Fıkıh Sayfası
Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları
Kur'an-ı Kerim'in Meal ve Tefsiri
72 - Soru: Kur'an-ı Kerim'i Türkçe olarak kabul edenler var. Türkçe basılmış Kur'an'lar var. Bu hususta beni aydınlatmanızı temenni ediyorum.
Cevap: Sormak istediğiniz hususu ifadenizden kesin olarak anlayamadık Ancak iki ihtimal akla gelmektedir:
a) Türkçe'ye çevrilmiş bulunan Kur'an tercümesi, sadece ayetlerin karşılığından ibaretse "Meal" adını alır. Mânâ ile birlikte açıklama da yapılmış ise "Tefsir" denilmektedir. Bu iki yoldan dilimize aktarılmış olan meal veya tefsire Kur'an denilemez. Kur'an-ı Kerim'in meali veya tefsiri denilir. Bununla namaz da kılınamaz.
Allah güzel ahlâklıyı sever
Güzel ahlâk, peygamberlerin, salihlerin sıfatı ve hâlidir: Ahlâk güzelliği insanı Allah’a (cc) yaklaştıran ve sayısız nimetlere ulaştıran bir kapıdır.
Prof.Dr. Haydar Baş
Güzel ahlâk, peygamberlerin, salihlerin sıfatı ve hâlidir: Ahlâk güzelliği insanı Allah’a (cc) yaklaştıran ve sayısız nimetlere ulaştıran bir kapıdır.
Sabır, şükür, korku ve ümit, cömertlik, merhamet, tevazu, hoşgörü, takva, ihlâs, sıdk vb. hasletler güzel ahlâkı meydana getirir ki, ahlâk güzelliği üstün bir fazilet olarak Kur’an’da övülmüş ve Peygamberimiz’in (sav) karakteri, güzel ahlâka misal olarak gösterilmiştir:
“Şüphesiz Sen büyük bir ahlâk üzere gönderildin” (Kalem: 4).
Güzel huy hadis–i şeriflerde övülmüş ve teşvik edilmiştir:
“Güzel ahlâk, gelmeyene gitmen, vermeyene vermen ve sana kötülük edeni affetmendir” (Beyhakî).
“Kıyamet günü mizana konan iyiliklerin en ağırı takva ve güzel ahlâktır” (Ebû Davud, Tirmizî).
Seferin hükümleri
Sefer hükümlerine gelince, yolculukta az çok, meşakkat olmak ve meşakkatlerin kolaylaştırmasını calip bulunmak hasebiyle misafir hakkında sefer, tahfif esbabından olmuş ve namazın kasri, orucun ibahası, mesh müddetinin uzatılması, cuma ve bayram namazlarının ve kurban kesmenin ıskatı gibi, hükümlerin tegayyürünü mucip olmuştur (4).
Bize, bunlardan şimdilik, yalnız kasri-salât bahsi, taâllûk etmektedir. Misafir olan kimse, erkek olsun, kadın olsun ve mûtî, yahut âsî bulunsun (5), dörtlü farzları kasr eder. Üçlü farz (6), ikili farz (7), için kasr olmadığı gibi vitir için ve sünnetler için dahi kasr yoktur (8).
Mahmud’un mektubu
Bir ara o ilahiyatçı hoca öyle bir atasözü kaçırdı ki ağzından, ben oturduğum yerde mosmor kesildim. “Bu adamlar İslâm’ı yücelteceğiz, Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayacağız derken sergiledikleri kabalık, ağzıbozukluk ve hoşgörüsüzlükle İslâm’a en büyük fenalığı yapıyorlar.
Ahmet Turan Alkan
Sevgili Ahmet Ağabeyim,
Beni hatırlayacaksınız. Ben Mahmut. Hani vaktiyle tuttuğum günlükten bazı alıntılar yaparak “misyon” başlığı altında yayınlamıştınız ya, o Mahmut işte.
O günden bu yana başımdan neler geçti, biraz anlatmak, daha doğrusu dertleşmek istiyorum; bu satırları yayınlamanız için, hâlimden haberdar olmanız için kaleme alıyorum ama isterseniz yayınlayabilirsiniz de; benim için mahzur yok.
Şirket
Şirket´in Tarifi
Şirket kelimesinin lügat mânâsı, birbirinden ayırdedilmeyecek şekilde iki malı birbirine katmak demektir. Şu ayet-i kerime´de geçen şürekâu tabiri de bu anlamda kullanılmıştır.
