Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Kitaplar

Kitaplara İman Îmanın üçüncü şartı kitaplara inanmaktır. Cenâb-ı Hakk, kendi irâdelerini, emirlerini, nehiylerini, hikmetlerini kullarına bildirmek için zaman zaman peygamberlerine kitaplar indirmiştir. Bu kitapların tamamına ilâhî kitaplar denir. Cebrâil (a.s.) vâsıtası ile peygamberlere vahiy olarak gönderilen kitap ve suhufun (sayfaların) adedi 104'tür. Suhuf (Sayfalar) 10 Suhuf, ÂDEM aleyhisselâm'a, 50 Suhuf, ŞİT aleyhisselâm'a, 30 Suhuf, İDRİS aleyhisselâm'a, 10 Suhuf, İBRAHİM aleyhisselâm'a, gönderilmiştir ki, tamamı 100 sahifedir. Kitaplar Tevrat, Mûsa aleyhisselâm'a, Zebur, Dâvud aleyhisselâm'a, İncil, İsa aleyhisselâm'a, Kur'ân, Peygamberimiz MUHAMMED Aleyhisselâm'a, gelmiştir. Kur'anın gelmesiyle ilk üçünün hükm

KURBAN'DA BULUNMASI GEREK VASIFLAR

1072 Kurbanlık hayvanların yaşı ile ilgili olarak Hz. Cabir (ra)'den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te Resûl-i Ekrem (sav)'in: "İki yaşına girmiş (Müsinne) hayvandan başkasını kesmeyiniz. Eğer iki yaşına girmiş hayvan bulamazsanız, bu durumda "Cezae" halindeki koyunu kurban olarak kesiniz"(346) buyurduğu bilinmektedir. Hanefi fûkahası: "Kurbanlık hayvanın yaşı için seniyy kâfidir. Seniyy; koyunda bir yaşını tamamlayıp ikisine giren, Sığır'dan iki şayını tamamlayıp, üç yaşına giren, Deve'den de beş yaşını tamamlayıp, altı yaşına giren hayvandır"(347) hükmünde müttefiktir. 1073 Molla Hüsrev: "Deve'den, Sığır'dan ve Koyun'dan "Seniyy" ve "Seniyye'den" ziyade olanların kurban edilmesi sahihtir. Seniyy Deve'den beş, Sığır'dan iki

ALLAHÛ TEÂLA (CC)'YA VE SIFATLARINA İMAN

131 Kâinatın ve onu meydana getiren varlıkların, kendiliklerinden ve tesadüfen meydana gelmiş olmaları imkansızdır. Zira en basitinden tarlada yetişen pamuğun, kendiliğinden eğirilip ip haline gelmesi, daha sonra bu iplerin tesadüfen kumaş haline dönüşmesi mümkün değildir. Boş bir arsada; hiçbir yapı malzemesi veya bunları belli metodlarla bir araya getirecek usta ve benzeri elemanlar bulunmaksızın, kendiliğinden dört başı mamur bir köşkün yükseleceğini beklemek de düşünülemez. Dikkat edilirse âlemdeki her varlık muhtaç durumdadır. Eğer bu varlıklar kendi kendilerini yaratmış olsalardı, herşeyden müstağni olmak, asla muhtaç olmamak hususunda titizlik gösterirlerdi. Kainatta bulunan bütün varlıklar; büyük veya küçük bütün cisim

H) ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİNDE ÂDAB-I MUÂŞERET

1745 Kur'ân-ı Kerîm'de: "Mü'minler birbirlerinin kardeşidirler"(243) hükmü beyan buyurulmuştur. Dolayısıyla her türlü ilişkide; "Kardeşlik Hukuku" ön planda olmalıdır. Allahû Teâla (cc)'nın tekliflerini öğrenme ve öğretme hayırlı bir ameldir. Bu sebeble; hem öğretmenin, hem öğrencinin dikkat etmesi gereken bazı kaideler vardır. Önce öğretmenin vasıfları üzerinde duralım.

