Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Mestler Üzerine Meshetmek

Mest´in Tarifi

Mest deriden yapılan, topukları örten bir ayakkabıdır.

Mestler Üzerine Meshetmenin Hükmü

Mestler üzerine meshetmek bir ruhsattır. Erkekler ve kadınlar için her durumda; yazın, kışın, seferde, hazerde, hastalıkta, sağlıkta mestler üze­rine meshetmek caizdir. Mestler üzerine meshetmek, abdestte yıkanan ayakların yerine geçer. Mestler üzerine meshetmenin caiz olduğunun delili, Hz. Peygamber´in böyle yapmış olmasıdır. Cerir b. Abdullah el-Bücelî şöyle rivayet ediyor: ´Hz. Peygamber´i, küçük abdestten sonra ab-dest alıp mestleri üzerine meshederken gördüm´.[1]

Mestler Üzerine Meshetmenin Şartları

Mestler üzerine meshetmenin caiz olması için beş şartın olması gere­kir:

MÜBAREK RAMAZAN AYI

Bugün herhangi bir suale bağlı kalmadan sohbet edelim. Zamanın ve mekanın, kendilerinde meydana gelen mübarek hadiseler ile keyfiyet kazanmaları mümkündür. Mü'minlerin indinde, Kabe-i muazzama en mübarek mekandır. Zira Allahu Teala (cc) O'nu, bütün mü'minlere kıble olarak tayin etmiştir. İrfan ehlinin "Onbir ayın sultanı" olarak ifade ettikleri, Ramazan-ı Şerif ayı da mübarek bir zamandır. Bu ayda, hak ile batılı birbirinden ayıran ve hidayet rehberi olan Kur'an-ı Kerim indirilmiştir. Bu hakikat; "O sayılı günler Ramazan ayıdır ki, Kur'an o ayda indirilmiştir. Kur'an insanlara (mahz-ı) hidayettir. Öyle ise içinizden kim o aya erişirse, orucunu tutsun" (El Bakara Suresi: 185) ayet-i kerimesi ile sabittir. Bu levh-i mahfuzdan indirilme hadis

Sargı ve benzeri şeyler üzerine mesh

Kırık üzerine bağlanan tahta sargıya cebire, yaraya bağlanana isâbe denir. Gerek bunlara, gerek özürlü yere konulan pamuk ve sakız gibi şeylere ve ilâçlara (zaruret halinde) mesh olunur.

İmdi, kan aldırarak veya sülük tutunarak, yahut sair suretle yaralanarak veya çıban çıkararak veyahut kemiği kırılarak veya incinerek sargı saran veya sardıran kimse, özrü abdest âzâsında ise abdest alırken veyahut her nerede olursa olsun, gusül ederken orasını ne sıcak ve ne soğuk su ile, yıkamağa veya mesh etmeğe kaadir olamaz ise (1), onun üzerindeki şeye bir kere mesh eder.

Kimlerle Evlenilir-Evlenilmez

1694 - Soru: İki kardeş var. Bunlardan büyüğü evli ve iki tane de çocuğu var. Küçük olan ise henüz bekar. Büyük kardeş, bir trafik kazasında vefat etti. Küçük kardeş, her ne kadar istemediyse de, babasının ısrarına dayanamayarak ağabeyinin dul kalan karısı ile evlendi. Dinimizce böyle bir evlilik caiz midir?
Cevap: Ölmüş kardeşin, dul karısını hayatta bulunan kardeşi alablir. Bunda herhangi bir mahzur yoktur. Arkadan kalan kardeş büyük veya küçük olsun durum aynıdır. Ancak, o kadınla evlenebilmek için, kocasının ölümünden itibaren iddetinin (dört ay on günlük bir müddetin) geçmesi gerekir.
1695 - Soru: Bir kızın babası Türk, dedesi Türk, annesi ise çingene. Bu anneden olan kız Müslüman bir erkekle evlenebilir mi?

