Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

Sehiv Secdesi

Lugatta sehv, birşeyi unutmak, ondan gafil olmak demektir. Fakat buradaki sehiv´den maksat, namaz kılan kişinin kasden veya unutarak namazında eksiklik yapmasıdır. Bu durumda sehiv secdesi yapılması ge­rekir. Sehiv secdesi namazın sonunda yapılır. Amacı ise, namazda yapılan bir eksikliği telafi etmektir.

Sehiv Secdesinin Hükmü

Sehiv secdesi, daha sonra bahsedeceğimiz sebeplerden birinin mey­dana gelmesiyle sünnet olur. Eğer kişi bu sebepler meydana geldiği halde sehiv secdesi yapmazsa namaz bozulmaz. Çünkü sehiv secdesi vacib değildir ve herhangibir vacibin ihmalinden ötürü de meşru kılınmamıştır. Bu husus ileride tekrar gelecektir.

TA'ZİR CEZASININ TARİFİ VE MAHİYETİ

1307 Önce "Ta'zir" kelimesi üzerinde duralım. Lûgat manası; mutlak olarak edeblendirmek (Te'dib etmek), menetmek ve azarlamaktır.(150) Şer'i ıstılah'ta "Miktar bakımından hadden az olan te'dib şekline "Ta'zir" denir" tarifi esas alınmıştır.(151) Had cezası ile Ta'zir arasındaki farklar şunlardır: 

  1. Had cezalarının miktarı muayyendir, takdir olunmuştur. Artırma veya eksiltme sözkonusu olamaz. Ta'zir ise; takdiri ve tatbiki Ulû'lemr'e ve onun naiblerinin reylerine (ictihadlarına) bırakılmıştır.
  2. Hadd cezaları, şüphe halinde düşer. Ta'zir cezaları ise; kuvvetli şüphe halinde vacip olur.

SERMAYE ŞİRKETLERİ (ŞİRKETÜ'L EMVAL)

1443 İki veya daha fazla şahısların; ticaret yapmak için, kâr ve zarara ortak olmaları şartıyla, her birinin belli bir meblağa sermayeye iştirak etmeleri sonucu "Şirket-i Emval" meydana gelir. Sermaye şirketleri ya "mufavaza" veya "inan" şirketi olur. Şimdi bunlar üzerinde duralım.

geovisit();

Karz (Borç)

Karz´ın Tarifi

Karz, lugatta kesmek anlamına gelir. Borç vermeye karz denmesi, mal sahibinin elini malından kesmesi nedeniyledir. Karz, fakihlerin ıstıla­hında malî birşeyi, bedelinden fazla olmamak şartıyla ileride geri almak üzere başkasına vermektir. Buna karz denilmesinin sebebi, borç veren kişinin malının bir parçasını kesip başkasına vermesidir. Bu bakımdan karz´ın lügat mânsâsı burada bulunmaktadır. Hicaz ehli buna selef der. Bu yüzden selef verdim şeklinde kullanılması sahihtir. ´

Karz´ın (Borç Verip-Almanın) Meşruiyeti

Borç vermek ve almak meşrudur. Hatta borç isteyen bir kimseye borç vermek mendubdur. Karz´ın meşruiyeti Kur´an, Sünnet ve İcma ile sabittir.

Lukata

Tarifi

Lukata lugatta, ´yerden alınan mal´ anlamına gelir. Kur´an-ı Kerim´de Hz. Musa hakkında şöyle buyurulmuştur:

Firavun´un adamları onu yitik olarak (denizden) aldılar.

(Kasas/8)

Lukata´nın ıstılahı anlamı ise, herhangibir kişiye ait olmayan bir mekânda bulunup sahibinin kim olduğu bilinmeyen ve korunma altında olmayan mal veya muhterem bir ihtisastır.

Burada ihtisas kelimesiyle, şer´an mülk edinilemeyen ve fakat kişinin elinin altına girmesinin ve kendisine ait olmasının mümkün olduğu -meselâ köpek gibi- şeyler kastedilmektedir.

Taharetin Çeşitleri

Taharet necasetten ve hades´ten olmak üzere iki çeşittir. Necaset´ten Taharet

Necaset temiz olmayan şeylere verilen isimdir. Şerhan, kan ve sidik gibi namazın sıhhatine mâni olan pisliktir.

