Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Teravih Namazı

Teravih namazı, sadece Ramazan´da kılınır. Teravih namazını cema­atle kılmak sünnettir. Ancak tek başına da kıhnabilir. Sahabîler her dört rekâttan sonra istirahat ettikleri için bu namaza teravih ismi verilmiştir. Buna Ramazan kıyamı da denilmiştir.

Teravih namazı Ramazan gecelerinin herbirinde yirmi rekât olarak kılınır. Her iki rekâtta bir selâm verilir. (İki rekâtta bir selâm vermek Şafii´ye göre vacib´dir).

ORUCU BOZAN VE KEFFARETİ GEREKTİREN HUSUSLAR

817 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Oruç, vücûda girenden dolayı bozulur"(58) buyurduğu bilinmektedir. İnsan fıtratının gereği olarak; gıda maddelerini boğaz vasıtasıyla vücûduna ulaştırır. Malûm olduğu üzere bu en tabii yoldur. Bunun dışında; kulak, burun, ön ve arka menfezler gibi, arızî yollar da mevcuddur.

Hutbe

981 - Abdürrahim Fetvalarından: "Hatip, hutbe okurken Hulefa-i Raşidin'in isimlerini andığı sırada "Alettahkıyk" demese hutbesi fasid olmaz." (H. Ec. 1/15)
Açıklama: Hatip, hutbe irad ederken, dört büyük halifenin isimlerini anacağı sırada "Alettahkik Resulullah'ın halifesi" mânâsına gelen ibareyi okumaktadır. Bunu okumadığı zaman hutbe fasid olmaz. Çünkü, hutbenin fasid olması için bir rüknün veya vacibin terk edilmesi gerekir. Hutbenin rüknü, Allah'ı (c.c.) zikir ifade eden uzun veya kısa bir şeyin okunmasıdır. Hutbenin vacipleri ise, hatibin temiz olması, abdestli bulunması, avret mahallinin örtülmüş olması ve hutbeyi uyakta irad etmesidir.

Hac cinayetleri

Haccın cinayeti, mahzurattan ve memnûattan ibarettir ki, bazısı, ahkâmı ihrama ve bazısı ahkâmı hareme taâllûk eder. Kendi babında tafsilatlı olarak anlatılacaktır.

Boşama

Zevceyi boşamak, ancak zevcin hakkıdır (1). Akit sırasında, zevcenin icap ve şart koşmasına binaen boşama hakkı ona dahi âit olmak üzere, zevc akdi kabul etmiş olmadıkça (2), ve yahut zevc zevcesine, talâkı tefvîz etmedikçe, zevce talâkta (yâni boşamada) bulunamaz.

Talâk lâfzını, zevcesine izafe ve ilhak eden kimse (3), onu sâdece bir talâk ile boşamış olur. Birden ziyadesini, söyler, yahut parmakları ile işaret eyler ve yahut sözünün tahammülüne göre, onu niyyet eylerse, o dahi, vâki olur ki, sözün icap ve muhtemelidir.

Şer'an üçten ziyade talâk olmadığı cihetle, zevcesine dört, yahut beş veya bin talâk veren kimse dahi, onu üç talâk ile boşamış olur (4).

Yeminler

Yemin lugatta (sağ el´, ´güç´ ve ´and içmek´ mânâlarına gelir. Aşağı­daki ayette yemin kelimesi ´güç ve kuvvet´ anlamında kullanılmıştır;

Elbette onun gücünü/kuvvetini alırdık. (Hakka/45)

İnsanın sağ eli, sol eline nisbetle daha güçlü olduğundan yemin ke­limesi ´sağ el1 için de kullanılır.

Cahiliyye devrinde insanlar and içtiklerinde birbirlerinin sağ ellerini tuttukları veya and içen kişi andı ile güç kazandığı için, yemin kelimesi ´and içme´ mânâsında da kullanılmıştır.

