Allah'a kul olma sanatı

Tasavvuf hayattır
Tasavvuf bir yoldur. Her yol gibi onun da istikameti, kuralları ve şartları vardır. Nedir tasavvuf? "Allah'a kul olma sanatıdır." İslam dinindeki hükmü nedir? "Tasavvuf, adıyla olmasa bile, muhtevâsı ve müesseseleriyle Allah Rasûlü'nün hayatında ve Kur'ân'da var olan bir kurumdur." Kişi tasavvufa girmeden de Kur'ân ve sünnete uygun bir hayat sürebilir. Fakat tarikata girdin mi, şartları bileceksin, bu yol nasıl yürünür, öğreneceksin. Bir şeyhe, bir mürşid-i kamile bağlanmadan tarikat hayatı yaşayamazsın. Orada şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır.

Kendini bilen Rabb'ini bilir
İnsan nefsi tembellikten yanadır. "Muhakkak ki nefs kötülüğü emreder." Ne yapalım peki? Nefsimizi mi yok edelim? Hayır, yasak. Nefsin hayırlısı var, şerlisi var. Allah dostları 7 çeşit nefsten bahseder. Bu mertebelerin hepsi Kur'an ayetlerinden seçilmiştir. Önce Nefs-i Emmare. Kötülük yapar ve pişman da olmaz. Küfür ve şirk içindedir, bunu bilir, ama dönmez. İkincisi Levvame. Kötülük yapar ama pişman da olur. İmanla küfür arası bir şey. Garantisi yok. Üçüncüsü Mülhime. İmanın yavaş yavaş olgunlaşmaya başladığı mertebedir. Kul, ibadetlere devam ettikçe Allah kalbine hidayeti ilham eder. Dördüncüsü Mutmainne. Burada nefs mutmaindir. Şek ve şüphe yoktur bu nefsin sahibinde. Yaşadığı hayatın kime ve neye hizmet ettiğini bilir.

Beşincisi Razıyye. Kul, Allah'tan her şekilde razıdır. Kayıtsız şartsız bir teslimiyet. Altıncısı Marzıyye. Razı olunmuş nefs demektir. Allah bu kulundan razıdır. Büyük velilerin imanı böyledir. Yedincisi Safiyye. Peygamber ve nebilerin nefsidir ki, Allah'ın seçilmiş kullarıdır ve onlar tamamen Hakk'ın emri üzeredirler. Bizim gibi imanla küfür arasında med-cezir çizenler ne yapmalı? "Bir insan ki nefsini mutmainne seviyesine ulaştırdı mı ne âlâ, yoksa cennetin yüzünü zor görür." Öncelikle bilmeli ki nefse zulmedilmez, o ancak ıslah edilir. Nasıl ıslah edilir? Nefs terbiye ve tezkiyesiyle. Bu nasıl olur? Kişinin mizacına, yapısına uygun yol bulunur, o yolda terbiye edilir. Ölçümüz Kur'ân ve sünnet, önderimiz Hz. Muhammed (sav). Her tarikat, her şeyh herkese çare değildir. Bazen derviş şeyhini arar, bazen de şeyh kendine uygun dervişi arar. Şeyhi şeyh yapan, yetiştiren, gayrete getiren biraz da dervişidir. Bazı insanlar riyazet ve halvete, bazı insanlar sohbete, bazısı da ticarete meyillidir. "İnsan bu, su misali; kıvrım kıvrım akar ya". İşte bu kıvrım kıvrım akan insanı alırlar, tevhid deryasında bir güzel yıkarlar, testi iyice boşaldıktan sonra hikmet ve ahenk dolu Hakk şerbetinden doldururlar.

İlla Hû
Kendini bilen Rabb'ini bilir. Kendini bilmek dünyanın en zor işi. Kolay mı, "Ben yere göğe sığmam, sadece mü'min kulumun kalbine sığarım" diyor Allah. Sende ne hazinler saklı, bir bilsen. Taşıdığın emanet kainatın yaratılış sebebidir. Bilmiyorsun, işte tasavvuf sana içindeki zenginlikleri gösterir. Kendini tanırsın, alem-i suğra nedir, alem-i kübra nedir, eşref-i mahlukat kime derler, haberdar olursun. Öyle bir âlemdir ki burası dünyanın en büyük nimetlerini getirseler "bir lokma bir hırka" dersin de bırakıp gidemezsin. Kendine doğru ilerlemek diyelim biz buna. Tam 7 tane vadiden geçersin. Yol uzun, zaman kısa. Hızlı ve de gayretli olmalısın.

