Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Mümin, iyi ve değerli kabul ettiği şeyleri infak etmeli!

"Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir." [Al-i İmran: 3/92]

"Ey iman edenler, kazandığınız güzel şeylerden ve topraktan sizin için bitirdiğimiz ürünlerden başkaları için harcayın ama harcama için utanma ve iğrenmeden dolayı göz yummadan alamayacağınız kötü şeyleri seçmeyin." [Bakara: 2/267]

Enes radıyallahu anh anlatıyor!

Medine'de Ensar arasında en fazla hurmalığı bulunan Ebû Talha idi. En sevdiği malı da Mescid-i Nebevî'nin karşısındaki Beyruhâ adlı hurma bahçesiydi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu bahçeye girer ve oradaki tatlı sudan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, en iyiye (birr'e) eremezsiniz" (Al-i İmran: 3/92) âyet-i kerîmesi nazil olunca, Ebû Talha Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in yanına geldi ve: "Yâ Resûlullah! Cenâb-ı Hak sana: "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, en iyiye (birr'e) eremezsiniz" ayetini gönderdi.

Namazın şartlartına dair diğer bilgiler

NAMAZIN ŞARTLARINA DAİR DİĞER BİLGİLER

 

Temizlik Şartıyla ilgili Hususlar

 

Üst yüzü temiz, alt yüzü pis olan keçe (ve benzeri şeyler)üzerinde[1][1] namaz kılınır. (Etrafından ve ortasından) dikişli değilse ı pis olan elbisenin temiz yüzüne ve (elbise, yaygı, hasır ve îri şeylerin) temiz taraflarına, hareket ettirildiğinde pis olan i hareket eder durumda da olsa, secde edilebilir ki bu görüş ıdur.

Sarığın herhangi bir tarafi[2][2] pislendiğinde, temiz olan kısmı ı bırakılıp pis tarafı (namaz kılanın) eğilip doğrulması sonucu Idamayacak bir halde (yere) bırakılırsa, (bu şekilde) kılınan az caiz olur, (pis taran) hareket ederse caiz olmaz.

İmamlık

İMAMLIK[1][1]

 

İmamlık ve Fazileti

 

İmamlık yapmak, ezan okumaktan (derece itibariyle) daha üstündür. Cemaatle namaz kılmak, özürsüz ve hür erkekler için sünnettir.[2][2]

 

İmamlığın Sıhhatinin Şartları

 

Sağlığı yerinde olan erkekler için imamlığın sahih (ve doğru) olmasının şartlan altıdır:

 1) Müslüman olmak,

 2) erginlik çağında bulunmak,

 3) akıllı olmak,

 4) erkek olmak,

 5) (namaza yetecek ka­dar Kur'an'dan âyet) oku(yabil)mak;

Kadınların hayz nifas ve istihaze halleri

  (KADINLARIN) HAYIZ, NİFAS VE

 

                              İSTİHAZA HALLERİ

 

  Kan Çeşitleri

 

 Kadınlardan hayız, nifas ve istihaza (olmak üzere üç türlü) kan gelir.

 

Hayız:

 

Âdet görmekten kesilme yaşına (sinn-i iyasa)[1][1] henüz gel miş ergin bir kadının rahminden hastalık ve gebeliğe [2][2]bağlı şmaksızın, kanın sökün edip gelmesi.

 Hayız (âdet görme) hâlinin en azı üç, ortalaması beş ve en ço|ğu on gündür.[3][3]

 

  Nifas:

 

(Kadınlardan) doğum sonrası gelen kandır. En çok kırk gün gelir, en azı için (şu kadar gün gelir diye) bir sınırlama yapılamaz. |

 

İstihaza:    

Rahmet Mevsimi Ramazan

Ramazan ayı ganimet ayıdır. Bu ayda ibadetlerine ağırlık veren, günahlardan kaçınan, gayretine gayret katan müminlere ilâhi ihsanların ardı arkası kesilmez.

Ramazan ayı ilâhi rahmetin mahlukatı kuşatıp kucakladığı, feyz ve muhabbet ırmaklarının çağlayıp gönül pınarlarına dolduğu, kulluk şuurunun yeniden alevlendiği büyük ve bereketli bir aydır.

Bu mübarek ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ateşten kurtuluştur. Kur’an bu ayda indirilmiş, oruç bu aya özel olarak farz kılınmıştır. Bin aydan daha hayırlı olduğu ifade edilen Kadir Gecesi onun tılsımlı gecelerinde gizlenmiştir.

