Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Hutbe

Hutbe, hitaptan olmakla, — asılda — söyleyenle işiten arasında olan kelâmdan ibaret olarak, mevizaya ve mukaddemeye, itlâk olunmuştur Burada maksut, mevizanın mânâsıdır.

Hutbenin rüknü, Cenab-ı Hakkın, habs zikridir. Arapçaya vukuf ile beraber, Arabinin gayri dil ile dahi, îrad edilmesi câizdir.

İHRAM'A GİREN KİMSENİN DİKKAT EDECEĞİ HUSUSLAR

975 İhram'a giren mükellef Allahû Teâla (cc)'nın nehyettiğ herşeyden titizlikle sakınır. İmam-ı Merginani: "Muhrim; Allahû Teâla (cc)'nın kendisine yasakladığı cinsi temas, ma'siyet ve başkalarıyla çekişme, didişme'den sakınır. Bu hususta asıl olan Allahû Teâla (cc)'nın şu kavlidir: "Hacc bilinen aylardır. İşte kim onlarda haccı (Kendisine) farz eder (ihrama girer) se, artık hacda ne refes, ne füsûk, ne de cidal yoktur."(90) Bu nefy sigasıyla beyan buyurulan bir yasaktır. Yani bunlar yoktur demek, "bunlara yaklaşmayınız" manasınadır. Refes demek; cim'a (cinsi temas) veya fahiş kelâmdır. Ayrıca kadınların huzurunda cinsi temasla (Cim'a ile) ilgili sözdür. Füsûk ise; her türlü kötülüğü içine alır. Bu muhrim olan kimse için daha

Âhiret Gününe İman

Âhiret Gününe İman İmanın beşinci şartı âhiret gününe inanmaktır. Sûr'un üflenmesi, bütün ölülerin dirilip kabirlerinden kalkması, amel defterlerinin kendilerine verilmesi ve mahşer meydanında toplanıp suâl ve hesaba çekilmesi ile mizan, şefâat, sırat, kevser, cennet ve cehennem gibi âhiret hayatına ait hususlara inanmaktır. Âhiret, bu dünyadan sonraki sonsuz hayattır. Allâhü Teâlâ, bu dünyayı ve bütün varlıkları geçici bir zaman için yaratmıştır. İsrafil Aleyhisselâmın birinci sûru üfürmesiyle kıyâmet kopup bütün canlılar ölecek, dünya ve dünya dışındaki her şey parçalanıp yok olacaktır. İkinci sûrun üflenmesi ile de mahlûkât yeniden dirilerek hesap vermek için mahşer yerine toplanacaklardır. Mahşerde Allâh'

Mezheb

Mezhebler Mezheb Mezheb, büyük din müctehidlerinin edille-i şer'iyye'den çıkardıkları mes'eleler ve hükümler topluluğudur. Mezheb iki kısımdır: İ'tikadda mezhep, Amelde mezhep. İ'tikadda hak mezheb İ'tikadda hak mezheb, Ehl-i sünnet ve Cemâat mezhebi'dir. Bu da Peygamber Efendimizin ve Ashâbının i'tikad (inanç) ve ameli üzere olanların mezhebidir. Ehl-i sünnet ve cemâat mezhebinin i'tikatta imamları: İmam Ebû Mansûr Mâtüridî İmam Ebü'l Hasen Eş'ârî. Biz Müslüman Türkler'in umûmiyetle İ'tikatta imamı, İmam Ebû Mansûr Mâturidî hazretleridir. İmam Ebû Mansûr Muhammed Mâturidî, hicrî 280 (M.894) tarihinde Türkistan'da, Semerkant şehrinin Mâturid köyünde doğmuş ve 333 (M.945) tarihinde Semerkant'ta vefat etmiştir. İ

Ashâb-ı Kirâm

Ashâb-ı Kirâm Ashab, Peygamber Efendimizi bir kere bile olsun iman gözüyle görüp, sohbetinde bulunan müslümanlardır. Ashâb'ın hepsi çok büyük derece sahibidirler. Çünkü onlar, Peygamberimizi gözleriyle görmüş, en zor zamanlarda onun etrafında kenetlenip mallarıyla, canlarıyla İman ve İslâm'ın yayılması için cihâd etmişler, büyük gayretler göstermişlerdir. Böylece Peygamberimizin en büyük teveccühünü kazanmışlardır. Hepsi de tepeden tırnağa adetâ nur hâline gelmişlerdir. Ulvî dinimizin yayılmasında onlar önderlik etmişlerdir. Bu devirde bir insan tek başına bütün dünyayı fethetse, dünya dolusu altın tasadduk etse, yine de ashâbın en küçüğünün mertebesine erişmesi mümkün değildir. Biz müslümanlar, Ashâb-ı Kir

