Fıkıh Sayfası

Hicret.Org Fıkıh Sayfası, Nurulizah, Hidayet Güneşi, Fıkıh Kitapları

MÜZARAA'NIN RÜKNÜ

1527  Ziraat ortaklığının rüknü; icap ve kabuldür.(269) Yani arazi sahibinin, çalışacak olan kişiye hitaben: "- Şu tarlamı veya arazimi; elde edeceğin mahsulün şu kadarını bana vermek üzere, sana ziraat etmen için verdim" demesi, çalışacak kimsenin de: "- Bu teklif ve şartları kabul ettim, razı oldum" şeklinde, olumlu cevaplandırmasıyla müzaraa akdi gerçekleşir.

MEKFÛLÜ'N LEH'LE (ALACAKLI İLE) İLGİLİ ŞARTLAR

2019 : Kefâletin sahih olabilmesi için; alacaklı ile ilgili şartlar da vardır.
Birincisi: Alacaklının mâlûm olması şarttır. Meselâ: Bir topluluğa; "sizin sattığınız şeylere kefilim" denilse, alacaklı mâlûm olmadığı için kefâlet sahih olmaz.

İNSANLIĞIN MASLAHATI VE UKUBATIN KEYFİYETİ

Soru: "Uzun yıllar İslam dininin hukuki cephesinden hiç bahsedilmedi. İnsan haklarının ön plana çıkmasıyla birlikte; başta hadd-i zina olmak üzere, İslam ceza hukuku gündeme girdi.(...) Bazı İslamcılar, bu cezaların değişebileceğini iddia ediyorlar. Bunlara göre, asıl olan maksadın gerçekleşmesidir. Cezanın şekli önemli değildir.(...) Kat'i nass ile sabit olan cezaları; zamanı bahane ederek değiştirmeye kalkan İslamcılar ile modern ceza hukuku savunanlar arasında ne fark vardır? (...) Hadd cezaları ile insanların yüklendiği emanetin bir ilgisi var mıdır? İslam ceza hukuku ile insanlığın maslahatı arasındaki münasebet nedir? Hadd cezaları, Allahu Teala (cc)'nın hukuku mudur, değil midir?"

Komşu Hakkına Riâyet

Müslümanların Cemiyet İçindeki Vazifeleri Komşu Hakkına Riâyet Âile ve akrabalarımızdan sonra bize en yakın olan komşularımızdır. Komşu hakkını son derece gözetmek; elimizle, dilimizle ve diğer hareketlerimizle onları katiyyen rahatsız etmemek gerekir. Çünkü Peygamber Efendimiz: "Bana Cebrâil komşu hakkı hususunda o kadar çok tavsiyelerde bulundu ki, nerede ise komşuyu komşunun malına vâris kılacak sandım" buyurmuşlardır. Müsâfire Karşı Vazifelerimiz "Her kim ki Allâh'a ve âhiret gününe imân ederse müsâfire ikram etsin" buyuruyorlar. Ayrıca müsâfir, geldiği yerde yokluk ve darlığa sebep olmayıp, bil'âkis bereket ve bolluk vesilesi olacağını beyanla "Müsâfir geldiği eve on nasibi ile gelir. Birini yer, dokuzu orada kalır

ÖRF İLE AMEL EDİLEBİLİR Mİ?

Soru: "Oğlumuz bir kıza talip oldu. Sünnete riayet ederek ailesinden istedik, verdiler. Söz kesildi ve nişan yapıldı. Nişan merasimi esnasında, imam nikahı da kıyıldı. (...) Daha sonra; olmaması gereken bir ihtilaftan dolayı nişan bozuldu. Oğlumuz bain talakla boşadı. Yani halvet-i sahiha veya cim'a tahakkuk etmeden talak vuku buldu. (...) Nişan sırasında kıza taktığımız altınları geri verdiler. Ancak örf olduğunu söyleyerek, nişan elbiselerini iade etmediler. Örf ile amel edilir mi?"

