Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

KUR'ÂN: EN MUHTEŞEM, EN MÜKEMMEL KİTAP

Kur'ân-ı Kerîm'in Fransızca mealini hazırlayan, Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand'ın Danışmanı Prof. Jacques BerJue'den samimi itiraf: Fransa müslüman olacak! Ömrünü İslâmiyeti araştırmakla geçiren Prof. Berque, "Kur'ân Allah'ın kitabıdır" dedi.

Prof. Berque, 828 sayfalık eserini 15 yıllık araştırmadan sonra 5 yılda yazdığını belirterek, "Kur'an-ı Kerim dünyanın en muhteşem, en mükemmel, en nurlu edebiyat, dil bilgisi, mânâ ve ses bilgisini bir ara-da toplayan; sade görülmesine rağmen fevkalâde zor, zor görülmesine rağmen fevkalâde sade bîr ilâhî kelâm..." diyor.
Ülkesinde bugün 4 milyondan fazla müslüman olduğuna dikkati çeken Fransız bilim adamı JaosnJes Berque, "Bunun en az bir milyonu Fransız asıllı müslümanlardır. Bunlar İslâmiyeti araştırarak müslüman olmuşlardır. Çünkü islâmiyet çağdaş bîr dindir. Fransa'nın bir müddet sonra müslüman olacağını söylersek bu abartma olmaz" diye konuştu.

Efendimiz (s.a.v.)'in hicreti

İslam'ı tarihinin hatta dünya tarihinin en önemli olayıdır Hicret. Hicretle birlikte İslam devletinin temelleri atılmış, dünyanın kurtuluşu için gerekli olan reçete daha kalın harflerle yazılmaya başlamıştır. Bugünkü sayfamızın ölçüleri nispetince anlatmaya çalıştığımız hicret, ayet ve hadisler ışığında tekrar tekrar okunması gereken önemli bir olaydır.

Akâbe Bey'atı

Sonraki yıl yani Peygamberliğin 13. senesinde 72 kişi olarak yine Akabe mevkiine gelerek Peygamberimiz ile görüşmek istediler. Efendimiz(sav), amcası Abbas ile birlikte Akabe'ye teşrif etti. Amcası henüz Müslüman olmamış, Ebu Talib'in vefatı sonrasında Peygamberimizle daha çok ilgilenmeye başlamış, ancak bu ilgisi kabile bağından ileriye gitmemişti. Toplantıda ilk konuşmayı Abbâs yaptı; "Ey Hazrec topluluğu, bu benim kardeşimin oğludur. Benim yanımda insanların en sevgilisidir. Siz onu tasdik ediyor onun getirdiklerine inanıyor ve kendisini alıp götürmek istiyorsanız, sizden bu hususta beni tatmin edici bir söz almak isterim. Siz ona vereceğiniz sözü yerine getirebilecek ve kendisini muhaliflerinden koruyabilecek misiniz? Bunu gereği gibi yaparsanız ne iyi. Yok eğer Mekke'den çıktıktan sonra kendisini yardımsız bırakacak rüsvay edecekseniz şimdiden bu işten vazgeçiniz, onu bırakınız. Yine kavmi arasında ve yurdunda izzet ve şerefiyle korunmuş olarak yaşasın."

BATI, MEDENİYETİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ

Fransız Prof. Dr. Andre Miquel İslam'ın bir müsâmaha dîni olduğunu söyledi. Bunu anlamak için İslâm tarihine bakmak gerektiğini ifade eden Miquel, "Hıristiyanlara ve Yahudilere İslâm dinini kabul ettirmeye çalışmadan, İslâmiyet bütün dünyaya kolayca yayılmış bir dindir" dedi. İslâm dünyasının tarihinde, asla engizisyon ve Yahudi katliâmı görülmediğini be-lirten Miquel, "Batılılar, bir yığın sebze türünü, bu arada reçel ve komposto yapımını da Müslümanlardan öğrenmiştir. Sulama tekniklerini, merinos koyununu ve melez ekim yapmayı bize onlar tanıttılar" dedi.
Hakses dergisinin Fransa'nın Madame Figara dergisinden yaptığı iktibasa göre, Mliquel, "islâm dünyasının altın çağları biz batılılar'da iz bırakmış değil, taa içimize işlemiş. Sanal ve bilim dallarında olanlar bir yana, bugün farkında olmadan kullandığımız pek çok kelime bile Arapça kökenlidir" dedi. Müslümanların ekonomik dinamizmi ve kültürel mirasları olma-saydı Rönesans'ın bu kadar zengin ve bu kadar ça-bük gerçekleşemeyeceğini söyleyen Miquel, "Dokuzuncu yüzyılda Bağdat'ta öylesine büyük bir ilim patlaması oldu ki, bunun sonucunda bilimler Sicilya ve İspanya yoluyla Batı'ya ulaştılar" dedi. (Basın]

Giriş

GİRİŞ

 

Hamd olsun âlemlerin Rabbi'ne, salât ve selâm olsun peygamberle­rin sonuncusu Efendimiz Muhammed Mustafa'ya, O'nun temiz aile fertle­rine ve topyekûn ashabına...