Önce İstek Vadisi'nde zevk sahibi olursun. Aşk Vadisi'nde kendinden geçersin. Marifet'te taşlar yerine oturur. İstiğna'da Hakk'tan başka ne varsa arınırsın. Artık Vahdet'tesin, "Senlik benlik nedir bırak" derler sana. İki varlık kabul etmiyoruz. İlla Hû. "Taşı attığın zaman sen atmadın, o attı." Bir anda bütün dünyan değişir. Çünkü Hayret Makamı'ndasın artık. Ne akılla ne de akılsız anlaşılamayan, "zıtlar arası muhakemenin üstün nizamını" seyredersin. Artık yanmaya hazırsın. Burası Yokluk Vadisi. Beşeriyetin son noktası. Adına Fenâ derler. Şimdi hazırsın. Neye? "Allah bes baki heves".

Orası Bekâbillah'tır. "Rabbimiz! Bize yardım et ve ayaklarımızı sabit kıl." İşte insan-ı kamil.

Derviş vaktin oğludur
Sûfîlerin sahtesini hakikisinden ayırmak için ölçüler vardır: Helal ve haramı ayıracak, farzları aksatmayacak, sünnete uyacak. Eli işte, gönlü yârda olacak. Bütün azalarıyla şükredecek. Gözün şükrü harama bakmamaktır, dilin şükrü yalan ve gıybet konuşmamak, kötü sözden kaçınmaktır. Kulağın şükrü haram duymamak, duysa da terk etmektir. Ayağın şükrü harama gitmemek, elin şükrü harama uzanmamaktır. Ağır mı geldi? Daha yeni başladık. "Dervişlik olaydı tâc ile hırka / Ben bile alırdım otuza kırka" Zamanın değerini bileceksin. "Dün öldü. Bugün can veriyor. Yarın henüz doğmadı." Her an her şey olabilir. "Derviş vaktin oğludur. Bu yolun da şartı yarın yoktur." Geçmişten dolayı ye'se kapılmak caiz değildir. Geleceği düşünen bugünden yatırım yapar. En büyük yatırım da insandır. Ölüm her an kapıda, tövbe hemen yanı başında. Bugün ölebilir, kırk yıl daha yaşayabilirsin. İ'tidal huzurun zirve noktası. "Hiç kimseyi aşık olacak kadar sevmeyin, hiç kimseye de nefret edecek kadar öfkelenmeyin." Allah'ın sevdiklerini sevecek, nefret ettiklerinden nefret edeceksin. "Şöhretten sakının. İnsanlar bugün överler, yarın söverler. Ölçünüz Allah rızası olsun."

Hakk'ın yeri gönüllerdir
Allah kulunu niçin ve nasıl sever? Hangi kulluk nasıl yapılır? Bunu bilmek lazım. Yaşadığın hayat kimi memnun ediyor, bileceksin. Yeryüzünde yaşayan bütün insanlar Allah'ın kuludur. Herkes Allah'a kulluk yapar. Makbul olan hangisi, öğreneceksin. "Nefsin karanlık orduları fevc fevc akmakta." Seni kandırmak için namaza bile kaldıran şeytana karşı uyanık olmak feraset ister. "Mü'minin ferasetinden korkunuz. Çünkü o Allah'ın nuruyla bakar." Feraset, öyle bir bakıştır ki, "zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin" olur insan. Feraset neyle olur? Bildikleriyle amel edene Allah bilmediğini öğretir. "Kulum farz ibadetleri yaparsa ben onu severim. Sünnete uyarsa ona yakınlaşırım. Nafile ibadet ederse onun gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili olurum." İşte feraset böyle olur. Zikredeceksin ki seni zikretsin. "Allah katındaki değerini öğrenmek istiyorsan seni hangi işte tuttuğuna ve neyle meşgul ettiğine bak." İnsanlar helak oldu, alimler müstesna. Alimler helak oldu, amiller (ilmiyle amel edenler) müstesna. Amiller helak oldu, muhlisler (ihlas ile amel edenler) müstesna.