Bizzat Necis Olan Şeyler

Bizzat kendileri necis olan şeyler çoktur. Biz onların en önemlilerini zikredeceğiz.

1. Hamr (şarap) ve sarhoşluk veren her sıvı madde necistir.

Ey inananlar hamr (şarap), kumar, dikili taşlar, şans okları hep şeytan işi birer pisliktir.

Hz Peygamber de şöyle buyurmuştur.

Sarhoşluk veren herşey hamr´dır, her hamr da haramdır.[1]

2. Köpek ve domuz.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Birinizin kabından bir köpek su içerse, o kabı biri toprak ve su ile karışık olmak üzere yedi defa yıkasın.[2]

Namazı ifsat etmeyen (bozmayan) şeyler (1)

Namazda olan kimse, Kur'ândan ve gayriden bir yazıya bakıp, onu anlamakla — anlamak kendisinin maksudu olsun, olmasın — edebe isaet etmiş olur (2).

Telâffuz etmiş olmadığı için, onunla namaz fâsid olmaz (3).

Musâllî, dişleri arasında, nohut tanesinden küçük olarak kalmış olan şeyi, — biraz uğraşarak — yutmak mekruhtur (4). Müfsid değildir.

(Müfsidatın, on ikinci ve on üçüncüsüne müracaat).

Ağzında olan şekerin eriyenini yutarsa, namaz fâsid olur. Namazdan evvel yuttuğu şekerin, tatlılığım namazda bulursa, namaz fâsid olmaz.

Musâllînin secdesi mevziinden, birinin geçmesiyle, namazı fâsid olmaz. Geçen, gerek kadın, gerek erkek, yahut köpek veya sığır olsun.

Meyyitin defni

Cenazenin ölmüş olduğu iyice tahakkuk ettikten sonra, teçhiz ve defninde, tâcil müstahap olmakla, cuma sabahı hazır bulunan, cenazenin namazını — cemaat çok olmak için — cuma namazından sonraya bırakmak mekrûhtur.

Eğer cemaat, defin sebebiyle cumayı kaçırmaktan korkarlarsa, defni tehir edebilirler.

Cenazenin defni gibi, hamli (taşınması) dahi farzı kifayedir. Muteayyen olanlara, ücret almak câiz olmaz.

Cenaze götürmek, ibadettir. Herkese lâyık olan, ona hazırlanmaktır. Seyyidül-mürselîn efendimiz hazretleri dahi, cenaze götürmüşler, yâni Saad bin Muaz (R.A.) hazretlerinin tabutuna, omuz verip gitmişlerdir (1).

Şerîat

﴿ بِسْمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ ﴾

Dört Büyük Melek

Meleklere İman Îmanın ikinci şartı meleklere inanmaktır. Melekler nurdan yaratılmış, istedikleri sûret ve şekillere girebilen rûhânî ve latif varlıklardır. Meleklerde erkeklik ve dişilik yoktur. Onlar, emrolundukları şeylerde Allâh'a isyan etmezler. Yorulup usanmazlar. Yemek, içmek gibi ihtiyaçları yoktur. Kimi gökte, kimi yerde, kimisi de Arş'ta vazifelidirler. Sayılarını ancak Allâhü Teâlâ bilir. İçlerinden dört büyüğü meleklerin peygamberidir. Dört Büyük Melek Cebrâil (a.s.): Cenâb-ı Hakk'ın kitaplarını peygamberlere getirmeye, yâni vahye memur, Allâh ile resülleri arasında bir vâsıtadır. Mîkâil (a.s.): Bir kısım hâdiselerin; Meselâ rüzgârların, yağışların, hubûbatın ve bitkilerin meydana getirilmesine memurdur. İ

Kur'an-ı Kerimdeki Secde Âyetleri

Kur'an'daki Tilâvet Secdeleri Kur'an-ı kerim'de tilâvet secdesi bulunan âyetlerin kenarında "Secde" diye yazılıdır. Kur'an okuyan kimse bu âyeti okuduğu zaman secde etmek üzerine vâcip olur. Bu kimse, kıbleye döner, ellerini kaldırmadan " Allâhü Ekber" diye tekbir alarak secdeye varır. Secdede 3 kere " Sübhaane rabbiyel a'laa " der . Sonra tekrar "Allâhü Ekber" diye tekbir alarak doğrulur, ayağa kalkar. Ayağa kalkarken de "Semi'nâa ve eta'nâa gufraaneke rabbenâa ve ileykel masıyr" der. Secde âyetini işiten kimsenin de secde etmesi lâzım gelir. Kur'an-ı Kerimdeki Secde Âyetleri Sûre-i Â'raf, âyet: 206 Sûre-i Ra'd, âyet: 15 Sûre-i Nahl, âyet : 49 Sûre-i İsrâ, âyet: 107 Sûre-i Meryem, âyet: 58 Sûre-i Hac, âyet: 18 Sûre-i F