Kendisi Hanefî olup Rabbine muhtaç bulunan bu Ebul-İhlâs Hasan el-Vefâî eş-Şürünbülâlî bendeleri, şunu ifade etmek ister ki:

Kazançta helal duyarlılığına sahip olabilmek

Hayatın bütün alanlarını ibadet kapsamına alan İslam; helal yollardan kazanç sağlama çabasını ve bu amaçla yapılan iş ve ticareti de ibadet olarak değerlendirmiştir. (Bk. Muhlis Akar, İş ve Ticaret Ahlakı, Diyanet Yay.) Kur’an-ı Kerim’de meşru ölçüler içerisinde yapılacak her türlü alışveriş ve ticaretin helal olduğu (Bakara, 275.) bildirilmiştir. Sevgili Peygamberimiz de, “Doğru sözlü ve güvenilir tüccar, (ahirette) peygamberler, sıddîkler ve şehitlerle beraberdir.” (Tirmizi, Büyû; 4; İbn Mâce; Ticârât, 1; Dârimî, Buyû: 8.) buyurarak; müminleri iş ve ticaret hayatlarında dürüst davranmaya ve dolayısıyla helal kazanç duyarlılığına sahip olmaya teşvik etmiştir.

Helal kazanç duyarlılığının azalması ise kişinin inancının ve dindarlığının zayıflaması anlamına gelmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.): "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o devirde kişi ele geçirdiği malı helalden mı, yoksa haramdan mı kazandığına hiç aldırmayacak." (Buharî, Buy’ü, 7; Nesai, Buyü, 2) buyurarak bu konuda ümmetini uyarmışlardır. Bu nedenle İslam büyükleri kişinin servetinin kaynağını araştırmamasını ve devamlı olarak Allah’ın murakabesi altında bulunduğunun bilincinde olmamasını iman zayıflığı olarak açıklamışlardır.

Beş Vakit Namaz

457 - Soru: Sabah namazını kılamayan bir kimse, cuma ve cenaze namazı kılamaz diye iddialar oluyor. Bu hususta cevabınızı rica ederim.
Cevap: Her namazın mükellifiyet ve sorumluluğu ayrı ayrıdır. Kıldığı namazın borcunu ödemiş ve sevabına erişmiş olur. Bir kimsenin kılamadığı namazdan sorumlu olması, diğer namazları kılma emrini ortadan kaldırmaz.
458 - Soru: Bütün namazların sünnetleri evvel kılınıyor da niçin akşam namazının farzı evvel kılınıyor?
Cevap: Bu durum Hanefi mezhebine göredir. Şafii mezhebinde ise akşamın hem farzından önce hem de farzını takiben sünnet namaz kılınmaktadır.

Bir Hidâyet Öyküsü

Yerin derinliklerinde gömülü, taşlaşmış olan bir cevher, hünerli eller tarafından çıkarılıp işlenmeyi bekler. "Nefs" denilen, "dipsiz kuyunun içindeki rûh" çırpınıp durmaktadır. Onda da gömülü bir cevher vardır ki bu, Allâh'ın insanlara hidâyet bahşettiği "Hâdî" esmâsıdır. Yükselip yükselip en zirvede ışıklarını saçan bir güneş gibi; Hâdî esmâsı da, takdir edilen bir vakitte gömülü kaldığı derinliklerden yükselip kalb semâlarını aydınlatır.

Yerin derinliklerinde gömülü, taşlaşmış olan bir cevher, hünerli eller tarafından çıkarılıp işlenmeyi bekler. "Nefs" denilen, "dipsiz kuyunun içindeki rûh" çırpınıp durmaktadır. Onda da gömülü bir cevher vardır ki bu, Allâh'ın insanlara hidâyet bahşettiği "Hâdî" esmâsıdır. Yükselip yükselip en zirvede ışıklarını saçan bir güneş gibi; Hâdî esmâsı da, takdir edilen bir vakitte gömülü kaldığı derinliklerden yükselip kalb semâlarını aydınlatır.

İşte o nasipli kullardan biri…

İsmi Carol, Amerikalı...