Kitaplar

Kitaplara İman Îmanın üçüncü şartı kitaplara inanmaktır. Cenâb-ı Hakk, kendi irâdelerini, emirlerini, nehiylerini, hikmetlerini kullarına bildirmek için zaman zaman peygamberlerine kitaplar indirmiştir. Bu kitapların tamamına ilâhî kitaplar denir. Cebrâil (a.s.) vâsıtası ile peygamberlere vahiy olarak gönderilen kitap ve suhufun (sayfaların) adedi 104'tür. Suhuf (Sayfalar) 10 Suhuf, ÂDEM aleyhisselâm'a, 50 Suhuf, ŞİT aleyhisselâm'a, 30 Suhuf, İDRİS aleyhisselâm'a, 10 Suhuf, İBRAHİM aleyhisselâm'a, gönderilmiştir ki, tamamı 100 sahifedir. Kitaplar Tevrat, Mûsa aleyhisselâm'a, Zebur, Dâvud aleyhisselâm'a, İncil, İsa aleyhisselâm'a, Kur'ân, Peygamberimiz MUHAMMED Aleyhisselâm'a, gelmiştir. Kur'anın gelmesiyle ilk üçünün hükm

Abdest hükümlerinin tamamlanması

Sık olan sakalın zahirini yıkamak, abdestte vacip yâni lâzım olur. (Hafif) yâni seyrek olan sakalın diplerine suyu isal etmek lâzım yâni vaciptir. (Sık sakal, cilt makamına kaimdir. Bu sebeple yıkama farizası, ciltten sakala intikal etmiştir. Seyrek sakal böyle olmayıp suyun deriye isalinde, zorluk olamaz.)

Yüz çevresinden fazla olarak sarkmış kıllara suyu isal etmek vacip olmayıp, sünnettir, çünkü onlar, asaleten veya bedelen, vecihten değildir.

Dudaklar âdet üzere, yumulduğu zaman, görülmez, kalan yerlerine suyu isal etmek, lâzım gelmez. Çünkü, dudağın yumulan yeri, ağıza ve açık kalan yeri de yüze tâbidir.

Saiy ve mes'â

Saiy: Mekkei Mükerreminin içinde ve mescidi haram dışında (Safâ) ve (Merve) tâbir olunan, basamaklı iki tepe arasında, Safâdan başlayarak Merveye ve Merveden Safâya, yedi kere gidip gelmektir.

Saiy dahi, yedi şavttır. Safâdan Merveye, her gidiş bir şavt olduğu gibi, Merveden Safâya, her geliş dahi, bir şavttır (1). Dört Gidiş ve üç Geliş olur. Mebde: Safâ ve Müntehâ: Merve bulunur. Her birinde, Kâbe görününceye kadar (2), basamaklara çıkılır.

Saiy, hac ve omrenin vâciplerindendir. Ve her biri için, birerden ziyade değildir. Tavâfı kudumdan sonra, omrenin sa'yi ve tavâfı ziyaretten sonra haccın sâ'yi yapılmış olur (3).

Tavâf mahalline Metaf, saiy yerine de Mes'â denilir.

Nâbî:

ULU'LEMR'İN VEYA KADI'NIN EVLİLİĞE SON VERECEĞİ HALLER

1208 Nikâh akdi sırasında mevcud olan veya sonradan meydana gelen bir eksiklik veya bozukluk sebebiyle evliliğe son vermeye "Fesih" denilir!.. Nikâh akdi sırasında mevcud olan eksiklik sebebiyle fesihler şunlardır:
  A) Nikâh'ın sıhhat şartlarından herhangi birisinin bulunmadığı, akidden sonra anlaşılması. Mesela: Nikâh akdinden sonra karı-koca'nın "Süt Kardeşi" olduğunun beyyine ve ikrarla sabit olması gibi!..

B) KADIN-ERKEK İLİŞKİLERİNDE ÂDAB-I MUÂŞERET

1655 Daha önce; erkek ve kadının avret mahallini örtecek şekilde giyinmesinin "farz" olduğunu izah etmiştik!(74) Şimdi "Avret Mahallinden" neyin kasdedildiğini ve sınırlarını gündeme getirelim.

