Hidayet Güneşi

Çinli Ai, İslâmı seçti

Çin’den 5 sene önce İzmir’e gelen Jian Hua Ai, çevresinden ve çalışanlardan etkilenerek Müslümanlığı kabul etti.

Babasının vefat ettiğini belirten Ai, önce camilere gittiğini, İslâm dinini kabul ederken annesindende izin aldığını söyledi.

Türklerin ılımlı ve sevecen kişiliğinin altındaki sebepleri araştırdığının altını çizen Jian Hua Ai, bunu Müslümalık olduğun gördüğünü söyledi.

Bu yoldan dönüş olmadığını belirten Ai, “Ben hiç bir dini kabul etmiyordum, hiçbir ibadet şekli de bilmiyordum. 1999 yılında İzmir’e geldim. Chinese Restorant Sahibi Haşim Işık ve iş arkadaşlarım bana çok iyi örnek oldu. Onlarla camilere gittim, araştırdım, Müslümanlığı inceledim. Annemle de uzun uzun görüştüm.” dedi.

Chinese Restorant’ta düzenlenen ihtida töreninde Menderes İlçe Müftüsü Mustafa Temel ve Ai’nin iş arkadaşları hazır bulundu. Kelime-i şehadet getiren Ai, ismini daha sonra değiştireceğini söyledi. Müftü Temel, Ai’ye İngilizce Kur’ân-ı Kerîm meali ve dinî kitaplar hediye etti.

Misvak, bir Almanı nasıl Müslüman etmiş?

Motorlu vasıta icat edileliden beri, hayvan kullanımı iyiden iyiye azaldı. Artık kimse ille de at ve deve gibi hayvanlar kullanılmalı demiyor. Zaten böyle bir ısrar, düşünce eksikliği demektir.

....

Misvak, bir Almanı nasıl Müslüman etmiş?

Motorlu vasıta icat edileliden beri, hayvan kullanımı iyiden iyiye azaldı. Artık kimse ille de at ve deve gibi hayvanlar kullanılmalı demiyor. Zaten böyle bir ısrar, düşünce eksikliği demektir.

Ama, motorlu vasıtalar geldi hayvan kullanımı kalktı diyerek, her şeyi de getirip bunun yanına koyamayız. mesela, geçen hafta bir nebzecik bahsettiğimiz “Misvak”ı...

Yani, “Artık diş fırçaları var; misvaka ne lüzum!” diyemeyiz. Çünkü misvak, sadece diş temizliğinde kullanılan ilkel bir nesne değil, sayısız faydaları bulunan harika bir maddedir.

Ok çekti yukardan üstüme avcı!

Şüphesiz duyduğu, şahit olduğu her ‘hidayet’ öyküsü inanan insan için ayrı bir motivasyon ve esenlik kaynağı. Bu nedenle kısa süre önce ‘yaşayan en ünlü ateist’ olarak nitelenen 81 yaşındaki İngiliz Profesör Andrew Flew’in yanılgı içinde olduğunu.........

Ok çekti yukardan üstüme avcı!

Şüphesiz duyduğu, şahit olduğu her ‘hidayet’ öyküsü inanan insan için ayrı bir motivasyon ve esenlik kaynağı. Bu nedenle kısa süre önce ‘yaşayan en ünlü ateist’ olarak nitelenen 81 yaşındaki İngiliz Profesör Andrew Flew’in yanılgı içinde olduğunu vurguladıktan sonra artık ‘inanmaya’ başladığını söylemesini çok önemsedim. Zira 1950’de yazdığı “Teoloji ve Aldatmaca” adlı makalesiyle ateizme büyük katkılarda bulunan ve birçok dilde 40 baskı yapan Flew’in Rabb’a dönüşü, sırf ölüme yaklaşmış yaşlı bir adamın rota değiştirmesi değildi.



Aslına bakarsanız, insanlığın tarihi bir çeşit arayış, fikir çilesi serüvenidir de... Kutsal kitabımızda bunların en müthişi anlatılır.

