Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

İçki

2208 - Soru: Çalıştığım lokantada cumartesi ve pazar günleri içki veriliyor. Şimdi ben ne yapayım? Mutfağın aşçılık kısmına geçsem orada da meze yapmak zorunda kalacağım. Bu sebeple içkiye hizmet ettiğimden dolayı sorumlu olur muyum? Yoksa fabrikanın diğer bir mesleğini mi seçeyim? Bana tatmin edici bir cevap verin.
Cevap: Doğru olanı hiç içki bulunmayan bir yerde çalışmanızdır.

MÜEZZIN'DE (EZÂN OKUYAN'DA) ARANAN VASIFLAR

422 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Üç kimse kiyamet gününde misk'ten tepeler üzerinde olacak; büyük korku onlari ürkütmeyecek, insanlar korktugu zaman onlar, korkmayacaklardir. Birincisi: Kur'an-i ögreten ve bu isi Allah rizasini ve Allah'in ihsanini dileyerek yapan. Ikincisi: Her günde gecede bes vakit farz namaz için Ezân okuyup, bununla Allah'in rizasini ve Allah'in ihsanini dileyen kimse. Üçüncüsü: Kendisini dünya köleligi Rabbine taattan men edemeyen kimse"(68) buyurdugu bilinmektedir. Dolayisiyla Müezzin'de bazi vasiflarin bulunmasi sarttir. Bunlar:
  a) Müezzin'in erkek olmasi lazimdir. Kadinlarin ezân okumalari ve ikâmetleri mekruhtur.

Cuma Namazı

Cuma Namazının Meşruiyeti

Cuma namazı şer´î bir ibadettir ve Allah Teâlâ´nın bu günün şeref ve faziletine nail olmaları için sadece bu ümmete verdiği ihsanlardan biridir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Bizler (ehl-i kitab´a nazaran) en son gelenleriz. Fakat kıyamet gü­nünde en önde olanlarız. Şundan dolayı ki (bizden başka) kendile­rine kitap verilen her ümmet bizden önce gelmiştir. Bize ise kitap, onlardan sonra verildi. Sonra Allah´ın bize farz kıldığı şu gün yok mu, işte Allah bizleri ona hidayet buyurdu. Bu bakımdan insanlar bunda bize tâbi olacaktır. Yahudiler(in ibadet) günü yarın (Cumartesi), hristiyanlarınki ise Pazar günüdür.[1]

Teyemmümü bozanlar

Aslı bozan ve iptâl eden şey, onun feri' ve halefini dahi bozup iptâl edeceğinden, abdesti bozan veyahut guslü icap eden şeyler, teyemmümü dahi bozar.

Bunlardan başka, teyemmümü, onu mübah kılan özrün zevâli, yâni kâfi suyu bulmak ve onu kullanmaya kaadir olmak dahi bozar. (1)

CİNN'LERİN MAHİYETİ

180 Allahû Teâla (cc)'nın yaratmış olduğu gözle görülmeyen bir kısım varlıklar daha vardır ki; bunların başında "Cinn"ler gelir. Önce "Cinn" kelimesi üzerinde duralım. "Cin" ismi "Cenne" kelimesindendir; bir şeyi histen gizlemek, örtmek manalarına gelir.(126) "Cünne", kalkan ve siper manasına, "Cenin" ana rahminde saklı olan çocuk manasına gelir ve bunların hepsi aynı köke dayanır. İslâmi ıstılâhta "Cin"; Allahû Teâla (cc)'nın tekliflerine muhatab olan ve insanların gözle göremedikleri varlıklardır. Bunların da Allahû Teâla (cc)'ya iman edenleri bulunduğu gibi, inkâr edenleri de mevcuttur. Allahû Teâla (cc)'ya ilk isyan eden "İblis'in" de; cinler taifesinden olduğu bilinmektedir.(127)

ALLAH-Û TEÂLA (CC) VE RESÛLÜ'NE (SAV) KARŞI SAVAŞANLAR: FAİZCİLER!