Bu ay içerisinde yapılacak her ibadete fazlasıyla mükafat verilir. Sevgili Peygamberimiz s.a.v., bu ayda bir nafile ibadet ile Allah’a yaklaşanın, Ramazan dışında bir farzı yerine getirmiş gibi olacağını, bir farzı yerine getireninse, bu ayın dışındaki yetmiş farzı yerine getirmiş gibi olacağını bildirmektedir. (İbn Huzeyme;Beyhakî)

ŞERİAT KELİMESİNİN ANLAMI

Soru: "Türkiye'de bazı aydınlar; 28 Şubat süreci ile birlikte, şeriat ve irtica kavramlarını ön plana çıkardılar. Gazetemizin yazarlarından Abdurrahman Dilipak; bir eserinde 'Şeriat; kanun ve nizam manasına gelen Arapça bir kelimedir. Her toplumun bir şeriatı vardır. Bu şeriatın hak veya batıl olması mümkündür' tezini işlemektedir. (...) İslam'ın tebliğ edildiği dönemde şeriat kelimesi, bu keyfiyeti ifade için kullanılmış mıdır? Hüda'ya veya hevaya dayanan şeriat ile ilgili bir nass var mıdır?"

Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar

ALLAH Teâlâ, mekânlar içinde mukaddes mekanlar; zamanlar içinde de mukaddes zamanlar yaratmış olup, insanlara rahmetini ve nimetlerini çokça ihsan ettiği belli vakitler, belli mevsimler vardır. Haftanın günleri arasında Cuma; kameri aylardan olan ve İslâm alemince "Üç aylar" diye bilinen: Recep, Şaban ve Ramazan ayları bu türden feyiz ve bereketi bol zaman dilimlerindendir.

Şüphesiz bu aylar, dünyanın ağır meşgaleleriyle bunalan ruhlarımızı dinlendirmek ve kulluk şuuru içinde Yüce ALLAH'ın rahmet ve merhametine sığınmak için çok kıymetli fırsatlardır. Yüce ALLAH'a bu aylarda yapılacak yakarışlar, tevbe ve istiğfarlar, kalıcı iyilik ve hayırlar, gönülden paylaşılan sevinç ve kederlerin mükafatı insanlara kat kat verilecektir.

Biraz Açlık, Daha Çok Takva: Oruç

İslam'ın emrettiği bütün ibadetlerin sebep ve gayesi “takva”yı kazanmaktır. Oruç da bunlardan biridir. Oruç kavramından “takva” unsuru çıkarıldığında, elde kalan yalnızca bir aylık açlıktır. Geleneksel bir davranış olarak, ya da bir takım kişisel gerekçelerle katlanılan bir açlık.

Orucun farz kılınışını bildiren ayet şöyledir:“Ey iman edenler! Sizden önceki (ümmet)lere farz kılındığı gibi oruç, -korunasınız/takvayı elde edersiniz diye- size de farz kılındı.” (Bakara/183) Ayetin “takvayı elde edesiniz diye” şeklinde biten son kısmı, orucun gayesini bildirmektedir.

Takva, Allah'a ve O'nun buyruklarına karşı kalpteki derin hassasiyettir.

Takva sahibi olmak, Kur'an'ın hidayetinden faydalanabilmenin de şartıdır. Allah, Bakara Suresi ikinci ayette, “içinde hiç bir şüphenin bulunmadığı bu kitap, takva sahiplerini hidayete ulaştırır” buyuruyor. Anlaşılıyor ki İlahi Kitabın hidayet nurlarından faydalanmak isteyen herkes, takvayı elde etmek zorundadır. O hassasiyeti kalbinde hissedebilmenin yoluna girmekle mükelleftir.

Namazın şartları ve rükünleri

NAMAZIN ŞARTLARI VE RÜKÜNLERİ[1][1]

 

Namazın Doğru Olabilmesi için Gerekli Şeyler

 

Namazın doğru olabilmesi için, mutlaka (şu) yirmi yedi şey mlunmahdır:

(1) Abdestli olmak ve yıkanmayı gerektiriri şeylerden uzak aulunmak;[2][2]

(2) ayakların, ellerin ve alnın temas edeceği yerlere varıncaya kadar (namaz kılanın) vücûdunun, elbisesinin ve (namaz kılacağı) yerin göz yumulmayacak pislikten arınmış olmasıdır ki en doğrusu da budur.

(3) Avret yerlerinin kapatılması [Elbisenin yakasından ve eteğinin altından[3][3] avret mahalline bakmanın;i zararı yoktur},

Camide “Tevrat dersi vereceğim” diyen imam

Hiç dikkatinizi çekti mi bilmem.

Ben yeni dikkat ettim.

Türkiye'de ve bütün dünyadaki camilerde Cuma günü hatip minberde Hutbe okurken binlerce insan olmasına rağmen camide çıt çıkmaz ve cemaatin hepsi dikkatle imamı dinler.

Aynı cemaati namazdan sonra bir sinema salonuna alınız ve orada bir konferans tertip ediniz seyredin siz gümbürtüyü.

Öğretmen sınıfta sessizliği sağlamak için birkaç defa "Susunuz" dedikten sonra her öğrenci de en az bir defa "Susunuz" der ve öğrenci başına iki "Sus" gürültüsü çıkar.