Bir Hidâyet Öyküsü

Yerin derinliklerinde gömülü, taşlaşmış olan bir cevher, hünerli eller tarafından çıkarılıp işlenmeyi bekler. "Nefs" denilen, "dipsiz kuyunun içindeki rûh" çırpınıp durmaktadır. Onda da gömülü bir cevher vardır ki bu, Allâh'ın insanlara hidâyet bahşettiği "Hâdî" esmâsıdır. Yükselip yükselip en zirvede ışıklarını saçan bir güneş gibi; Hâdî esmâsı da, takdir edilen bir vakitte gömülü kaldığı derinliklerden yükselip kalb semâlarını aydınlatır.

Yerin derinliklerinde gömülü, taşlaşmış olan bir cevher, hünerli eller tarafından çıkarılıp işlenmeyi bekler. "Nefs" denilen, "dipsiz kuyunun içindeki rûh" çırpınıp durmaktadır. Onda da gömülü bir cevher vardır ki bu, Allâh'ın insanlara hidâyet bahşettiği "Hâdî" esmâsıdır. Yükselip yükselip en zirvede ışıklarını saçan bir güneş gibi; Hâdî esmâsı da, takdir edilen bir vakitte gömülü kaldığı derinliklerden yükselip kalb semâlarını aydınlatır.

İşte o nasipli kullardan biri…

İsmi Carol, Amerikalı...

Hidayet Parıltısı

Hidâyet, öyle bir güneştir ki onun nüfûz edemeyeceği hiçbir dehliz ve karanlık yoktur. Ancak bu güneşin ulaşmadığı tek yer vardır ki, o da istenmediği, zifiri karanlığın iyice çöktüğü yerdir. Bununla birlikte o, kendisini her mekâna takdîm eder. ....

Hidâyet, öyle bir güneştir ki onun nüfûz edemeyeceği hiçbir dehliz ve karanlık yoktur. Ancak bu güneşin ulaşmadığı tek yer vardır ki, o da istenmediği, zifiri karanlığın iyice çöktüğü yerdir. Bununla birlikte o, kendisini her mekâna takdîm eder. Hiç şüphesiz bu mekânlar, insanların gönülleridir. Eğer gönüller, hidâyet güneşinin huzmelerini ve altın renkli akislerini farkederlerse hangi şartlar altında olurlarsa olsunlar o yüce nûra doğru koşmaya başlarlar. Çünkü artık ebedî saâdeti keşfetmişlerdir. İşte bu hakîkatin yeni yaşanmış bir tezâhürü:

Kur'ân'da Hayat Buldum

İspanya İslâm'a Koşuyor

Hidâyet ve rahmet üslûbu; insanın özüne bakarak, aslî fıtratın ortaya çıkarılması için ne kadar günahkâr ve isyankâr olursa olsun insana, gönülleri dirilten, yaralı ve müzdarip sîneleri hakîkate ulaştıran bir şefkatle yaklaşmaktır.

Hidâyet ve rahmet üslûbu; insanın özüne bakarak, aslî fıtratın ortaya çıkarılması için ne kadar günahkâr ve isyankâr olursa olsun insana, gönülleri dirilten, yaralı ve müzdarip sîneleri hakîkate ulaştıran bir şefkatle yaklaşmaktır.

Aşağıda ifâde edilen üç İspanyol Gencin hikâyesi böyle bir hidâyet ve rahmet üslûbunun tezahrünü gösteren güzel bir misaldir.

Müslüman olan eski papaza tehdit

Uluslararası Protestan Kilisesi Başpapazı ve Ruhani Lideri iken, 10 gün önce Müslüman olan İlker Çınar, ölüm tehditleri aldığını öne sürdü.

Müslüman olan eski papaza tehdit

Tarsus
Uluslararası Protestan Kilisesi Başpapazı ve Ruhani Lideri iken, 10 gün önce Müslüman olan İlker Çınar, ölüm tehditleri aldığını öne sürdü.

