Mâi mukayyed

Mai müstamel ile, hadesin izalesi (abdest, gusül) caiz ve sahih olmadığı gibi, asma ve hindiba yaprağı misilli nebattan ve esmer (meyve, tohum), çiçeklerden istihsal olunan sular ile dahi, hadesin izalesi sahih olmaz, zira ki, bu sular, mai mukayyeddir.

Mai mukayyed olmak için, nebat ve meyvelerden (sıkılma veya inbikten çekme) yolu ile, elde etmek ve budanmış asmada olduğu gibi, kendinden hâsıl olmak, arasında fark yoktur. (Kendinden hâsıl olanla, sıkılarak elde edilen bu gibi sular arasında fark yoktur.)

Mai mukayyed, aslî ve gayri aslî olur ve bunların hiç biri hadesin izalesine elverişli değildir. Kavun, karpuz ve asma, gül suları aslen, mai mukayyeddir.


Gayri aslî olan (mai mukayyed) esasta, mai mutlak iken, bir ârıza sebebiyle, sonradan mukayyed olandır. O da iki türlüdür. Biri, kemali imtizaç sebebiyle, diğeri galebei mümteziç iledir. Kemali imtizaç dahi ya (teşerrüb) veya (tabıh) ile olur. (Tabıh teşerrüpten hâli değil ise de, kemali imtizaç için, müstakil sebep sayılmıştır.)

Şöyle ki, temiz olan mai mutlaka, temiz bir şey karışarak ve meselâ, temiz bir yaprak düşerek, (kemali imtizaç hâsıl olduğu) yâni, düşen ve temiz olan şey, suyun içinde çürüyerek, tabiatı olan rikkat ve seylâna halel geldiği surette, o su mutlak iken mukayyed olup onunla abdest almak ve gusül etmek sahih olmadığı gibi, içinde nohut ve mercimek misilli, temiz şeyler pişirilmek suretinde dahi, (kemali imtizaç) husule gelmiş olmak cihetiyle, rikkat ve seylânına halel gelmemiş bile olsa, onunla abdest ve gusül sahih olmaz. Meğer ki, kaynatılan şey, sedir yaprağı ola. (Sedir yaprağı ve emsali gibi şeyler ki, kendisinden temizlik kasd olunan şeylerdir. Bunların suda kaynatılması, temizlikte mubalâğa demek olduğundan, bunlar ile su kaynatmak sünneti cariye olmuştur).

(Galebei mümteziç) ile olan mai mukayyede gelince: Mai mutlaka karışmış olan şey, fazla olur ise, o su (mai mukayyed) olmuş olur. Câmid olan şeylerin temiz olana karışması suretinde, (tab'an galebeye), sulu şeylerin temiz olana karışmasında da, (vasfan galebeye) bakılır. (Suyun tabiatı, rikkat ve seyelândan ve evsafı ise, renk, tad ve kokudan ibarettir.)

İmdi, yaprak gibi câmid şeyler ile ihtilât ve imtizaç ederek pıhtılanmak (peltelenmek) haline gelen su, bez makulesine isabet etmesinde, tamamiyle sıkılıp çıkmayacağı ve âzâya yayılarak akmayacağı cihetle, (tab'an mağlûp) demek olduğu gibi, süt misilli, renk ve taddan ibaret iki vasfı olan, temiz bir mayiin ihtilâtında, o vasıflardan yalnız birinin, kavun, karpuz suları misilli, yalnız taddan ibaret bulunan tek vasfının, sirke gibi, renk, tad, kokudan ibaret olmak üzere, üç vasfı bulunan mayilerinde katışmasından, onlardan ikisinin, zahir olması dahi, suyu (vasfen mağlûp) etmiş olur.

Bunlar, mai mukayyed aksamından olarak hadesin izalesine elverişli olmadığı gibi suya her vasfıyla benzeyen, temiz mayiin, meselâ, mai müstamelin ve kokusu zail olmuş gülsuyunun, karışımında (galebe) veznen muteber olmakla, bunların ağırlığı, sudan iki kat fazla ise, o dahi, hadesin izalesine elverişli olmaz, bir kilo mai mutlaka, iki kilo mai müstamel karışmış olmak gibi. (Bu itibar ile, mai mutlaka mai müstamel karıştırmak, o suya, insanın dalması gibidir. Hadesi ekber üzere olan bir kimse, elini veya ayağını suya sokar ise, su fasid olur. Şu halde, evlerde, medreselerdeki küçük havuzlardan alınan abdestlerin ve edilen gusüllerin sıhhatine hüküm etmek lâzımdır. Elhasıl, o havuzlardan abbdest ve gusül, mai müstamelinin ekser veya müsavi olduğuna veya pislik bulunduğuna zannı galib olmadıkça caizdir.)

Bunun aksi halinde, yâni bir kilo mai müstamele, iki kilo mai tahir karışmış oldukta, o su ile, hadesin izalesi sahih olur. Müsavat halinde, mai mutahhir, (ihtiyaten) mağlûp sayılır.

Suda yosun olmak veyahut uzun müddet durmasından, renk ve kokusunda bozukluk bulunmak, abdest ve gusüle mâni olmadığı gibi, suya, sabun ve safran, yemiş ve yaprak misilli temiz câmidat karıştırmak ve içinde mısır ve nohut ıslatılmak dahi mâni değildir. Suyun tabiatine halel gelmedikçe, evsafı, onlar ile büsbütün değişmiş olsa bile, beis yoktur. Ancak, bu cevaz, isim değişmemek ve boyanır hale gelmemekle mukayyettir. Suyun safran gibi boyanır hâle gelmesi, hurma suyu gibi nebiz ismini alması, üzüm suyunun şıra adını alması gibi.