Sütre ittihazı ve musallinin önünden geçeni defetmesi
Sütre ki, örtünme ve sakınma mânasına olarak, musâllî önünden gelip geçene, - siper olmak üzere - ittihaz ettiği şeydir. Bir arşın ve daha ziyade yükseklikte olur (1).
Namaz kılacak kimse, önünden geçilmesi muhtemel olan mevzide, sütre ittihaz etmek müstahaptır (2) ki, kendisine ya bir sütunu veya bir ağacı ve yahut diktiği değneği ve koyduğu sandalyeyi, siper edinir. «Bir okla da olsa sütre kullanın» buyurulmuştur. Önünden geçen olmasa bile, musâllî, onun gerisinden nazarını çekmekle dikkatini dağıtmamış ve gözünü ona dikmekle düşüncesini toplamış olur.
Yer sert olduğuna göre, yanında olan şeyi (meselâ baston veya şemsiyeyi) - dikmiş te düşmüş gibi - uzunluğuna yere bırakır (3).
Sütre olmak üzere, dikecek veya koyacak, bir şey bulmayan, musâllî önüne bir hat çeker - ki, maksut, kuvvei-mütehayyile, yayılmamak için rapt ve musâllîde hatıra cem olmuş olmaktır (4). Onu - önüne dikilmiş bir değnek gibi, uzunlamasına çizer ki, o halde çizgi, sütreye benzetmiş olur. Ve yahut genişliğine, hilâl gibi, kavisli bir hat çeker (5).
Cemaatle kılınan namazda, imamın süt resi, arkasında bulunanlar için dahi sütredir (6).
Sünnet olan: Sütreye yakın durmaktır. Ve pek doğrusuna durmayıp, onu iki kaşlarından birinin (efdâl olan sağ kaşının) hizasına almaktır.
Musâllî sütre ittihaz etsin, etmesin, ona müstahab olan, önünden geçeni defi, teşebbüsünde olmamaktır. Baş, yahut göz veya el ile işaret ederek, yahut (Sübhanallah) diyerek, def'e ruhsat verilmiştir. İşaretle tesbihi cemetmek mekruhtur (7).
Erkek kısmı, geçeni def ve ikaz için, cehren kıraet edebilir. Kadın, cehre bedel, tasfîk eder (8).
Musâllînin, önünden geçilmekle namazı fâsid olmayıp, kasden geçen mükellefin âsim olacağı, namazı ifsad etmeyen şeyler, faslında zikr olunmuştur. İbni Âbidin merhumun beyanına göre, Kâbeyi tavaf edenler musâllî sayılmakla, mutaf kenarında, namaz kılanların önünde sütreye hacet olmadığı gibi, Kâbe içinde ve makam-ı İbrahimde dahi musâllînin önünden, mürur eden menolunmaz.
------------------
(1)Aleyhis-selâm efendimiz hazretleri, musâllînin sütresini deve semerinin arkasındaki ağaçla tarif etmiştir ki; o da bir arşın ve daha uzun olarak kabul olunmuştur. Müellif onu bir parmak kalınlığı olmak üzere, göstermiş ise de, Muhaşşi, onu mezheb hilâfı bularak, kalınlık için, bir ölçü yoktur. Kıl inceliğinde dahi olsa, kifayet eder, demiştir. Sütrenin uzunluğu hakkında, daha kısasına itibar olunup, olunmayacağı ihtilâflıdır. Daha uzunun cevazında ihtilâf yoktur. Sütre ayakta duran veya oturan insan veya binek gibi, her dikili şeye şâmildir. Erkeğin arkasını tecviz ve yüzünü menedip yan cihetinde tereddüd eylemiştir. Mahrem olmayan kadını dahi menedip, mahrem olanda ihtilâf göstermiştir. Uyuyan, deli ve gayri müslim sütre ittihaz olunmaz. Kuhistânide mezkûrdur ki, küçük kuyu, küçük nehir ve küçük havuz —kavli esahta— sütre değildir. Bunların büyüğü yol gibidir. Yol, geçit yeri olduğundan, sütre olmadığı gibi, bunlar da sütre olamaz, demektir.
(2) İmam Ahmed, onun vücûbüne kaildir.
(3) İmam Ebû Yûsuf hazretlerinin, hac yolunda namaza durdukça önüne kamçısını atar oldukları, mervidir.
