Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Teyemmümün Farzları

Teyemmüm Teyemmüm, Abdest almak veya gusletmek için suyun bulunmaması veya kullanılamaması hâlinde, hangi maksatla teyemmüm edeceğine niyet edip ellerini toprak cinsinden bir şeye iki defa vurarak, birincide yüzünü, ikincide dirseklerine kadar ellerini meshetmektir. Teyemmümün Farzları Teyemmümün farzı ikidir: Niyet, İki darp (vurmak) ve mesh. Teyemmüm Nasıl Yapılır Bir müslüman gusletmek, yahut abdest almak için su bulamazsa veya bulduğu suyu kullanmasına hastalığının şiddetlenmesi, düşman tehlikesi vesâire gibi ciddî bir mâni mevcutsa, niyet ederek toprak cinsinden bir şeyle teyemmüm eder. Şöyle ki; Niyet edip Eûzü -Besmele çekerek bir defa ellerini toprak veya toprak cinsinden bir şeye vurup ileri-geri sürter. Onunla yüzünü mesheder. İ

HAYAT:

152 Kur'an-ı Kerim'de: "Ölmek şanından olmayan, daima hayat sahibi olana (Allahû Teâla (cc)'ya) dayan"(77) buyurulmaktadır. Yine bir başka Ayet-i Kerime'de: "Kendinden başka ilâh olmayan Allah (ezeli ve ebedi olan ehad) hayat ile diri, baki (ebedi) ve zatı ile kaimdir"(78) hükmü yer almıştır. Hayat; Allahû Teâla (cc)'dan ayrılmayan bir kemal sıfatıdır, zira vücûd sıfatının kemali, vücûdun diri olmasıyladır. Hayat sıfatının zıddı: "Memat" (yani ölü) demektir. Ölü olmak ise Allahû Teâla (cc) için muhaldir. Zira Allahû Teâla (cc) ölümden münezzehtir. Ezeli ve ebedi hayat sahibi yalnız ve yalnız Allahû Teâla (cc)'dır.

geovisit();

Sabah Namazının Farzı ile Sünneti Arasında Okunacak Duâ

Bazı Dualar Sabahleyin evden çıkarken okunur: بِسْمِ ٱللهِ تَوَكَّلْتُ عَلَى ٱللهِ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِٱللهِ



ٱلْعَلِىِّ ٱلْعَظِيمِ

"Bismillâhi tevekkeltü alellâah lâa havle velâa kuvvete illâa billâahil aliyyil azıym." Sabahları, bilhassa çarşı ve pazarda okunur: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ ٱللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ ٱلْمُلْكُ وَلَهُ



ٱلْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ ٱلْخَيْرُ



وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

"KADİR GECESİ'Nİ" ARAMANIN HÜKMÜ

839 Kur'an-ı Kerim'de: "Hakikat biz onu (Kur'an'ı) kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o büyük fazl-ı şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Onda melekler ve ruh, rablerinin izniyle herbir iş için iner de iner. O (gece) tan yeri ağarıncaya kadar bir selâmdır"(98) hükmü beyan buyurulmuştur. İmam-ı Kurtûbi: " Kur'an-ı Kerim'in Ramazan-ı Şerif ayının içerisinde indirildiği Allahû Teâla (cc)'nın "O ramazan ayıdır ki, Kur'an onda indirilmiştir" (El Bakara Sûresi: 185) kavli ile sabittir. "Kadr" sûresinde de; bunun kadir gecesinde inzal buyurulduğu kat'i olarak zikrolunmaktadır. Ehl-i Sünnet'in müctehid imamları, kadir gecesinin ramazan ayı içerisinde olduğu hususunda ittifak etmişlerdir"(99) hükmünü zikretmek

Mefkud (Kayıp)

Mefkud´un Tarifi

Lugatta mefkud ´kayıp, yok olan´ demektir. Mefkud´un ıstılah! mânâsı ise ´kaybolmuş, ölü veya diri olduğu bilinmeyen kayıp kimse´ demektir.