Gasb

3036 - Soru: Bir şahıs diğer bir şahsı tutsa, üçüncü bir şahıs da gelip o kimsenin cebinden parasını alsa, alınan parayı ödemek tutanın üzerine mi yoksa parayı alan şahsa mı lâzım gelir?
Cevap: Parayı alanın üzerine lâzım gelir. Her ne kadar o kimseyi tutan suçlu ise de tazmin ile mükellef tutulan parayı
alan kimsedir.
3037 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, bir köydeki camii şerifi yıksa, mütevellisi Zeyd'e evvelki gibi (bir cami) yaptırmaya güçlü olur" (H.Ec. 2/137)
3038 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, Amr'ın şu kadar keçisini alıp sütlerini yese ve elinin altında iken keçiler yavrulasa, Amr, keçileri aldığında yavrularını da sütlerini de ödetmeye güçlü (ve haklı) olur" (H.Ec. 2/138)

MİRÂSTA "ANNE-BABA BİR KIZKARDEŞİN" DURUMU

1938  Daha önce de (çizelgede) belirttiğimiz gibi "Anne-baba bir kızkardeşin" (uht liebeveyn-uht lehûma) mirâsta beş hali vardır. Birinci hali şudur: Mûrisin (ölen kimsenin) oğlu veya kızı, oğlunun ilânihaye oğlu veya kızı, yahud babası, yahud sahih dedesi bulunmayıp da, bir tek anne-baba bir kızkardeşi hayatta olursa terikenin yarısını (1/2) alır. Kur'ân-ı Kerîm'de (En-Nisâ: 176): "Habibim senden fetvâ isterler. De ki; Allah, babası ve çocuğu olmayanın mirâsı hakkında hükmü (şöylece) açıklar: Eğer çocuğu (ve babası) olmayan bir erkek ölür, geride (Anne-baba bir) bir tek kızkardeşi kalırsa mirâsın yarısı onundur" hükmü beyan buyurulmuştur. Ayetteki "uht" (Kızkardeş) kelimesi; anne-baba bir baba bir kızkardeşi ifâde ede

İddet

İddet, ölüm veya boşanmadan sonra, nikaha ait eserlerin son bulması için şer'an belirlenmiş bir müddet demektir. Bu müddet son bulmadıkça kadın -ve bazı hallerde erkek- başkası ile evlenemez.
İddetin müddetini tespit hususunda kadın tarafına bakmak gerekir. İddet: Ölüm, boşanma veya nikahı fesh muamelesinin vuku bulduğu zamandan başlar, belirli müddetlerin sona ermesiyle yahut kadının doğum yapması ile son bulmuş olur.
Boşama veya ölüm iddetinin başlaması kameri ayın ilk gününe tesadüf eder ise hilalin çıkış ve girişine; ayın ortasındaki günlerden birine rastlarsa günlere itibar olunur.

Bayram namazı

Bayram namazı, iki rekâttan ibarettir. Ve cumanın şartlarım ve vâciplerini, hâiz olanlara vâciptir (6). Sıhhatinin şartları, bütün namazların şartları gibi olup, fazla olarak, bunda cuma sıhhatinin şartları dahi, muteberdir. Ondan yalnız hutbe, müstesnadır ki, cuma namazında hutbe sıhhat şartı, ve namazdan evvel olup, bayram namazında şart değil, sünnet ve namazdan sonradır.

$

kavli kerîminden, ramazan bayramı namazının ve

$

kavli kerîminden, kurban bayramı namazının vücubuna istidlâl olunmuştur.

Bayram namazlarının, sair namazlardan farkı, her rekâtında, üçer fazla tekbir olmasındadır. Tekbirler, vâciptir.

TAHARET

Ebu Hureyre´nin (r.a.) naklettiğine göre:

Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Herhangi biriniz abdestsizlik durumu içinde bulunursa, abdest almadıkça kılacağı namazı kabul edilmez" buyurdu.
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 330

Hz. Osman b. Affan´dan (r.a.) nakledildiğine göre:

Vilâyet ve vesayet

Vilâyet: Başkası üzerine, onun muvafakati olsun olmasın, sözünü geçirmek, yâni hükmünü infaz etmektir.

Vilâyet sahibine, veli denir. Cemi, evliya gelir. Müennesi veliyyedir. Sıbyan ve mecnunların kimse üzerine vilâyetleri olmamakla, velî: bâliğ ve âkil ve vâristir (1).

