Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

KAĞIT PARANIN HÜKMÜ

Soru: "Türkiye'de kronik hale gelen enflasyon, ticaretle uğraşan insanları çileden çıkarmaktadır. Kağıt paranın satın alma gücünün her gün değiştiğini görüyoruz. (...) Asr-ı saadetteki dinar ve dirhemin hükmü ile günümüzdeki kağıt paranın hükmü aynı mıdır?"

İhcac (bedel gönderme) ve başkasının haccı

İhcac, hac için, bedel çıkarmaktır. (Haccı anil-gayr) ise, başkası tarafından, hac etmektir ki, hac ibadetinde vekâlet etmek demektir.

Haccı edene, nâib ve hesabına hac edilene, menûb denir.

Bu babta asıl budur ki, bir kimse amelinin sevabını başkasına vermek, —ehli sünnet ve cemaat mezhebinde— câizdir. Gerek namaz, gerek oruç, gerek hac olsun, yahut sadaka ve kıraeti kur'an veya ezkâr nevinden bulunsun.

Sevap, bağışlanan kimse, meyyit ise, o sevap ona vâsıl ve o ondan müteneffi olur (1).

Ancak bir kimsenin kılacağı namazı ve tutacağı orucu, başka bir kimse, kılmak ve tutmak olmaz.

KADI MAAŞINI NEREDEN ALIR?

1834 Hz. Ebû Ubeyde b. Cerrah (ra) Halife Hz. Ömer (ra)'e hitaben: "-Vâli ve Haraç Âmili tâyin etmek sûretiyle Resûlullah (sav)'ın Ashabını kirlettin" demiştir. Hz. Ömer (ra): "-Ey Ebû Ubeyde!.. Eğer ben İslam'ın selâmeti için dindar kimselerden istifade etmezsem, dinimi kiminle yaşatır, Allah emirlerini tatbik ederken kime dayanırım?" diye sorar. Bunun üzerine Ebû Ubeyde: "-O halde İstihdam ettiklerini, fazla ücret vermek sûretiyle zengin et ki, onları hıyânetten korumuş olasın" teklifinde bulunur. Hz. Ömer (ra) bu teklife: "-Onlardan birini vazifeye tâyin ettiğim vakit; bir daha muhtaç olmayacakları kadar ücret veriyorum"(118) diyerek, hıyânetten korunduğunu beyan eder. Mü'minlerin işlerini gören kimselerin; belirli bir ücret almaları ve bü

Diş kaplatmak

2170 - Soru: Diş kaplatmak veya doldurma hususunda zamanımızın bazı din adamları, sınırsız bir müsaade verirken, bazı kimseler de hiç caiz olmayacağı tezini savunmakta! Bu görüşlerden hangisini seçmek gerekir?
Cevap: Bir kayıt ve şarta dayanmaksızın verilen müsaade, ifratta yanılmaktır. Hiç caiz olmayacağını iddiaya kalkmak da tefritte bocalamaktır. İfrat ve tefritte ilmilik bulunmadığı gibi, maşeri ızdıraplara çare de getirilmemektedir. Kimi şahıslar, hiçbir şey sormaya lüzum görmeden dişlerini doldurtmakta ve kaplatmakta; meseleyi sahih kaynaklardan tetkik edip öğrenmek itiyadında olan ise, gelişigüzel fetva imal eden kimselerin sözlerine itibar etmektedir.

TEVHID MÜCADELESININ TEMEL DIREGI: NAMAZ

398 TEMIZLIKLE ilgili olarak mahiyetlerini izaha gayret ettigimiz konular; namaz ibadetini hakki ile eda edebilmek için konulmus olan sartlardir. Dolayisiyla hepsi namaz için bir vesiledir. Tevhid akidesine ihlasla teslim olmus bir kalb; tertemiz bir beden, elbise ve mekan hazirlandiktan sonra, Allahû Teâla (cc)'ya ibadet etmek esastir. Feteva-i Hindiyye'de: "Namaz hükmolunmus kat'i bir farzdir. Terkedilmesine asla ruhsat yoktur. Namazin farziyetini inkâr eden kimse kâfir olur"(1) hükmü kayitlidir. Hz. Adem (as)'den itibaren bütün peygamberler, insanlara namazi teblig etmislerdir. Nitekim Ibn-i Abidin: "Namazin asli, her peygamberin seriatinda vardir"(2) hükmünü zikreder. Günde bes vakit "Sadece ve sadece Allahû Teâla (cc)'ya kulluk edecegini" kat'i olarak ilan eden mükel

