Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Setr-i Avret

Setr-i Avret Namazın şartlarından üçüncüsü setr-i avret, yâni avret mahallini örtmektir. Avret mahalli, insan vücûdunda başkaları tarafından görülmesi ve gösterilmesi haram olan yerlerdir. Erkeklerin avret mahalli, göbeğinden diz kapağının alt kısmına kadardır. Kadınların ise, bileklerine kadar elleri, topuklarına kadar ayakları ve yüzleri hariç bütün vücutları avret mahallidir.

Hac Nasıl Yapılır

1337 - Soru: Hacılar "Lebbeyk"e ne zaman son verirler?
Cevap: Bayramın birinci günü, Cemre-i Akabe'ye taş atmakla "Telbiye" son bulur.
1338 - Soru: Hac ile umreyi birbirinden ayıran hususlar nelerdir?
Cevap: Hac, senenin belirli bir zamanında, Zilhicce ayı içinde yapılmaktadır. Umre ise, Kurban arefesi ile Kurban Bayramı'nın dört günü hariç senenin her gününde yapılabilir. İkinci husus da hacda, Arafat'ta vakfe, Müzdelife'de vakfe ve şeytan taşlamak gibi vazifeler bulunmaktadır. Umre'de bunlar yoktur. Sadece Kabe-i Muazzama'yı tavaf, Safa ile Merve arasında sa'y ve tıraş olmakla tamam olur.
1339 - Soru: Hacca giderken hacı namzetleri, halka yemek ziyafeti veriyorlar. Bunun İslam dininde yeri var mıdır?

Talâkın tefvizi

Tatlik hakkını, zevc vekile itâ ve elçiye tevdî edebileceği gibi, zevcesinin kendisine ve sagîrenin velîsine dahi, verebilir ki, işte bu tefvizdir.

Tefvîz : Talâkı zevceye temliktir. Tatlik hakkını sana verdim, istersen benden boş ol, demektir. Zevce, o mecliste başka fiile teşebbüs etmeden (1), kendini tatlik ederse, boş olur. Tatlik etmeyip, reddederse, boş olmadığı gibi, o meclisten kalkar veyahut talâktan îrazına delîl olmak üzere, başka bir işle iştigal ederse, muhayyerliği bâtıl olarak, nefsini ondan sonra tatlik dahi, edemez.

Tefvîz, filan zamana kadar, diye vakit tayin olunmadıkça, meclisle mukayyeddir ki, huzurda meclisi hitabe ve gaipte ilim meclisine, maksurdur.

TAKİP EDİLEN USUL

Bu eseri kaleme alırken, hangi ûsûlü takip ettiğimizi kısaca izaha gayret edelim. "Usûl-i Fıkıh" kitablarında; "Bir mükellef; ictihad şartlarına haiz ise, hiş kimseyi taklid edemez. Şer'i delillerden şıkardığı hükümlere göre amel eder. Eğer ictihad şartlarına haiz değilse, bir müctehidi taklid etmesi vacip olur" hükmü mevcuddur. "İctihad'ın Mahiyeti" başlığı altında bu hususu izaha gayret ettik!.. Müctehid seviyesinde ilme sahip olmayan kimse; taklid ettiği mezhebin muteber kaynaklarına tabi olmak durumundadır. Meseleleri izah ederken; hangi eserlerden faydalandığımızı (baskı tarihlerine, cild ve sahife numaralarına kadar) aşıkşa zikrettik. Bu şekilde hareket etmemizin sebebleri şunlardır.

İlmin Yolları ve Bilgi Vasıtalarımız

İlmin Yolları ve Bilgi Vasıtalarımız İlmin yolları üçtür. Hâvass-ı selîme: Görme, işitme, tatma, dokunma ve koklama isimlerini verdiğimiz beş duygu. Haber-i sâdık: Doğru haberdir ki, iki kısımdır: a) Peygamberlerin verdiği haber, b) Yalanda birleşmeleri mümkün olmayan bir topluluğun verdiği haber. Akıl.