Çınar (37), asistanı Sinan Yorulmaz ile Mersin'in Tarsus İlçesi'nde düzenlediği basın toplantısında, 1987 yılında henüz l7 yaşındayken kendisine sevgiyle yaklaşan öğretmen bir misyonerin çabasıyla Hıristiyan olduğunu söyledi.

Çınar, l993 yılında eğitime başladığını ve İzmir Efes'teki Tranus İncil Akademisi'nden 2002'de mezun olarak Uluslararası Protestan Kilisesi Başpapazı ve Ruhani liderliğine yükseldiğini belirterek, ”Türkiye'de on binlerce Türk Hıristiyanlığa geçti. Misyonerlik faaliyetlerine inanılmaz sınırsız kaynak kullanılıyor. Son yıllarda Hakkari, Şırnak, Van, Bitlis ve Kilis'te binlerce Müslüman'ı, Hıristiyan yaptık” dedi.

Kafamdaki Tanrı, Böyle Bir Kâinat Yaratamazdı

ADIM HELENA. Kendini Hıristiyan addeden, ancak aslında dinle pek de alâkası olmayan bir ailede yetişmiş bir İsveçli’yim.

Bu nedenle gerçek anlamda mutlak bir tanrı inancının hayatımızda ciddi bir etkisi olduğunu söyleyemem.

“Kafamdaki Tanrı, Böyle Bir Kâinat Yaratamazdı”

Tercüme: Ayten Yadigâr

ADIM HELENA. Kendini Hıristiyan addeden, ancak aslında dinle pek de alâkası olmayan bir ailede yetişmiş bir İsveçli’yim.

Bu nedenle gerçek anlamda mutlak bir tanrı inancının hayatımızda ciddi bir etkisi olduğunu söyleyemem.

İslâm’ı Nasıl Seçtim?

"Allah'a iman, biz insanlara verilebilecek en büyük hediyedir..."

ADIM JEWELLEE, yeni Müslüman olmuş biriyim. İslâm’ı ‘niçin’ seçtiğim hakkında yazacağım, ancak bu daha çok ‘nasıl’ sorusuna cevap teşkil edecek bir yazı olacak sanırım.

İslâm’ı Nasıl Seçtim?

Ayten Yadigar

"Allah'a iman, biz insanlara verilebilecek en büyük hediyedir..."

ADIM JEWELLEE, yeni Müslüman olmuş biriyim. İslâm’ı ‘niçin’ seçtiğim hakkında yazacağım, ancak bu daha çok ‘nasıl’ sorusuna cevap teşkil edecek bir yazı olacak sanırım.

KİLİSE’DEN CAMİYE

EBU BEKİR JOHN MWAİPO’NUN GERÇEĞİ ARAYIŞI

“Dünya Kiliseler Konseyi Doğu Afrika Genel Sekreterliğine atanmış bir rahibin,

yeryüzündeki tek gerçek dini bulma yolundaki ilginç arayış öyküsü”

Hazırlayan: Ayten Yadigâr

ALTMIŞ BİR YIL KADAR ÖNCE, Tanzanya’da, Uganda sınırına yakın bir yerleşim yerinde doğdum. İsmimi Martin John koyan ailem tarafından, iki yaşındayken vaftiz edildim. Yedi yaşına geldiğimde, benim diğer çocuklardan farklı olduğumu düşünen ailem için âdeta bir gurur kaynağıydım. Kilisede ayinler esnasında rahip yardımcılığını mükemmel bir şekilde yürüttüğümü gören babam, bundan etkilenerek, geleceğim hakkında kendince plânlar yapıyordu. Daha sonraları yatılı okulda okurken bana bir mektup yazarak, rahip olmamı istediğini belirtti. Hemen her mektubunda bu isteğini dile getiriyordu. Halbuki ben polis olmak istiyordum.