ISKAT-I SALAT VE DEVİR MUAMELESİNİN HÜKMÜ

Soru: "- Benim sualim, ölülerin arkasından yapılan ıskat-ı salat ve devir merasimi ile ilgilidir. Bundan dört ay önce uzaktan akrabam olan birisi vefat etti. Merhum'un kazaya kalan oruç ve namaz borcu vardı. Varisleri ıskat-ı salat ve devir merasimini yapmadılar. (..) Bazı Müslümanlar; ıskat-ı salat ve devirin, güzel bir örf olduğunu, kazaya kalan oruç ve namaz borcunun ödenmesi gerektiğini söylediler. Bazı hocaefendiler ise, ıskat-ı salat ve devirin bid'at olduğunu iddia ediyorlar. (..) Iskat-ı salatın ve devir muamelesinin aslı nedir? Bu merasimi sahih bir örf olarak değerlendirebilir miyiz? Yapılmasında fayda var mıdır?"

Günah Nedir ve Başlıca Günahlar

Günah Nedir ve Başlıca Günahlar Günah: Allâh'ın haram kıldığı herhangi bir şeyi yapmaktır. Günahlar İki Kısımdır Büyük günahlar, Küçük günahlar. Başlıca Büyük Günahlar Allâh'a ortak koşmak, Adam öldürmek, Nâmuslu kimseye iftira etmek, Zina etmek, Harpten kaçmak, Sihir yapmak ve yaptırmak, Yetim malı yemek, Ana ve babanın, meşrû isteklerine karşı gelmek. Harem-i şerifte günah işlemek. Fâizcilik yapmak, Hırsızlık yapmak, İçki içmek. Her ne kadar sayı itibâriyle büyük günahlar 12 ise de, ictihâden bu günahlardan biri kadar çirkin olan herhangi bir günah da büyük günahtır. Ayrıca devamlı yapılan küçük günahlar da büyük günah olur.

KENDİSİNE KEFİL OLUNANDA (ASİL'DE) ARANAN ŞARTLAR

2018 : Kefâletin sahih olabilmesi için; kendisine kefil olunanda bazı şartların bulunması gerekir.
Birincisi: Kendisine kefil olunan kimsenin; teslim almaya muktedir olması gerekir. İflâs etmiş kimsenin veya ölünün borcuna kefil olunamaz. İmameyn'e göre müflisin borcuna kefil olmak sahihtir.

HADİS USULÜ VE MUHTELİF HADİSLERİN MAHİYETİ

Soru: "Son yıllarda kütüb-ü sitte ve diğer hadis mecmuaları tercüme edildi. Bazı mütercimler hadislerin ravilerini atlayıp, sadece metinlerini tercüme ediyorlar. İsnad zinciri, yani ravileri bilinmeyen hadislerle amel edilebilir mi? (..) Bazı arkadaşlarımız, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'de mürsel hadislerin bulunduğunu iddia ediyorlar. Bu iddia doğru mudur? Doğru ise mürsel hadislerle amel edilemez mi? Kütüb-i sitte'de yer alan ve muhtelif olan hadisleri nasıl anlamamız gerekir? Muhtelif olan hadislerden birisinin mensuh olması şart mıdır? (..) Hadis usulüne vakıf olmayan bir mükellef, tercüme hadislerle amel edebilir mi?"

Fıtır Sadakası

Fıtır sadakası, maldan belH bir miktarın verilmesidir. Fıtır sadakasının verilme vakti, Ramazan´ın son günü güneş battıktan sonra başlar. Her mükellefin kendisinin ve nafakası kendine vacib olan kimselerin fitrelerini vermesi vacib´dir. Hz. Peygamber, Ramazan´ın farz olduğu hicretin ikinci senesinde fıtır sadakası verilmesini emretmiştir. Fıtır sadakasının vacib olduğunun delili, İbn Ömer´in rivayet ettiği şu hadîstir: ´Hz. Peygamber Ramazan´da, fıtır zekâtını hür, köle, erkek, kadın her müslümana hurmadan yahut arpadan 1 sâ olarak farz kıldı´.[1]