Peygamberimizi İyi Tanıyalım

Peygamberimiz Peygamberimizin Ecdâd-ı Âlîsi (Dedeleri) Peygamberimiz'in kendisinden itibaren, Hz. İsmâil'in sülalesinden olan Adnan'a kadar baba sülâlesi şöyledir: Hz.Muhammed, Abdullah, Abdülmuttalib, Hâşim, Abdimenaf, Kusayy, Kilab, Mürre, Kâab, Lüey, Gaalib, Fihr, Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike, İlyas, Mudar, Nizar, Meaad, Adnan. Peygamberimizin anne cihetinden sülâlesi: Hz. Muhammed, Amine, Vehb, Abdimenaf, Zühre, Kilâb. Peygamberlerin her hususta en üstün, en büyük olanı, şüphesiz bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)'dır. Peygamberimizden evvel gönderilen peygamberlerden çoğu, belli bir topluluğa, bir şehir veya köy halkına gönderilmiştir. Peygamber Efendimiz ise bütün insanlığa, bütün mahl

Eşler Arası Denklik

1681 - Netice Fetvalarından: "Buluğ çağına ermiş bulunan Hind, babasından izinsiz olarak kendisini, dengi bulunmayan bir kimseye nikahlayıp (babası tarafindan kocasından) tefrik edilmeden, önce Hind ölse, koca ona varis olur" (H.Ec. c. 1/28)
Açıklama: Kadının, vardığı kimsenin dengi olmayışı, ayrılmasına delil ve dayanak olur. Fakat nikahın muteber olmamasına mesned olamaz. Bu sebeple, babası tarafindan nikahın feshine gidilmeden kadının ölmesiyle, vardığı erkek ona mirasçı olur.
1682 - Behce Fetvalarından: "Kıbti olan Zeyd, Müslüman sadat-ı kiram kızına denk olamaz" (H.Ec. c. 1/31)

Rakîkin nikâhı

Rakîkin, nikâhının infazı mevlâsının iznine mevkuftur. Ve mükâtip sınıfından mâdâsı hakkında, Mevlânanın nikâh üzerine, vilâyet icbarı vardır.

Bu babı mesaili, şu iki aslın şerhleri ve ferilerinden ibarettir.

Rakîk - ki, ona merkûk dahi denir - sahibi ve memlûkiyyet olandır. Müennesine rakîka denir.

Zevceyi, kendi vârisi öldürmek dahi, böyledir.

Mevlâ, rakîkin malikidir ki, vilâyet faslında geçen, efendi ve hanımdan ibarettir.

NAMAZ'IN EDEBLERI

465 Namazin edebleri sunlardir: Ayakta iken secde yerine bakmak, rükû halinde iken ayaklari üstüne bakmak, secde ederken burnun ucuna bakmak, otururken kucagina bakmak, sag tarafa selâm verirken sag omuza, sol tarafa selâm verirken sol omuza bakma, esnememek için gayret sarfetmek, fakat vukua gelirse agzini kapatmak ve güç yettigi kadar öksürmemek ve bu hususta gayret göstermek.(177)

geovisit();

"ZEKÂT" VE "VERGİ" ARASINDAKİ FARK

877 Şurası muhakkaktır ki; "Zekât" ile "Vergi" arasında, teşri kaynağı, gaye, miktar ve harcanacağı yerler noktasından izahı mümkün olmayan farklar vardır. Zekât; Allahû Teâla (cc)'nın koyduğu bir ibadettir. Hangi maldan, hangi süre içerisinde, ne kadar ve kimlere verileceği Resûl-i Ekrem (sav) tarafından izah buyurulmuştur!.. Bu şer'i hududlara hiç kimsenin tecavüz etmesi veya onu değiştirmesi mümkün değildir. "Vergi" ise; insanların ihtiyaçlar sebebiyle, kendi akıllarına göre tayin ettikleri ve ibadet olma özelliği bulunmayan iktisâdî bir olaydır. Darû'l İslâm' da dahi; Beytülmal'de "Zekât" bölümü, diğerlerinden ayrı mütalâa edilir. Zira masraf yerleri birbirinden farklıdır.

YEMİN-İ LAĞV

2002 : Lağv yemin; hiçbir şer'i hükmü olmayan yemindir. Hz. Aişe (ranha) vâlidemiz şöyle târif etmiştir: "Lağv yemin, kişinin hiçbir kasdı olmaksızın "Vallahi böyledir" veya "Vallahi böyle değildir" demesidir. İbn-i Abbas (ra)'dan şöyle rivayet edilmiştir: "Kişi zan üzere bir şeyin olacağına yemin eder ki gerçekten böyle değildir. Madem ki yemini yapan kişi; olan herhangi bir fiili zannı gâlip ile bildiğinden dolayı yapmaktadır ve bu iş hiç de onun sandığı gibi değildir. Bu yemin lağv yemindir. Çünkü o bu yemini kandırmak ve hile yapmak için yapmamıştır"(61) Molla Hüsrev: "Bu yemine "Lağv" denilmesine sebeb; ona itibar edilmediği içindir. Zira lağv; faydası olmayan şeyin adıdır. Bir kimse, faydasız birşey konuşsa "Lağv etti"