Yemin´in ıstılahı mânâsı ise, Allah´ın isim veya sıfatlarından biriyle, bir işi yapmak veya yapmamak hususunda iddiayı kuvvetlendirmek için veya muhtevası sabit olmayan bir sözü, birşeyi tasdik etmektir.

Mühim Hatırlatma

Mühim Hatırlatma Muhterem okuyucu, Elinizdeki eserde bazı sûre, âyet, ve duâlara yer verilmiş ve bunların latin harfleri ile de okunuşları konulmuştur. Bu, İslâm harflerini bilmeyenlerin, ezberlemelerine yardımcı olmak içindir. Yoksa latin harfleri ile doğru olarak ezberlemek mümkün değildir. Bu harflerle ezberleyenler, mutlaka bir hocadan düzgün okunuşu öğrenmelidirler. Sureler Türkçelerinden okunduğu zaman aşağıdaki işaretlere dikkat edilmesi zarûrîdir: âa: a harfi ince bir şekilde çekerek okunacak, aa: a harfi kalın ve çekerek okunacak, üü: ü çekerek okunacak. ii: i çekerek okunacak, Altı çizgili h boğazdan hırıltılı olarak çıkarılacak, Altı çizgili s ve z harfleri peltek okunacaktır.

İBADET İLE ADİL VE ZALİM SİYASETİN MÜNASEBETİ

Soru: "Türkiye'de yaşanan 28 Şubat depremi, bazı meselelerin tartışılmasına vesile olmaktadır. Dinin siyasete alet edilmesi veya dince mukaddes sayılan konularda politika yapılması, irtica olarak değerlendirilmektedir. (...) Bir sohbette, din ile siyasetin münasebeti konusu açıldı. Bazı kardeşlerimiz, 'Din ile siyaseti birbirinden ayırmak mümkün değildir. Siyaset yoluyla dine hizmet edilebilir. Mücerred ve manevi kişiliğe sahip olduğu bilinen devleti, İslam'a veya küfre nisbet edemeyiz. Fıkha uygun bir devlet ve siyaset teorisini geliştirmeliyiz' dediler. (...) Bazı kardeşlerimiz, bu yoruma itiraz ettiler. Tartışma, tarafların birbirini itham etmesi sonucunda münakaşaya dönüştü. (...) Zihnime takılan meseleleri şöyle ifade edebilirim: İnsa

ORUCU KASDEN TERKETMENİN HÜKMÜ

811 Hanefi Fûkahasından Alaûddin El Haskafi: "Bir kimse özürsüz kasden aşikâre oruç yerse öldürülür. Tamamı Vehbaniyye şerhindedir" hükmünü zikretmektedir. İbn-i Abidin bu metni izah ederken şunları kaydeder: "Tamamı Vehbaniyye şerhindedir. Vehbaniyye Sahibi manzum olarak şöyle demiştir. "Bir insan kasden ve alenen yer de, bu hususta bir özrü bulunmazsa, öldürülmesi emredileceği söylenir". Şurunbilâli diyor ki: "Bunun sûreti şudur: Özrü olmayan bir kimse kasden ve aşikâre oruç yerse öldürülür. Çünkü din ile alay etmiştir. Yahud dinden olduğu bizzarure sûbût bulan bir şeyi inkâr etmiştir. Böylesinin öldürülmesi ve buna emir verilmesinin helâl olduğuna hilâf yoktur. Şu halde mükellefin "Söylenir" demesi zâ'f icabetmez."(44) E

ÂDAB-I MUÂŞERET'İN MAHİYETİ (BEŞERİ MÜNASEBETLER)

1611 HANEFİ FÜKAHASINDAN İbn-i Abidin; "Farz-ı Ayn" olan ilimleri tasnif ederken: "Kulun dinini icrası, Allah için amelinin ihlâsı ve kulları ile muâşereti hususunda muhtaç olduğu ilmi öğrenmesi İslâm'ın farzlarındandır"(1) hükmünü beyan etmektedir. Dikkat edilirse; insanların birbirleriyle olan münasebetleri (muaşeret kaideleri) hususunda bilgi sahibi olmaları farz-ı ayn'dır.