Ezan ve kamet

(EZAN)

 

Ezan[1][1] ve Kamet

 

Erkeklerin, ister tek başlarına kılsınlar, ister edâ isterse kaza kılsınlar, ister seferde ve isterse hazarda bulunsunlar, farz namazlarını kılarlarken ezan ve kamet (okumaları) müekked sünnet olup kadınlara mekruhtur.[2][2]

                            

Ezan ve Kametin Okunuş Şekli

 

Din, nasihat üzere kaimdir

Peygamber efendimizin arkadaşları olan Ashab-ı Kiram, yeni nazil olmuş ayetleri, tekrar tekrar birbirlerine anlatırlardı. O kadar ki, efendimizin huzurunda hep birlikte bulunurlar. Oradan ayrıldıklarında, az önce peygamberden beraber öğrendiklerini, yine birbirlerine anlatırlardı. Sıkılmadan, bıkmadan sürekli herkesin bildiğini kardeşlerine telkin ederlerdi. Zira efendimiz buyurdular ki; "Din nasihat üzere kaimdir"

Buhari'de geçen bir hadiste, Cerir İbn Abdullah (ra) diyor ki:

"Resulullah (sav)'a; Namazı tam kılmak, zekâtı vermek ve her Müslüman'a nasihat etmek şartı ile biat ettim"

Nasihat'ten Ashab-ı Kiram ne anlardı?

Din kardeşinin dünyası ve ahreti ile ilgili menfaatini göstermeyi,

Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (4)

Bu mes'ut gecelerde ALLAH Teâlâ'nın bütün inanan kullarına va'di var. Tevhîd safındaki ümmetine Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin şefaati var. Bu gecelerde gönüller îmân feyziyle dolarak Hakikat-i Muhammediyye mihrabına yönelmiş olurlar. Bu mihraba yönelenlere karşı, ALLAH Teâlâ'nın mağfireti sınırsız, merhameti sonsuz, acıması bitmez, rahmeti asla tükenmez. Bu mübarek gecelerde mü'min ve muhlis kullar ALLAH Teâlâ'ya yönelip saf tutarlar. Ve tek ağızdan ve tek kalpten:

"İyyâke ne'büdü ve iyyâke neste'în. İhdines-sırâte'l-müstakîm. Sırâtallezîne en'amte aleyhim ğayri'l-mağdûbi aleyhim ve leddâllîn.= Rabbimiz sadece, yalnız ve ancak Sana ibadet, kulluk ederiz. Ve bütün işlerimizde yalnız, sadece ve ancak Sen'den yardım isteriz, medet bekleriz. Bizi bütün işlerde dosdoğru, sana doğru varan yola hidayet eyle, eriştir, yönelt. Kendilerine nimet verdiğin; ihsanda, lütuf ve ikramda bulunduğun o mesut bahtiyar kimselerin Peygamberlerin, salihlerin yoluna. Ne o kötü amelleri sebebi ile senin tarafından kendilerine gazap olunmuş, kızılmış ve ne de haktan yüz çevirerek yolunu sapıtmış dalalete düşmüşlerin yoluna değil.4 Âmin, kabul et ya Rabbi" diye dua ederler.

Kefaret Ceza mı Bir Nafile İbadet mi?

Birçok insan kefaret orucu tutmayı nafile bir ibadet olarak anlamakta ve iki ay peş peşe tutulan bu orucu çoşkuyla karşılamaktadır. Gerçekten kefaret orucu böyle midir?

Kefaret orucunun ne olduğuna kaynağına başvurarak cevap bulmak istedik. Bu da bize Saadet Asrı’nı bir nebze soluklama fırsatı verdi. Çünkü Efendimiz s.a.v.’in mübarek sözlerini nakleden o büyük sahabilerden biriyle karşılaştık. Onun naklettiği hadis-i şerifi vermeden önce biraz ondan bahsetmek istedik, bu yüce dinin kaynağı olan o günlerin hatırasına.

Kedicik babası

Meşhu sahabi Ebu Hüreyre r.a.’ın isminin müslüman olmadan önce Abduşşems, müslüman olduktan sonra da Abdurrahman olduğunu bilen pek az insan var. Biz onu hep Ebu Hüreyre olarak tanıdık. Devs kabilesine mensup bir Yemenli.

Mahremiyet ve Tesettür

İnsanı yaratan Allah, dünya ve ahiret selametimiz için koyduğu sınırlara uymamızı bizden talep ediyor.

Bu çerçevede dinin meşru saymadığı, yani haram işlerden sakınmamızı emrediyor.

Haram; yani güzel olmayan, yani çirkin olan, yani insanlık onuruyla bağdaşmayan her türlü tutum, davranış...

Dininin belirlediği ölçülere riayet edip düşük sıfatlardan arınanları ise müjdeliyor.

Bu müjdeden nasipdar olmak için özenle korunması gereken sınırlardan biri de mahremiyet. İffetli ve hayâ sahibi olarak yaşamanın anahtarı mahremiyet.

Ve müslüman kadının mahremiyetinin tezahürü tesettürdür, yani örtünmedir...