Bazı Nâfile Namazlar

Bazı Nâfile Namazlar İnsan farz namazları noksansız edâ etmekle beraber, bunun dışında nâfile olan evvâbin, teheccüd , duhâ ve tesbih namazlarını da kılmaya gayret etmelidir. Çünkü, bunlarda sayılamayacak kadar büyük sevap ve hasene vardır. Bir hadis-i kudsîde Cenâb-ı Hak: "Kulum farzlarla benim azabımdan kurtulur, nâfilelerle de bana yaklaşır." buyuruyor Evvâbin Namazı Evvâbin namazında yüz hasene (ilâhî ihsan) vardır. Cenâb-ı Hakk bunun yetmişbeşini âhirette, yirmibeşini de dünyada verir. Binâenaleyh evvâbin kılmaya devam edenler mahşer sıkıntısı çekmezler. Evvâbin namazı akşam namazını müteâkip 6 rek'at olarak kılınır. Duhâ Namazı Duhâ namazında da yüz sevap vardır. Cenâb-ı Hakk bunun yetmişbeşini dünyada, yir

Evlendirme Veliliği

1686 - Soru: Bir babanın, oğlunu evlendirmesi boynuna farz mı, değilse neden farz değil?
Cevap: Oğlunu evlendirmek, baba için farz değilse de faziletli bir davranış ve insani bir harekettir. Evlenmediği zaman sapacağı kötü yollardan onu korumuş olacağı için de sevap kazanmasına vesiledir.
1687 - Netice Fetvalarından: "Buluğ çağına ermiş Hind'i, bir kimseye nikahlamak için vekil tayin olunan şahıs, Hind'i kendi oğluna nikahlasa sahih olmaz" (H.Ec. 1/26)
1688 - Soru: Bir kişi oğlunun evlenmeye karar verdiği kızı almasını önlemek için "Oğlum, eğer sen o kızı alırsan üçte dokuza şart olsun ki, ailem boş olsun" dese ve oğlu da o kızı alsa, bu şahsın karısı boş olur mu?

Îman

Îman Îman, Peygamber Efendimiz (s.a.v) in Hazret-i Allâh tarafından getirip tebliğ buyurduğu hususların tamamını kabul ve tasdik etmektir. İman, bu tasdikten ibarettir. Fakat kişinin, hayatında ve ölümünde kendisine müslüman muâmelesi yapılması için kelime-i şehâdeti dili ile söyleyip kalbi ile tasdik etmesi şarttır. İmanın şartları altıdır. Bu altı şart aşağıda Arapça aslını ve tercümesini göreceğimiz Âmentü'de açıklanmıştır. اٰمَنْتُ بِٱللهِ وَمَلآَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَٱلْيَوْمِ ٱْلاٰخِر



ِ وَبِٱلْقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ مِنَ ٱللهِ تَعَالٰى وَٱلْبَعْثُ بَعْدَ

ÖZÜR SAHİBİ'NİN HÜKMÜ

388 Sidiğini veya büyük abdestini tutamayan yahut yellenmesini önleyemeyen, istihaze kanı akan, gözünde ağrı, zayıflık veya daimi akıntı bulunan bir kimsenin özürü tam bir farz namaz vaktini kaplarsa, yani bütün namaz vaktinde velev hükmen olsun abdest alıp, namaz kılacak kadar hadesten hali bir vakit bulamazsa o kimse özür sahibidir. Zira özürün azıcık kesilmesi yok hükmündedir. Kezâ kulaktan, memeden veya göbekten bile olsa sızlayarak çıkan herşey özürdür.(301) Feteva-ı Hindiyye'de: "Özürün sabit olmasının şartı: Bu halin tam bir namaz vaktini devamlı olarak kaplamasıdır. Zahir olan da budur"(302) denilmektedir. Özürlü kimsenin her namaz vakti için abdest alması sünnetle sabittir.(303)  Zira vaktin çıkması ile birlikte abdes

Haccın vacipleri

Haccın vâcipleri — ki, terkine dem terettüp eden fiilleri demektir —saiy, vukufu-cemi, remyi cimar, tiraş yahut taksîr, sader tavâfı gibi şeylerdir (1). Bunlar:

1 — İhrama, mikattan girmek (2).

2 — Arafatta, vukufu gurube değin temdid etmek (3).

3 — Nahr günü, fecrinin tulûndan sonra ve güneşin doğmasından evvel Müzdelifede vukuf etmek.

4 — Remyi cimar eylemek.

5 — Kaarin yahut mütemetti kurban kesmek (4).

6 — Tıraş veya taksir etmek.

7 — Onu, dahili hareme, ve eyyamı nahre tahsis eylemek.

8 — Remyi cimari, ondan evvel yapmak.

9 — Kurban kesmeği, remyi cimar ile tıraş veya taksir arasındayapmak (5).