Alış Veriş

Bey´in Tarifi

Bey´ lugatta birşeyin başka birşeyle değiştirilmesi, karşılaştırılması anlamına gelir.

Doğrusu Allah mü´minlerden canlarını ve mallarını cennet karşılı­ğında satın almıştır. Öyleyse O´nunla yaptığınız bu alışverişten ötürü sevinin. (Tevbe/111)

Şirâ´ kelimesi de bey´ kelimesinin anlamdaşıdır; yani biri diğerinin yerine kullanılır.

Onu çok düşük bir fiyata, birkaç paraya şirâ ettiler (sattılar).

(Yusuf/20)

Ayette geçen şerav kelimesi, bey´ anlamında kullanılmıştır.

Hadîs-i şerifte de şöyle buyurulmuştur:

Kişi kardeşinin bey´i (satışı) üzerine bey´ yapmasın!

İddet

Sayı mânâsına olan adetten alınan, iddet: kadının kocasından ayrıldıktan sonra, başkasına varamayıp (1), malûm olan müddet beklemesidir.

O müddeti beklemeğe (itidad) ve o beklemekte olan kadına (mutedde) denilir (2).

İddetin: mucibi, nevî, rüknü, mahzuru vardır.

İddet: Çocuk yatağının, gebelikten beri olduğu, bilinmek ve eşlerin haysiyyet ve itibarı gözetilmek (3) için konulmuştur.

İddetin mucibi: Ya dühulün husulü veya halvet, yahut vefatın vukuudur.

KİTAB-US-SAVM (ORUÇ)

.

Oruç

Oruca niyyet

Ramazan ve şevval aylarının sübûtu

Yevmi şek (şek günü)

Yevmi şekte oruç

Muftirat (orucu bozan şeyler)

Orucu bozmayan şeyler

Orucu bozup kazayı gerektiren şeyler

Orucu bozup hem kazayı hem kefareti gerektiren şeyler

Kefarete ve onu zimmetten iskat eden şeylere dâir

Oruçluya mekruh olan ve olmayan şeyler

Oruç tutmamayı mübah kılan özürler

Orucun fidyesi

Oruç mevzuunda bilinmesi gerekli fıkıh meseleleri

İskat-ı savm

Nezir (adak )oruçları

Nezrin hükümleri

Fıkıh bilmecelerimizden

İtikâf babı

İCTİHAD'IN MAHİYETİ

60 Önce kelime üzerinde duralım. "İctihad" kelimesi; gayret, takat, çaba manalarına gelen "Ce-He-De" kökünden ve iftial babındandır.(86) İslâmi ıstılâhta; kitap, sünnet ve icma'da kat'i olarak bulunmayan bir mesele hakkında (Yani fer'i bir konuda) müctehid olan bir fakihin bütün gücünü harcıyarak bir sonuca varmasıdır."(87)

 61 Müctehid olmayan bir kimsenin, bütün gücünü sarfederek, yeni bir sonuca varması ictihad olmayacağı gibi; müctehid'in de fıkhın dışında herhangi bir konuda bütün gücünü sarfetmesi ictihad sayılmaz."(88)  

NAFILE NAMAZLAR

579 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Namazinizi benim kildigim gibi (benden gördügünüz gibi) kiliniz"(395) buyurdugu bilinmektedir. Hanefi fûkahasi; mükellef üzerine "Farz" ve "Vacib" olan namazlarin disinda kalan bütün namazlari; "Nafile" namazlar olarak nitelendirmistir. Dolayisiyle nafile olan namazlar içerisine; Sünnet-i müekkede, sünnet-i gayr-i müekkede, mendub ve müstehab olan namazlar dahildir. Nafile'nin kelime manasi; ziyade demektir. Ser'i istilâhta ise; lehimize olarak mesrû kilinmis ziyade namazlardir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Bir kimse; gündüz ve gecede on iki rek'at namaza devam ederse, Allahû Teâla (cc) onun için cennette bir ev bina eder"(396) buyurdugu bilinmektedir.