1407 Kur'an-ı Kerim'de: "Faiz yiyenler, kendilerini şeytan çarpmış (birer mecnun) dan başka bir halde (kabirlerinden) kalkamazlar. Böyle olması da onların: "Alışveriş de ancak faiz gibidir, aralarında fark yoktur" demelerindendir. Halbuki Allah, alışverişi "Helal", faizi de "Haram" kılmıştır. Kim Rabbinden bir öğüt gelip de (faizden) vazgeçerse, geçmişi ona ve işi (hakkındaki hüküm) de Allah'a aittir. Kim de tekrar faize dönerse; onlar, o ateşin yaranıdırlar ki, orada (bir daha çıkmamak üzere) ebedi kalıcıdırlar. Allah, faizin bereketini tamamen giderir. Zekâtı verilen malları ise artırır. Allah (haramı, helal tanımakta ısrar eden) çok kâfir, çok günahkâr hiç kimseyi sevmez. İman eden, salih amellerde bulunan, namazını dosdoğru kıl

Kitaplara İmân

Kulların saadet ve selâmetleri için, Hak Celle ve âlânın bâzı Enbiyâsına, Kitaplar göndermiş, yâni kullara (tâlîmat-ı ilâhiye) olmak üzere Enbiyâ-i Kirâma emirler, nehiyler, ibret âmiz kıssalar ve müessir duâlar ve mev'izalar vahy ve irsâl eylemiş olduğuna inanmaktır.

Bu ilâhî Kitapların en mükemmeli ve en efdali, Kur'anı Azîmüşşândır ki, (nev'i beşerin) kıyâmete kadar, gerek Hâlika ve gerek Mahlûka karşı olacak, (Ubûdiyet) ve (İnsâniyet) vazifelerine dair olan evâmir ve ahkâmı, mekârimi ahlâkı ve esbâbı saâdet ve felahı, tamâmiyle câmi ve herkes için, her vakit faydalı ve nâfi'dir.

Telbiye

Telbiye, lebbeyk okumaktır ki, sünnet olduğu üzere, ihramlı olarak,

diyerek, sesini yükseltmektir. (Hac fiilerinin terkibine bakınız).

Ref'i savt - ki, ona ihlâl ve (Acce) tâbir olunur - yine erkeklere mahsustur.

Nâbi:

«Azm eder göklere mânendei peyk, Nefes'i gulgulenâk-i lebbeyk»

İhramda olana (Muhrim) denildiği gibi, (haram) dahi denir. Cem'i (Hurum) gelir. «ve entüm hurum» âyetindeki hurum lafzı celili gibi.

"HAKKI TESBİT, BATILI İPTAL" MÜCADELESİ

80 İmam-ı Şafii (rha) "İhtilâf" konusunda kendisine: "- Gerek eskiden, gerek şimdi olsun, ilim ehlini daima ihtilâf halinde buluyorum. Bu ihtilâf onlara caiz midir?" şeklinde tevcih edilen bir suale şu cevabı veriyor: "İhtilâf iki çeşittir. Birincisi haram olan ihtilâftır.  Bu mahiyette bir ihtilâfa düşmek caiz değildir. Allahû Teâla (cc)'nın kitabında veya Resûl-i Ekrem (sav)'in lisanı üzerinde apaçık ortaya koyduğu nass'lardaki ihtilaf bu mahiyettedir. İlim ehlinin,hakkında nass bulunan konularda ihtilâf etmeleri helâl değildir."(106) Bahsin devamında, Kur'an-ı Kerim'de kendisine açık beyyineler geldikten sonra ihtilâfa düşenlerin zemmedildiği ayet-i kerimeleri zikrederek, bunun "Haram" olduğunu belirtmiştir. Fer'i konularda; fakih sahab

Kazâ

Kader ve Kazâya İman Îmanın altıncı şartı kadere inanmaktır. (Kader ve kaza meselesi bazan zor anlaşıldığından, kolay kavrayabilmek için, önce insandaki irâde-i cüz'iyye'yi izah edelim.) İrâde-i Cüz'iyye İrâde-i cüz'iyye: Cenâb-ı Hakk'ın kuluna verdiği mahdut bir salâhiyet ve tercih hakkıdır. Fakat ehemmiyeti pek büyüktür. Zira insan, irâdesini hayra sarf ederse Mevlâ hayrı, şerre sarf ederse şerri yaratır. Bu itibarla insan, Cenneti de, Cehennemi de bu irâde ile kazanır. Evet, Hâlık (Yaratıcı) yalnız Cenâb-ı Hakk'tır. O dilemezse, o yaratmazsa hiç bir şey olmaz. Şu kadar ki, kul kâsib yani isteyip çalışan, Mevlâ ise Hâlik yani yaratan'dır. İnsana verilen irâde-i cüz'iyye otomobilin direksiyonu gibidir . İnsan direksiy

