslami hareketin, devlet talebi yoktur. İslami hareket de miadını doldurmuştur' iddiasında bulunmaktadır. (...) Zihnime takılan sualleri size yazmaya karar verdim. Bir hareketin İslami olup-olmadığını belirleyen unsur nedir? İslami devlet tabiri ne derecede doğrudur? İslami devlet; yöneticilerinin Müslüman olduğu devlet midir, yoksa İslam fıkhının uygulandığı devlet midir? (...) İslami bir devlette, gayr-i müslimlerin inanç hürriyetleri var mıdır? Kendi dinlerine göre amel edebilirler mi? Bir gayr-i müslim ile devlet arasında ihtilaf or

Komşuluk münasebetleri



İslâm dini, komşular hakkında iyi bir geçim yolu tesis etmek için, ahlâki ve vicdani yönden birtakım emirler vermiş; bunlara riayet etmeyen kimseler için de hukuki müeyyideler koymuştur.
Resul-i Ekrem (sav), Allah'a (cc) ve ahiret gününe inancı bulunan kimsenin komşusuna iyilik yapmasını ve eza vermekten sakınmasını emretmiştir. Peygamber (sav) Efendimiz'in edeb ve ebede ışık tutan sözlerine riayet edenler, muaşeret kaidelerine uyarak, komşularıyla iyi geçim yolunu tutarlar.

Zekât (boğazlamak) ile temizlik

(Zâl) harfi ile zekât ki zebh mânâsınadır, maksut zebhi şer'îdir. Her deri ki, debg ile tahir olur, zebh ile dahi tahir olur (3).

Şart, zebhi şer'i olmaktır.

(Zebhi şer'i): Ehli zebhin, muztar olmayarak (hali teslimiyette) hayvanı besmeleyle boğazından kesmesidir. Buna zebhi ihtiyarî denir. Bir de iztirarî zebih vardır ki, av hayvanı ve azgın olan ehli hayvan, hakkında olur. Bu takdirde, hayvanı her neresinden rast gelirse yaralayarak öldürmektir (Kitabı zebayihte tafsil olunur). O dahi, bir kısım şer'i zebihtir. Ehli zebhin, (bil-ihtiyâr veya bil-iztirâr olan) zebihleri - hınzırdan mâdâ - eti yenmeyen hayvanların yalnız derilerini ve eti yenenlerin et ve derilerini tathir eder. Ehli zebih: Müslim veya ehli kitab olandır.

3. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

(1) Seyyid Şerif Cürcani- Et- Ta'rifat- İst: ty Sh: 146..
(2) İslami Bilgiler Ansiklopedisi - İst: 1981, Dergâh Yay. C: 1, Sh: 10 (Abd Madd.)
(3) Ez Zariyat Sûresi: 56
(4) Mecmuat'u't Tefasir - İSt: 1979, Çağrı Yay. C: 6, Sh: 86-87.
(5) En Nahl Sûresi: 36.
(6) En Nisâ Sûresi: 76.
(7) El Ankebût Sûresi: 52.
(8) El Hicr Sûresi: 99.
(9) Mecmuat'u't Tefasir - İst: 1979, C: 3, Sh: 580-581.
(10) İbn-i Kesir Tefsiru'l Kur'an'il Azim. Beyrut: 1969 D. Marife Neşri C: 2, Sh: 560. Ayrıca Doç. Dr. Suat Yıldırım Peygamberimizin Kur'an Tefsiri. İst: 1983 Kayıhan Yay. Sh: 290-291.
(11) İmam-ı Azam - Fıkh-ı Ekber (Aliyyü'l Kari şerhi) İst: 1983, Sh: 244.
(12) En Nahl Sûresi: 17, 18.

MİRÂS'TA TERTİBE RİÂYET ETMEK (TERİKE'NİN ÜZERİNDEKİ HAKLAR)

1912 Kur'ân-ı Kerîm'de; ölenin mirâsının taksimi ile ilgili hükümler açıklanırken: "(Fakat bütün bu hükümler ölenin) Edeceği vasiyetin yerine getirilmesinden veya borcunu ödemesinden sonradır" hükmü hassaten zikredilmiştir. Hanefi fûkahası: "Ölünün bıraktığı maldan; önce techiz ve tekfini için pay ayrılır. Bu hususta israfa kaçılmadığı gibi, cimrilik de yapılmaz. Sünnete uygun şekilde defin işlemi gerçekleştirilir. Daha sonra ölünün; hayatta iken yapmış olduğu borçları varsa ödenir. Bu borçlar; Allahû Teâla (cc)'nın emri olan zekat, keffâret, oruç fidyesi ve nezr (adak) olabileceği gibi, diğer insanlardan alınmış (borçlar) da olabilir. Borç ödeme hususunda da; önce insanlara olan (borçlar) dikkate alınır. Borçların

Sayyal

Sayyâl ?ın Tarifi

Sayyâl´ın lügat mânâsı, birisine saldırmaktır. Istılahı mânâsı ise ´bir müslümanın bedenine, namusuna ve malına zarar vermek amacıyla saldırmak´ demektir.

Sayyâl´ın Delili

Sayyal´ın hükmü hakkında aslolan şu ayet-i cehledir:

O halde size saldırana, onun size saldırdığı gibi siz de saldırın.

Allah´tan sakının ve bilin ki muhakkak Allah sakınanları sever.

(Bakara/194)

Ayrıca şu hadîs-i şerif de buna delâlet eder:

Kim ailesini müdafaa ederken öldürülürse şehiddir. Kim malını yahut kanını veyahut dinini müdafaa ederken öldürülürse şehiddir.[1]

Sâil´in Çeşitleri

Sâil, saldırdığı hedefe göre üç kışıma ayrılır:

1. Nefse (cana) saldırmak. .