Mefkud (Kayıp Kişi) ile İlgili Hükümler

Kaybolan kişi ile ilgili hükümler bağlı olduğu şeylere göre değişir:

a. Kaybolan kişinin karısına nisbetle hükümleri

b. Kaybolan kişinin malına nisbeüe hükümleri

c. Kaybolan kişinin mirasçı olma durumuna göre hükümleri

a. Kaybolan kişinin öldüğü kesin olarak bilinmedikçe, hanımı başka­sıyla evlenemez. Çünkü aslolan kaybolan kişinin hayatta olmasıdır. Öldüğü kesin olarak bilinirse, karısı başkasıyla evlenebilir.

Ef'âl-i Mükellefîn

Ef'âl-i Mükellefîn İslâm dîni akıllı ve bâliğ olan müslüman erkek ve kadınlara bazı emir ve yasaklarda bulunmuştur. Bu emir ve yasaklara teklif, müslümanlara da mükellef denir. Mükelleflerin işlemeleri veya işlememeleri gereken şeylere ef'âl-i mükellefîn denir. Ef'âl-i Mükellefîn Sekizdir Farz: Kat'î delil ile sabit olan hükümlerdir ve iki kısımdır: a) Farz-ı ayın: Mükellef her müslümanın ancak kendisinin yapması ile yerine gelen amellerdir. Beş vakit namaz ve oruç gibi. b) Farz-ı kifâye: Bazı müslümanların yapmaları ile diğer müslümanlardan mesûliyet kalkan farzlardır. Cenâze namazı ve selâm almak gibi. Eğer böyle bir farzı müslümanlardan hiçbirisi yapmazsa hepsi mes'ûl olurlar. Vâcip: Farz derecesinde kat'î olmayan

İSTİHAZE'NİN TARİFİ

385 Hayız ve nifas hükümlerini taşıyan vakitlerin dışında damarlardan gelen kana "İstihaze" denir. Molla Hüsrev: "İstihaze kanının, rahim'den gelen kan olmayıp, damar kanı olduğu malûmdur"(279) hükmünü zikretmektedir. Resûl-i Ekrem (sav)'in müstehâze olan bir kadına hitaben: "Abdestini al ve kan hasırın üzerine damlasa dahi namazını kıl"(280) buyurduğu bilinmektedir. Hanefi fûkahası: "İstihâze: namazı, orucu ve cinsi münasebeti menetmez" hükmünde müttefiktir.(281) Hayız müddetinin en azı olan üç günden, daha az bir süre görülen kan, azami müddeti olan on günden sonra gelen kan ve nifas müddetinin azamisi olan kırk günden sonraki kan, istihaze kanıdır. Ayrıca bir kadın hamile iken veya doğum yapacağı vakit, doğumdan az önce gör

NAMAZ'IN SARTLARI

435 Sart; bir seyin mevcudiyetinin kendisine bagli oldugu seydir ve onun içinde degildir.(96) Alaûddin el Haskafi: "Lugatta sart; daimi alâmet manasina gelir. Seriatta ise, bir seyin kendisine bagli bulundugu, fakat içine dâhil olmadigi nesnedir" hükmünü zikreder. Ibn-i Abidin bu metni serhederken: "Seriatta sart, bir seyin kendisine bagli bulundugu fakat içine dâhil olmadigi nesnedir. Bilmis ol ki, bir seye bagli olan nesne, o seyin hakikatine dâhil ise ona "Rükûn" derler. Namazda rükû böyledir. Hakikatinde dâhil degilse; ya o seye tesir eder, ya tesir etmez. Tesir ederse ona "illet" denir. Cinsi münasebetin helal olmasi için nikah akdi böyledir. Tesir etmezse, ya bazi sûretlerde ona ulastirir yahud ulastirmaz. Ulastirirsa ona "Sebeb" derler. Vakit böyledir. Ulastirm

Liânın sıfatı

Liânın sıfatı (sureti): kitap ve sünnetten olan, nassı şerinin, nâtık olduğu veçhiledir ki, hâkim karı kocayı - yüz yüze getirerek - iltianı, evvelâ kocaya emreder. Zevc dahi: «Eşhedü billâh ki, ben buna zinâ isnat etmekte sadıklardanım» der (3). Ve bunu dört defa söyler. Beşincisinde: «Eğer ben yalancılardan isem..» diye, kendisine Allahın lânetini okur. Sonra, hâkim zevceye hitaben: Sen dahi, iltiân et, diye, emretmekle, zevce dahi: «Eşhedü billâh ki, bu bana zinâ isnat etmekte yalancılardandır...» der ve bunu dört defa söyler. Beşincisinde: «Eğer o sadıklardan ise,» diye, kendisine Allahın gadabını okur.