Sûfînin bir günü
Havf ve reca arasında bir hayat. "Mü'minin kalbi günde yetmiş kez değişir." Kalb değişkendir. Lugat manası da böyledir. Gece ve yalnızlık. Sufi hiçbir zaman yalnız olmadığını bilen insandır. Yüzü gülse de kalbi daima mahzundur. Bu yattığım son uyku mu acaba? Gecenin belli bir vaktinde gözyaşı döküp tövbe etmeli. "Onlar gece zahiddirler, gündüzleri ise cihada koşarlar." Biraz uyku. Sağ tarafına yatmalı ve dua etmeli. Sabah namazına kalkar. Camide kılmak sünnettir. Güneş doğuncaya kadar ibadet edenin rızkı genişler. Güne erken başlar. "Hûş der dem." Her nefes ki kalbe girer ve çıkar, farkındadır, kadrini bilir. Gaflet en kötü uykudur. Uyku ölümle akrabadır. Yürürken vakar, tevazu ve istikamet üzeredir. "Nazar ber kadem." Yürürken harama bakmaz. Gönlünün kararmasından korkar. Bunun için ayakları ucuna bakarak yürür. "Sefer der vatan." Kötü ve hayvani melekelerin ahlak-ı hamideye çevrilmesi lazım. Niyetini halis tutar. İnsanlara saygılıdır, hakka riayet eder ve adaleti çiğnemez. Kalabalıklar arasında bir derviş. "Halvet der encümen" Sufinin zahirde halk ile olurken bâtınıyla Hakk ile olmaya gayret etmesi şarttır. Dışı halk içi Hakk. Kimseler bilmez. Sabırlı, gayretli, tedbirli, edepli, bilinçli, hakikatli adamdır sufi. Günü ve gündemi takip eden değil, sürükleyen kişidir. Bazen edebiyatçıdır, bazen esnaf. Bazen siyasetçi, bazen işadamı. Kur'ân ilimlerini öğrenip köşeye çekilmek yasak. Dil öğreneceksin, ilim tahsil edeceksin. Düşmanını düşmanın kadar iyi bilmezsen onunla mücadele edemezsin. Çağın gereklerine vakıf olacaksın. Müslüman'ın zengini fakirinden, alimi cahilinden üstündür. Tevekkülü elden bırakmaz. Veren de o alan da o. "Şükür nimet memesini emmektir. Emdikçe çoğalır." Daima ve yalnızca Allah'tan ister. Allah kulunun başka bir kulunu kendisini sevdiği gibi sevmesine müsaade etmez. Bütün sevgiler O'na göre şekillenir. Allah için sever sufi, Allah için nefret eder.

Benim maksadım sensin
"Onlar daima namaz üzeredirler." Ne demektir bu? Her anını namazdaymış gibi yaşamak. "Yâd gerd." Zikrini hem kalbiyle hem diliyle yapmak. Zühd derler buna. Her anını Allah'a göre şekillendirmek. Niyet Allah rızası olunca kulun içtiği su bile sevaptır. Yeryüzünün tamamı bize şahitlik yapacak. İşyerinde, otobüste, yolda, evde, her yerde. "Baz Geşt" Benim maksadım sensin ve senin rıza-i şerifindir. Bana senin sevgini ve seni bilmeyi lutfeyle." Neyi istediğini bileceksin. İstediğin şey nasıl elde edilir, bunu da bileceksin. İnsan günah işlerse vebali büyüktür. Sufi günahı düşündüğü vakit bile kendini suçlu hisseden insandır. "Nigâh Daşt". Vesveselerden, ağyardan, kötü düşüncelerden gönlü muhafaza etmeli. Zor iş. Disiplin ister. Hem ruh hem de beden disiplini. Sanki Allah Rasûlü her an yanında yürüyor gibi. Karşına çıkabilirmiş gibi. Arkandan seslenebilirmiş gibi. İşini en iyi yapmalısın, sünnettir. Boş adamı Allah da sevmez, peygamberi de. Tembellik yasak. Tevekkül başka teekkül başka. Rızkını kazanacaksın. Alan el değil, veren el büyüktür. "Vukûf-ı kalbi." Hakk celle ve âlâdan daima agah olmaktır. Ve bu, zevk ve vicdan ile olmalıdır. Sufi zevk sahibidir.

İnsanın en büyük sınavı yine kendisiyledir. Cihadın büyüğü nefs ve şeytanla yapılandır. Tasavvuf bu savaşın nasıl kazanılacağını öğretir. Huzur arayan buraya gelsin. "Su nakış tutmaz diyen buraya gelsin." Burası su üstüne yazı yazılan yerdir.