Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

İMAN VE İSLÂM

124 "İman" ve "İslâm" kelimelerinin lûgat manaları birbirinden farklıdır. İslâm kelimesi (S-L-M) kökünden gelip; itaat, inkiyad ve bir şeye teslimiyet manalarına gelir. Istılâh'ta ise; "Allahû Teâla (cc)'ya teslim olmak Resûl-i Ekrem (sav)'in din hususunda bildirmiş olduğu haber ve hükümleri kabul etmek" demektir. İmam-ı Maturidi: "Bize göre iman ile İslâm, her ne kadar lûgat ve lafız itibariyle manaları aynı değil ise de; kendileriyle murad edilen mahiyet incelendiğinde aynı olduğu görülür."(45) buyurmaktadır. Esasen İslâmiyetin şartlarından bir kısmını inkâr eden kimse, imandan da çıkmıştır. Keza iman esaslarından bazılarını kabul etmek sûretiyle imandan çıkan kimse, İslâmiyetten uzaklaşmış ve kâfir olmuştur.

İFTAR VE İFTAR DUASI

 812 İftarda acele etmek efdaldir. Bu husus sünnetle sabittir.(45) Namazdan önce iftar etmek müstehabtır. İftar esnasında şu dua yapılır:

KISASIN VACİB OLMASI İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR

1326 KAATİL BÜLÛ A ERMİŞ VE AKILLI OLMALIDIR: Sabi'nin veya delinin; ehliyet arızası sözkonusudur. Kısas ise; bir cezadır ve ancak cinayet sebebiyle tatbik edilir. Çocuğun ve delinin kasdı, "hata" hükmündedir. Bu sebeple; çocuk veya deli, bir kimseyi öldürürse, kısas tatbik edilmez.(189) Akilesi; öldürülen kimsenin velisine "diyet" verir.(190) Çünkü hataen öldürme sözkonusudur. 

Hac

Kul, Cenab-ı Hakk'ın emretmiş olduğu ibadetleri bizzat yapmakla vazifelidir. Dini vazifelerin yerine getirilmesinde aslolan hüküm bu olmakla beraber, ibadetin nev'i ve kulun aczi dikkate alınarak verilmiş istisnai hükümler de bulunmaktadır.
Namaz ve oruç gibi bedeni ibadetlerde vekalet caiz olmamakta, fakat kulun aczi nisbetinde İslam'ın gösterdiği kolaylıklar artmaktadır. Zekat ve kurban gibi mali ibadetlerin, vekil tayini suretiyle yerine getirilmesi caiz bulunmaktadır.

2. BÖLÜM: TEVHİD VE SIFAT İLMİ

2. BÖLÜM: TEVHİD VE SIFAT İLMİ

Güslün Hüküm ve Çeşitleri

Gusl´ün Mânâsı

Gusî kelimesi lügatte, suyun herhangibir şey üzerinden dökülmesi demektir. Şer´î mânâsı ise, suyu hususi bir niyetle bedenin üzerine dök­mektir.

Guslün Meşruiyeti

Gusl ister nezafet için, ister cünüplüğü gidermek için olsun meşrudur. Bir ibadete şart olup olmaması durumu değiştirmez. Kur´an, Sünnet ve İcma, guslün meşruiyetine delâlet eder. Kür´an´daki delillerden biri şu ayettir:

Şüphesiz ki Alan, çok tevbe edenleri sever ve çok temizlenenleri de sever.

(Bakara/222)

Yani abdestsizlikten, maddî ve manevî pisliklerden çok korunanları, yıkananları sever. Sünnet´teki delillerden biri ise, Hz. Peygamber´in şu ha­dîsidir;

KEFFÂRET NEDİR?

841 Arapça bir kelime olup; (K-F-R) kökünden gelir, örtmek ve gizlemek manasınadır.(104) İslâmî ıstılâhta; bazı fiilleri irtikap eden mükellefin, günahlarının örtülmesi için şer'i şerifin koyduğu hududlara "Keffâret" denir. İmam-ı Merginani; Allahû Teâla (cc)'yı inkâr eden kâfirlerin "Keffâret'e" ehil olmadıklarını esas alarak; "Zira keffâret bir ibadettir"(105) hükmünü zikretmektedir. Mü'min için bir anlamda ceza olduğu da bilinmektedir. Molla Hüsrev: "Keffaret; ûkubat ile ibâdet arasında döner"(106) buyurmaktadır. İmam-ı Kasani'de tarif bu şekildedir. Beş çeşit keffâret vardır:
  1. Orucu kasden ve teammüden bozmanın keffâreti.
  2. Hataen bir mü'mini öldürmenin keffâreti.
  3. Zıhar keffâreti.

Vadeli Satış

Soru: Zamanimizda yaygin bir hale gelen vadeli satista fiyat farki dinimize göre caiz midir? Bu usulde yapilan satisin fasid oldugunu söyleyenler bulundugu gibi, farkin faiz olacagini iddia edenler de bulunmaktadir. Bu hususu açiklar misiniz?