Fıtır Zekâti´nın Farz Olmasının Şartı

Fıtır Zekâtı, üç şartla farz olur:

1. Müslüman olmakla.

Faide-i İslâm (İslâmın faydalan)

Müslümanlığın faydaları pek çoktur. İslâm akidelerini kat'i olarak kabûl eden kimse:

Evvelâ, Cenâbı Hakkı şânı rubûbiyyet ve kuddûsiyyetini şâyân olduğu veçhile tanımış ve takdîs etmiş ve kendinin aciz ve ubûdiyyetini bilmiş ve ona göre, her hâlü-kârde Cenâb-ı Rabbül âlemine tevekkül ve itimâd üzere olup, korku ve ümidde ol Zâtı zül-celâli vel-ikrâma bağlanmış, evhâm ve hayâlâte sapmamış olur.

Namazı Bozan Şeyler

Namazı Bozan Şeyler * Konuşmak ve kendi işiteceği kadar gülmek. (Eğer yanındaki işitecek kadar gülerse hem namazı ve hem de abdesti bozulur.)*"Ah!" diye inlemek,*Ağlamak, (Eğer ağlamak Allâh korkusundan olursa namaza zarar vermez),*İsteği ile ve özürsüz öksürüp boğazını ayıklamak,*Sakız çiğnemek,*Bir rükünde üç kere kıl koparmak,*Bir rükünde, herhangi bir yerini elini kaldırmak sûretiyle üç kere kaşımak,*Bir rek'atta iki saf miktarı yürümek,*Saç veya sakalını taramak,*Aralarında bir adam sığacak kadar açık yer bulunmaksızın bir kadınla beraber durarak, aynı *imamla, aynı namazı bir hizada kılmak,*Özürsüz, yüzünü ve göğsünü kıbleden çevirmek,*Namaz içinde imamından başkasının yanlışını söylemek,*Kur'ân'

Vitir namazı

Bu babın mesaili, vitrin mânasına, şerî sıfatına, hükmüne, kemiyyet ve keyfiyyetine mütealliktir.

Vitir, «ve» nin, feth ve kesriyle okunmak câiz olup, çift mânâsına olan (şefin) zıddıdır ki, tek demektir. Beş vakit namazın zikri sırasında, geçtiği üzere, altıncı bir namazımız vardır ki, yatsı namazından sonra kılınır. Tek rekâtlı olduğu için, vitir tesmiye olunur.

Vitir, kavli esah üzere, vâciptir. Ve bu son kavl, hazreti imamındır. Kendilerinden, onun sünnet olduğu dahi, rivayet olunmuştur ki, o imameynin kavlidir. Farz olduğu dahi, rivayet olunmuştur (2).

DARÜ'L İSLAM'IN MAHİYETİ VE KEYFİYETİ

Soru: "İlimlerinden istifade ettiğimiz hocaefendiler; bir ülkenin daru'l İslam veya daru'l harp vasfına haiz olmasını, farklı açılardan değerlendiriyorlar. (...) Bazıları "İslam fıkhının tatbik ediliği yere daru'l İslam denileceğini" söylüyorlar. Bazıları ise, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan ülkelerin daru'l İslam vasfına haiz olduğunu iddia ediyorlar.(...) Bir ülkenin, İslam veya küfür ülkesi olarak nitelendirilmesindeki ölçü nedir ? Hanefi fukahası, bir ülkeyi daru'l İslam veya daru'l harp olarak nitelendirirken, hukuku mu, yoksa nüfusu mu esas almıştır?"

Zevcenin hukuku

Zevcesine hüsnü muamele ve muaşeret etmek, zevc üzerine, ve zevcin şer'â muvafık olan emirlerine itaat eylemek zevce üzerine, vâciptir. «Onlara hayır dileyin.»(Nisa: 19) kavli kerimiyle «Onlarla iyi geçinin.» hadîsi şerifi, kocalar üzerindeki vücûbe delîl olduğu gibi kadınlar üzerindeki vücûbe dahi, âtîdeki hadîs delildir ki, «Bir kimsenin bir kimseye, secde etmesini emredici olaydım, kocasına secde etmesini, kadına emrederdim» buyurulmuştur.