Peygamberimiz

Peygamberimiz Peygamberimizin Ecdâd-ı Âlîsi (Dedeleri) Peygamberimiz'in kendisinden itibaren, Hz. İsmâil'in sülalesinden olan Adnan'a kadar baba sülâlesi şöyledir: Hz.Muhammed, Abdullah, Abdülmuttalib, Hâşim, Abdimenaf, Kusayy, Kilab, Mürre, Kâab, Lüey, Gaalib, Fihr, Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike, İlyas, Mudar, Nizar, Meaad, Adnan. Peygamberimizin anne cihetinden sülâlesi: Hz. Muhammed, Amine, Vehb, Abdimenaf, Zühre, Kilâb. Peygamberlerin her hususta en üstün, en büyük olanı, şüphesiz bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)'dır. Peygamberimizden evvel gönderilen peygamberlerden çoğu, belli bir topluluğa, bir şehir veya köy halkına gönderilmiştir. Peygamber Efendimiz ise bütün insanlığa, bütün mahl

GAYR-İ MEŞRU KAZANÇ YOLLARI

1587 Bazı kazanç yollarının mülkiyet hakkı meydana getirmeyeceğini Allahû Teâla (cc) ve Resûlû açık açık tebliğ buyurmuştur. Şimdi bu nassları kısaca zikredelim. 1588 Kur'an-ı Kerim'de: "Ey iman edenler!.. Birbirinizin mallarınızı aranızda batıl (haksız, haram) sebeblerle yemeyin. Meğer ki (o mallar) sizden karşılıklı bir rızadan (doğan) bir ticaret (malı) ola. Kendinizi öldürmeyin. Şüphe yok ki Allah sizi çok esirgeyicidir"(354) hükmü beyan buyurulmuştur. Meşrû (şer'i) bir sebeb ve vesile olmadığı müddetçe, hiçbir kazanç helâl olmaz.

HACC-I TEMETTÛ

1011 Temettû; "Meta" veya "Müta"dan alınma bir kelime olup, faydalanmak manasına gelir. İslâmi ıstılâhta; umreyi veya onun ekseri şavtlarını hacc ayları içerisinde edâ etmektir. Şavtların az kısmını, meselâ Ramazan ayından yapar da sonra kalanını şevval ayında tavaf ederse, o sene haccettiği takdirde temettû haccı yapmış olur. Sonuç olarak; "Hacc aylarında (ve aynı yıl içerisinde) iki ihramla umre ve haccı edâ etmeye "Hacc-ı Temettû" denir."  1012 Hacc-ı Temettû'nun sıfatı; mikat'ta "Umre" niyetiyle ihrama girmektir. Mükellef gusül abdestini (veya abdestini) alır, iki rek'at namaz kıldıktan sonra kalbi ile niyyet eder ve diliyle şunları söyler;   "Allahümme innî uriydü'l umrete feyessirhu li ve tekebbelhû minni"   Mânası: "Allah'

RESÛL VE NEBİ GÖNDERİLMESİNİN HİKMETİ

Soru: "Geçtiğimiz ay; Kur'an-ı Kerim'de geçen resul ve nebi kavramlarının doğru anlaşılmadığını ileri süren ve şeyhlerinin resul olduğunu söyleyen tarikat mensupları ile karşılaştım. (...) Bunlar peygamber gönderilmesinin hikmetini değişik şekilde tevil ediyorlar. Şeyhlerinin miraca çıkarıldığını, orada bulunan peygamberlere imamlık yaptığını ve onlara huzur namazı kaldırdığını söylüyorlar. Onlara göre, Peygamberimizin (sav) "Hatemü'l Enbiya" olduğu doğrudur. Ancak son resul olduğu doğru değildir. (...) Peygamber gönderilmesinin sebebi ve hikmeti nedir? Resul ile nebi arasında fark var mıdır?"