Farz ve vaciplerin binek üzerinde kılınması

Binek üzerinde, şehir harici olmak şartiyle, ancak nafile kılınır. Farz olan namazları ve salâtı vitir ve nezr ve iki bayram ve nafile olarak baş lanıp ta (1) ifsad edildiğinden dolayı, kazâ olunan namaz gibi, vâcib bulunan namazları ve cenaze namazını, binek üzerinde kılmak ve yerde okuduğu âyetin secdesini binek üzerinde edâ etmek câiz olmaz (2).

Meğer ki, bir zarurete mebni ola (3).

Zarûret sebebiyle, farzın dabbe üzerinde kılınması

$

kavli kerîmiyle mansus olup (4), vâcib dahi, farza mülhaktır.

MÜZAKERE EDEBİ VE HOCANIN HUKUKU

Soru: "Vicdanen rahatsız olduğum bir meselenin hükmünü öğrenmek istiyorum. Tahsil hayatımda bana elinden gelen yardımı yapan ve İslam'ı öğrenmeme vesile olan hocam ile bir konuyu müzakere ederken, istemediğim bir hadise zuhur etti. Müzakere ettiğimiz konu faizdi. Ben 'İslam devletinin gayr-i müslim vatandaşları, birbirlerinden faiz alıp verebilirler. Kendi dinlerinde haram değildir' dedim. (...) Hocam bu iddiamın batıl olduğunu, onlara indirilen kitaplarda da faiz haram kılındığını söyledi ve 'Kitaplarını tahrif ederek; faiz alıp-vermeyi adet haline getirmeleri, onlara böyle bir muameleyi meşru kılmaz' dedi. Fakat herhangi bir delil ortaya koymadı.(...) Bunun üzerine 'Böyle bir nassın olabileceğini zannetmiyorum. Gayr-i müslimlere faizin

Cemaate Sonradan Yetişmek

724 - Behce fetvalarından: "İmama rükuda iken yetişen kimse, iftitah tekbirini rükuda alsa, şüruu (namaza başlaması) sahih olmaz" (H.Ec. 1/10)
Açıklama: İmamı rükuda bulan kimse iftitah tekbirini ayakta alır. Sonra rükua varır. Aksi halde imama uyması sahih olmaz.
725 - İbni Nuceym Fetvalarından: "İmam teşehhütte (tahiyyatı okumak üzere oturmakta) iken cuma namazına yetişen kimse, cuma namazını tamamlar" (H.Ec. 1/8)
Açıklama: İmama cuma namazının ilk rekatında yetişemeyen kimse, geri kalan kısmı cuma namazı olarak tamamlar. İsterse oturuşta veya sehiv secdesinde yetişmiş olsun, hüküm böyledir.

Özürler ve hükümleri

Âzâr, özrün cem'idir. Abdesti bozan şey (2) sürekli ve devamlı oldukça, özür ismini alır (3) ve sahibine (özürlü) veya (özür sahibi) denir.

İmdi, müstehaze olan, yâni kendisinden gelen kan, hayiz müddetinin en azından eksik veyahut en çoğundan ziyade bulunan, veyahut, lohusalığı kırk günü geçen, veya ikisinin de (en az), muayyen olan günlerini tecavüz ederek, hayiz ve nifası (haddi ekserini) aşan, veya gebe iken, veyahut henüz dokuz yaşına girmeden veya âyiselik zamanına girdikten sonra, kendisinden kan gelen kadın özürlü olduğu gibi, idrarını tutamama, istitlâkı batın (iç gitmesi, ishâl, sürgün), infilâtı rih (yel kaçması), ruafı dâim (sık sık burun kanaması), ve akıcı yarası olan kimse özürlüdür (4).