10 — Ziyaret tavafını, eyyamı nahrda îfa etmek.

Tahallül (sirkeleşmek) ile temizlenme

Tehallül ki, sirke olmaktır, bundan mukaddem zikrolunan tahlilin lâzım ve mutavaatıdır. Şarap sirke olmakla hem kendi, hem de içinde bulunduğu kab, tahir olmuş olur (1).

İbni Âbidin merhum, Fethül-kadirden naklen, zikretmiştir ki, şaraba su bilâkis suya şarap katılsa ve badehû şarap sirke olsa, kavli sahihte tahir olur. Şaraba fare düşüp ölse ve sirke olduktan sonra çıkarılsa, o sirke tahir değildir.

Ve kezâ şıranın içine fare düşse veyahut onu köpek yalasa ve sonra o şarap ve bundan sonra da sirke olsa, tahir olmaz.

Necis olan sirke, şaraba katılsa da, o şarap sirke olsa yine necistir. Çünkü, içindeki pislik değişikliğe uğramamıştır.

-------------

İLİM NEDİR?

9 Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat'e göre ilim, "Malûm olanın, olduğu hal üzere bilinmesidir."(12) Bu yaratılmışların ilmidir. Allahû Teâla (cc)'nın ilmi ise; bir şeyin (eşyanın) aslının ne olduğunu ve ne olacağını kuşatması ve haberdar olmasıdır.

 10 Kur'an-ı Kerim'de: "Bilmediğin şeyin ardına düşme. (Peşinden gitme.) Doğrusu duyman, görmen ve muhakemen (kalbin) ondan sorumludurlar"(El-İsra: 36) hükmü beyan buyurulmuştur. Ayette bilgiye ulaşmak için zikredilen duyma (haber-i sadık), basar, (müşahede, görme) ve fuâd (akl-ı selim ile kavrama) oldukça önemli unsurlardır. İslâm alimleri, bu unsurları dikkate alarak ilim şu üç yolla elde edilir, demişlerdir:

1. Haber,
2. Duyu organlarının faaliyetleri,

ZEKÂT

Ebu Saîd Hudrî´nin (r.a.) haber verdiğine göre:

Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Beş vesk miktarının aşağısında zekât yoktur. En aşağı üçer yaşında beş deveden aşağısında da zekât yoktur. Yine beş ukıyye (yani iki yüz dirhem) den az miktar (gümüş) da da zekât yoktur."
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 1625

Ebu Hureyre´nin (r.a.) bildirdiğine göre:

Resulüllah (a.s.): "Müslüman kimse üzerine, hizmetçisi ve atından dolayı zekât yoktur" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 1631

Ebu Hureyre (r.a.) şöyle haber vermiştir:

Miras

2011 - Soru: Miras malında erkek ile kadının (İslam hukukuna göre) müsavi olduğu hak var mıdır?
Cevap: İslam hukukunun hükümleri dikkate alındığında, erkek ile kadının mirasta müsavi olduğu yer, ancak miri arazinin taksiminde olmaktadır. Şu ciheti belirtmek isteriz ki; Türkiye'nin arazisi bugünkü şekliyle miri arazi değildir. Memluk arazi durumundadır. Bu itibarla mülk gibi taksimi gerekmektedir.
2012 - Soru: Bir adam fakir olarak öldü. Geride kalan bir oğlu, babasının mirası ile zengin oldu. Babası için hacca gitmesi mi, yoksa çeşme ve benzeri bir hayır yapması mı evladır?
Cevap: Babasına hac farz olmadığına göre, insanlığa faydalı olan Kur'an kursu yapmak, talebelerini yedirip giydirmek, nafile olarak hacca gitmekten evladır.

CİHAD KİMLERE "FARZ" DEĞİLDİR

771 Kur'an-ı Kerim'de: "Â'maya (Muharebeden geri kalmak hususunda) vebâl yok, topal'a vebal yok, hastaya vebal yok!.. Kim Allah'a ve Resûlüne itaat ederse (Allah) onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim geri kalırsa onu da elem verci bir azab ile azablandırır"(132) hükmü beyan buyurulmuştur. Hanefi fûkahası; bu Ayet-i Kerime'yi esas alarak; "Cihad'a gitmekten, meşru bir özür sebebiyle aciz olan kimselere cihad farz değildir" hükmünde ittifak etmiştir. Kör, topal, hasta, eli veya ayağı kesilmiş kimselere cihad farz değildir.