Alışverişten Cayma

Rükûnlar ve şartlar tahakkuk ettiğinde alışveriş derhal gerçekleşir; yani satılan malın mülkiyeti müşteriye, paranın mülkiyeti de satıcıya ge­çer. Bundan sonra ne satıcı, ne de alıcı alışverişten dönemez. Ancak sâri mükelleflerin maslahatını gözeterek alışverişten sonra, alışverişi kesinleş­tirmek veya feshetmek hakkı tanımıştır. Bu da insanlara merhamet ve akid hususundaki rızanın tamamlanması içindir. Sâri, şu üç durumda alışverişi feshetme hakkı tanımıştır.

1. Hıyar´ul-Meclis (Mecliste Cayma)

‘İnsanları cehenneme sürükleyen yalnızca dilleridir’

Allah Resulü'nün Muaz bin Cebel'in sorusuna cevabı:İnsanların sıcaktan bunaldığı, hurma ağaçlarının altında istirahata çekildiği bir mevsimde Allah Resulü ve arkadaşları Bizans İmparatorluğu ile savaşmak amacıyla Tebük yollarındaydı. Sıcaklık gittikçe artıyor, düşman bir türlü ortaya çıkmıyor, yolculuk her geçen saat daha da zorlaşıyordu. Kur'an-ı Kerim o günleri zorluk zamanı olarak isimlendirmişti.

Sıcaklık artık tahammül edilmez bir boyuta varınca Ashab-ı Kiram kendilerini korumak maksadıyla etrafa dağıldı. Genç sahabi Muaz bin Cebel arkadaşlarını seyrederken Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemi gördü. Resul-i Ekrem yalnızdı. Koştu hemen Efendimiz'in yanına geldi ve bu fırsatı en iyi bir şekilde değerlendirerek şu soruyu sordu:

"Ya Resûlullah! Beni cennete girdirecek, cehennemden uzaklaştıracak bir ameli bana haber ver."

ABD hapishanelerinde 93 kişinin hidayetine vesile oldu

Bilgin Erdoğan, 10 yıldır ABD’de yaşıyor. Amerika’da Devlet hapishanelerinde dini-rehber (Chaplain) olarak çalışıyor. Bu sure içinde Allah’ın lütfüyle, 93 kişinin hidayetine vesile oldu.

Bilgin Erdoğan, 10 yıldır ABD’de yaşıyor. Amerika’da Devlet hapishanelerinde dini-rehber (Chaplain) olarak çalışıyor. Bu sure içinde Allah’ın lütfüyle, 93 kişinin hidayetine vesile oldu. Kendisiyle bir röportaj gerçekleştirdik…

Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz? ABD'de yaptığınız çalışmalar hakkında kısa başlıklar halinde bilgi alabilir miyiz?

Evvela size ve tanışmamıza vesile olan Kurani Hayat dergisine teşekkür ederim. Çanakkale-Biga doğumluyum. İlk-orta ve lise tahsilimi Antalya’da yaptım. Lisansımı Kıbrıs’ta İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesine bağlı Uluslararası İlişkiler bölümünde, yüksek lisansımı ise İstanbul Fatih Üniversitesinde tamamladım. Yüksek lisanstan hemen bir iki sene sonra Amerika’ya yerleştim. On senedir Amerika’da yaşıyorum.

Kul Hakkı Kimin Hakkı?

Rabbimiz, cem olmamızı, bir arada, bir olmamızı, dökülmüş kurşun gibi birbirinde erimiş olmamızı istiyor.

O, bizi yaratıp yalnız başımıza bırakmadı. Kendi kuytularımıza savrulmamızı istemedi. Bizi kardeş ilan etti. Bir arada, yanyana , diz dize yaşamamız için. Ve mahşer günü hep birlikte huzuruma çıkacaksınız dedi.

Müminler kardeştir. Bunu inkâr Hakk'ı inkârdır. Kabul edip, kardeşlik hukukunu göz ardı etmek ise hem şerre hizmet, hem bizleri kardeş ilan edene büyük saygısızlıktır.

İslâm bize kardeşlik hukuku başta, bütün haklara uymayı hatırlatır. O kadar ki, son seslenişinde, Veda Hutbesi'nde, Hz . Peygamber s.a.v. Efendimiz, bugünkü halimizi görüyor gibi haklar konusunda bizi uyarır.

Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (5)

Bu mübarek gecelerde kılınması gerekli özel bir namaz bulunmamakla birlikte, bu gecelerin fazileti ve yapılacak duaların kabul edilme ümidinin fazla olması sebebiyle, diğer gecelere göre daha iyi bir şekilde bunların ihya edilmesi gerekir. Özellikle kaza namazı kılma, teheccüt namazını artırma, Kur'an-ı Kerim okuma, tesbih, zikir ve dua ile bu geceler ihya edilmelidir. Diğer yandan gündüzü oruçlu geçirmek, hakkı bulunan kimselerle helalleşmek, yoksulları gözetmek, hayır-hasenat yapmak da bu günlerin en güzel ihya şeklidir. Bu gecelerde, nafile namazın en az iki rekat olmak üzere, istenildiği kadar kılınması büyük ecir kazandırır.

Kandil geceleri, Rabbimizin feyzinin, nurunun ve affının kulları üzerinde tecellî ettiği gecelerdir. Bu sebeple, Müslümanlar asırlardır bu geceleri ibadetlerle geçiregelmişlerdir. Her ne kadar zamanımızda bazıları: "Bu gecelerde yapılması gereken özel bir ibadet yoktur," deseler de böyle sözlerin üzerinde durmaya değmez. Nice ALLAH dostu, evliya, kavuştukları manevî derecelere bu mübarek gecelerde kavuşmuşlardır.

Helal çizgisinde hayat

Son yıllarda şöyle sözleri çok duymaya başladık: “Bize ne oldu?”, “Ülkemizde ahlaki ve milli değerler alanında yozlaşma arttı.” Artık toplumda, helal haram duygusunun kalmadığını, Allah korkusunun azaldığını düşünenlerimiz çoğaldı. Elbette toplumsal olayları tek sebeple açıklamak mümkün değildir ve toplumsal değişmelerin birçok sebebi vardır. Bu olumsuzlukların sebep veya sonuçlarından biri de insanlarda azalan helal haram duyarlılığıdır.

İslam dininin temel amacı insanlara hayatı boyunca kılavuzluk etmektir. Dünya ve ahiret mutluluğunu amaçlayan dinimiz, insanları her türlü kötülük ve yanlışlıktan korumak, huzur içinde yaşamalarını temin etmek için bazı davranışları yasaklamış, bazılarını ise helal kılmıştır. Allah’ın açıkça yasakladığı şeylere haram, yapılmasına izin verdiklerine de helal diyoruz. Örneğin, başkalarının malına, canına zarar vermek, hırsızlık yapmak, faiz alıp vermek, zina etmek haram; ticaret ve alış veriş yapmak, evlenip yuva kurmak helaldir. Bir başka ifade ile Allah’ın emir ve yasaklarına uymamak haram, yasaklamadığı konular ise helaldir.

Teyemmüm

TEYEMMÜM[1][1]

 

Teyemmümün Sıhhatinin Şartları

 

Teyemmümün sahih olması, sekiz şartın yerine getirilmesine bağlıdır ki bunların:

Birincisi; niyet etmektir.[2][2] Niyet, aslında kalbi (yapılacak) işe bağlamak olup, teyemmüm edilecek şeye el vururken yapılır.

Niyetin doğru olabilmesi için üç şart vardır ki bunlar:

 (1) Müslüman olmak;

 (2) (söylediği şeyin ne ifade ettiğini) ayırd ede­cek halde bulunmak;

 (3) neye niyet ettiğinin farkında olmak.

Ramazan ayına adım adım yaklaşıyoruz

Yüce ALLAH'ın lütfu ile sağlık ve esenlik içinde, Müslümanlar olarak arınma ve yenilenme bilincimizin tazelendiği, ferdi hayatta dindarlığın, sosyal hayatta huzur, dayanışma, kaynaşma ve paylaşmanın yoğunlaştığı, maddi ve manevi sayısız güzelliklerin yaşandığı, manevi derecesi çok yüksek ve kazancı pek büyük olan af, mağrifet ve bereket mevsimi, oruç ibadeti ile iradelerin merhametle eğitildiği ve özgürleştiği, Kur'an-ı Kerim'in evrensel mesajını anlamak ve içselleştirmek için daha çok okunduğu müstesna bir zaman dilimi yeni bir Ramazan ayına yaklaşmış bulunuyoruz, elhamdulillah... Hepimize mübarek olsun!

Maddi ve manevi sayısız güzelliklerin yaşandığı ve yapılan amellerin mükafatlarının sınırsız olarak verildiği Ramazan ayına tekrar yaklaşmanın sevincini yaşıyoruz. Kendi ailemizin nafakası ile birlikte ihtiyaç içerisinde bulunan insanların yokluklarıyla da ilgilenmenin verdiği hazzı tadıyoruz. Rahmet ve merhamet ayı olan Ramazan'da hem gönül soframızı, hem ocağımızı insanlara açmak suretiyle paylaşmanın ve yoklukta var olmanın mutluluğunu taşıyoruz.