UMUMİ YERLERDE (CADDE-SOKAK VS.) KADINLARA BAKMAK

1671 Avret bahsinde de izah ettiğimiz gibi İslâm dini; erkeğin, yabancı kadınlara bakmasını (ihtiyaç ve zarûret hali hariç) yasaklamıştır. Dolayısıyla müslüman erkekler; karısı ve nikahı kendisine ebediyyen haram olan yakınları (akrabaları) ile bir arada oturabilir.(105) Bunun dışında yakın akrabası da olsa (amca kızı, dayı kızı vs...) "Haremlik ve Selamlığa" riâyet etmek zorundadır. Sahabe-i Kiram'dan bir zat Resûl-i Ekrem (sav)'e: "Kocanın akrabası (kayınbiraderi vs.) hakkında ne dersiniz?" sualini tevcih etmiştir. Resûlullah (sav) "İşte bunlar (hamv) ölümdür"(106) cevabını verir. Dolayısıyla müslüman bir kadın; kocasının akrabaları (kardeşi, yeğenleri, amca ve dayı çocukları vs.) ile ilişkilerini, şer'i hududlara göre d

İCRA (HÜKÜMLERİ TATBİK) HAKKI'NIN MÂHİYETİ

1809 Resûlâllah (sav)'ın hicret'ten önce; her kabilenin işlerini yürütmek üzere bir "nâkib" tayin ettiği bilinmektedir. Bu nakib'le; işlerin yürütülmesi hususunda Resûlûlah (sav)'ın yardımcılarıdırlar. O dönemde daha ziyade; yeni gelen Âyet-i Kerîme'lerin talimi ön plândadır. Nâkib'lerin birbirleriyle ilişkilerini "Nakbü'n Nükebâ" adı verilen görevliler sağlamaktadırlar.(57) Medine'de İslâmi Devlet kurulduktan sonra; cihad farz kılınmıştır. Resûl-i Ekrem (sav)'in cihad sonucunda elde edilen her beldeye; idârî işleri yürütmek için birer Vâli tayin ettiği bilinmektedir. Hz. Attab b. Esed'i Mekke'ye(58) Hz. Osman b. Ebî'l As'ı "Taif'e" ve diğer bir kısım sahabeleri de başka şehirlere vâli olarak görevlendirmiştir. Kendisinden Valil

Hac

Hac Hac, zilhicce ayında ihrama girerek arefe günü Arafat'ta vakfe yapmak, sonra da Kâbe'yi tavaf etmekten ibarettir. Şartlarını hâiz olan her müslümana, ömründe bir defa hac yapmak farzdır. Haccın Farz Olmasının Şartları Müslüman olmak, Ergenlik çağına ulaşmış olmak, Akıllı olmak, Hür olmak, Aslî ihtiyaçlarına ve evine dönünceye kadar âile ferdlerine yetecek, yol ve vasıta masraflarını karşılayacak kadar paraya sahip bulunmak. İslâm memleketi olmayan yerde müslüman olan kişi, haccın farz olduğunu bilmek. Haccın Edasının Farz Olma Şartları Vücudun sıhatte olması, Yol emniyetinin bulunması, Kadının, kocası veya mahreminin (oğlu, kardeşi, babası gibi, nikâhlanması câiz olmayan bir yakınının) yanında bulunması. Kocası ö

Peygamberlerin Sıfatları

Peygamberlere İman Îmanın dördüncü şartı peygamberlere inanmaktır. Peygamberler, Cenâb-ı Hakk'ın, şerîatını, emirlerini, yasaklarını, haberlerini kullarına bildirmek için gönderdiği müstesna zatlardır. Peygamberler insanları, Allâh'a şirk koşmak ve puta tapmak gibi dalâletlerden kurtarmaya, inananları hem dünyada hem de âhirette saâdete erdirmeye vesiledirler. İnsanların akılları gerçek kurtuluş yolunu bulmakta yetersiz olduğundan Hazreti Allâh, kullarının ebedî saadeti için peygamberler göndermiştir. Peygamberler, Allâh tarafından mûcizelerle kuvvetlendirilmişler; Allâh'ın izni ile bir çok hârikulâde yani eşi görülmemiş ve olamaz diye bilinen şeyler, onların elinde kolayca olmuştur. İlk insan ve ilk peygamber Âdem aleyhis