Vilâyet, karâbet ile olduğu gibi, mülk ve velâ ve imamet ile dahi. olacağından, vilâyetin sebepleri dörttür, karabet, mülk, velâ, imamet.

Bunlardan üç evvelkilerin müsebbibi (vilâyeti hassa) ve dördüncününkü (vilâyeti âmme) dir. Hassa olanı, akvadır.

Vesayet (vasîlik): Bu bapta sebebi vilâyet değildir. Meğer ki, vasî hem de velî ola (2).

VASİYET

İbn Ömer´in (r.a.) anlattığına göre:

Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Bir müslümanın bir şey vasiyet etmek istediği halde onu yazılı halde yanında bulundurmadan iki gece geçirmesi doğru değildir."
Sahih-i Müslim´deki hadis numarası: 3074

Sa´d b. Ebu Vakkas şöyle anlatmaktadır:

İLMİ DELİLLERİN KEYFİYETİ VE USUL-İ FIKIH

Soru: "Ben Belçika'da doğan ve ikinci kuşaktan olan Müslüman bir gencim. Daha dört yıl öncesine kadar; sordukları zaman Müslüman olduğumu söylüyordum, fakat İslam'ı bilmiyordum. Bazı hadiseler uyanmama vesile oldu. (...) İslam'ı öğrenmek için bulabildiğim eserleri okuyorum ve sohbetlere iştirak ediyorum. Bir sohbette, 'Selefi' olduğunu söyleyen birisi, 'Biz sadece Kur'an-ı Kerim'i ve sünneti esas alırız. İcma-i ümmet ve kıyas-ı fukahanın delil olup-olmadığı konusu tartışmalıdır. Bize göre delil değildir. Mezhepler sonradan çıkmıştır' iddiasını ortaya attı. (...) Bazı kaynaklarda; ilmin haber-i sâdık, duyu organlarının faaliyetleri ve akıl yürütme yoluyla elde edilebileceği belirtilmektedir. Edille-i erbaa, bu tasnife uy

Bismarck Diyor Ki

Bazı Batı Bilginlerinin Dinimiz, Kur'ân-ı Kerîm ve Peygamberimiz Hakkındakı Sözleri Everyman's Encyclopaedia, İslâm Maddesi "İslâmiyet, hayatın bütün mes'eleleri için kâideler koyar. O eksiksiz bir kanunlar topluluğudur. Her türlü temizlikten alın, tâ alış-verişe, cinâyetlere kadar ahkâm yürütür ve hattâ sakal ve bıyığın nasıl kesileceği hakkında bile hüküm koyar. İslâm'ın bütün kanunları ehemmiyet bakımından aynıdır." J.W. von Goethe Kur'ân-ı Kerîm Hakkında Diyor Ki Kur'ân'ın ezelden olup olmaması diye Bir şüphe beni uğraştırmaz Kitapların kitabı olduğuna iman ederim. Müslüman olarak bana farz olduğu gibi! Bismarck Diyor Ki ...Bütün semâvî kitapları tam ve etraflıca tetkik ettimse de hiç birisinde bir hikm

İNSAN UZUVLARINA KARŞI İŞLENEN CİNAYETLER

1367 Darû'l İslâm'da; can emniyeti esas olduğu gibi, insanın uzuvlarının muhafaza edilmesi de esastır. Uzva karşı işlenen hiçbir cinayet, cezasız bırakılmaz. İnsanın uzvuna karşı işlenen cinayetler:  1. Bir uzvun kesilmesi ve vücuddan ayrılması. 2. Uzvun ta'tili (iş göremez hale getirilmesi). 3. Baş yaraları ve diğer yaralama şekilleridir.(264) Şimdi bunların mahiyetlerini izaha gayret edelim.

 1368 BİR UZVUN KESİLMESİ VEYA VÛCUTTAN AYRILMASI: Ayak, burun, parmak, dil, kulak, dudak, tırnak, penis, ferç kesmek, göz çıkarmak, kaş ve kirpik koparmak, dişleri kırmak, saç, sakal, kaş ve bıyık yolmak.