(4) Sütre hattının olmaması böyle değildir ki, o halde hayal basara tâbi olarak, fikir çoğalır.
(5) Bir rivayette, mihrab gibi tedvirli çeker. Aliyyül-kaarinin Mişkât şerhinde mezkûrdur ki, Eimme hazeratı, serilmiş, seccade nevinden olan namazlığı, hattâkıyas etmişlerdir. Bu da, bir celî kıyastır. Çünkü, namazlık hattan ziyade, geçmeğe mâni olur. İbni Abidinin beyanına göre, musâllî, önünde libasını, yahut kitabını koymak dahi kâfidir. Ancak, dikmek, yatık koymaya, yatık koyma da çizgiyemüraccahtır.
(6) Çünkü, sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem efendimiz hazretleri Ebtahtadikmiş oldukları anzeye —ki ucu demirli bir asadır— doğru namaz kıldılar, halbuki, cemaatin sütreleri yok idi.
(7) Bu bapta, mukaatele cevazı hakkında varid olan eser, ibtidai islâmda,namaz içinde ona münâfî amelin mübah olduğu zamanda idi. Bilahare hadîs ilenesholundu.
(8) Tasfik, el çırpmak, demek ise de, burada maksud, işin kolayı olmak üzere, sağ eliyle sol elinin üzerine vurmaktır. Kadınların, tesbih veya cehren kıraetle önünden geçeni ikazı uygun olmaz.
Namaz kılacak kimse, önünden geçilmesi muhtemel olan mevzide, sütre ittihaz etmek müstahaptır (2) ki, kendisine ya bir sütunu veya bir ağacı ve yahut diktiği değneği ve koyduğu sandalyeyi, siper edinir. «Bir okla da olsa sütre kullanın» buyurulmuştur. Önünden geçen olmasa bile, musâllî, onun gerisinden nazarını çekmekle dikkatini dağıtmamış ve gözünü ona dikmekle düşüncesini toplamış olur.
Yer sert olduğuna göre, yanında olan şeyi (meselâ baston veya şemsiyeyi) - dikmiş te düşmüş gibi - uzunluğuna yere bırakır (3).
Sütre olmak üzere, dikecek veya koyacak, bir şey bulmayan, musâllî önüne bir hat çeker - ki, maksut, kuvvei-mütehayyile, yayılmamak için rapt ve musâllîde hatıra cem olmuş olmaktır (4). Onu - önüne dikilmiş bir değnek gibi, uzunlamasına çizer ki, o halde çizgi, sütreye benzetmiş olur. Ve yahut genişliğine, hilâl gibi, kavisli bir hat çeker (5).
Cemaatle kılınan namazda, imamın süt resi, arkasında bulunanlar için dahi sütredir (6).
Sünnet olan: Sütreye yakın durmaktır. Ve pek doğrusuna durmayıp, onu iki kaşlarından birinin (efdâl olan sağ kaşının) hizasına almaktır.
Musâllî sütre ittihaz etsin, etmesin, ona müstahab olan, önünden geçeni defi, teşebbüsünde olmamaktır. Baş, yahut göz veya el ile işaret ederek, yahut (Sübhanallah) diyerek, def'e ruhsat verilmiştir. İşaretle tesbihi cemetmek mekruhtur (7).
Erkek kısmı, geçeni def ve ikaz için, cehren kıraet edebilir. Kadın, cehre bedel, tasfîk eder (8).
Musâllînin, önünden geçilmekle namazı fâsid olmayıp, kasden geçen mükellefin âsim olacağı, namazı ifsad etmeyen şeyler, faslında zikr olunmuştur. İbni Âbidin merhumun beyanına göre, Kâbeyi tavaf edenler musâllî sayılmakla, mutaf kenarında, namaz kılanların önünde sütreye hacet olmadığı gibi, Kâbe içinde ve makam-ı İbrahimde dahi musâllînin önünden, mürur eden menolunmaz.