MEHİRLE İLGİLİ DİĞER MESELELER

1124 Mehirin te'kidi ve kat'iyyet kazanması; halvet-i sahiha, cim'anın (karı-koca hayatının başlaması) tahakkuku veya karı-kocadan birinin ölümüyle sabit olur.(97) Nikâh akdi esnasında "Mehir" hususunda herhangi bir anlaşma olmamış; halvet-i sahiha ve cim'a tahakkuk etmeden talak (boşama) vukû bulmuşsa kadına müt'a verilmesi gerekir.(98) Halvet-i Sahiha; kadın ile erkeğin; hissen, şer'an ve tav'an cima yapmaya mani bir halleri olmadan, bir yerde ve bir arada bulunmaları demektir!.. Eğer cim'a etmeye kat'i bir engelleri mevcutsa, buna "Halvet-i Faside" denir.(100) Nikâhlanmaları müebbed (yani ebedi olarak) haram olmayan erkek ve kadınların bir arada oturmaları durumunda "Sahih" veya "Fasid" halvet teşekkül eder. Bu sebeple İslâm ûleması "Haremlik" ve "S

Tekbir

Namazda Okunan Bazı Duâlar Tekbir ٱَللهُ اَكْبَرُ

Allaahü Ekber. Mânâsı: "Allâh En Büyüktür." Sübhâneke سُبْحَانَكَ ٱللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ وَتَبَارَكَ ٱسْمُكَ وَتَعَالٰى جَدُّكَ



(وَجَلَّ ثَنَآئُكَ) وَلاَ اِلٰهَ غَيْرُكَ

Kurbanın Kesilme Vakti, Şekli ve Niyet

Kurban Kurban, Allâhü Teâlâ'ya yakınlık için, ibâdet niyetiyle kurban bayramı günlerinde, kurbana müsait bir hayvanı kesmektir. Kendisine fıtır sadakası vâcip olan kimselere kurban da vâciptir. Yâni nisaba mâlik olan hür, mukîm, her müslümana vâciptir. Kurban, kesenin kendi nefsine bedel olarak kesilir. Allâh rızâsı için hâlisâne bir niyetle kesilen kurbanın akan ilk kanı ile birlikte kurban kesen mü'minin günahlarının bağışlanacağı beyân olunmuştur. Kurbanın Kesilme Vakti, Şekli ve Niyet Kurbanın kesilecek vakti, Kurban Bayramı'nın birinci, ikinci ve üçüncü günüdür. Ancak, günlerin tesbitindeki hesap hataları göz önünde bulundurulmalı ve imkân nisbetinde üçüncü güne bırakmamaya gayret etmelidir. Zaten efdal olan da bi

Namaz

Kitab-ut-tahare terkibinin hallinde geçen ifadeye göre, Kitab-us-salât: Namaz hükümlerinin beyanı için aktedilmiş bir bap demektir ki, münderecatı, müstakillen namaz meseleleridir.

Salât namaz demektir. Namazın mekrûh vakitler kısmında zikrolunacağı üzere, farz, vâcip, sünnet, müstahap (1) mekruh, menhî olanı vardır.

Farz olan namazdan başlayarak, ona «Salâvatı mektube» diyeceğiz, ve onun farz edildiği vakti, evkat ve rekât adedini, farzolunması hikmetini ve sebebini, şartlarını, hükmünü, rüknünü, sıfatını beyan edeceğiz.

Salât, lûgatte dua ve Şeriatte, Erkânı mâlûme ve Ef'âli mahsusadır. Cem'i salâvattır, namaz kılana Musâlli denir.

----------

Cuma Namazına Niyet

Cuma Namazı Cuma namazı, cuma günü öğle vakti cemaatle kılınması farz olan bir namazdır. Cuma Namazının Şartları Beş vakit namazın şartlarından başka cuma namazının iki şartı daha vardır: Vücûbunun, yâni müslüman üzerine farz olmasının şartları, Sıhhatinin, yâni cuma namazının sahih olmasının şartları. Cuma Namazının Vücûbunun Şartı Yedidir: Erkek olmak, (Kadın ve hünsâ olmamak.) Hür olmak, (Esir veya hapis olmamak.) Mukim olmak, (Seferî olmamak.) Sıhhatli olmak, ( Namaza gidemeyecek kadar hasta olmamak.) Gözleri sağlam olmak, (Âmâ olmamak.) Ayakları sağlam olmak, (Kötürüm olmamak.) Namaza gitmeye mâni ve gitmemeyi mübah kılan bir özrü bulunmamak. (Düşman korkusu, şiddetli yağmur, çamur gibi şeyler cumaya mâni halle