FERAİZ (MİRAS ÜZERİNDEKİ BELİRLİ PAYLAR)

Usame b. Zeyd´in (r.a.) naklettiğine göre:

Hz. Peygamber (a.s.): "Müslüman, kâfire, kâfir de müslümana mirasçı olamaz" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 3027

İbn Abbas´ın (r.a.) anlattığına göre:

Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Miras paylarını, Kur´an´da bildirilen sahiblerine veriniz. Bu paylardan geriye bir şey kaldığında o, baba tarafından en yakın olan erkeğe aittir."
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 3028

Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle anlatmaktadır:

Peygamberimiz

Peygamberimiz Peygamberimizin Ecdâd-ı Âlîsi (Dedeleri) Peygamberimiz'in kendisinden itibaren, Hz. İsmâil'in sülalesinden olan Adnan'a kadar baba sülâlesi şöyledir: Hz.Muhammed, Abdullah, Abdülmuttalib, Hâşim, Abdimenaf, Kusayy, Kilab, Mürre, Kâab, Lüey, Gaalib, Fihr, Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike, İlyas, Mudar, Nizar, Meaad, Adnan. Peygamberimizin anne cihetinden sülâlesi: Hz. Muhammed, Amine, Vehb, Abdimenaf, Zühre, Kilâb. Peygamberlerin her hususta en üstün, en büyük olanı, şüphesiz bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)'dır. Peygamberimizden evvel gönderilen peygamberlerden çoğu, belli bir topluluğa, bir şehir veya köy halkına gönderilmiştir. Peygamber Efendimiz ise bütün insanlığa, bütün mahl

Lakit

Sokağa veya mâbet, yahut mâbet kapısı gibi, yerlere bırakılmış olup ta, bir kimsenin, oradan alıp sevabına baktığı, çocuktur.

Çocuğun atılmasına sebep, ya fakr ve zarûret veyahut töhmettir.

Ona, aslında atılmış denir. Alındıktan sonra, ismi lâkit olur ki, yerde bulunup alınmış çocuk demektir. Nitekim, yerde bulunan şeye, lukata tâbir olur. Lakîti ve lukatayı, alana (Lâkit), yahut (mültakit) namı verilir (1).

Lakiti, alıp koruyan sevap kazanır, atıp ziyaa uğratan günahkâr olur.

Ziyaa uğraması korkusu ile, lâkîti almak görmeyerek kuyuya düşecek olanı, o muhataradan kurtarmak gibi farz, ziyaa uğramak ve helâk olmak, korkusu yok ise, menduptur.

(Lakit) hürdür. Meğer ki, köleliği ispat oluna.

Regâib Gecesi

Mübârek Gecelerde Yapılacak İbâdetler Mevlid Gecesi Mevlid Gecesi, Rebîu'l-evvel ayının 12'nci yani onbirini onikisine bağlayan gece Peygamber Efendimiz'in dünyayı şereflendirdikleri gecedir. Bu gecede bir tesbih namazı kılınır. Namaza şöyle niyet edilir: "Yâ rabbi! Bu gece teşrifleri ile dünyayı nûra gark ettiğin Sevgili Habibin, başımızın tâcı Resûlü zîşân Efendimizin hürmetine, ben âciz kulunu da afv-ı ilâhîne, feyzi ilâhîne mazhar eyle. Allâhü ekber." Regâib Gecesi Üçayların ilki olan Recep ayının ilk cuma gecesi, yâni perşembeyi cumaya bağlayan gece, Regâib Gecesi'dir. Bu gecede akşam ile yatsı arasında 12 rek'at hâcet namazı kılınır. 2 rek'atte bir selâm verilir. Hâcet namazına şöyle niyet edilir: "Yâ Rabbi,

İŞ AKDİ VE ÜCRETLENDİRME

Soru: "Ağabeyimin ricası üzerine yeğenimi bir şirkete, şöför olarak yerleştirdim. Şirketin yöneticisi samimi arkadaşım olduğu için, ücret pazarlığı yapmadım. Kendisi de ne ücret vereceğini söylemedi. İlk altı ay asgari ücretle çalıştı. (..) Yeğenim şirketin arabası ile bir trafik kazası yapınca; gerek aldığı ücret, gerek kazanın tazminatı konusunda, arkadaşımla birbirimize girdik. Ekonomik kriz sebebiyle, fazla ücret veremediğini söyledi. Yeğenimin iş esnasında yaptığı kazada; sekizde dört hatalı olduğu için, tamirat parasının yarısını istediğini söyledi. (..) Bir şirket yöneticisinin; işe aldığı kimseye, ne ücret vereceğini söylemesi şart değil midir? İşçinin kasden yapmadığı bir kazadan dolayı me'sul tutul