Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Hedy Kurbanı

HEDY KURBANI



Hedy'in Mânâsı



Hedy, Harem'e hediye edilen şey demektir.



Hedy'in Çeşitleri



Hedy'in en azı, bir yaşında bir koyundur. Hedy, sığırdan ve­rilmek istendiğinde sığırın iki yaşında olanı, deveden ise beş ya­şında olanı verilir.



Koyunun Yeterli Olduğu ve Olmadığı Yerler

Talâkın taliki (şarta bağlı boşama)

Talâk, şifahî olsun, tahrirî olsun müneccez olduğu gibi, muallâk dahi olur ki, ona «şart etmek» tâbir olunur. Müneccez olanı — derhal — vâki olup, muallâk bulunanı; şartının husulünde vukua gelir.

Tâlika şart denildiği gibi (talâk ile yemin) dahi (1) denir (2). Şart tesmiyesi, sarahaten veya delâleten — şart edatı — istimal olunduğundandır. Yemin tesmiyesi, kuvveti ifade ettiğindendir (3).

Korku namazı

Korku Namazı KORKU NAMAZI  

Korku Namazı ve Sebebi  

Bu namazın, düşman veya yırtıcı hayvan karşısında, boğul-veya yangın endişesinden dolayı kılınması caizdir.

 

Nasıl Kılınacağı                                                              i

Bayram namazları

BAYRAM NAMAZLARI[1][1]

 

Bayram Namazları ve Vücûbunun Şartları

 

Bayram namazları, hutbe hariç,[2][2] cumanın vücûb şartlarıyli ırîikte kendisine cuma namazı farz olan kimselere vaciptir.* )iğer görüşlerin) en doğrusu da budur. Bayram namazları hutbe-lz de caiz olur; ancak hutbenin bayram namazlarından önce kunması nasıl (uygunsuz ve) kötü ise,[3][3](bayram namazlarının utbesiz kılınması da) tıpkı böyle kötü (ve uygunsuz)dur.

İkinci ezan ise, bilindiği gibi, imam-hatip hutbede iken caminin İçinde oku­nan ezandır.

 

Ramazan Bayramında Yapılması Mendup Olan Şeyler

 

Ramazan bayramında şu on üç şeyi yapmak menduptur:

YOL KESMENİN (EŞKİYALIĞIN) CEZASI

1301 Kur'an-ı Kerim'de: "Allah'a ve Resûlüne harb açanların, yeryüzünde (yol kesmek suretiyle) fesadçılığa koşanların cezası, ancak öldürülmeleri ya asılmaları, yahud (sağ) elleriyle (sol) ayaklarının çaprazvari kesilmesi, yahud da (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Ahirette ise, onlara (başkaca) pek büyük bir azab vardır"(137) hükmü beyan buyurulmuştur. Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'de; Hz. Said b. Cübeyr ve Hz. Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine göre, bu Ayet-i Kerime "Ureniyye" kabilesiden irtidat ederek, yol kesenler hakkında nazil olmuştur. Şöyle ki Ureniyye kabilesinden bir cemaat Medine'ye gelerek müslüman olur. Medine'nin havasına alışamadıkları için, verem hastalığına tutulurlar.

Cenazeler

CENAZELER 

                                 *

Ölümün eşiğine gelmiş[1][1] bir kimsenin, sağ yanına yatırılması innet olup sırt üstü yatırılması da caizdir, (bu takdirde yüzü bleye gelsin diye) başı biraz kaldırılır ve yanında şahadet ke­mesini söyleyerek (kendisine) telkinde bulunulur,[2][2] söylemesi için rar[3][3] ve emredilmez. Kabirde ölüye telkin meşrudur, ancak bir kısmı telkinin yapılmayacağını söylemiş, diğer bir kısmı da, müstet veya menfî yönde herhangi bir şeyin emredilmeyeceğim ileri sümüşlerdir.

Güneş ve ay tutulması ile korku namazı

GÜNEŞ VE AY TUTULMASI İLE KORKU NAMAZI[1][1]

 

Güneş tutulduğunda, cuma namazını kıldırmaya yetkili bir | imamın veya devlet reisinin bu hususta görevlendirdiği bir kimsenin ardında ezansız, kâmetsiz ve hutbesiz olarak, âyetleri açıktanı değil (gizli okumak suretiyle) nafile şeklinde iki rek'at namazı kılmak sünnettir. Namaz için ezan okunmaz, bunun yerine: "Cemaatla namaza!" diye çağırılır.

Kılınan bu iki rek'at namazı (ve bu) namazın rükû ve secdele­rini uzun tutmak sünnettir. Namazdan sonra imam isterse otur­duğu yerde kıbleye dönerek yahut da en iyisi yönünü insanlara döndürerek güneş açılıncaya kadar ayakta dua eder ve insanlar da (yapılan bu duaya) âmin derler.

Gemide kılınan namaz (1)

Bu faslın mâkabline münasebeti: Sefinenin dabbeye müşabehetidir (2). Zira, gemi deniz bineği, hayvan ise kara bineğidir. Buna binaen, dabbe üzerinde namazda olduğu gibi, sefine içinde namazda da kıyam sakıt olur. Sefinenin, içinde — istikrar üzere oturulduğu için — arza dahi müşabeheti vardır. Binaenaleyh, bunda rükû ve sücud ve kıbleye yönelme vardır.

Rüya gibi bir tören

Avusturya Devleti, 1912’de İslâm’ı kendi ülkesinde resmi din olarak kabul etmiş; bu kabul edişin meyvesi olarak da Müslümanlar burada diledikleri gibi dinlerini tatbik etmekte, bazı İslâm devletlerinde olduğu gibi, ibâdetlerine, kılık kıyafetlerine karışılmamaktadır. Bundan yirmi beş sene önce de, Müslümanların dini ihtiyaçlarını gidermek, eğitimlerini sağlamak, problemlerini çözmek üzere, “Avusturya İslâm Din işleri Teşkilatı”(Islamische Glaubensgemeinschaft in Österreich) kurulmuştur.