Babası, annesi ve evladı olmadığı halde vefat eden bir erkek veya kadının erkek veya kızkardeşi varsa, vasiyeti ve borcu çıktıktan sonra onların herbirine terekenin altıdabiri düşer. Eğer kardeşler birden fazla iseler, hepsi vasiyet ve borç çıktıktan sonra zarara uğratılmış olmaksızın terekenin üçtebirinde ortaktırlar. Bu, Allah´tan bir tavsiyedir (emirdir). Allah âlim ve halimdir. . (Nisa/12)
Şirket kelimesi, malların karıştırılmasından başka mânâda da kullanılır. Mesela şu ayette olduğu gibi:
Adak Kurbanı ve Etinden Kimler Yiyebilir?
1465 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, adak olarak kestiği kurbanın etinden nafakası kendisinin üzerine lazım gelen kimselere yedirse helal olmaz" (H.Ec. 2/161)
Açıklama: Kesilen adağın etinden kişinin evlat ve torunları ile baba, ana, dede ve nine gibi, nafakası kendi üzerine lazım gelen insanlar ve karısı yiyemezler. Bundan istifade, tamamen sayılan kimselerin dışında kalan fakir Müslümanların hakkı olmaktadır. Eğer bu hükmü bilmeyerek veya ihmal ederek yedirmiş olsa, bedelini fakirlere tasadduk etmesi gerekir.
1466 - Soru: Bir şarta bağlanmış olan adak, o şart yerine gelmeden yapılabilir mi? Bir misal ile bunu açıklayayım: Falan işim olursa üç gün oruç tutayım dese, o işi hasıl olmadan bu oruçları tutabilir mi?
Yeminin Bozulması ve Keffareti
1590 - Soru: Bir Müslüman, "Babam izin vermedikçe falan şahısla konuşmam" dese, daha sonra babası vefat etse ne yapması gerekir? Müsaadeyi verecek merci kalmadığına göre o kimse ile hiç konuşmayacak mı?
Cevap: Bir gaye ile kayıtlı bulunan yeminler, o gayenin ortadan kalkması ile düşmüş olacağından, "Babam izin verinceye kadar" gayesiyle kayıtlanmış bulunan yemin, babasının ölümü üzerine düşmüş olacağından, bu kimse babasının vefatından sonra o kimse ile konuşabilir. Engel tamamen ortadan kalkmış olacağından bir şey lâzım gelmez.
İspanya İslâm'a Koşuyor
Hidâyet ve rahmet üslûbu; insanın özüne bakarak, aslî fıtratın ortaya çıkarılması için ne kadar günahkâr ve isyankâr olursa olsun insana, gönülleri dirilten, yaralı ve müzdarip sîneleri hakîkate ulaştıran bir şefkatle yaklaşmaktır.
Hidâyet ve rahmet üslûbu; insanın özüne bakarak, aslî fıtratın ortaya çıkarılması için ne kadar günahkâr ve isyankâr olursa olsun insana, gönülleri dirilten, yaralı ve müzdarip sîneleri hakîkate ulaştıran bir şefkatle yaklaşmaktır.
Aşağıda ifâde edilen üç İspanyol Gencin hikâyesi böyle bir hidâyet ve rahmet üslûbunun tezahrünü gösteren güzel bir misaldir.
Ridâ (Süt Kardeşliği)
Rıdâ' ve Rıdâa, meme emmek demektir. Irdâ', emzirmektir. İrtidâ' onun mutâvaidir, (Müteaddî dahi olur), Emzirene, murdi' ve murdia denir. Radi, süt emen çocuktur (süt kuzusuna, hamli radi' denir.)
Bir de, (rıdâ'), murâdaadan olunca, iki çocuk, bir memeden süt emmek demektir. Onlar, her biri diğerinin radîidir (süt kardeşidir)
İkinci baptan fatım, çocuğu sütten kesmektir. Kesilmeğe, fitâm denir. Çocuğu sütten kesen kadına, fâtıma denilir. Fatim, sütten kesilmiş olan, çocuktur. Ayırmak mânâsına olan fasl dahi, fatm mânâsına geldiğinden (fıtâm) a, o vezinde (fısâl) dahi denir.
(Zâti leben), memesinde süt olan, kadındır.
(Zâir), süt anne demektir.
