Boşama

Zevceyi boşamak, ancak zevcin hakkıdır (1). Akit sırasında, zevcenin icap ve şart koşmasına binaen boşama hakkı ona dahi âit olmak üzere, zevc akdi kabul etmiş olmadıkça (2), ve yahut zevc zevcesine, talâkı tefvîz etmedikçe, zevce talâkta (yâni boşamada) bulunamaz.

Talâk lâfzını, zevcesine izafe ve ilhak eden kimse (3), onu sâdece bir talâk ile boşamış olur. Birden ziyadesini, söyler, yahut parmakları ile işaret eyler ve yahut sözünün tahammülüne göre, onu niyyet eylerse, o dahi, vâki olur ki, sözün icap ve muhtemelidir.

Şer'an üçten ziyade talâk olmadığı cihetle, zevcesine dört, yahut beş veya bin talâk veren kimse dahi, onu üç talâk ile boşamış olur (4).


Zevc, talâkı selâseyi mahalline (5), birer birer iyka edebildiği gibi, birden (defaten) dahi iyka edebilir. Medhule olarak mutallâkası olan kadına, onun mütallik kocası — iddet ve âdet bâki oldukça — bir veya iki talâk daha iyka edebilir.

Beynuneti kübrada, iddet olsa da, âdet kalmadığından ve medhule olmayarak, mutallâka olan zevce — iddetsiz — bâin düşmekle, mahalli talâk olmadığından, evvelkisine bir talâk daha, iyka olunamadiğı gibi, ikincisine dahi defaten olmadıkça, birden ziyade talâk, iyka olunamaz.

Talâk bölünemeyeceği ve bölünemeyen şeyin, bâzısını zikretmek tamamını zikretmek gibi olacağı cihetle, zevcesine yarım yahut üçte bir veya dörtte bir talâk veren kimse, onu boşamış olur.

Müteaddit zevcesi olup ta, onlardan — tâyin etmeyerek — birini tatlik eden kimseye, tâyin muhayyerliği lâzım gelir (6).

Zeynep boş olsun, diyecek iken, Nefise boş olsun diyen kimsenin zevcelerinden, tesmiye ettiği kadın boş düşer.

Avuçta kıl bitmediği halde zevcesine: «Sen benim avucumun kılı kadar boş ol» diyen, ve içinde balık bulunmayan havuzu göstererek: «Sen bu havuzdaki balıklar sayısınca, benden boş ol» diye, talâk veren kimse, adet — lâğv — olmakla, karısına, bir talâkı rec'î vermiş olur. «Bedenimdeki kıllar adedince boş ol» derse, talâkı selâse vermiş olur (7). Denizdeki balıklar ve gökteki yıldızlar kadar..., demek dahi, böyledir (8).

------------------

(1) Birinin zevcesi hakkında, başka birinin tenciz veya talikı-talâk etmesi,zevcin izniyle muteber olur. Nitekim, tâliki talâk bahsinde, Tahtâvîden naklen, hamişte zikrolunur.

(2) Tafvîzi talâk bahsine bakınız.

(3) Bütün dünya ehlinin kadınları boş olsun, diyen kimse, kendi zevcesini,niyyet etmiş olmadıkça, tatlik eylemiş olmaz.

(4) Şer'an üçten ziyade talâk olmadığı için, iki zevcesinden birine: bendendört kerre veya beş kerre boş ol, diyen kimsenin, o sözüne, muhatap bulunan zevcesi, üç talâk ile mutallâka olmakla beraber; «bana üç talâk kâfidir» demek veonun üzerine zevci: «ziyadesi de ortağınındır» sözünü söylemek ile, diğer zevcesini dahi, tatlik etmiş olmaz.

(5) Şartı talâka ve beynunet bahsine bakınız.

(6) Hangisini dilerse, mutallâka o olmak üzere, kendisine tâyin ettirilir.Aralarında paylaşmak üzere, onlara bir talâk veren kimse dahi, talâk tecezzi etmeyeceğinden, onların, tâyin etmeyerek birini boşamış olmak hasebiyle, kendisinetâyin hiyarı lâzım gelir.

(7) Eğer kıllarını tamamen izale etmiş ise, hiç bir şey, vâki olmaz.

(8) Zevcesine: Sen yıldızlar kadar, benden boşsun, diyen kimse, eğer aşikârlıkta, yıldızlar gibi demek, istemiş ise, bir talâkı rec'î vâki olur. Adet murad etmiş;ise, üç talâk vâki olur.

Zevcesine: sen benden kar gibi (buz gibi) boşsun, diyen kimse, eğer soğukluk mânâsı, murat etmiş ise, zevcesine bir talâkı bain ve eğer beyaz ve aydınlık mânâsını, murat etmiş ise, bir talâkı rec'î vermiş olur. Nitekim, zevcesine : «Sen bana anam gibisin» diyen kimse, kullandığı sözün, hürmet ve keramete, ihtimali olmak hasebiyle, mutlak muzahir olmuş olmaz. Halin delâleti veya söyleyenin niyyeti olmadıkça o söz, lâğv olur.