Rüya gibi bir tören



Viyana, 8 Aralık 2004

Cinlerle ilgili meseleler

1 - Soru: Peygamber (sav) Efendimiz'e cinlerden iman eden olmuş mudur?

Cevap: Evet, olmuştur. Nasibin cinlerinden bir heyet Batn-ı Nahle'ye uğramışlardı. Orada iken Peygamber (sav) Efendimizin okuduğu Kur'an-ı Kerim ayetlerini dinlediler ve iman ettiler.

2 - Soru: Cinlerin yiyecekleri nelerdir?

Cevap: Besmele ile kesilmiş hayvanların kemikleri cinlerin yiyeceğidir. Peygamber (sav) Efendimiz bu hususu açıklayan bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: "Tezekle ve kemikle taharet almayın. Çünkü bunlar, cinlerden kardeşlerinizin azığıdır" Cin taifesi, Peygamber (sav) Efendimiz'in duası ve mucizeleri sebebiyle, kemiği, üzerindeki eti ile; tezeği de arpa ve saman şeklinde görmekte ve ondan açlıklarını gidermektedirler.

Liân

İslâm dininde, zina ukubeti mucip, bir haram olduğundan, onun bir kimseye, isnadı dahi caiz değildir.

Zina isnat etmeğe (kazf) tâbir olunur ki, onun da ukûbet-i şer'iyyesi (dinî cezası) vardır.

Zinânın ukubetine (zinâ haddi) denilir. Kazfin ukubetine (haddi kazf) tâbir olunur.

Kazf edene (kazif) ve edilene (makzuf) denir (1). İsnat olunan hususa (makzufünbih) denilir.

Yabancı hakkında, haddi mucip olan, kazf, zevceyn hakkında, liânı mucip olur.

Liân dahi, âtîde beyan olunduğu üzere, ayrılığı mûcip olduğundan, fıkıh kitaplarında, talâkın nevileri sırasına geçmiştir.

AZİMET VE RUHSAT

273 Önce kelimeler üzerinde duralım. Azimet; azim masdarından olup, kat'i olarak verilmiş bir karar ile bir hususun icrasına başlamaktır. İslâmi ıstılâhta: "Allahû Teâla (cc) tarafından vaki olan teklifi, hiçbir özür ileri sürmeksizin, usûl ve kaidesine göre, tam ve mükemmel şekilde eda etmektir.(38) Ruhsat ise, kulların şer'i özürleri neticesinde, tam ve mükemmel olarak eda edemediği teklifleri, Allahû Teâla (cc)'nın nazarı müsamaha ile görmesi dolayısıyla insanların fiillerine tatbik edilmesi gereken hükümlere verilen isimdir.(39) Tariflerden de anlaşılacağı üzere; Allahû Teâla (cc)'nın tekliflerini, usûl ve kaidesine göre edâ etmek azimettir. Ancak semavi veya mükteseb bir ehliyet arızası sebebiyle "Azimet'le" amel edilmezse, ruhsat

Cenâze Bahsi

Cenâze Bahsi Vefat etmek üzere olan müslüman sağ tarafı üzerine yatırılarak yüzü kıbleye çevrilir. Yanında Kelime-i Şehâdet getirilir ve Yâsîn sûresi okunur. Vefat edince, bir bez ile çenesi başı üzerinden bağlanır. Gözleri kapatılıp elleri iki tarafına uzatılır. Şişmemesi için karnı üzerine bir demir parçası konulur. Yıkanıncaya kadar yanında Kur'ân okunmaz. Yıkanılacağı zaman, ayakları kıbleye gelecek şekilde teneşir üzerine yatırılır. Avret yeri açılmadan elbisesi çıkarılır ve ısıtılmış su ile yıkanır. Vefat eden, namaz kılmakla mükellef birisi ise, yıkayıcı eline bir bez sararak örtüyü açmadan taharet yaptırır. Ağzına, burnuna su vermeden abdest aldırır. Cünüp olduğu biliniyorsa ağzına ve burnuna da

Hasta orucu

HASTA NAMAZI[1][1]

 

 Hasta Nasıl Namaz Kılar?

 

Eğer şiddetli bir elem (ve ızdırab) yüzünden hastanın ayakta ıamaz kılması büsbütün imkansızlaşır veya zorlaşırsa, yahut da bu yüzden hastalığının artmasından veya (iyileşmesinin) yavaş-amasından korkutursa, (hasta), dilediği gibi oturur[2][2]ki en doğrusu da budur ve namazını oturduğu yerde rükû ve secdeyle kılar. Eğer böyle bir durum mevcut) değilse durabildiği ölçüde ayakta iurur[3][3] (ve namazını öyle kılar.)

GUSÜL ABDESTİNİ İCAB ETTİREN HALLER

327 Gusül abdestini icab ettiren hallerin başında cünüb'lük gelir.(153) İster uyku halinde iken olsun, ister uyanık iken; meninin şehvetle dışarı çıkması gusül abdestini farz kılar. Zira Resûl-i Ekrem (sav) "Su, sudan lâzım gelir"(154) buyurmuştur. Meni'nin; bakmak, dokunmak, ihtilâm veya istimna sonucu gelmiş olması mahiyeti değiştirmez. Şehvetle çıktığı sabit olduğu süre içerisinde gusül farzdır. İmam-ı Şafii (rh.a) "İster şehvetle, ister şehvetsiz olarak meni'nin çıkması gusül abdestini farz kılar" hükmünü beyan etmiştir.