Zekât-ı Nukûd (Nakit paranın zekâtı)

Nukut - ki, nakdin cem'idir - altın ve gümüş gibi paradan ibarettir (4).

Gerek külçe veya sikke, gerek ziynet veya ev eşyası (5) olsun, cümlesi zekâta tâbidir.

Zekâtın sebebinde beyan olunduğu üzere, gümüşte nisap, iki yüz dirhem ve altında yirmi miskal olduğu gibi, bunlarda zekât dahi, (rubu öşür) den, yâni (kırkta bir) den ibaret olmakla, gümüşün, her iki yüz dirheminde - havl - den sonra beş dirhem ve altının her yirmi miskalinde, (yarım miskal) verilir.

Bir dirhem, on dört kırattır (6). Bir miskal, yirmi kırattır. Her kırat, beş arpadır.


Rubu öşürden daha az zekât olmamakla, zikrolunan nisaplardan fazla olanı, onların humsuna baliğ olmadıkça, zekâta mütaallik olamaz. Gümüşe göre, iki yüz dirhem humsu, kırk dirhem olduğu gibi, altına göre, yirmi miskalin humsu dahi, dört miskal olmakla, gümüşün nisabı olan iki yüz dirhemden sonra, her kırk dirhemde bir dirhem ve altının nisabı olan, yirmi miskalden sonra, her dört miskalde iki kırat, zekât verilmek lâzım gelir.

Nisap sahibi için, halis gümüş veya altının ayninde, vücuben ve edaen Vezin muteber olup, iki yüz dirhem kıymetinde yüz elli dirhem gümüş ibriği olan kimseye zekât lâzım olmadığı gibi, iki yüz dirhem vezninde ve fakat üç yüz dirhem kıymetinde gümüş ibriği olana dahi, lâzım olan yedi buçuk dirhem kıymetinde, beş dirhem vermektir. Beş dirhem kıymetinde, beş dirhem dahi, verse olur.

Cinsin hilâfından vermekle - icmaan - kıymet itibar olunur.

Hâlis olmayıp ta, karışıklığında galip bulunan, altın ve gümüş dahi hâlis hükmündedir.

Bir adedi, kırk paraya râyiç olan, mecidiye kuruşu altı kırattır.

Bir adedi, yirmi kuruşa rayiç olan, mecidiye yüz yirmi kırattır.

Bir adedi, beş kuruşa rayiç olan, altılık altmış dört kırattır (7).

Gümüşün altın ile dökülmüş olanında, itibar galibinedir. Altını galip olan, altındır. Gümüşü galip olan gümüştür.

(Magşuşe) tâbir olunan meskûkât gibi, Gaşşi galip olan, rayiç nukutta ,urûz gibi, kıymet muteberdir.

------------------

(4)Nakdin (ikal) mukabili olarak, istimalini dahi, El-hakayikta Hazreti Sıddıkın tercemesinde okuyunuz ki, musaddık zekât malını aynen alırsa: Ehaze ikalen. Ve bedelen alırsa: Ehaze nakden, denir.

(5)Ziynet olmak üzere, takılan şeylerdir. Gerek istimali mübah olsun: Kadın için tarak, kemer, bilezik gibi. Gerek istimali mübah olmasın: Erkek için köstekve altın yüzük, gömlek düğmesi ve bazubent gibi. Bir kimsenin kullandığı altın vegümüşten bilezikler ve kuşaklar için, - havlden sonra - zekât lâzım olur mu? Cevabı:Olur.

Ev eşyası da kap kacak nevinden olan, şeylerdir: Tas, sahan, zarf, gümüş, devât, yazıtakımı, tütün kutusu, enfiye kutusu gibi. Bunların, ve gümüş ayna ve çekmece ve leğen ve ibrik emsalinin, istimali kadına dahi, mübah olmadığı halde nisâbı havelân ettiği takdirde zekât terettüp eder.

(6)Maksut dirhemi sertidir ki, her on dirhemi, yedi miskal ağırlığında olanıdır.Hazreti Farukun asrında, dirhemler muhtelif vezinlerde üç nevi idi. Müşârünileyhhazretleri, onları tevhit ederek, mecmuunun sülüsünü ahz ve itibar buyurmuştur ki,o da şudur: (10 + 6 + 5 = 21: 3 = 7). On dirhemin mecmuu kıratı yüz kırk olduğugibi, yedi miskalin eczasının mecmuu dahi, yüz kırktır.

Zekâtta ve mehirde ve diyette ve sirkat nisâbında, muteber olan hep bu dirhemdir. Her beldenin, kendi dirhemi muteber olmak üzere, dahi, üfta edilmiştir. Bizce, örfî dirhem on altı kırat olmakla, iki yüz şer! dirhem, yüz yetmiş beş örfî dirhemdir. Tahtâvî der ki, ukutta mutlak olan mütearife dirhem, masruftur.

(7) Bu değerler, aynı zamanda tarih hakkında bir fikir verdikleri için bu günün ölçüleriyle değiştirilmemişlerdir.