Sefer Namazı
Kasr ve Cem
Kasr, dört rekâtlı farz namazları iki rekât kılmaktır. Cem ise öğle ile ikindiyi öğle veya ikindi vaktinde kılmak, akşam ile yatsıyı da akşam veya yatsı vaktinde kılmaktır.
Bir Mukaddime
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
O size dinde hiçbir güçlük kılmadı. (Hac/78)
Yani Allah Teâlâ sizi zorluk ve meşakkate sokacak bir hükmü meşru kılmamıştır. Müslüman ne zaman bir darlığa düşerse Allah orada bir genişlik yapar ki dinin hükümleri makbul ve yerine getirilebilir olsun. Sefer, azabın bir parçasıdır. İnsan seferde istikrarını kaybeder, istirahat edecek sebepleri bulamaz.
Helaya Girerken Okunacak Dua
Bazı Dualar Sabahleyin evden çıkarken okunur: بِسْمِ ٱللهِ تَوَكَّلْتُ عَلَى ٱللهِ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِٱللهِ
ٱلْعَلِىِّ ٱلْعَظِيمِ
"Bismillâhi tevekkeltü alellâah lâa havle velâa kuvvete illâa billâahil aliyyil azıym." Sabahları, bilhassa çarşı ve pazarda okunur: لاَ اِلٰهَ اِلاَّ ٱللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ ٱلْمُلْكُ وَلَهُ
ٱلْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ ٱلْخَيْرُ
وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
Abdest
229 - Soru: Öğlenci ve sabahçı olduğumuz zaman, devamlı şekilde abdestlerimizi iş yerinde alıyoruz. Yalnız ayak yıkama yeri, yüzümüzü yıkayacağımız yere 9-10 metre uzak. Tabii içimizde Hıristiyanlar da olduğu için, "Burası ayak yıkama yeri değil" diyorlar. Elimizi, yüzümüzü ve kollanmızı yıkayıp, ayaklarımızı da bundan 10-15 metre uzaklıktaki bir yerde yıkıyoruz. Bu abdestle de namaz kılıyoruz. Caiz mi, değil mi?
Cevap: Abdest uzuvlarının birbiri peşine yıkanması, Hanefi mezhebine göre sünnettir. Bu sebeple yüzünüzü yıkadığınız yerden 15 metre ilerdeki çeşmeden ayağınızı yıkayarak aldığınız abdestle namaz kılmak caizdir.
NAMAZ'IN MEKRUHLARI ILE ILGILI DIGER MESELELER
556 Molla Hüsrev: "Surasi kat'i bilinmelidir ki; ibadeti mesru bir özür olmadan bozmak haramdir. Zira Allahû Teâla (cc) "Amellerinizi bozmayiniz" (Muhammed Sûresi: 33) buyurmustur.(346) hükmünü zikreder. Islâm ûlemasi, namaza basladiktan sonra hangi hallerde bozulabilecegi hususunda titizlik göstermistir. Dolayisiyle Mesru mazeret olmadan bozmak haramdir. Ancak mesru bir mazeret bulunursa caiz olur. Ibn-i abidin: "Namazi bozmayi mübah kilan sebeblerle, farz namaz dahi bozulabilir. Nitekim imdad nam eserde beyan edilmistir"(347) buyurmaktadir. Simdi "mesru sebebler nelerdir? sualine "Feteva-i Hindiyye'de yer alan hükümlerle cevab vermeye gayret edelim: "Namazini edâ eden kimse; kendisini anne va babasindan birisi çagirirsa, namazini ikmal etmeden onlara cevap veremez. Ancak
Öşür
Öşrün farziyyeti; kitap, sünnet ve icmâ-i ümmetle sabit bulunmaktadır. Cenâb-ı Hak, bir âyet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:
BAŞKASININ BULUNMASI İLE ASABE OLANLAR (ASABE MAA GAYRİHİ)
1955 Esasen Ashâb-ı ferâizden olup; tek oldukları zaman terikenin yarısını (1/2), iki veya daha fazla oldukları zaman mirâsın üçte ikisini (2/3) alan mûrisin (ölen kimsenin) kızları veya oğul kızları ile asabe olan kız kardeşlerdir. Bunlar iki sınıfa ayrılır.
Birincisi: Anne-baba bir kız kardeşlerdir.
İkincisi: Sadece baba bir kız kardeşlerdir.