------------------
(1)Aleyhis-selâm efendimiz hazretleri, musâllînin sütresini deve semerinin arkasındaki ağaçla tarif etmiştir ki; o da bir arşın ve daha uzun olarak kabul olunmuştur. Müellif onu bir parmak kalınlığı olmak üzere, göstermiş ise de, Muhaşşi, onu mezheb hilâfı bularak, kalınlık için, bir ölçü yoktur. Kıl inceliğinde dahi olsa, kifayet eder, demiştir. Sütrenin uzunluğu hakkında, daha kısasına itibar olunup, olunmayacağı ihtilâflıdır. Daha uzunun cevazında ihtilâf yoktur. Sütre ayakta duran veya oturan insan veya binek gibi, her dikili şeye şâmildir. Erkeğin arkasını tecviz ve yüzünü menedip yan cihetinde tereddüd eylemiştir. Mahrem olmayan kadını dahi menedip, mahrem olanda ihtilâf göstermiştir. Uyuyan, deli ve gayri müslim sütre ittihaz olunmaz. Kuhistânide mezkûrdur ki, küçük kuyu, küçük nehir ve küçük havuz —kavli esahta— sütre değildir. Bunların büyüğü yol gibidir. Yol, geçit yeri olduğundan, sütre olmadığı gibi, bunlar da sütre olamaz, demektir.
(2) İmam Ahmed, onun vücûbüne kaildir.
(3) İmam Ebû Yûsuf hazretlerinin, hac yolunda namaza durdukça önüne kamçısını atar oldukları, mervidir.
(4) Sütre hattının olmaması böyle değildir ki, o halde hayal basara tâbi olarak, fikir çoğalır.
(5) Bir rivayette, mihrab gibi tedvirli çeker. Aliyyül-kaarinin Mişkât şerhinde mezkûrdur ki, Eimme hazeratı, serilmiş, seccade nevinden olan namazlığı, hattâkıyas etmişlerdir. Bu da, bir celî kıyastır. Çünkü, namazlık hattan ziyade, geçmeğe mâni olur. İbni Abidinin beyanına göre, musâllî, önünde libasını, yahut kitabını koymak dahi kâfidir. Ancak, dikmek, yatık koymaya, yatık koyma da çizgiyemüraccahtır.
(6) Çünkü, sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem efendimiz hazretleri Ebtahtadikmiş oldukları anzeye —ki ucu demirli bir asadır— doğru namaz kıldılar, halbuki, cemaatin sütreleri yok idi.
(7) Bu bapta, mukaatele cevazı hakkında varid olan eser, ibtidai islâmda,namaz içinde ona münâfî amelin mübah olduğu zamanda idi. Bilahare hadîs ilenesholundu.
(8) Tasfik, el çırpmak, demek ise de, burada maksud, işin kolayı olmak üzere, sağ eliyle sol elinin üzerine vurmaktır. Kadınların, tesbih veya cehren kıraetle önünden geçeni ikazı uygun olmaz.
Konular
- Zaman Anlayışımız ve Ramazan
- Biraz Açlık, Daha Çok Takva: Oruç
- Efendimiz (s.a.v.)'in hicreti
- Mahremiyet ve Tesettür
- Kul Hakkı Kimin Hakkı?
- Din, nasihat üzere kaimdir
- İnsan Olmaya Doğru
- Hayat âhiret hayatıdır
- Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar
- Mübarek Üç Aylar'ı Nasıl Değerlendirmeliyiz?
- Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (2)
- Üç aylar ve faziletleri
- Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (3)
- Mübarek Üç Ayların Fazileti
- Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (4)
- Berat gecesinde yapılan ibadetin fazileti büyüktür
- Camide “Tevrat dersi vereceğim” diyen imam
- Ramazan ayına adım adım yaklaşıyoruz
- Günahlardan arınma mevsimi: Üç aylar (5)
- Mümin, iyi ve değerli kabul ettiği şeyleri infak etmeli!
- ‘İnsanları cehenneme sürükleyen yalnızca dilleridir’
- Helal çizgisinde hayat
- Kazançta helal duyarlılığına sahip olabilmek
- KUR'ÂN: EN MUHTEŞEM, EN MÜKEMMEL KİTAP
- BATI, MEDENİYETİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ
- ABD hapishanelerinde 93 kişinin hidayetine vesile oldu
- gitanes brunes filter cheap cigarettes online, buy one pack cigarettes online qq
- nat sherman naturals original discount cigarettes online, buy additive free cigarettes online nx
- 20 yıllık papaz Müslüman oldu ülke karıştı
- Kur'an'ı Bulgarca'ya çevirirken Müslüman oldu