KENDİ BAŞINA ASABE OLANLAR (ASABE BİNEFSİHİ)

1943  Mûris'in (ölen kimsenin) neseb noktasından en yakın akrabası kimdir? sualine cevap arayalım. Bu noktada karşımıza; ölen (Mûrise) nisbetle, araya kadın girmeyen erkek vârisler çıkar. Fûkaha (asebe binefsihi) dört kısıma ayırmıştır.
Birincisi: Mûrisin (ölen kimesinin) cüzü'dür: Oğlu, oğlunun il'ânihaye oğlu!..
İkincisi: Mûrisin (ölen kimsenin) erkek fürûu, aslıdır: Babası, babasının ilânihâyet babası!..
Üçüncüsü: Mûrisin (ölen kimsenin) babasının cüz'üdür: Bu sınıf, babasının anne-baba bir kardeşleri veya baba bir kardeşlerinden teşekkül eder. Onların çocukları da dâhildir. Yâni öz ve üvey amca, onların çocukları!..

İBADETLERİN MÜDDETİ VE MAKAM İDDİASI

Soru: "Bir yakınım, İslam'ı yaşayabilmek niyetiyle, tarikata intisap etti. Israrı üzerine bir sohbetlerine katıldım. Bu sohbette "İbadetler, belli makamlara gelebilmek için birer vasıtadırlar. En üstün makam da, muhabbetullah makamıdır. Bütün mesele o makama erişmektir. Bizlerin bu makamdaki insanlarda gördüğümüz şer'i hatalar, hakikatte hata değildir. Sıradan insanların, muhabbetullah makamındaki mürşidlerin hallerine vakıf olamazlar" denildi. (...) Kendi aralarında "muhabbetullah makamında teklifler düşer mi, düşmez mi?" tartışması yaptılar. Birisi "El İbriz" isimli eserden bazı kısımları okundu. (...) Muhabbetullah makamındaki bir insandan teklifler düşer mi? Bu makamın elde edildiğine kim karar verebilir?"

İnşirah Sûresi

İnşirah Sûresi بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ



اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ ﴿﴾ وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَ ﴿﴾



ٱَلَّذِى اَنْقَضَ ظَهْرَكَ ﴿﴾ وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ ﴿﴾ فَاِنَّ مَعَ



ٱلْعُسْرِ يُسْرًا ﴿﴾ اِنَّ مَعَ ٱلْعُسْرِ يُسْرًا ﴿﴾ فَاِذَا فَرَغْتَ



فَٱنْصَبْ ﴿﴾ وَاِلٰى رَبِّكَ فَٱرْغَبْ ﴿﴾

Adetli (Hayızlı) Kadının Haccı

1386 - Behce Fetvalarından: "Hayızlı olan kadının Beytullah'ı tavaf etmesi caiz olmaz" (H.Ec. 1/24)
Açıklama: Adeti devam eden bir kadın, tavaftan gayri hac vazifelerinin hepsini yapabilir. Tavafı, ancak temizlendikten sonra ifa edebilir. Farz olan tavafı hayız halinde yapacak olsa, deve veya sığır kesme cezasına çarpılır.
1387 - Behce Fetvalarından: "Hayzının devam etmesi sebebiyle (farz olan) tavafı yapamadan memleketine dönen kadının haccı tam olmaz" (H.Ec. 1/24)

Sadaka ve Fitre

1182 - Abdürrahim Fetvalarından: "Hayırlı yönlere para sarf etmek isteyen kimsenin fakirlere sadaka vermesi, camilerde buhur yakmaktan evladır" (H. Ec. c. 1/18)
Açıklama: Camilerin havasını güzel bir koku ile tebdil, iyi bir iş ise de fakirlere yardımın ecriyle kıyaslanamaz. İnsanların hayırlısı, halka faydalı olandır. Bu fetvadan mülhem olarak denilebilir ki, camilerde kafi miktarda ampul mevcut iken, daha fazla lamba taktırıp ışığı fazlalaştırma arzusunda olan Müslümanlar bu fetvadan ibret almalıdırlar.
1183 - Abdürrahim Fetvalarından: "Müslüman bulunan Zeyd'in, kilisenin rahiplerine sadaka vermesi caizdir" (H. Ec. v. 1/18).