İNSAN HAKLARI - LAİKLİK

Soru: "Bütün dünyada, insan haklarına riayet meselesi gündemdedir. Fıkıh kitaplarında, Allahu Teala'nın (cc) hukuku (hukullah) ve hukuku'l-ibad (kul hukuku) kavramları mevcuttur. Ancak, müstakil olarak insan haklarına yer verilmemiştir.(...) İnsan haklarının tesbitinde ölçü nedir? İslam fıkhı ile laik hukukun, teşrii (hüküm koyma) kaynağı farklıdır. Laikliği; din ve vicdan hürriyeti ile sınırlandırdığımız zaman, bu farklılaşma ortadan kalkabilir mi?"

Hacc etmek

Mekkei Mükerremedeki Kâbei muazzamayı - ki, bütün ehli İslâmın kıblesidir - ziyâret etmekten ibarettir.

Kâbeyi ziyaret iki türlüdür: Biri (omre), diğeri (Hac) dır.

Omre, sâyü tavaftan ibarettir ki, (Haccı asgar) sayılır. Bunun için muayyen zaman yoktur.

Kâbe içinde ve üstünde namaz

Kâbenin, — gerek içinde, gerek üstünde — her tarafı kıbledir. Çünkü, Kâbe — malûm olan binadan ibaret olmayıp — onun yerinin ve se mâya doğru üstündeki havasının adıdır. Üstünde, siper ittihazına dahi hacet yoktur. Kâbe içinde, namaz kılmak, Hazreti Rasûlü ekrem sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem efendimize vâkî olmuş (1) ve Kâbe fevkinde namaz kılmak — zahirde olan hürmetsizliğe binaen — edebe mugayir görülmüştür.

Sehiv Secdesi

Sehiv Secdesi Sehiv secdesi, namazda unutma veya gafletle yapılan bir noksanlık veya fazlalıktan meydana gelen hatâyı düzeltmek için yapılması vâcip olan secdedir. Sehiv Secdesinin İcabettiği Yerler Sehiv secdesi namaz içindeki bir vâcibin terk veyâ tehir edilmesinden, Farzın ise sâdece geciktirilmesinden dolayı lâzım gelir. Farzın terk edilmesinde ise, sehiv secdesi kâfi gelmez; namazın yeniden kılınması gerekir. Namazın sünnetlerinden herhangi birinin terkedilmesi hâlinde ise, sehiv secdesi lâzım gelmez. Bir kimse namazda gizli okunacak yerde aşikâr okusa, vitir namazında kunutu terk etse veya dört rek'atli bir namazda birinci oturuşu unutarak terketmiş olsa, secde-i sehiv yapar. Böylece noksanını tamamlamış, hatâsını düzeltmiş olur. Sehiv

KURBAN'IN TARİF VE MAHİYETİ

1063 Hac ibadetinden sonra "Kurban'ı" ele almamızın sebebi, vakit birliğidir. Molla Hüsrev "Udhiyye" babının girişinde: "Bu babın Kitabû'l Hacc ile olan ilgisi, udhiyye'nin hacc günlerinde kesilmesidir. Udhiyye kuşluk vaktinde kesilen hayvanın (Kurban'ın) ismidir. Zira nahr günlerinde (Kurban Bayramı'nda) kesilen hayvan, kuşluk vaktinde kesildiği için (Vaktin adı ile) "Udhiyye" olrak isimlendirilmiştir"(317) buyurmaktadır. Kurban; arapça bir kelime olup, (K-R-B) kökündendir. Lûgatta "Manen yaklaşmak, yakın olmak ve müşavir olmak" gibi manalara gelir.(318) İslâmi ıstılâhta; "Allahû Teâla (cc)'ya ibadet niyetiyle muayyen bir vakitte, hususi bir hayvanı kesmeye kurban denir"(319) tarifi esas alınmıştır. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kurban kesiniz!.. Zira