İkrah

İkrah´ın Hakikati ve Mânâsı

Misbâh´ul-Münîr´de şöyle denilmektedir: Kerih; sevilmeyen, çirkin görünen şey demektir. Kerh kelimesi meşakkat anlamına da gelir, kürüh şeklinde de okunur ki kahretmek, zorlamak anlamına kullanılır. Meselâ ´Onu bir işe ikrah ettim´ demek, o işi ona zorla yaptırdım demektir. Kerh kelimesi ´İsteyerek veya istemeyerek (bana) gelin´ (Fussüet/11) ayetinde olduğu gibi, ´zorla yapmak/yaptırmak´ anlamını ifade eder. Burada kerh kelimesi, itaatin zıddı olarak kullanılmıştır.

Kısacası ikrah kelimesi lugatta, birini hoşuna gitmeyen bir şeye zorlamak anlamına gelir; yani onun hoşuna gitmeyen, sevgi ve rızaya ters düşen birşeyi onun nefsineferieştirmek demektir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

GAYBA İMAN VE MUGAYYABAT-I HAMSE (5 BİLİNMEYEN) MESELESİ

Soru: "Müslümanların vasıflarından birisi, gayba iman etmeleridir. Bir sohbette; gaybın mutlak ve izafi olarak ikiye ayrılabileceği üzerinde duruldu. (..) Klasik tefsirlerde beş bilinmeyen olarak izah edilen hadise şu Ayet-İ Kerime'ye dayanmaktadır: "Saatin (kıyametin) ilmi, muhakkak ki Allah katındadır. Yağmuru O indirir, Rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse hangi yerde öleceğini bilemez. Şüphesiz Allah her şeyi bilir ve her şeyden haberdardır." ( Lokman Suresi: 34) Son yıllarda bu beş bilinmeyenden ikisini; yani "Yağmuru o indirir" ve "Rahimlerde olanı o bilir" hükümlerinin keyfiyetini mutlak değil, izafi gayb olarak değerlendiren müfessirler ortaya çıkmıştır. Bunların iddialarına göre "Gün

Kur'an-ı Kerim'in Nüzulü

84 - Soru: Kur'an-ı Kerim'in nüzulünü beyan eden ayetlerden bazısında "Enzele", diğer bazı ayetlerde "Nezzele" ifadesiyle tabir buyurulmasının hikmeti nedir? Ve inzal ile tenzil arasında ne fark vardır?
Cevap: "İnzal" topluca indirmek, "Tenzil" ise ayet ayet, parça parça indirmektir. Kur'an-ı Kerim'in Levh-i Mahfuz'dan alınarak dünya semasındaki beyt-i izzete indirilmesi, bir defada ve bir bütün halde olduğundan "İnzal" kelimesi ile ifade edilmiş olmaktadır. Vak'aların durumuna göre zaman zaman gönderilme şekline "Tenzil" adı verilmektedir.
85 - Soru: Kur'an-ı Kerim'in ilk nazil olan ayeti ile en son nazil olan ayetini açıklayınız?

Küsûf Namazı

Küsuf (Güneş tutulması), husuf (Ay tutulması), zelzele, şedit rüzgârlar, devamlı yağmur, yakıcı yıldırımlar, korkunç karanlık, korkunç sel, müstevli emraz gibi, korkulu ve ürküntülü zamanlarda, - bütün hâdiselerin - kâinatı ibdâ' edene izâfesini - hakikat olarak kabul edip - kerahet vaktinin gayride, namaza durmak ve iki veya daha ziyade, çift rekât namaz kılmak, sünnettir (1). Büyük sûreler, okuyarak ve rükû ve sücud tesbihlerini çoğaltarak, bu namazları, uzatmak dahi, sünnettir (2).

İNSAN AKLI İLE VAHYİN MÜNASEBETİ

Soru: "Son yıllarda insan aklı ile vahyin münasebeti konusunda değişik tartışmalar yapılmaktadır. Her yıl düzenlenen 'Abant Platformu'nda da bu konu ile ilgili görüşlere yer verilmiştir. Sonuç bildirisinin birinci maddesinde, 'Vahiy-akıl ilişkisinin sağlıklı bir şekilde teşhis ve tesbit edilmesi, ülkemiz, İslam dünyası ve tüm insanlığın geleceği için hayati bir önem taşımaktadır' denilmektedir. Arkadaşlarla bu bildiride yer alan tesbitleri müzakere ederken ihtilafa düştük. (...) Bazı kardeşlerimiz, 'Akıl ile Sünnet arasında çelişki olursa; akıl esas alınır, Sünnet tevil edilir' iddiası ortaya attılar. Bazıları da bunun mümkün olamayacağını ileri sürdüler. (...) Nassın hükmünü, akılla test etmek gerekir mi? Akıl il

Teravih Namazı

997 - Soru: Ramazan'da kadınlar teravih kılıyorlar. Caminin bir köşesinde onlara yer ayırıyorlar. Erkek cemaat ise caminin dışına kadar doluyor. Bu durumda kadınlar ortada kalıyor veya kadınlar mahfelde erkeklerin üst tarafında namaz kılıyor. Bu hususlarda bir mahzur olup olmadığını açıklar mısınız?
Cevap: Kocasının müsaadesini alan kadının camiye gelip kapalı bir yerde namazı kılması, mahfelde ve erkeklerin üst tarafında bulunması, erkek cemaatin namazına bir mahzur teşkil etmez.

Taharet

Dinimiz bize her vakit, bedenimizi, elbisemizi, mekânımızı ve kullanacağımız suyu temiz tutmamızı emretmekte olduğu gibi, namaz için dahi, başkaca bir hazırlık emrediyor ki, o da abdest alıp namaza giyimli ve temiz olarak durmaktır.